🇹🇷🇹🇷
Edirne’de iki gün kaldıktan sonra Atina’ya gönderildi. Aradan iki yıl geçti, 26 Ağustos 1922 ‘de başlayan Büyük Taarruz’un ardından Uşak yöresinde, Yunanlıların Küçük Asya Orduları Komutanlığına yeni atanan General Trikopis, yanındaki yüksek rütbeli subaylarla +++++++
birlikte yakalandı.
İzmir’in 9 Eylül 1922’de ele geçirilmesinden sonra yapılan görüşmelerde Yunanlılar,General Trikopis’e karşı AlbayCafer Tayyar’ı önerdi.
Mustafa Kemal bu öneriyi dinlemedi bile. “Jandarma Yüzbaşısı Mümin’i isterim Trikopis’e karşılık!” diye kestirip attı.+++++
Mustafa Kemal’in bu önerisi hem YüzbaşıMümin’i tanıyan hem de tanımayanları şaşkına çevirdi. Tanıyanlar,MustafaKemal’in bir vatan hainine sahip çıkmasını anlayamadılar.Tanımayanlarsa koskoca bir orgenerale karşı bir yüzbaşının takası ne menem iştir diyip kafalarını kaşıdılar!++++
Aslında Mustafa Kemal’in dışında hemen hemen hiç kimse Mümin’in ne yaptığını, asıl kimliğini bilmiyordu.
Mümin, İzmir’in işgalinden sonra Ankara’nın yolunu tutacaktı ki, çok iyi Rumca bildiği için Mustafa Kemal, Ege’de kalmasını, istedi: Milli ++++
Mücadele’nin gözü kulağı olacaktı İzmir’de.
YunanlılarınEge ve İçAnadolu’daki askeri harekatlarının bilinmesi Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşmasında çok önemliydi.
Mümin artık batılılar gibi giyiniyor, bütün gün Kordon’da Yunan subaylarıyla kol kola dolaşıyor, sabahlara +++++
kadar onlarla yiyip içip eğleniyordu. Tabi onlardan aldığı her türlü bilgiyi de Ankara’ya iletiyordu anında.
Gerçeği bilmeyen arkadaşları için o artık işbirlikçi, satılmış, Gavur Mümin’ di...
Gavur Mümin’in öyküsünü Attila İlhan şöyle anlatır:
“Demokrat +++++++
İzmir Gazetesi’ni yönetirken bana ‘Gavur’ Mümin’in öyküsünü getirdi Naci Sadullah Bey. Okuyunca dehşete düştüm... Onca hakarete hiç sesini çıkarmamış, suratına tükürenlere dönüp bakmamıştı...
Türk istihbaratının en önemli görevlisiydi. Sonunda İzmir sokaklarında ++++++
Yunan istihbaratı onu yakaladı. Yunan Askeri Mahkemesi’nce ömür boyu hapse mahkum edildi. Kim ispiyonlamıştı Mümin’i peki? Türk İstihbaratı’nda çalışan bir Giritli Türk, Yunan İstihbarat görevlisiydi ve Mümin’i, o ele vermiştir. Sonradan kurşuna dizilmiştir ama o +++++
ayrı bir hikayedir!”
Mustafa Kemal’in işte General Trikopis ve yüksek rütbeli tutsak Yunan subayları karşılığında Mümin’i istemesinin nedeni budur. Daha sonra Cafer Tayyar’a karşılık 11. Tümen Komutanı Kladas’ı takas edecekti Ankara.+++++
Yani Mustafa Kemal’in gözünde Mümin, Trikopis’den çok daha değerliydi. General Trikopis ve diğer generaller Atina’da büyük törenlerle karşılanırken Jandarma Yüzbaşı Mümin, sessiz sedasız esaretten gelip ++++++++
Ankara’ya gitti. Albay’lığa kadar yükseldi. Nişanlısı Muhsine Hanım’la evlendi ve 25 Ocak 1948’de İzmir’de öldü. ++++++
-"O kullandığınız cümlede bir kaç tane büyük yalan var.”
Sırrı Sakık: Ne imiş o ?
Kamer Genç: “Birincisi Dersim bir ilin değil bölgenin adıdır ve.. ++
2-benim ilim Cumhuriyetle beraber Tunceli olmuştur.”
