KİM HAZIRLADI BU GÖREVLENDİRME LİSTESİNİ?
1.Bu zaman kadar bir çok kez askeri hakimlerle ilgili bu listeden bahsedip, bu listeye dayanılarak askeri hakimlerin gözaltına alındıklarını, meslekten ihraç edildiklerini ve tutuklandıklarını yazdım, anlattım.
2.Peki kim hazırladı bu listeyi? Kısaca anlatayım ve cevabını vereyim: Hak.Alb.Muharrem Köse ve bir kısım askeri hakimlerin yargılandığı davada avukatların talebi üzerine Alb.Mehmet Yüzbaşığlu’nun tanık olarak dinlenmesine karar veriliyor. Ancak Yüzbaşıoğlu birkaç duruşmaya
3.gelmiyor. Dördüncü çağrıda mecburen geliyor. Davayı takip eden avukatlar duruşmada ısrarla; Mehmet Yüzbaşıoğlu’na, “Yüzden fazla askeri hâkimi neye dayanarak attınız?” diye soruyorlar. Zira kendisi aynı zamanda 15 Temmuz sonrası oluşturulan üç kişilik komisyonun üyesiydi.
4.Komisyon Bakan Fikri Işık, Mehmet Yüzbaşıoğlu ve Taner Güçlü’den oluşturulmuştu. Normalde Mehmet Yüzbaşıoğlu AKP’yi günahı kadar sevmeyen, durmadan onlara küfür eden biriydi. Taner Güçlü’nün de aynı şekilde olduğunu birlikte çalışan hakimlerden duymuştum.
5.Mehmet Yüzbaşıoğlu bu soruya makul bir cevap veremiyor. “Haklarında 60 küsur klasörlük delil var” gibi bir cevap veriyor. Yani elimizde yeterli gerekçe var demeye getiriyor. Mehmet Yüzbaşıoğlu’nun tanıklığı bitince duruşması sırasında, eski bir askeri hâkim olan ve davada
6.avukatlık yapan Ziya Kara Mehmet Yüzbaşıoğlu’na aynen şunları söylüyor: “Burada sanık olarak bulunan kişiler sizden daha masum.” Tutanaklara da geçiyor bu sözler. Avukat Ziya Kara da ilk başlarda sözde darbe girişiminde Muharrem Köse'nin fonksiyonu olduğuna inananlardanmış.
7.Ama duruşmalar ilerledikçe bu görüşlerinden vazgeçiyor. Duruşma sonunda Mahkeme avukatların ısrarlı isteği üzerine Mehmet Yüzbaşıoğlu’nun bahsettiği klasörlerin istenmesine karar veriyor. Ancak uzun süre dosyalar gönderilmiyor. En sonunda, başta 60 adet klasör denirken
8.sadece 3 klasör gönderiliyor. Klasörler mahkemenin kalemine alınıyor. Avukatlar kalemdeki memurların gözetiminde dosyaları incelemeye başlıyorlar. Suretlerini alıyorlar. İlginç bir olay yaşanıyor. Çok becerikli olmayan Mehmet Yüzbaşıoğlu ve ekibinin hazırladığı 3 klasör evrak
9.içerisine bir de fişleme listesi çıkıyor. Avukatlar bu listeyi incelemeye başlıyorlar. Liste TSK’daki askeri hâkimlerin paralel yapılanmasına ilişkin bir liste. Listedeki ifadeler ise sıkıyönetim görevlendirme listesine çok benziyor. Bir anda avukatlar bu listeye dikkat
10.kesiliyorlar. Sonra bakıyorlar ki darbecilerin yayınladığı iddia edilen listedeki yanlışlıklar ile bu listedeki yanlışlıklar aynı. Hatta kısaltmalardaki hatalarla, Mehmet Yüzbaşıoğlu’nun göndermiş olduğu dosyada çıkan listedeki kısaltmalardaki hatalar da aynı.
