Gramer olmadan sınırlı miktarda düşünce ifade edebilirsiniz, ancak kelime olmadan hiçbir şey ifade edemezsiniz. Malumunuz kelime haznesinin genişletilmesi, dil öğreniminin en önemli parçalarından biridir. Bu konuda müsadenizle birkaç şey söylemek, bazı şeyler paylaşmak istiyorum.
Bir kelimeyi öğrenmek ne demektir? İngilizce 'run' kelimesini ve derivasyonlarını (runs, runner, running, ran, vs) öğrenmek, 'run a company', 'runny nose', 'run a marathon', 'run out of money' ifadelerindeki run kelimesini bildiğimiz anlamına gelmez ne yazık ki.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, ana dili İngilizce olan biri ortalama yaklaşık 30k kelime biliyorken, 2. dil olarak okullarda İngilizce öğrenen ortalama öğrenci 10 küsur senelik eğitimin sonunda ortalama 2.000 kelime biliyor. Her bir kelime bir eksik olarak karşımıza çıkıyor.
Peki ya hangi kelimeleri öğreneceğiz? Neye öncelik vereceğiz? Basitten zora doğru sıralanmış kitaplarda geçen kelimelerin bizim (özellikle özel amaçlar için İngilizce öğrenenler için) işimize yarayacak kelimeler olduğunu nereden bilebiliriz? Ya boşuna uğraşıyorsak?
En sık başvurulan yöntemlerden biri okunan metinlerdeki bilmediğimiz kelimeleri, ayırt edebildiğimiz kalıpları çıkarıp bağlamı içerisinde anladığımızdan emin olarak kaydedip flash cardlar, kelime defterleri aracılığıyla öğrenmeye çalışmak. Bunun faydasını gören de çok.
Kelime öğrenirken bağlamı (eş anlamlılar, zıt anlamlılar, beraber kullanıldığı kelimeler, kalıplar vs) içerisinde öğrenmek, bunları anlayabildiğimiz cümleler içerisinde yazıp belirli aralıklarla tekrar etmek, gerekirse bir kalıp için bir cümle ezberlemek gerekecek.
Self-selected reading yani kişinin ilgi alanına göre kendi seçtiği metinleri/yazıları/kitapları okuması sadece kelime değil genel dil gelişimi açısından faydası tasdiklenmiş bir yöntem. Çünkü sıkıcı bulduğumuz metinlerdense ilgi duyduğumuz ve motive olarak aldığımız bir girdi bu.
Ancak bu metinlerde bizim en çok işimize yarayacak kelimelerin karşımıza çıkacağının, hiç işimize yaramayacak kelimeleri öğrenirken gerçek hayatta bize en çok lazım olacak başka kelimeleri göz ardı etmeyeceğimizin bir garantisi yok. Bunun için şunları eklemek istiyorum:
Yapılan araştırmalar kelime gelişiminde işimize yarayacak kelimelerin okuduğumuz metinlerde karşımıza çıkmasını beklemektense özel olarak kelime çalışmanın daha verimli olduğunu gösteriyor. Bu noktada listeler ve kendi ilgi alanlarımız devreye giriyor.
Hep tavsiye ettiğim, günlük hayatta karşınıza çıkan, söylediğiniz, duyduğunuz, okuduğunuz şeyleri İngilizceye çevirmeye çalışmak gördüğüm kadarıyla etkili bir yöntem. Çünkü direkt sizin hayatınızla alakalı ve sizin ihtiyaç duyduğunuz ögeler bunlar. Size odaklı özel bir kurs gibi.
Bunları yazarak, günlük tutarak, kelime/kalıpları yazdığınız defterler oluşturarak ve mümkünse iyi bilen birinden doğrulatarak ilerlemek, öğrendiklerinizin zihninize doğru bağlarla yerleşip uzun dönem hafızanızda yer etmesine yardımcı olacaktır.
