Eylemin saati,seçildiği yer ve, önünde büyükçe bir beton çiçek saksısının olması hasebiyle, bombalı paketin bırakıldığı yere baktığınızda sizce doğru mu?
Taksimin en kalabalık saati değil,en işlek nokta değil, en çok hasar verebilecek bir konum değil.(4)
Bomba düzeneğini istenen yere bıraktığı iddia edilen kişinin, olay yerinden uzaklaşma videosuna baktığınızda, böyle bir eylemi yapabilecek kadar soğukkanlı ve planlı bir kaçış görüyor muyuz? (5)
Diyelim ki, bu kişi sadece para karşılığı paketi yerine bırakan birisi ve o yüzden biraz gergin. O zaman Emniyet Teşkilatı açıklamasında bu şahıs hakkında bu detayı vererek, düzeneği kuran ve planlama yapan kişiler hakkında da bilgi vermez miydi? (6)
Emniyetteki sorgusunda kişinin Suriye'li bir mülteci çıkmış olması, yukarıdaki durumu ve sorularımızı desteklemektedir. Bu da bizi bir sonraki soruya götürecektir.
Bu düzeneği ve planı yapanlar neden ve kim tarafından korunuyor? Neden tüm olay bu kız üzerine yıkıldı? (7)
Şimdi de failin yakalanma "baskınına" (!) dair görüntüleri inceleyelim.
Esnafın, memurun ve öğrencinin dahi evine onlarca kişi, zırhlar, maskeler vs ile giren TEM Şube polislerinin bu kadar az kişi ve güven içinde eve yaklaşmaları normal olabilir mi? (8)
Aynı şekilde, evinden çıkan (?) bir tabanca haricinde başka ağır mühimmat veya silahın bulunmaması aslında bu evin şahsi ev olması, yani beklenen üzere örgüt evi olmamasıyla ilgili olabilir mi? (10)
Böyle bir eylemi gerçekleştirdikten sonra örgüt (!) arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli bir eve veya konuma gitmesi beklenirken, hane halkıyla birlikte gözaltına alındığı aile evine gelmesi "kişinin acemiliği veya saflığı" ile açıklanabilir mi? (11)
Yakalanan kişinin yakalanma anında çekilen videolarda ve birçok fotoğrafında direnmiyor olması, şaşkınlığı, örgüt sloganı atmıyor olması, hatta polis gösteriş için kafasına bastırmadan önce kafasını dahi kaldırıp bakmıyor olması, "örgüt eylem/üye profili"ne uyuyor mu? (12)
Başa dönelim.
"İki fotoğraftakiler kişiler aynı insanlar mı?"
Evet aynı kişiler olabilir, ama eylemi geröekleştiren kişinin siyah başörtüsü giymesi bu kıyası zorlaştırmaktadır. Bu dahi planlayıcıların kasıtlı tercihi olabilir (13)
Diyelim ki aynı kişi olsun! Bu durum hiçbir şeye cevap olmayacaktır.
Unutmayalım ki, bu kadar tutarsızlığın olduğu birçok olay ve acı yaşatıldı bu ülkede. Bu defa öncekilerden küçük planlanmış olmasının sebebi; daha büyüğünü Rejim kaldıramazdı.(14)
👇
Olay zamanında TR-ABD istihbarat paylaşım birimi Türk Kıdemli Subayı ve Suriye IŞİD ile mücadele Koalisyon gücü Genelkurmay İstihbarat Koordinasyon Subayı olarak görev yapıyordum.
ABD başta olmak üzere tüm koalisyon ülkeleri ve MİT ile birlikte çalışıyorduk.++
Rus uçağının düşürüldüğü o günün öncesinde Genelkurmay büyük bir baskı altındaydı. Erdoğan ve MIT herhangi bir Rus uçağının misilleme olarak düşürülmesi gerektiğini düşünüyordu.
Bu baskı Hava Kuvvetlerini sosyal medyada hedef alacak kadar ileri götürülmüştü.++
Yer: Ankara, Genelkurmay Karargâhı, Komuta Katı, Küçük toplantı salonu.
Tarih: Doğu'da TSK'nın tarihi Sur şehrini tanınmaz hale getirdiği dönem.
Oyuncular: Yaşar Güler ve çoğu şu an esir tutulan Generaller.
Konu: Sur'da mevcut ve müteakip harekât.++
Yaşar Güler'e sabah 0700-0730 sularında yapılan günlük arz esnasında Güler her zamanki Sin Kaf'lı ağır sözleriyle köpürür birden.
Normalde bu tablo her sabah görmeye alışık olduğumuz saçma bir durum. Ancak bu sefer Güler bir adım daha ileri götürür olayı ve emir verir.++
"Lan n'oldu bizim şu üzerine çalıştığınız ... silahı?! Kullanın lan işte onu burda. Bundan daha iyi deneme yeri mi bulacaksınız! Tamam mı? Çekin şehrin merkezine dört yol ağzına, döşeyin kabloyu dört bir tarafa! Deneyin de görelim!"
@ahmetnesin1 yeni kaleme aldığı yazısında; isim değişse de yıllar içinde aslında JITEM hep var olduğuna, eylemler arkasındaki bağa ve bunca şiddet eylemine rağmen halkımızda her daim var olan eylemsizliğe dikkat çekmiş.
Sayın Nesin özellikle CB Iletişim Daire Başkanlığına temas etmiş ve kesinlikle bu tespitinde de haklı olsa da, diğer taraftan @suleymansoylu ve İçişleri Bakanlığı içinde kurduğu çeteyi unutmayalım.
Malumunuz, Jandarma ve Sahil Güvenlik bir süredir İçişleri Bakanlığı bünyesinde++
görev yapmaktadır. Yani ilk defa bu hükümet döneminde, askeri üniforma içindeki şahıslar Hudut Komutanlığı gibi bir kavram içinde siyasilerden direkt emir hale gelmiştir.
Elbette seçilmişlerin ülkeyi yönetmesi olması gereken ve asla askeri vesayeti savunmuyorum. Ancak,++
Meslektaşımın ifadesiyle, "Sadece sırasını bekleyen ve sırası gelene kadar şehit olmazsa canla başla çalışan askerlerin yaşadıkları"nı öğrenmek isteyen, mutlaka okumalı!
👇👇👇
"Hayati tehlikeye sahip bir ameliyatim vardı hasta günlerdir bekliyordu keşke polisler eşliğinde gitsem ameliyatı yapabilsem ben hastama ne diyeceğim..." Bu doktor da terörist (!)...
Yunanistan'a kaçak yollarla geçtiğimiz ilk günlerde sokakta yürürken bir garip hissetmiştim. Hâlbuki daha önce de gemiyle kaç kez liman yapmıştım da. Ama bu sefer farklıydı artık multeciydim.
Orada çok güzel Türkçe konuşan eski TR bey-/hanım efendileriyle tanıştım.++
Hepsi TR deyince gözleri dolan çok güzel insanlardı.
Yaşadıklarımızı dinlerken gözyaşları eşliğinde "Sizin yaşadıklarınızı çok iyi anlıyorum. Yıllar önce biz daha da kötülerini yaşadık belki de." diyor ve ekliyorlardı; "Bir ihtiyaciniz olursa lütfen çekinmeyin."++
Yaşlı bir teyzemizin anlattıkları ise hala kulaklarımda.
"Şişli'deydi evimiz. Çocuklarımla birlikte yaşıyordum. Biri daha kundakta bebekti. Gece aniden evimi bastılar. Apar topar, tekme tokat bizi dışarı attılar. Öylece kala kaldık sokakta. Hakaret ve küfürler savuruyorlardı.++