SARAY’A ARKA KAPIDAN GİREN FİŞLEMECİLERDEN HAK.ALB.MUZAFFER YASİN ASLAN
(Ahmet Zeki Üçok ve Mehmet Çelik ise bu olaylarda yardımcı durumundalar.)
1.Normalde idealleri yüksek olan, araştırmacı, yabancı dili de olan hırslı bir hakim. Yabancı dilinin iyi olması nedeniyle Genelkurmay
2.Adli Müşavirliğine alınıyor. Muharrem Köse Albayın da devresi. Anlatacaklarım roman gibi ama roman değil, mahkeme dosyalarında yazan gerçekler. M.Yasin Aslan, Genelkurmay Adli Müşavirliğinde görevli iken, İstihbarat Başkanlığında görevli sivil memur bir kadın ile tanışır.
3.Eşinden boşanma sürecindeki kadın, Yasin Aslan’dan hukuki yardım ister. Yasin Aslan da talebi kırmaz, ona yardımcı olur. Daha sonra samimiyetleri ilerler. Boşanma gerçekleştikten sonra olay gönül ilişkisine dönüşür. Yasin Aslan uzun süre eşinden boşanacağını söyleyip hatta
4.sahte boşanma dilekçesi gösterip kadını oyalar. Son olarak eşinden boşanmak için oğlunun üniversite sınavını beklediğini söyler. Bunun üzerine kadın Aslan’ın kendisini oyaladığını düşünüp ilişkisini sona erdirir. Bu sırada kadın cinsel ilişki kaynaklı hastalığa yakalanır.
5.Bu rahatsızlığı Yasin Aslan’dan kaptığını düşünür. Yasin Aslan ise rapor alıp kendisinden kaynaklanmadığını ispat etmeye çalışır. Bununla birlikte, Yasin Aslan kadının kendisinden ayrılmasını istemez. Ancak kadın ısrarlı olunca bu sefer Yasin Aslan kadının üzerine gider.
6.Mesai arkadaşlarına telefon ederek kadın aleyhinde dedikodu yapar. Aleyhinde propagandaya başlar. İstihbaratta çalışacak bir yeteneği olmadığını söyler. Yasin Aslan’ın bu aramaları kadının da kulağına gider. Ayrıca kadının arkadaşları bu durumdan rahatsız olurlar. Yasin Aslan
7.bu şekildeki telefon aramalarına devam edince, kendisine telefon edilen bir kadın subay, Yasin Aslan ile arasındaki telefon görüşmesini kayda alır. Amirine dinletir. Sonra bu görüşme tutanağa geçirilir. Bu durumdan haberdar olan kadın, Yasin Aslan’ı şikâyet eder. Yasin Aslan,
8.kendisini şikâyet ettiren kişinin, fakülteden de arkadaşı olan Genelkurmay Adli Müşaviri Hâkim Albay Muharrem Köse’nin olduğunu düşünür. Onu hedefe koyar. O sıralarda cezaevinde bulunan Ahmet Zeki Üçok’a uydurma bir adla mektuplar gönderir. Bu mektuplardan @ucokahmetzeki
9.biri Mehmet Çelik tarafından Akşam gazetesinde yayınlatılır. Mektubun içeriği dikkate alınarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından Askeri Savcılığa soruşturma emri verilir. Genelkurmay Askeri Savcılığında görevli yardımcı savcı, mektuplarla ilgili soruşturmaya başlar.
