BASINA VE KAMUOYUNA.
Bir süredir, farklı toplum ve kültürlerin öykündüğü, coğrafyamızın yüzyıllar öncesinden mirası niteliğindeki hayvanlarla bir arada yaşama kültüründen ve dünyada yaşayan tek türün insan olmadığı gerçeğinden uzaklaşılarak topluma, sokakta serbestçe yaşayan
evcil hayvanlara karşı düşmanca tavırlar sergilemenin âdeta bir insanlık görevi olduğu telkin edilmeye çalışılmakta, özellikle de köpeklere yönelik şiddet, öldürme, yok etme vb. eylemler teşvik edilmektedir.
Sosyal medya ve çeşitli yayın organları kullanılarak planlı şekilde toplumda yayılmaya çalışılan bu nefret-şiddet salgını ile birlikte, hayvanlar ve hayvanların yaşam hakkını savunanlar hedef gösterilmiş, sokakta yaşayan hayvanlara bakanlar hayatını kaybetmiş,
gönüllülük esasıyla hayvan koruma alanında çalışan kişiler darp edilmiş, kişisel haklarına saldırılmış, itibarsızlaştırılmış, aşağılanmış, kendileri ve aileleri tehdit edilmiş, özel bilgiler kamuya açık mecralarda paylaşılarak linç kampanyası başlatılmıştır.
Hem hayvan hem de insanların zarar gördüğü bu süreçte, evcil hayvanların sokaktaki varlığından hareketle, toplumdaki belirli kesimleri birbirlerine karşı düşmanlaştırmak için her türlü bölücü ve ayrıştırıcı söylemle kirli bir toplum mühendisliği yapılmaya çalışılmaktadır.
Sonuçları itibariyle bu organize hareketin “insan hakları” ile en ufak bir ilgisi olmadığı gibi, sıklıkla vurgu yapılan güvenli sokaklar için bireysel silahlanma çağrıları da suça teşvik niteliğindedir. Güvenli bir yaşamın çatışma iklimi yaratarak sağlanamayacağı çok açıktır.
Sokakta serbestçe yaşayan hayvanların yerel yönetimlerce kayıt altına alınması, sadece popülasyona dair merakı giderecek sayısal bir değer elde etmeyi değil, kısırlaştırılmaları ve aşılanmalarını da sağlayan önemli ve yasal bir zorunluluktur.
5199 sayılı yasanın hayvan ve insan sağlığıyla ilgili yerel yönetimlere verdiği bu görev, 18 yıldır hemen hiçbir belediye tarafından tam olarak yerine getirilmemiştir. Zorunlu kılınan geçici bakımevleri yapılmamış, yeterli personel ve veteriner hekim istihdam edilmemiş,
yasada belirtilen iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesini mümkün kılacak bütçe payları ayrılmamıştır. Bakım ve sorumluluğu altındaki evcil hayvanı yıl sonuna kadar kaydettirmeyen vatandaşlara kesileceği söylenen para cezası, bugüne kadar hiçbir belediyeye kesilmemiştir.
Hayvanseverlerin, yerel hayvan koruma görevlilerinin, hayvan koruma alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin ve temsilcilerinin yapmış olduğu on binlerce şikayet, ya cevap vermeye dahi değer görülmemiş ya da takipsizlikle sonuçlanmıştır.
Bununla birlikte, yerel yönetimlere atfedilen kısırlaştırma, bakım ve tedavi sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalan hayvan korumacılar maddi manevi yıpratılmış, hatta bazı belediyelerce hedefe konularak ayrımcılık ve psikolojik şiddet uygulanmıştır.
Sokakta serbestçe yaşayan hayvanları temerküz kampı niteliğindeki yerlere hapsetmeyi amaçlayan gizli ya da açık girişimleri şimdiden-tümden reddettiğimizi, ilkesel olarak bu ve benzeri her türlü hak ihlalinin karşısında konumlanarak mücadele edeceğimizi ayrıca belirtmek isteriz.
Biz aşağıda adı olan sivil toplum örgütleri & sivil inisiyatifler ivedilikle hayvanları ve onları koruyanları hedefe oturtmuş her türlü oluşumun mercek altına alınarak gereğinin yapılmasını,yerel yönetimlere görevlerinin en üst perdeden ve son kez hatırlatılmasını talep ediyoruz.
Yaşam hakkı savunucuları olarak, çeşitli yayın organlarını dezenformasyon için kullanarak topluma korku panik ve nefret yaymayı amaçlayan kişi-grupların karşısında her zaman olduğu gibi sonsuz direncimiz sarsılmaz inancımız ve haklılığımız ile duracağımızı kamuoyuna bildiririz.
Deklarasyonu bireysel olarak imzalamak isteyenler için:
Kuduz, memeli hayvanlar başta olmak üzere birçok hayvanda görülebilen akut viral bir hastalıktır. Mekanik ya da gıda yoluyla bulaşabilir. Tüm sıcakkanlı hayvanlar kuduz olabilir ancak tüm canlılar bu hastalığa sebep olan rabies virüsüne aynı oranda hassas değildir.
Kurt çakal tilki yarasa en hassas, köpekler orta hassas. Virüs köpek ya da kedilerin vücudunda kendiliğinden gelişmez, onlar da konaktır. Yaban kaynaklı (tilki, kurt porsuk vs) bir bulaş senaryosunda hastalık etkeninin son bulaştığı canlı son konaktır (güncel senaryoda köpek)
Ülkemizdeki kuduz epidemiyolojisine baktığımızda ise, köpeklerde görülen vaka oranına en yakın oran sığırlardadır. Virüs farklı coğrafyalarda farklı olabilmektedir. Ülkemizde yarasa kuduzuyla ilgili çeşitli bölgelerde havadan yaban hayvanlarını aşılama programları uygulanmıştır.