11.İki listedeki aynı hatalara örnekler verelim: Birinci örnek; Hâkim Üsteğmen Tuba Özkan 2015 yılı atama kararnamesi ile Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı askeri mahkeme hâkimi olarak atanmış. 7 Haziran 2016 tarihinde kuvvet değiştirip Kara Kuvvetleri Komutanlığından
12.Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na geçmiş. O dönem Diyarbakır'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı iki askeri mahkeme bulunmaktaydı. Ancak Hâkim Üsteğmen Tuba Özkan, evlenme nedeniyle 7 Haziran 2016 tarihinde kuvvet değiştirip Hava Kuvvetleri
13.Komutanlığı'na geçtiği halde, fişleme listesinin 191. sırasında ve sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesinin 104. sırasında görev yeri; 7. Kolordu Komutanlığı askeri mahkemesi olarak gösterilmiş. Yani TSK’daki PDY’na ilişkin hazırlanan fişleme listesindeki hatalı bir
14.durum, Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesine aynen yansımış. İkinci örnek; yüzbaşı rütbesine yükseltilenlerin üsteğmen gösterilmesi, Erhan Alp ve Mustafa Kayaalp, 30 Ağustos 2015 tarihinde yüzbaşı rütbesine yükselmişler.
15.Ancak, 30 Ağustos 2015 tarihinde yüzbaşı rütbesinde yükselen bu iki askeri hâkimin rütbeleri, her iki listede hatalı olarak üsteğmen olarak gösterilmiş.
16. Üçüncü örnek; rütbe yanlışlıklarına ilişkin, mevzuat gereği Deniz Kuvvetleri Komutanlığı mensubu askeri hâkimlerin rütbelerinin “as. hak.” şeklinde kısaltılarak yazılması gerekir. Ancak fişleme listesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı mensubu askeri hâkimlerin rütbeleri
17.“as. hak.” yerine hatalı olarak “Dz. Hakim” şeklinde yazılmış. Aynı hata sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesinde de yer almış.
18.Üçüncü örnek rütbe hiyerarşisinin göz önünde bulundurulmamasına ilişkin, Muharrem Köse’nin atamasının ilk sırada gösterilmesi, Muharrem Köse 3 Mart 2016 tarihinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın görevlendirmesiyle Genelkurmay Hukuk Müşaviri olmuş.
19.Daha sonra 14 Nisan 2016 tarihli üçlü kararname ile de Genelkurmay Hukuk Müşaviri olarak atanmış. Ancak Muharrem Köse’den daha kıdemli birçok personel ismi bulunmasına rağmen fişleme listesinin 1. sırasına Köse’nin ismi yazılmış. Yine sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme
20.listesine de Muharrem Köse’den kıdemli birçok personel yer almasına rağmen, 1. sırasına Muharrem Köse’nin ismi yazılmış. Halbuki TSK’daki teamül gereği en kıdemli personelden başlanarak listelerin hazırlanması gerekir. İki listede bu teamüle aykırı olarak hazırlanmış.
21. Beşinci örnek; sicil ve isimlerde yapılan yanlışlıkların aynı olması; Türk Silahlı Kuvvetleri mevzuatı gereği, TSK Personeli tarafından hazırlanan listelerde; askeri hâkimlerin sicil numaraları yazılmaktadır. Ancak fişleme listesinde ve sıkıyönetim mahkemeleri
22.görevlendirme listesinde askeri hâkimlerin sicil numaralarının yazılmadığı görülmektedir. Diğer yandan, Türk Silahlı Kuvvetleri mevzuatı gereği; TSK personeli tarafından askeri hâkimler hakkında hazırlanan listelerde; anayasal konumları ve rütbe ve kıdemleri gereği
23.Askeri Yargıtay ve AYİM başkan ve üyelerinin isimleri ilk başta yer alması gerekmekteydi. Ancak her iki listede Askeri Yargıtay ve AYİM üyelerinin isimleri listelerin başında yer almamış.
24.Kısaca 15 Temmuzdan çok önce hazırlandığı anlaşılan fişleme listesinde yapılan yanlışlıklarla sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesinde yapılan yanlışlıkların aynı olması,
25. 15 Temmuz günü yayımlanan görevlendirme listesinin fişlemeci/fişlemeciler tarafından hazırlandığını göstermektedir.
26. Yani Askeri hâkimleri atan Komisyonun elinde olan dosyadaki fişleme listesini hazırlayanlar ile 15 Temmuz’da yayınlanan görevlendirme listesini hazırlayan kişi veya kişiler aynı. İlginç bir durum, 15 Temmuz günü yayınlanan listeler ve emirlerle ilgili olarak; @gvnsb
27.bunları kimin yayınladığı teknik olarak da tam anlamıyla ortaya konulmadı. Bu konudaki araştırma talepleri ise mahkemeler tarafından reddedildi. Belirttiğim gibi tutuklu tüm askeri hâkimler savunmalarında görevlendirme listesinden haberdar olmadıklarını ifade ettiler.