10.Bazı mektuplarda, mektubu yazan kişi olarak “Vatansever bir subay” adı kullanılırken, bazılarında ad soyadı kısımlarına olay ile ilgili kişilerin bazılarının ismi, bazılarının ise soyadı birleştirilerek oluşturulduğunu fark eder. İstihbarat başkanlığında görevli kadının eski
11.eşine gönderilen mektupta gönderen olarak, aynı birimde çalışan iki kişiden birisinin adı, diğerinin soyadı kullanılarak sahte isim oluşturulur. Bu mektup İstihbarat Başkanlığında çalışan kadının eski eşine gönderilir. Kadının ahlaksız biri olduğu, çocuğunun velayetinin ondan
12. alınması gerektiği tavsiye edilir. Diğer bir mektup, GATA’da görevli İ. Yaşar Özgök’e gönderilir. Bu mektupta gönderen kişi olarak “Bayram Uysal” yazılır. “Bayram” adı; Genelkurmay Adli Müşavirliğinde görev yapan Bayram Ayazma’nın isminden esinlenilerek, “Uysal” soyadı da
13.Yaşar Özgök’ün şikâyet dilekçelerine bakan ve yine Genelkurmay Adli Müşavirliğinde görev yapan Doğan Uysal’ın soyadından esinlenilerek oluşturulur.
Mektuplarda başka bir özellik daha ortaya çıkar; mektupların giriş cümleleri bire bir aynı olduğu görülür. “…gerçek hayatta
14.sizi tanımıyorum. Ancak gıyabınızda size kurulan tuzağı görünce dehşetler içinde kaldım, insanlığımdan utandım” şeklinde olur. Mektuplarda standart bölümlerinden biri de; “sizi hedef alan kişiler Cemaat mensubu kişiler, Cemaat CIA bağlantılı gizli bir örgüt, yakında darbe
15.yapacaklar…” şeklinde olur. Askeri savcı, mektuplardaki aynı olan metinlerden, mektupları yazan kişinin aynı kişi olduğunu tespit eder. Mektupların atıldığı yerlerin güvenlik kameralarını inceletmeye başlar. İlgili yerlere giderek kameraları bizzat izler. Mektupların
16.üzerinde vurulan tarihlerde ve saatlerde postanede işlem yapılmadığını fark edince, ilgili görevlilerin bildirmesiyle bazı postane kamera kayıtlarının saatlerinin bir saat ileri olduğunu tespit eder. Buradan hareketle bir saat gerideki kayıtları incelemeye başlar.
17.Çankaya’daki bir postanenin kamera kaydında, eski askeri hâkim Mehmet Çelik’in şapkalı olarak postaneye girdiğini, görevli çalışana beyaz renkli bir zarf uzattığını, memurun zarf üzerinde isim veya adres kısmında bir eksiklik olması nedeniyle zarfın üzerinde bir kısmı daha
18.doldurttuğunu, bunun üzerine Mehmet Çelik’in kalemle zarf üstüne bir şeyler yazdığını tespit eder.
Savcı MSB’den Mehmet Celik’in el yazı örneklerini temin ederek Jandarma Kriminale gönderir. Postanede zarf üzerine el yazısı ile eklenen kısımdaki yazının Mehmet Çelik’in
19.eli ürünü olduğunu kriminal raporu ile tespit eder. Bu dönemde Yasin Aslan ile Mehmet Çelik’in çok yakın arkadaş olduklarını öğrenir. Hatta arkadaşlıkları o kadar ilerlemiş ki; Yasin Aslan’ın İstihbarat Başkanlığındaki kadın ile birlikte, olaylar öncesinde Mehmet Çelik’e ait
20.olan üstü açık bir spor arabayla gezdiği bilgisine ulaşır. Olaylar burada bitmez. Mehmet Çelik ve Yasin Aslan, Milli Piyango İdaresinde görevli bir kamu avukatı kadın ile tanışırlar. Kendilerini bekâr olarak tanıtırlar. Mehmet Çelik kendisini doktor ve çok zengin birisi
21.olarak lanse eder; kadın ile gönül ilişkisi kurar. Yasin Aslan ise kendini doğru bir şekilde Askeri Yargıtay üyesi olarak tanıtır. Ancak bekar olduğunu söyler. Yasin Aslan, kadını Askeri Yargıtay’a davet eder. Kadın, hediye olarak çikolata ve kitap getirir. Yasin Aslan
22.kendisini bekar olarak tanıtmaya devam eder. Bir süre sonra kadın, Mehmet Çelik’in doktor olmadığını anlayınca, arada referans olan Yasin Aslan’a sert çıkar. Yasin Aslan kadını tehdit eder. Kadın olayı gurur meselesi yapar ve Yasin Aslan’ı Askeri Yargıtay’a yazılı olarak
23.şikâyet eder. Ancak o dönemin Askeri Yargıtay Başkanı Tuğa.Ahmet Zeki Liman olayın üstüne gitmez; dosyayı soyut ve basit görerek herhangi bir disiplin yaptırımına gerek görmez. Dosyayı kapatır.
