Atatürk’ün sesinden duymadığımız, ancak kağıda yazdığı şu sözler duygu yüklü bir veda gibiydi:
“Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden (Türk Milleti’nden) ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni Hatırlayınız!"
Çankaya'da Cumhurbaşkanlığı Köşkü arşivinde yedi ++
beyaz sayfa... Üzerinde Atatürk'ün el yazısı. Bu sayfalar, 29 Ekim 1933 günü Cumhuriyet'in Onuncu Yıldönümü kutlanırken Ankara'da, Hipodrom 'da milletine konuşan liderin elindeydi. Atatürk, milletine geçen yılların hesabını veriyor ve yapılacaklarına işaret ediyordu. Bu yedi +++
sayfayı gece yazmıştı. Birinci sayfa: "Türk Milleti, Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız." İkinci cümle, "Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır, kutlu olsun." şeklinde devam ediyordu.
İşte Veda Ettiği O Yazı
++++++++
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu, Atatürk'ün yazısını düzeltirken çok duygulandığı anı şöyle anlattı:
Son sayfada, son cümle:"Türk Milleti! Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, +++++
saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. Ne Mutlu Türküm diyene!" sözleriyle bitiyordu. Bu son cümleden önce, Atatürk'ün sesinden duymadığımız, ancak kâğıda yazdığı şu sözler duygu yüklü, hüzünlü bir veda gibiydi:
"Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, +++++
senden (Türk Milleti'nden) ve bütün medeni beşeriyetten (uygar insanlık âleminden) dileğim şudur: Beni hatırlayınız!" Bu cümleye geldiğinde duygulanır. O anda, yanında bulunan Hikmet Bayur'un da etkisiyle, bu mutlu günde milletine veda anlamı vereceğini düşünerek bu cümlenin ++++
üzerini çizerek törende okumaktan vazgeçer.
"Hatay O'nun son davasıydı"
8 Haziran 1938 günü doktorun çağrılıp hastalığının ilerlediği günden Dr. Naim Babüroğlu şöyle söz etti: "Hatay'a Türk askerinin giriş tarihi kararlaştırıldı. Hatay,O'nun son davasıydı, ancak kendisini de ++++
bitirmişti. Hatay denildiğinde; mükemmel stratejik öngörüsü, kararlı, onurlu ve son derece istikrarlı dış politikası ile Atatürk akla gelir. Tek kurşun atmadan, Hatay Türkiye'ye katılır. Milletinin lideri, Türk askerinin Hatay'a giriş zaferini kutlamak için, çocuk coşkusuyla ++++
küçük bir motorla boğazda gezintiye çıkar. Ateşi 39 dereceyi aşmış ve artık yatağa düşmüştü. 5 Eylül 1938 günü vasiyetine son şeklini verdi. Cumhuriyet'in 15'inci yıldönümü törenlerine katılmak ve Ankara ile son kez kucaklaşmak arzusundaydı. Belki, beş yıl önce 10'uncu Yıl +++
kutlamaları konuşma metninde üzerini çizdiği, "Beni Hatırlayınız" cümlesini bu kez söyleyecekti. Ne yazık ki yolculuk yapması mümkün değildi ve o veda konuşmasını yapamadı."
"Büyük Şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir"++++
Dr.Naim Babüroğlu Atatürk'ün ağır komaya girdiği günü şöyle anlattı:"8 Kasım 1938 Salı,saat 19.00 suları. Başucunda bulunan Dr.İrdelp'e dikkatle bakar ve"Aleykümselam" deyip kendinden geçer.10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 08.00'de,Dr.Mehmet Kamil Berk ve Dr. NihatReşat Belger,++
Atatürk'e serum verirler. Saat 09.00 olduğunda,göğsü hızla inip kalkmaya başlar.Savaş Tarihi'nin kıskandığıMuzafferBaşkomutan, son beş dakikasında dünyaya saat 9'u5 geçe veda ediyordu.Atatürk,birden deniz mavisi gözlerini açtı. Sonra,başını sağa çevirdi ve sonsuzluğu karıştı. +++
Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak, sağ elini ellerinin arasına alıp öptü. Soyak'ın ardından Muhafız Birlik Komutanı İsmail Hakkı Tekçe de, aynı eli öptü ve yorganın içine koydu. Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Atatürk'ün açıkgözlerini kapattı. Nöbet Defteri'ne şu son sözler yazıldı: ++++
"Saat 9'u 5 geçe, Büyük Şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. Atatürk'ün yaveri Salih Bozok, bilinçsizce sarayın merdivenlerinden aşağı koştu.Alt katta boş bulduğu odaya geçip kapıyı kapattı. Az sonra içeriden tek el silah sesi duyuldu. Odaya koşanlar onu kanlar ++++
içinde buldular.Kalbine sıktığı tek kurşunla devrilmişti."Dolmabahçe'den Ankara'ya hüzünlü vedaAtatürk’ün cenaze namazı,19 Kasım1938’deDolmabahçe Sarayı’nın tören salonunda,İstanbulÜniversitesi İlahiyat FakültesiÖğretimÜyesi Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı.++
Cenaze namazından sonra, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün cenazesinin Dolmabahçe Sarayı’ndan, Etnografya Müzesi’ne oradan da Anıtkabir’e yolculuğuna binlerce kişi büyük bir acıyla iştirak etti.
