#GARAN ın bugün açıkladığı hiperenflasyon muhasebesi etkisinin 2022 yıl sonu mali tabloları üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğine dair fikir yürütmek istedim.
Sunumdan da takip edilebileceği üzere enflasyonun iki yönlü etkisi var. Net parasal pozisyon kaynaklı zarar ve CPI-linker/TUFEX kaynaklı kar. Önce net parasal pozisyon kaynaklı zarar tahmini ile başlayalım.
Mart sonu itibariyle 3 aylık enflasyon oranı 22.8%. En son açıklanan Haziran aylık enflasyon oranı yılın kalanında da devam eder varsayımı ile 2022 yıllıkta 66.5%’e geliyoruz. Dolayısıyla Mart sonrası kalan 9 ayın enflasyon oranı %35.6.
Bunu Mart sonu 4.7 milyar EUR net parasal pozisyon ile çarparsak (yılın kalanında parasal pozisyon sabit kalacak varsayımı ile) ilave gelecek zarar tutarı 1.7 milyar EUR. İlk 3 ayı da eklersek yıllık toplam zarar etkisi 2.1 milyar EUR.
Şimdi TUFEX kaynaklı karı hesaplayalım. Burada parasal pozisyon kaynaklı zararın hesaplamasından farklı olarak yıl sonu değil Ekim 2022 sonu yıllık enflasyon oranını alacağız. Zira TUFEX ödemesine esas faiz oranı vadeden 2 ay öncesine ilişkin yıllık enflasyon oranı.
Yine Haziran sonu aylık enflasyon oranı yıl boyu devam eder varsayımı ile Ekim 2022 yıllık enflasyon oranını %84.6 olarak hesaplıyoruz. Mart sonu 22.8% kullanılmış. Dolayısıyla değerlemeye ilave gelecek %50.3’lük bir rezerv var.
Bunu Mart sonu TUFEX portföyü olan 3.6 milyar EUR ile çarparsak yılın kalanı için 1.8 milyar EUR ve toplamda 1.9 milyar EUR TUFEX karı geliyor. 2.1 milyar parasal pozisyon zararını düştüğümüzde yıllıkta enflasyon kaynaklı etki net 150-200 milyon EUR civarında bir zarar demek.
İşin tricky kısmı, parasal pozisyon zararı ve TUFEX kaynaklı karın farklı dönemlere ait enflasyon oranlarını kullanması. Dolayısıyla eğer bir bankanın TUFEX portföyü #GARAN dan daha büyük ve/veya özkaynakları daha küçük ise etki kar yönlü bile olabilir. Selamlar.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Yeni mevzuatın bankacılık sektörünü nasıl etkileyebileceği konusunda sabahtan beri çok fazla yorum okudum. Lakin 3 büyük özel bankanın rakamları üzerinden geçince sanki biraz fazla gürültü koparıyormuşuz gibi hissettim. Şöyle ki +
KKM tutarı GARAN, AKBNK ve YKBNK'ta sırasıyla 348B TL, 238B TL ve 253B TL. Bunun dövizden KKM ve TL'den KKM ayrımı sadece GARAN'da verilmiş. 256B TL dövizden, 92B TL'den. Bu durumda GARAN'ın dönüştürmesi gereken KKM tutarı 59B TL civarında +
AKBNK ve YKBNK'ta benzer bir dağılım olduğu varsayımı ile dönüşmesi gereken rakamlar 40B TL ve 43B TL. Bence burada mevduat faizi ne kadar yukarı gider sorusuna cevap verirken, bankalar mevzuat ile uyum sağlamayı tercih etmez ise ne kadar bir tahvil yükümlülüğü oluşur +
Bankaların ve sanayi şirketlerinin özkaynak karlılığını (ROE) karşılaştırırken yapılan ve genele yayılan bir hata var bence. Bu konuda birkaç satır yazmak istedim.
Malum, ROE’yi dönem karını toplam özkaynaklara bölerek buluyoruz. Burada kar rakamı güncel yani cari yılı yansıyor. Peki özkaynaklar öyle mi?
Özkaynak varlık ve yükümlülerin arasındaki fark. Burada yükümlükler genelde güncel değerleriyle mali tabloda taşınıyor. Ancak varlıklar için aynı şeyi söylemek zor. Örneğin şirket 10 yıl önce bir fabrika yatırımı yapmış ve bilançoda hala o günkü maliyet bedelinden duruyor.
FK hesabı aslında daha önce da aktardığım üzere bir nevi alternatif faiz değerlendirmesi. Yani 100 TL’niz tahvil alırsanız 16 TL oluyor (%16 faiz), öyleyse aldığınız hisseden de min %16 yani 16 TL kazanmanız lazım. Bu da 100/16=6.25 FK demek.
Peki BİM neden 20 FK (hatta daha fazla)? Yatırımcı BİM’in önümüzdeki 10 sene hiç sıkıntı olmadan aynı karı elde edebileceğini ve hatta bu karı en az enflasyon kadar artıracağına inanıyor. 10 yıl sonra da de uzun vadeli faizlerin 2013’teki %5-6 seviyelerini göreceğini düşünüyor.
Borsada ciddi bir eksen kayması var ve bununla ilgili birkaç şey yazmak istedim. Geçmişte, yani yerli yatırımcıların piyasayı domine etmediği dönem, piyasaya yeni giren yatırımcıların Twitter’da gördüğü teknik analizler üzerinden yatırım yapma eğilimi vardı.
Mevcut durumda temel analizin daha çok rağbet gördüğü bir dönemden geçiyoruz ki bu pozitif. Lakin odak maalesef şirketlerin ederinden ziyade iyi şirket olmalarına kaymış durumda. Yani değerlemesinden bağımsız iyi yönetilen, karını artıran, temettü ödeyen şirketler hep yükselecek
algısı var. Bu bence salt teknik analiz ile alınanlar kadar tehlikeli bir yatırım davranışı. Şirket iyi olabilir lakin iyi şirketlerin de bir ederi var. Manasız gaza gelmemek lazım.