Ancak Yasin Aslan boş durmaz. Avukat olan kadından intikamını almak için harekete
24. geçer. Kadına mesajlar ve e-mailler atar. Bu şekilde tahrik eder. Kadın cevap verince, kadının mesaj ve mailler yoluyla kendisine hakaret ettiğini iddia ederek savcılığa şikâyette bulunur. Bu arada Askeri Savcı, mektuplarla ilgili araştırmasına devam eder.
25.Yenişehir Postanesi’ndeki kamera kayıtlarından bir delile daha ulaşır. Postaneye elinde askeri birliklerde kullanılan sarı bir zarfla, oldukça kısa boylu bir denizci erin hızlıca girerek işlem yaptığını ve hızlıca
26.postaneden ayrıldığını tespit eder. Olayı soruşturan Askeri Savcı, savcılıktaki personel aracılığıyla kamera görüntülerinde yer alan denizci eri bulur. Denizci er ifadesinde, Deniz Kuvvetleri Adli Müşavirinin şoförü olduğunu, Yasin Aslan ile Deniz Kuvvetleri Adli Müşavirini
27.hastaneye götürürken, Yasin Aslan’ın, postaneye uğramak istediğini söyleyerek askeri aracı durdurduğunu, Yasin Albayın verdiği mektubu koşarak postaneye götürdüğünü söyler. Askerin anlattıklarını ifadesi alınan Deniz Kuvvetleri Adli Müşaviri de doğrular. Yasin Aslan’ın,
28.yazdığı mektupları incelemede ortaya çıkmasın diye, görev yaptığı yerdeki çaycı askere imzalattığı da ortaya çıkar. Askere, “Kolum ağrıyor, imza atamıyorum, şuraya bir imza atsana” diyerek, mektupları imzalattığı anlaşılır. Yasin Aslan’in mektup olayları bu kadarla da bitmez.
29.Kendisini mesaiden evine götüren askeri aracın şoförü şunları anlatır: Aslan’ı evine götürürken bir gün İstihbarat Başkanlığı’nda çalışan kadının annesinin evinin oraya askeri araçla gittiklerini, Yasin Aslan’ın arabada durduğunu, kendisine mektup verdiğini, kendisinin de
30.apartmandaki posta kutusuna mektubu attığını söyler. Böylece soruşturma konusu olmayan bir mektup daha ortaya çıkar. Meğer Yasin Aslan o tarihlerde, İstihbarat Başkanlığında çalışan kadının annesine de kızını kötüleyecek şekilde mektup gönderiyormuş. Savcı, kadına bu olayı da
31.sorduğunda, annesine mektup geldiğini, mektupta kendisinin annesine kötülendiğini, hatta cinsel ilişki kaynaklı HIV virüsü kaptığının anlatıldığını söyler. Mektup olayları ortaya çıkınca, Yasin Aslan, Askeri Yargıtay’da disiplin soruşturması geçirir.
32.Akabinde meslekten ihraç edilir. Ayrıca cezai soruşturması için dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir. 15 Temmuz sonrası ise hakkındaki tüm yargılamalardan beraat eder. Tabi beraat etmesinde; 15 Temmuz sonrasında Beştepe'deki Sarayın daimi misafiri olması,
33.ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda da kadrolu gizli tanık olması etkili olur. Bu anlattıklarımın hepsi adli dosyaların içeriğidir. Yasin Aslan ayrıca hakkında karar veren tüm Askeri Yargıtay üyelerini “Fetöcü” ilan etti. Aleyhlerine ifade verdi. @mustafaonsel
34.15 Temmuz öncesinde askeri yargı aleyhine hazırlanan iddianame bu kişinin beyanları esas alınarak hazırlandı. 15 Temmuz sonrası kahramanlarımız! bunlar. Bu olaylara göz yummayanların çoğunluğu ise içerde.