28.Duruşmadaki tüm avukatlar yapılan savunmaların doğruluğuna bizzat tanık oldular. Bu fişleme listesini ilk kez 2019 yılında avukatımdan öğrendim ve çok şaşırdım. Avukatımdan bu listeyi getirmesini istedim. Listelerle ilgili olarak, hem avukatlar hem de sanıklar ve özellikle
29.Muharrem Köse; duruşmada sunum şeklinde savunma yaparak, iki listenin aynı kişi veya kişilerce hazırlandığını ortaya koymuş. Ancak mahkeme kararı değişmedi. Zira mahkeme bu savunmayı kabul ederse, o gün yayınlanan diğer sıkıyönetim emirleri de çöpe gitmiş olacaktı.
30.Ancak yapılan kumpas plana göre darbenin askeri yargı ayağının başı Muharrem Köse olması gerekiyordu. Bu kurgunun bozulmaması gerekiyordu. Mahkemeler de bu kurguyu bozacak hiçbir araştırmaya girmediler. Hatırladığım kadarıyla hâkimler kararlarının gerekçesine, #mustafaonsel
31.duruşmada ortaya çıkan bu fişleme listesini de yazmadılar. Sonuç olarak ifade etmek gerekirse; 15 Temmuz Projesinin en büyük delillerinden biri de bu fişleme listesidir. 16 Temmuz günü Türkiye'deki askeri hâkimlerin çoğu o listeye dayalı hazırlanan sıkıyönetim mahkemeleri
32.görevlendirme listesiyle gözaltına alındılar. Sonra tutuklandılar. Kısaca görevlendirme listesinin darbe girişiminde bulunduğu iddia edilen kişiler tarafından değil; Fişlemeciler ve ekipleri tarafından hazırlanan bir evrak olduğu ortaya çıktı.
Bkz patreon.com/posts/68945106
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
FİŞLEMECİ J.KUR.ALB.GÜVEN ŞAĞBAN VE DİĞERLERİ NE KADAR SIĞ KARAKTERLER!!!
1.Bu fişlemecilerin bir çok özelliği var; bu platformda gördüğüm özelliklerinden biri de ahlaki seviyelerinin çok düşük olması. Kime dokunsam arkasından hemen küfre ve hakarete başlıyorlar. @mustafaonsel
2.Zira gerçek anlamda fikirleri yok. Güven Şağban ise son yazdığım seri üzerine iyice küplere binmiş ve bana hem hakaret hem de iftiralarda bulunmuş. Balans ayarı bozulmanın da ötesine geçmiş. Kendisine bir daha hataya düşmemesi için kısa kısa cevaplar vereyim, @gvnsb
3.ayrıca bu cevap benzer yapıdaki tüm fişlemecilere olsun. Birincisi, Benim doktora yaptığım yeri Akdeniz Üniversitesi olarak yazmış. Tarih bölümünde doktora yaptığımı ifade etmiş. Anladığım kadarıyla birilerinden gelen bilgileri yayınlıyorlar. İlginç bir durum;
3.NÜN DE AYARLARI BOZULDU
Tahsili vasatın üstünde olan bir insan, bilgi ve fikir ileri sürmeyip hakaret etmeye başlamışsa söyleyeceği bir şeyi kalmamış, ayrıca balans ayarı bozulmuş demektir.
Fişlemecilerin durumlarını ortaya koyduktan sonra, önce
Albay Ahmet Zeki Üçok'un arkasından da Mustafa Önsel'in balans ayarları bozuldu. Akabinde hakaret etmeye başladılar. Bunların üçüncüsü olan eski J.Kur.Alb. Güven Şağban da iki tweet serisi sonrasında hemen yalpalamaya, akabinde de hakaretlere başladı.
Anlayacağınız O’nun da balans ayarı bozuldu. Balans ayarları bozulan insanlarla fazla uğraşmak istemem. Zira onların hakaretlerine karşı kullanılabilecek bir kelime benim ahlak anlayışıma uymayacaktır. Ancak somut bilgiler elime geçtikçe yine
ESKİ J.KUR.ALB.GÜVEN ŞAĞBAN 1. Fişlemeci eski J.Kur.Alb. Güven Şağban dayanamayıp iddialarıma cevap vermeden sorular sormuş. Önce isnatlarına cevap vereyim sonra da ben tekrar sorayım: Birincisi, hainlik çok kritik ve devlet/millet güvenliğiyle ilgili bir kavramdır. Aynı zamanda
2. suçtur. Bana bu konuyla ilgili somut bir suçlama yöneltilememiştir. Silahlı Terör Örgütü Üyeliği şeklinde atılan iftira bana hiçbir zaman yapışmadı. Kaldı ki “hain” kelimesi bugün hemen her muhalif için (Cemaat, Furkan grubu, Geziye katılanlar,…katılanlar…) söylenmektedir.