Bunun haricinde bugün yüzmilyonlarca kelimelik veri tabanlarında yapılan analizlerle ortaya çıkan genel ve özel kelime listeleri mevcut. Mesela akademik İngilizce kelime ve kalıplar için geçenlerde şöyle bir site paylaşmıştım:
Bu kelime listelerindeki kelimelerin x=y şeklinde bir formülle tek bir karşılığını öğrenmek yeterlidir diye bir iddiamız yok, ancak şu paylaşımdaki yorumlarda göreceğiniz gibi ne yapacağını bilmeyen halkımız bu tip listeleri yanlış yorumlayabiliyor.
Bu listelerdeki kelimeleri sözlüklerde, webcorp.org.uk gibi gerçek hayattan örnekler sunan sitelerde teyit edebilir, farklı kullanımlarını ve bağlamlarını görebilirsiniz. Bu linki incelemenizi tavsiye ederim. Bütün interneti kaynak olarak kullanan müthiş bir araç.
İnternette genel amaçlar ve özel amaçlar için hazırlanmış kelime ve phrase listeleri bulabilirsiniz. Örnek olması açısından burada bir araç tavsiye etmek istiyorum: NGSL. İş, Akademik, TOEIC, konuşma dili gibi farklı başlıklarda en sık kullanılan kelimelerin listelerini sunuyor.
NGSL’de verilen 2800 kelimelik liste, 273 milyon kelimelik bir kaynaktan süzülmüş ve ortalama gazete, dergi, film ya da günlük konuşmada karşınıza çıkabilecek kelimelerin %92’sini kapsıyor. Yani işi şansa bırakmadan bu liste üzerinden ciddi ve hızlı yol katedebilirsiniz.
Listelerin nasıl üretildiğini ve nasıl kullanabileceğinizi öğrenmek için şu videoyu izleyebilir , siteyi de şu linkte bulabilirsiniz: newgeneralservicelist.org
Burada kelimeleri de sözlüklerden, yukarıda bahsettiğim webcorp gibi platformlardan bağlam ve kullanımlarına dair detayları öğrenebilir, memrise, anki gibi uygulamalarda flash cardlarınızı kendiniz hazırlayarak da pratik ve tekrar yaparak kelime bilginizi kanatlandırabilirsiniz.
Tekrar hatırlatmak isterim ki en büyük yardımcınız sabrınız, en değerli hazineniz motivasyonunuz. Yemek yediğiniz her gün dile de maruz kalmak, vakit ayırmak zorundasınız. Heves, gayret, sabır, motivasyon, İSTİKRAR. Her gün multaka, mümkün olduğunca. Bu işin anahtarı bu. THE END.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Pronunciation becerilerini geliştirmenin en etkili yollarından biri şiir dinleyerek tekrar etmeye çalışmaktır. Sözlerine bakarak İngilizce şiir dinleyebileceğiniz siteler paylaşıyorum.
1- poets.org/audio sitesinde 'poem-a-day' sekmesinde her gün 1 şiir dinleyebilirsiniz.
2- Archive.org sitesinde Shakespeare, Wordsworth, Lord Tennyson gibi birçok ünlü şairin şiirlerinin seslendirmesini bulabilirsiniz. Sözleri sitede olmayan şiirleri gerekirse farklı sitelerden açıp birlikte takip edebilirsiniz. archive.org/details/100_gr…
3- Poetry foundation sitesinde 'audio poem of the day' sekmesinde günümüz yazarlarından seslendirilmiş şiirler bulabilirsiniz. Sözleri birlikte verilmiyor, ancak şiirin adını aratarak metni bulmanız çok kolay. poetryfoundation.org/podcasts/browse
İngilizce öğrenirken hedefiniz ‘İngiliz/Amerikan gibi konuşmak’ olmamalı arkadaşlar. Bu zaten çok çok zor bir şey. Sesletiminiz mükemmel olsa da bir espriyi anlamamanız, sayıları parmağınızla nasıl gösterdiğiniz gibi kültürel boşluklar bile yabancılığı ele verir her türlü.