Yazının tamamı için bkz. patreon.com/posts/66715102
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
ANKARA BAROSUNUN İŞKENCE RAPORLARI ÜZERİNE ZORUNLU BİR AÇIKLAMA
1.Ankara Emniyet Müdürlüğünde yapılan işkenceler üzerine birkaç tweet serim oldu. Ayrıca işkence raporlarını açıklamayan Ankara Barosunun yönetimini eleştirdim. Halen aynı fikirdeyim; işkence raporlarını açıklamamak,
2. yeni işkencelere yol vermek anlamına gelir. Zira günümüz savcılarının durumları ortadadır. Ya korkudan ya da militarist yapıları nedeniyle işkencelerle ilgili soruşturma yapmamaktadırlar. Mevcut bu realiteyi vurguladıktan şunları belirtmek istiyorum. Birkaç gün önce
3.Ankara Barosundan bir meslektaşım benimle görüşmek istedi. Bunun üzerine kendisiyle uzun bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmeyle birlikte bir çok şeyi öğrenmiş oldum. "Yiğidi öldür ama hakkını yeme" misali bazı hususlara değinmem gerekir:
Birincisi, Türkiye’de maalesef doğudaki
HUKUK GERİ GELİNCE BERAAT ETMİŞ!
(AHMET ZEKİ ÜÇOK) 1. Bilmeyenleri gerçekten savcıymış görüntüsüyle kandırmaya çalışıyor. Nasıl bir Savcı olduğunu askeri hakimlerin bir çoğu bildiği gibi Hava Kuvvetlerindeki ilgili kişiler de biliyorlar.
İsterseniz biraz nasıl savcılık
2. yaptığına bakalım;
Birinci olay, Turgay Tepe ve Erdem Kılıç Astsubayla birlikte iştirak halinde askerleri fazladan izne gitmelerini sağlayarak para alması olayı; bu dosyanın telefon dinleme tapelerini okudum; izne gönderme karşılığında verilen parayı az bulan astsubay sonra
3. binbaşıyı arıyor. O da patronu ara, o ne derse onu yaparsın, diyor. Sonra Astsubay Ahmet Zeki Üçok’u arıyor. O da “alma parayı nasıl olsa kucağımıza oturacak” diyor. Bunun gibi birkaç olay daha aynı tapelerde geçiyor. Bu tapelerde geçen olaylara benzer bir tane dahi
YARSAV BAŞKANI MURAT ARSLAN TALİMATLA YİNE MAHKUM OLDU 1. Murat Aslan ile Sincan T Tipi Cezaevinde dokuz ay kadar aynı koğuşta kaldık. O sırada Ankara Sincan Batı 7. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılaması vardı. Eşine yazdığı mektupta CB’na hakaret ettiği iddiasıyla yargılanıyordu.
2. Duruşma öncesinde kısa bir savunma yazdı. Ben de okudum. Özetle sisteme eleştiri getirdiğini belirtiyordu.
Anladığım kadarıyla o sırada Mahkemedeki Hakim, kendisini düzene kaptırmamış, hakimlik yapmaya çalışan biriydi. Savunmalardan sonra da beraat kararı verdi.
3. Ancak karara itiraz edildi. İtiraz sonrasında ise birileri devreye girmiş olacak ki Bölge Adliye Mahkemesi Hakimleri Mehmet Yılmaz, Serhat Özveren ve Ahmet Şansal bir gün önce (30 Mart 2022) beraat kararını kaldırdılar. Mahkumiyet kararı verdiler.