TÜRK MİLLETİ ATATÜRK'ÜN NE YAPMAK İSTEDİĞİNİ
ANLAYAMAMIŞTIR:
Atatürk, devletin bağımsızlığına,dünyadaki onurlu ve saygı duyulan konumuna ve eşitlik ilkelerine gölge düşürecek hiçbir uluslararası ilişki içine girmemiş,böyle bir ilişkinin kurulmasına da müsaade etmemiştir. #10Kasım
1-Bu bağlamda milli Türk kültürüyle beraber orijinal bir uygarlık yaratma peşinde olan, pragmatik olarak Avrupa’yı dikkate alan Atatürk, Avrupa’yı gelecek dünyayı şekillendirmede hedef değil, geçilecek ve onunda üzerine çıkılacak geçici bir durak olarak görüyordu.
2-10.Yıl Nutku’ nda söylediği gibi, Atatürk’ün derdi Avrupalı olmak değildir, ulusal kültürümüzü ona uyumlaştırmak da değildir.
Bu, yepyeni bambaşka bir şey öne çıkarılan milli Türk kültürüyle özgün bir Türk modernleşmesidir.
3-Maalesef Atatürk’ü anlatan kaynaklarda bu hayati öneme sahip ülküye ve O’nun gerçekleştirmek istediği hedefe pek rastlamamaktayız.
Dolayısıyla da Türk Milleti Atatürk’ün ne yapmak istediğini anlayamamıştır.
Biz bu çalışmamızda bu önemli tarihsel gerçeğin ve++++
4-Atatürk’ün hedefinin üzerinde hassasiyetle durarak, literatürdeki bu açığı kapatmaya gayret ettik.
Ayrıca milletine bağlılık ve yalnız milletine karşı sorumluluk anlayışı çerçevesinde şekillenen milliyetçi yaklaşımları da tamamen ortadan kaldırılarak, olmayan sanal bir+++
5-Atatürkçülük yaratılmıştır.
Benim manevî mirasım ilim ve akıldır diyen Atatürk, kendisi bir Atatürkçülük tanımlamamış, ancak ölümünden sonra, O’nu yorumlayanlar adına Atatürkçülük denilen bir olgu oluşturmuşlardır. Zaten ortalık da ondan sonra karışmıştır.
6-Bizzat Atatürk’ün de karşı olduğu bir nevi “kutsallaştırılmış kişi kültü” yaratılmıştır. Bu anlayış Atatürk’ü, kendisinin bu yönde hiçbir tavsiyesi veya telmihi dahi olmadığı halde, Millet ile, Vatan ile, Bayrak ile eş-anlamlı hale getirmiş, kendi adlarıyla ve açık fikirlerle++
7-++kendi adlarıyla ve açık fikirlerle ortaya çıkamayanlar herhangi bir tartışmayı “O”nun adıyla noktalamayı yeterli görmeye başlayarak Atatürk’ü istismar etmişlerdir. Bunun, toplumun olgunlaşmasıyla taban tabana zıt, açık bir yetmezlik olduğu aşikar bir husustur.
8-Bu çerçevede Atatürkçülüğü ve yarattığı etkiyi savunarak yok etme stratejisi, belki de en yaygın biçimiyle Atatürk’e karşı kullanılmış, Atatürk’ün düşünce ve eylem sistemi, kendi özüyle uyuşması olanaksız, karşıt emperyalist politikalar içinde,+++
9- +üstelik kendi adı kullanılarak ustaca uygulamadan kaldırılmıştır.
Kaynak :
Doç. Dr. Emel Poyraz
ATATÜRK'ÜN İLETİŞİM STRATEJİSİ VE
STRATEJİK HEDEFİ HAKKINDA BİR ANALİZ dergipark.org.tr/tr/download/ar…
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1-Onbir yıl önce bugün, fetöcü Zekeriya Öz,
Afganistan görevinden kendi rızasıyla dönen Kaşif Kozinoğlu’nu, kaçma şüphesiyle tutuklatmış, “kalp krizi" süsü vererek şehit etmişlerdi.
Silivri’den yazdığı şiirinden;
"Sen Türk'sün.
Bağırdığında insanlar değil,
Aslanlar da korkacak"
2-Kaşif Kozinoğlu,Mit görevlisi olarak,
Türk devletlerinde görev yaptı.
Atatürk’ün askeri,
Türkçü ve Turancıydı.
Azerbaycan’da “Köroğlu”
Afganistan’da “Türk General”
Orta Asya’da “Hayalet” olarak bilinirdi...
1-2500 yıl önce altını işleyip altından kağanlarına zırhlı elbise yapan,
Avcıların gözü kamaşmasın diye güneş gözlüğünü icad eden,
Dünyanın ilk halısı Pazırık'ı yapıp üstünde satranç oynayan,
Yoğurdu ve Kımız'ı icad edip sağlıklı nesiller kuranlar hep Türkler idi.