"Sezar, Büyük İskender, Napolyon Ayağa Kalkın"
General Birdwood, Çanakkale'de Mustafa Kemal'in karşısında savaştığı İngiliz generaldir. ANZAC Komutanı olarak iyi savaşmasıyla ün kazandı. Mareşalliğe kadar yükseltildi. Birdwood, 21 Kasım 1938'de Ankara'daki Atatürk'ün cenaze törenine ayağı şiş olduğu halde katıldı diyen ++++
Babüroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Düşman generalin, Çanakkale'de savaştığı ve yenildiği Mustafa Kemal Atatürk'e duyduğu saygı derecesinin bir ölçüsüydü bu. Büyük Taarruzda, Atatürk'ün esir aldığı Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis, ömrünün sonuna kadar her Cumhuriyet +++
Bayramı'nda Türkiye'nin Atina Büyükelçiliğine gider ve Atatürk resminin önünde saygı duruşunda bulunur. Dönemin Yunanistan Başbakanı Venizelos, 12 Ocak 1934'te Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterir. Asaf İlbay, İtalya'dan dönerken, 10 Kasım 1938 günü Atatürk'ün ++++
ebediyete intikal ettiğini duyar. İlbay, derhal İstanbul'a hareket eder. İstasyonda bir Türk vatandaşı, bir İtalyan gazetesinde İtalyan profesörünün Atatürk için yazdığı yazıyı tercüme eder: "Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor." Atatürk'ün ++++
dünya savaş tarihinin en iyi komutanı olduğu, bu yedi sözcükle anlatılmıştı. Dünya tarihinin en etkili ismi Sezar; Aristo'nun öğrencisi, dönemin dünyasının yarısını fetheden Büyük İskender; 62 savaş gören Napolyon kıskanmışlar mıdır bilinmez ama iyi komutan olduklarından, +++
OSMANLI NASIL BİTİRİLDİ? 1. Dünya savaşı'nı ne bu silah, ne de Avusturya Macaristan İmparatorluğu Arşidükü Franz Ferdinand'ın öldürülmesi başlattı. Hâlâ dünyayı kandırmaya devam ediyorlar.
Birinci Dünya Savaşı'ndan önce petrol bölgelerini İngilizler ele geçirmişlerdi. ++++
Bu arada Alman sanayiyi de gelişiyordu. Enerjiye ihtiyacı vardı. Almanlar İngiltere'ye başvurdu.
"Bütün petrol kaynaklarının bulunduğu bölgeleri elinizde bulunduruyorsunuz. Bu bölgelerden bir yeri de bize verin" dediler.
İngiltere Almanlara "size bir bölgeye veririz ancak ++++
Osmanlı ordusunun yok edilmesi için bizimle birlikte çalışırsanız" diyorlar.
Birlikteliğin şartları belirleniyor. Batum, Bakü Kafkas petrol bölgesi petrolleri ve Afganistan madenleri Almanlara verilecekti. Ona karşılık Almanya Osmanlı İmparatorluğu ile ittifak yapacaktı. +++++
Atatürk'le alakalı iğrenç yalanların, Cumhuriyet tarihimizdeki somut gerçeklerin çarpıtılmasının, hepsinin kökeni, Rıza Nur diye bir ruh hastasına dayanıyor.
Atatürk tarafından Nutuk'ta adı sanı verilerek suçlanınca,Atatürk'e kinlenen, İsmet İnönü'den delicesine nefret eden, ++++
yurtdışına yerleşen, İngilizler tarafından devşirilen, ruh hastası bir vatan hainiydi.
*
Ruh hastasını mecazi manada kullanmıyorum, bilimsel manada ruh hastasıydı. Teşhis konmuştu. “Psikolojik rahatsızlıkları olduğunu, şizofreni türevi bir sıkıntısı olduğunu” +++++++++
bizzat kendisi söylüyordu.
*
1927'de Atatürk tarafından kaleme alınan Nutuk'ta suçlanınca, oturdu, 1928'de bir kitap yazdı. “Hayat ve Hatıratım” adını verdiği iki bin sayfalık kitapta,güya anılarını anlatıyordu.
Bir yalanın bir başka yalan tarafından çürütüldüğü, akılalmaz ++++
İnanılmaz.