3. Ancak ben sana ve senin gibilere “fişlemeciler” diye ad koydum böyle de anılmaya başladınız. Zira elimde somut belgeler vardı. Görev yaparken bir çok insanı fişlediniz. Fişleme belgelerinde senin, Mustafa Önsel’in ve Ahmet Zeki Üçok’un “bilgi kaynağı” olarak adlarınız geçiyor.
SARAY’A ARKA KAPIDAN GİREN FİŞLEMECİLERDEN HAK.ALB.MUZAFFER YASİN ASLAN
(Ahmet Zeki Üçok ve Mehmet Çelik ise bu olaylarda yardımcı durumundalar.)
1.Normalde idealleri yüksek olan, araştırmacı, yabancı dili de olan hırslı bir hakim. Yabancı dilinin iyi olması nedeniyle Genelkurmay
2.Adli Müşavirliğine alınıyor. Muharrem Köse Albayın da devresi. Anlatacaklarım roman gibi ama roman değil, mahkeme dosyalarında yazan gerçekler. M.Yasin Aslan, Genelkurmay Adli Müşavirliğinde görevli iken, İstihbarat Başkanlığında görevli sivil memur bir kadın ile tanışır.
3.Eşinden boşanma sürecindeki kadın, Yasin Aslan’dan hukuki yardım ister. Yasin Aslan da talebi kırmaz, ona yardımcı olur. Daha sonra samimiyetleri ilerler. Boşanma gerçekleştikten sonra olay gönül ilişkisine dönüşür. Yasin Aslan uzun süre eşinden boşanacağını söyleyip hatta
ANKARA BAROSUNUN İŞKENCE RAPORLARI ÜZERİNE ZORUNLU BİR AÇIKLAMA
1.Ankara Emniyet Müdürlüğünde yapılan işkenceler üzerine birkaç tweet serim oldu. Ayrıca işkence raporlarını açıklamayan Ankara Barosunun yönetimini eleştirdim. Halen aynı fikirdeyim; işkence raporlarını açıklamamak,
2. yeni işkencelere yol vermek anlamına gelir. Zira günümüz savcılarının durumları ortadadır. Ya korkudan ya da militarist yapıları nedeniyle işkencelerle ilgili soruşturma yapmamaktadırlar. Mevcut bu realiteyi vurguladıktan şunları belirtmek istiyorum. Birkaç gün önce
3.Ankara Barosundan bir meslektaşım benimle görüşmek istedi. Bunun üzerine kendisiyle uzun bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmeyle birlikte bir çok şeyi öğrenmiş oldum. "Yiğidi öldür ama hakkını yeme" misali bazı hususlara değinmem gerekir:
Birincisi, Türkiye’de maalesef doğudaki
HUKUK GERİ GELİNCE BERAAT ETMİŞ!
(AHMET ZEKİ ÜÇOK) 1. Bilmeyenleri gerçekten savcıymış görüntüsüyle kandırmaya çalışıyor. Nasıl bir Savcı olduğunu askeri hakimlerin bir çoğu bildiği gibi Hava Kuvvetlerindeki ilgili kişiler de biliyorlar.
İsterseniz biraz nasıl savcılık
2. yaptığına bakalım;
Birinci olay, Turgay Tepe ve Erdem Kılıç Astsubayla birlikte iştirak halinde askerleri fazladan izne gitmelerini sağlayarak para alması olayı; bu dosyanın telefon dinleme tapelerini okudum; izne gönderme karşılığında verilen parayı az bulan astsubay sonra
3. binbaşıyı arıyor. O da patronu ara, o ne derse onu yaparsın, diyor. Sonra Astsubay Ahmet Zeki Üçok’u arıyor. O da “alma parayı nasıl olsa kucağımıza oturacak” diyor. Bunun gibi birkaç olay daha aynı tapelerde geçiyor. Bu tapelerde geçen olaylara benzer bir tane dahi