Bu sabah, çok uzun zaman sonra ilk defa İstanbul'da taksiye bindim. Araba dökülüyor, ön kapının kulbu yok, koltuklar bakımsız lekeli, şoför öksüre öksüre sigara içiyor. Acelem vardı, başka taksi yoktu, hadi bismillah dedim bindim. Camları açtım, gidiyoruz.
Birden, trafiğin yavaşladığı bir esnada, martının biri (scooter değil, hayvan) uçarak ön camdan içeri girdi, şoförün yanına oturdu. Şoför durumu ilk anda idrak edemedi, boş boş martıya bakıyor martı da ona. Dedim, şoför bey arabada martı var.
Adam o anda silkindi ve paniğe kapıldı, bunu gören martı da kaçmak için debelenmeye başladı. Bu arada, arabanın arka kapısı içeriden açılmıyor. Dışarı çıkamıyorum. Şoför uzanıp ön kapıyı açamıyor, martı girdiği camdan kaçamıyor, öylece kaldık dünyanın en kötü taksisinin içinde.
Neden sonra camdan elimi çıkarıp kapıyı dışarıdan açmayı akıl ettim. Şoför de kulbu olmayan ön kapıyı bir şekilde açtı ve martı uçtu gitti. Yola devam ediyoruz. Ama martı o panikle koltuğa, yerlere bir güzel pislemiş, arabayı artık kelimenin tam anlamıyla b.k götürüyor.
Şoför martının hediyesini görünce önce sinirlendi, sonra hayvana saydırırken böğürmeye başladı. Abi midem kalktı dedi, durdurdu arabayı açtı kapıyı, sokağa konferans çekmeye başladı. Dedim bana bu kadar macera yeter, ücreti bıraktım kolay gelsin dedim ve koşar adım uzaklaştım.
Buyrun bu da hafızamdan uzun süre silinmeyecek bu müstesna anının vesikası.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Hakikaten burada ayrıntıya girmek mümkün değil bu da pozisyonları olduğundan basit gösteriyor. Sub-threadler de çok dağılmış, tartışmayı takip etmek zor. Belki burası uygun bir mecra değil böyle tartışmalar için. Toparlamak adına birkaç noktaya değineceğim:
1) Tanıl Bora'nın kitabını okumadım, söz konusu yazıya da göz ucuyla baktım. Berk'in threadine yazıyı savunmak için değil "Homo Kemalismus ROK'tan aşırma" sözü üzerine geldim. Bence bu hatalı ve seviyeyi düşüren bir küçümseme. Buna başvurmadan da sert bir dilde eleştiri mümkün.
2) Kemalizm'in muadillerinden çok ayrı olduğunu hiç iddia etmedim, düşünmedim. Kemalizme veya erken cumhuriyete hınç duyan bir yaklaşımım olmadı, bunu eleştirisiz yüceltme kadar hatalı buluyorum. Günahıyla sevabıyla soğukkanlılıkla değerlendirilmelidir.
Brezilya'dan kötü haber. Geçtiğimiz günlerde faz 3 testleri São Paulo'da yapılan Sinovac aşısının %78 etkili olduğu açıklanmıştı. Bugün bunun gerçeği yansıtmadığı, hastalığı çok hafif ya da asemptomatik geçirenler de dahil edildiğinde ancak %50.4 etki sağladığı ortaya çıktı. 1/5
Yani piyasaya sürülebilmesi için alt sınır olan %50'nin bir gıdım üstünde. Deneylerde herhangi bir yan etkiye rastlanmaması bu aşı için yine de hiç yoktan iyidir dedirtiyor ama %90+ etkili olan Pzifer, Oxford ve Moderna aşılarına kıyasla oldukça başarısız olduğu da ortada. 2/5
Faz 3 sonuçlarının gecikmesi, deney yapılan her ülkeden çok farklı ve çelişkili sonuçlar açıklanması (TR %91, BR %78 ve 50, Endonezya %65) ve aşının asıl üreticisinden hala resmi bir açıklama/yayın gelmemesi tabloyu daha da tatsızlaştırıyor 3/
Medeniyet, "medine" yani şehirden gelir. Civilization da Latince "civitas" (kent) ile aynı kökten türemiştir. Hem Doğu'da hem de Batı'da, medeniyet yüksek kültür, sanat, bilim, felsefe seviyesine ulaşmak, yani şehirleşmek olarak düşünülegelmiştir. 1/12
İbn Haldun, medeniyetlerin doğuş-yükseliş-çöküş döngüsünü, çöl kavimlerinin şehri fethettikten sonra zamanla kentleşmesi, kültürde, felsefede yükselirken kabile asabiyesi ve disiplininden uzaklaşması sonucu yine çölden gelen bir kabile tarafından fethedilmesi olarak anlatır. 2/12
İbn Haldun'a göre medeniyet, yani şehirli olma hali, beşeriyetin bekası ve bayındırlığı için zorunludur. Bu anlayışa göre İslâm dahil hiçbir büyük din, hiçbir büyük devlet, hiçbir felsefe ve tabii hiçbir medeniyet çölde yeşerip büyümemiştir. 3/12
Massive symbolism in Turkey's local elections. The rise of the Islamists stared with their victories in Ankara and Istanbul 25 years ago. Last night, they lost both cities, as well as a number of major urban centres +
+ Municipal control has been at the heart of political Islam's national success, allowing to build grassroots networks, deliver vote-winning services and, crucially distribute lucrative contracts and rent. +
+ Spectacular and deeply controversial public works, such as Istanbul's massive new airport or the 3rd Bosphorus bridge, weren't only used as symbols of Turkish-Islamic developmentalist chest-beating, but were also the engines of Turkey's stuttering economy. +