Kamer Bey devam eder:
“İkinci husus Dersim’de olanlar soykırım değil yeni kurulan bir devletin başkaldıranlara karşı önlem almasıdır. Bir başka yanlışınız ise Tunceli asla Kürt değildir. Biz Hazar kökenliyiz.. ++
GAFLET ve İHANET
Osmanlı Devleti üstünde çalışan tarihçilerin yazdıkları doğrudur ama eksiktir. Hiçbiri çuvalı delen mızrak olmak istemedi; kendinden öncekiler de çuvalı delmedi çünkü. Osmanlı bir Türk devleti olarak kurulmuştur Yavuz’un getirdiği halifelik ile Araplaşmış, ++++
önce Türkçeyi sonra Türk kültürünü katletmiş,Yavuz dönemindeDoğu Anadolu’daki Türkleri kılıçtan geçirmiş,Vahdettin döneminde Türk’ten nefret eden,İngiliz maşası bir Arap devleti olarak yıkılmıştı İzmir’in kurtuluşu kutlamalarından sonra“Yüz yıl önce bu toprakları yönetenler,+++++
gaflet, dalalet hatta hıyanet içindeydi” sözleri parti mankurtlarının körüklemesi ile gündeme oturdu.Yüz yıl önceye bakalım:Osmanlı Şeyhül islamı “Kuvayı Milliye asker ve komutanları isyancı çetelerdir, görüldüğü her yerde kelleleri kesilmelidir.Dedi mi, demedi mi?.+++
BİZİM BELGELER BİZ DEN ÖNCE LONDRA'YA NASIL VARDI ?
16 Mart 1922... Londra... Başkanlığını Yusuf Kemal Bey'in yaptığı Ankara Hükümeti'ni temsil eden heyet, Sakarya savaşı sonrası İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un karşısına oturur.
Konuşulacak konu bellidir: ++++++
Anadolu'da daha fazla kan dökülmeden barış yollarını aramak. Türk heyeti,Misak-ı Milli sınırları içinde her şeyi konuşmaya hazırdır. LordCurzon bir yandan çayını yudumlar,bir yandan Yusuf Kemal Bey'in anlattıklarını dinler. Gün boyu süren görüşme boyunca,Yusuf Kemal Bey'in,+++++
yanındaki beş arkadaşının, hatta Ankara'daki milli mücadelenin önderi Mustafa Kemal Paşa'nın bile asla öğrenemeyeceği küçük bir ayrıntı vardır.
Bu ayrıntı, Lord Curzon'un masasındaki çekmecede gizlidir: ++++
1. Kurşun Dökmek
Kurşun dökme âdeti de Şamanizm geleneklerindendir. Şamanizm’de buna "kut dökme" denir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.
++++
2. Kırmızı Kurdele
Gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder. Ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına ++
inanılır. 3. Mezar Taşlarımız
Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır.
Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi islam coğrafyasında +++
NEHRU’DAN KIZI İNDİRA GANDHİ'YE HAPİSHANEDEN YAZDIĞI MEKTUPTA TÜRKİYE VE MUSTAFA KEMAL' İ ANLATIYOR
- 7 Mayıs 1933-
KENAN ÖZEK
Bölüm:1
Hindistan bağımsızlık savaşının önderi, Batı Emperyalizmine karşı üçüncü dünya ülkelerinin bağlantısızlar hareketinin öncüsü, +++
Hindistan Kongre partisi lideri, bağımsız Hindistan'ın ilk başbakanı Cevahirlal NEHRU,ingilizlerce hapse atılınca, hapishaneden kızı İndira GANDHİ'YE yazdığı mektuplar, dünya siyasi tarihinin çok önemli belgeleridir. Bu Mektupların Türkiye ile ilgili bölümü aşağıdadır. Mektup ++
epey uzun olduğundan iki bölüm halinde yayınlayacağım.
Sabırla okumanızı dilerim.
"Bugün sana yeni Türkiye’yi yazmak düşüncesindeyim. Türkiye, dünya savaşının sonunda Almanya’dan birkaç gün önce çöktü. İstanbul’un kendisi Müttefiklerin işgaline girmişti. ++++
TÜRKLERİN ANADOLU´DAKİ TAPUSU
5000 yıllık bir belge ;
Shemsahara Tableti
Anadolu topraklarında “Türk” adının geçtiği ilk yazılı belge olması bakımından önem taşıyan, M.Ö. 3.000 yılının sonlarına ait bir tablete ait 3 nüshadan bir tanesi Babil, bir tanesi Mısır Tell-Amarna, ++
bir diğeri de Boğazköy-Hattuşa’da bulunmuştur.
M.Ö. 2291-2255 arasında hüküm süren Sami kökenli Akkad Krallığı hükümdarı Naram-Sin döneminde gerçekleşen olayların anlatıldığı bu tabletin Hitit ve Mısır başkentlerine nasıl gittiği, orada neden arşivlendiği +++++
bizce tam bir muammadır.
Tabletin tam metni aşağıdadır: [1]
İlk satırlar kırıktır.
7. Daha sonra şehir dışında olduğu Enlil Tapınağı inşâ etti.
8. Bana karşı bir araya gelen devletler isyan ettiler :
9. Anmana ila, GU-SU-A kralı; Bunana-ila King of Pakke GU-SU-A ++++++++