Böylesi görülmemiştir.
Memleket yangın yeri gibi.
Alevler her yanı sarmış durumda. #BUNudaKONUŞuyoruz
*Açlık
*Yoksulluk,sefalet
*Enflasyon
*İşsizlik
*Yolsuzluklar.
*Eğitim sorunları
*Sağlık
*Yüksek enerji fiyatları #BUNUdaKONUŞuyoruz
*Şiddet olayları
*Sosyal medya ve basında yeni düzenlemeler ile..
Daha nice sorun ortada iken.
Arkadaş ekranlarda konuşarak.
Tweetler göndererek.
Uykuda olan başörtüsü konusunu, dürtüp,hortlatıyor.
Her bi şeyi bir tarafa bırakarak. #BUNUdaKONUŞuyoruz
Hellalleşme etkinlikleri kapsamında.
Bu örtüyü,çözeyim derken.
Bir düğüm daha atıyor.
Masaspor'un kaptanı.
Rakibini ters köşe etmek isterken.
Golü kendi kalesinde görüyor.
Gündemi değiştiriyor.
Zamanlaması harika.
Tüm sorunların üstüne oturmuş durumda. #BUNUdaKONUŞuyoruz
Geceye Hayata Dair Yasanmis Hüzünlü ve Aciyi Anlatan Bir Makale
**********************
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷💝🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Kumrular gibi koklaşan bir aşkın çocuğu o.
Adı Kumru…
Babasını 1988’de kaybetti. Annesiyle birlikte yapayalnız kaldı Kumru. Babasının ölümü, öğretmen olan +++++++
annesini çok etkiledi. İcabında çabuk sinirlenen bir insan olmuştu. Çalışkan, zeki ve otoriter bir anne…
Tarih 5 Ekim…
Kumru, akşam saatlerinde annesiyle birlikte gittikleri yerden eve döndü. Kapıda asılı Ekspres Kargo’dan gelen ve üzerinde ‘kargonuzu gelip alın’ +++++
yazan ihbarnameyi gördü.
Annesi çok telaşlandı. ‘Kim yolladı?’, ‘Ne yolladı?’ sorularını arka arkaya sıraladı.
Kumru, annesine ‘merak etme ben yarın gider alırım’ dedi ve dalga geçerek de ‘Belki de bombadır’ diye ekledi…
Kumru, 6 Ekim Cumartesi günü ++++
TÜRKÇEMİZ VE SÖMÜRGECİLİK
"Sizi soymak, parçalamak, geriletmek isteyecek olanların size uygulayacağı ilk iş, sizi kültürünüzden, tarihinizden ve özellikle dilinizden vazgeçirmektir."
İngiltere,Fransa,Belçika,Hollanda, İspanya ve Portekiz gibi İstilacı ülkeler, işgallerinin +++++
ve soygunlarının uzun asırlar devam etmesi için,işgal ettikleri ülkelerin dinlerini,dillerini,kültürlerini yok ederler.
Kendi dillerini ve dinlerini yerel halkın dili ve dini haline getirirler.
Son 500 yıldır sömürgecilik böyle devam ediyor.
Hindistan, resmi dilini İngilizce ++++
yapmaya mecbur bırakılınca, geriliğin zirvesine ulaştı.Dünyanın en eski en gelişmiş kendi tarihinden,medeniyetinden vazgeçti. Yönetimini,sömürgeci ingiliz valisine devretti.Birçok latin Amerika ülkesinde İspanyolca konuşulması,Brezilya'da Portekizce anadil haline getirilmesi ++++
ALBAY CEVDET GERÇEKTEN YAŞAMIŞ!
MEZARI İZMİR'DE BULUNDU
Kanal D’nin sevilen dizisi “VATANIM SENSİN” deki Albay Cevdet’in mezarı İzmir’de bulundu. Atatürk’ün esaretten kurtardığı albayın gerçek adının MÜMİN AKSOY olduğu ortaya çıktı.
+++
GERÇEK ADI MÜMİN
Başrollerini Bergüzar Korel ve Halit Ergenç’in paylaştığı ‘VATANIM SENSİN’ dizisindeki Albay Cevdet’in mezarını İzmir’de buldu. Albayın gerçek adı MÜMİN AKSOY, Lakabı ‘GÂVUR’. İzmir’de 1892’de dünyaya geldi. 1911’de teğmen oldu. Balkan ve ++++
Birinci Dünya savaşlarında çarpıştı. Türk istihbaratının önemli bir üyesiydi.
DÜŞMANA DOST OLDU
Yunanlılara esir düştü ama kaçmayı başardı. Dayısı olan İzmir Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa sayesinde İzmir’de kaldı. İyi Rumca konuştuğu için işgalcilerin güvenini kazandı. ++++