Aksan kimliktir, kültürdür, geçmiştir, değerdir. Bir dili aksanlı konuşmak utanılacak bir şey olmanın aksine başka bir dili bildiğinizi gösterir; sizin sadece o dili bilen birinden üstünlüğünüzün bir nişanesi ve gurur vesilesidir aslında. Neden İngiliz gibi olayım, Türk’üm ben.
Bir yabancı gelip ‘çultanaamet nasıl gidecek?’ deyince ‘aaa Türkçe konuştu’ diye sevinip alkışlarken kendinizi/insanınızı ‘either or / neither nor’ kalıbını doğru kullanmamak ya da congratulations diyememek suçundan infaz ettiren ön kabullerinizi sorgulayıp sıyrılın acilen.
Geçen konferansta Amerikalı bir kadınla tanıştık. Dil eğitimi alanındaki Türk akademisyenlere sürekli ’İngilizceniz çok iyi, çok eğlencelisiniz, Türkiye’de değilim sanki’ deyip duruyor. Bunun altındaki sevgi dolu bir kalp değil, sömürgeci ve hakim rolünün altını çiziyor ısrarla.
Yemekteyken uzaylıları gören Amerikanlarla alakalı komplo teorileri anlatıyor, bizim İngilizcemizi övüyor, kendisi neredeyse 10 yıldır burada olmasına rağmen ‘ben Türkçeyle ilgilenmiyorum’ diyor. ‘Neden uzaylılar özellikle Amerika’ya iniyor’ deyince de, ‘uygarlık için’ diyor.
İndiana Jones filmlerindeki Ortadoğu sahnelerini yaşıyor kafasında. Otantik, egzotik, zamansız ve medeniyet görmemiş topraklarda bir vaha bulmuş gibi görünürde bizi yücelterek kendince üstünlük taslıyor sömürgeci temsilcisi olarak. Biz bunlara pabuç bırakmayız tabii.
İngilizceyi neden öğrenemiyoruz sorusunda en etkili faktör içsel motivasyon, ve hayatınızın merkezine hedef dili koymak şart demiştik. Motivasyonun tam olduğunu varsayacak olursak, birçok öğrencinin başarısızlığına sebep olan bazı sebeplerden bahsedeceğim sizler için.
1- Okunan/dinlenen metinlerin doğru seviyede olmaması. Metnin ne sadece sizin bildiklerinizden ibaret olmalı, ne de tamamen bilmediğiniz kelime ve kalıplardan oluşmalı. Min. %80+ anlamanız, kalanını öğrenebilmenize imkan sağlar. (Mevcut bilginiz +1) şeklinde düşünmelisiniz.
2- Metinlerin gerçek hayattan örnekler olmaması. Çoğu kitapta metinler ve diyaloglar yazarlar tarafından yazılır. Gerçek hayatta dilin nasıl çalıştığını yansıtmaz. Bu yapaylık birçok soruna neden olur. Mesela daima tarafların birbirini kusursuz anlayıp yanıtladığı diyaloglar +
Kadir hocamın yaptığı anketin sonuçlarına göre aralıklı tekrarlama içeren uygulamaları kullanma oranı oldukça düşük. Aslında bu tip uygulamalar özellikle kelime gelişimi açısından yüksek potansiyele sahip, yapılan çalışmalar oldukça verimli olduğunu gösteriyor. Şöyle ki;
Bu uygulamaların dayandığı esas şu: Tekrar etmediğimiz ve kullanmadığımız bilgiyi uzun dönem hafızamıza alamadan unutuyoruz. Yeni öğrendiğimiz bir bilgiyi yaklaşık 7 gün hiç tekrar etmezsek tamamen unutuyoruz. Tekrar edersek, her tekrar ile o bilgiyi unutma hızımız azalıyor.
Bu uygulamalarda her gün belli miktarda kart çalışıyorsunuz. Kartları kolay, orta, zor gibi derecelendiriyorsunuz. Zor kartlar daha sık, kolay kartlar daha seyrek olacak şekilde tekrar tekrar karşınıza geliyor. Öğrendiklerinizi düzenli tekrar ederken yeni kartlar çalışıyorsunuz.