2-Günümüz koruyucu güneş gözlüklerinin ortaya çıkmasından 2000 yıl önce Sibirya avcıları, kardan yansıyan göz kamaştırıcı parlamayı önlemek ve Şamanların gözlerinden de korunmak için kendi çözümlerini bulmak zorunda kaldılar. İşte bir örnek. ⏬
3-Bazıları gümüş ile işlenmiş olan bu gözlükler Çukçi halkı ve Eskimo grupları tarafından mors dişlerinden, balina kemiğinden veya deriden ahşap, ağaç kabuğu ve kıldan yapılmıştır. Yumuşak malzemeler özellikle derin kış soğuklarında, yüz cildine nazik davranılarak kullanılmıştır.
HOLLANDA'DA TARIM..! Gelin, bakın bakalım Hollanda nasıl dünya tarım devi olmuş?
Diyelim ki Türkiye'de lale yetiştireceksiniz, ne yaparsınız?
Arazi alıp, gidip dikersiniz.
Size kimse yardımcı olmaz mı?
Belki dayıoğlu, teyzekızı filan.
Yaşıyorlarsa dede amca yol gösterir...
1-Hollanda'da bu iş nasıl oluyor?
Araziyi aldınız. Öyle kafanıza göre “şunu dikeceğim” demekle olmuyor.
Önce tarım arazinizin kayıtlı olduğu kooperatife gidiyorsunuz!
“Ne kooperatifi? Nerede serbest piyasa” filan deme, o seni kandırmak için söyleniyor.
2-Hollanda gibi kapitalist ülkede kooperatif olur mu” diye de hiç sorma.Neyse.
Kooperatif yetkilisi, sana “arazinizde şu ürünleri yetiştireceksiniz”diye bir-iki alternatif sunacak.
“Olur mu?Geçen yıl hıyarın kilosu kaç liradan satıldı, ben hıyar ekeceğim” filan deme, dinlemezler.
1-İNGİLİZ SUBAYLA HİNTLİNİN HİKAYESİ:
Hindistan'ın İngiliz sömürgesi olduğu yıllarda bir İngiliz subayı hiçbir neden yokken bir Hintliye sertçe bir tokat atar. Hintli de subayın yüzüne bir yumruk vurur,subayı yere serer. Bu karşılığı beklemeyen subay hem korkar hem de sinirlenir.
2-Tek başına bir şey yapamayacağını bildiğinden yardım almak için bölüğe gider. Nasıl olur da sıradan bir Hintli İngiliz Kraliyet Subayını vurmaya cesaret ederdi !
Subay, generalin yanına gidip kendisinden asker talep eder. General onu dinledikten sonra onu bir odaya götürür.
3-General bir kasadan 50.000 rupiye çıkarıp subaya verir:
- Bu parayı bu gün sana tokat atan Hintliye ver ve ondan da özür dile!
Bunu duyan İngiliz subay sinirlenir:
- Zavallı bir Hintli, İngiltere Kraliyet Subayını vurup hakaret edecek ve karşılığında ondan özür mü dileyeceğim!
Bir asır önce Filistin Cephesinde şehit düşmüş,
el bombasını atmaya fırsat bulamayan bir Mehmetçik. Giresun, Edirne, belki de İzmir'li. Çöl bedevileri, tabakasındaki son sigarasını, ayağındaki postalını bile çalmışlar.
Miğfer yoktu diyecekler için 2. ve 3.fotoyu da paylaşıyorum.
Arapların vahşetleri o boyutlara ulaştı ki,
geri çekilen ve yaralılardan oluşan hastane vagonuna saldırarak Türk askerlerini;
“Bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar” diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler.
Ümmetçi tayfa için paylaştım.
Ne Mutlu Türk'üm diyene.!
Araplar geri çekilen Osmanlı askerlerinin midesini yarıyordu altın aramak için.
1-TOPRAK,SU,EKMEK /Oktay SİNANOĞLU:
Barışta veya savaşta bir ülkenin en stratejik maddeleri yiyecek ve su.1980'e kadar Türkiye bu hayatî maddelerde kendine yeter durumda olduğu gibi, biliyorsunuz başka ülkeleri de besleyebiliyordu. 2.Cihan Harbinde bile Türkiye ayakta kalabildi.
2-Her köyde,kasabada kişilerin hiç olmazsa birkaç koyunu, birkaç meyve ağacı, iyi kötü gıdasını sağlayabilecek ekili bir karış toprağı vardı. 2. Dünya Harbinden Avrupa perişan, aç bilâç çıktı.Harp sırasında Türkiye 2 tarafı da besleyip harbin sonunda hazinesini altın dolu buldu.
3-Derken 1947, geldi Amerika: Her konuda ikili (aslında tek taraflı) anlaşmalar, sonra da illâ borç alacaksınız dayatmaları, askeri fabrikaların âtıllaştınlması, yeni stratejik sanayilerin engellenmesi, demiryolu siyasetimizin durdurulması, tramvayların sökülmesi, ++