Gaziantep’e bir Fransız gelir.
Tekstilcilere akıl verir:
“Makineleriniz yetersiz… Yenileyin, dünya pazarı sizin olsun”
En iyi makinelerin Fransa’da olduğunu söyler…
Kendi mallarını pazarlar.
***
Dinleyenler arasında bir usta vardır.
Kendine özgü lehçesiyle… #PatladıkYeter
“Bu adam ne diy?” der.
Kafaya takar, makinenin resmine bakar.
Demiri eritir, çeliği büker, vidasını, motorunu koyar.
Fransızların 3 milyon Euro’ya satacağı makineyi…
50 bin liraya üretir.
***
Yerli piyasaya sunduğu yetmez. #PatladıkYeter
Brezilya’ya kadar çeşitli ülkelere yaptığı makineleri gönderir.
Bu usta, Mennan Aksoy’dur.
Diplomasız dahi!
***
Yoksulluktan okuyamamıştır.
İlkokulu 9 yılda bitirmiş, bir daha eğitim görmemiştir.
Allah vergisi öyle bir akıl ve beceriye sahiptir ki… #PatladıkYeter
Makineyi bir görsün, ertesi gün atölyesinde yapımı başlanmıştır.
***
Bu nedenle…
Uluslararası makine, teçhizat fuarlarına girişi yasaklanmıştır.
Mühendislerin, aylarca çalışarak tasarladığı makineleri, tek başına yapmaktadır. #PatladıkYeter
El emeği ve tümü yerli malzemeyle.
İster ki…
Yerli sermaye gelişsin.
Boşa döviz ödeyerek, kazıklanmayalım.
***
Mennan Usta, “ Çeliğe hükmetmeyen, hiçbir şeye sahip çıkamaz” derdi.
Öyle bir teknoloji üretti ki…
Yoğunluğu düşük triko üretti.
Yazın serin, #PatladıkYeter
kışın sıcak tutan bir ürün.
Dünya peşinde koştu. Kapıştı.
***
TÜBİTAK ödüller verdi.
ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerde hocalığı düşünüldü.
Diploması yoktu!
Tasarımını cebinde taşıdığı tebeşirle, yere çizerek anlatırdı.
Aklına yetişmek mümkün değildi.
*** #PatladıkYeter
Gaziantep’te kanalizasyon atıkları büyük dertti.
Çamuru, kokusu şehri bezdirmişti.
Belediye yönetimi, dünyayı dolaşır, çareler arar.
Mennan Usta, “ Memleketteki ustalar öldü mü?” diye çıkışır.
Okumuş gençleri de alır, yanına…
“ Şöyle yapın, bu parçayı, şuraya takın”
talimatıyla, kafasına göre sistemi kurar.
Kanalizasyon çamuru alınır…
Kurutulurken, enerji üretilir.
Çıkan küller de asfalta, çimentoya katkı maddesi konulur.
Bugün…
Antep’te her gün çıkan 160 ton çamurun bertaraf edilmesi Mennan Usta’nın eseridir.
***
Mennan Usta, 11.06.2015 tatihinde vefat etti…
Vasiyeti;
Gençler bilim ışığında yetiştirilsin.
İmkânlar verilsin, önleri kesilmesin.
Alıntı zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim huzurlu geceler @PalaBiyikRak79 takip etmeyi unutmayın lütfen #PatladıkYeter
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Hitler'den Kaçarak Türkiye'ye Gelen ve Çağdaş Diş Hekimliğimizin Öncüsü Olan Alfred Kantorowicz
Türkiye'den yolu geçen iyi bilim insanlarından biri de Kantorowicz olur.
Kaynaklar: Ahmet Efeoğlu
Ali Vicdani Doyum
1880 yılında doğan Kantorowicz için hayat aslında fena başlamaz. İyi bir eğitim alan genç Alfred liseyi bitirdikten sonra diş hekimliği okur.
1900'de6 ay kadar diş hekimliği yapsa da tıp okumak ister1905'te de bu eğitimini tamamlar. Ve artık o diş hekimliği doktorudur.1916'ya kadar dahiliye,enfeksiyon,cerrahi ve diş hekimliği alanlarında çalışır ve bu tarihte gönüllü olarakOrduya katılarak doktorluğunu burada sürdürür.
Atatürk'ün Günlüğünde Kadın Erkek İlişkilerine Dair Söyledikleri Bugün Bile Bize Yol GösteriyorBundan 100 yıl önce Atatürk'ün kadın ve erkek ilişkileri ile ilgili günlüğüne yazdıklarını okuyunca duygulanacaksınız...
I. Dünya Savaşı sırasında ağır bir böbrek rahatsızlığı geçiren Atatürk'ümüz, sağlığına kavuşabilmek için 30 Haziran ile 28 Temmuz 1918 arasında Karlsbad'da tedavi olur.
'Bu Karlsbad da nere ola ki?' diye sorarsanız, haklısınız; çünkü şehrin şu anki ismi Karlovy Vary ve şehir Çekya sınırları içinde. Ancak 1918'de Avusturya-Macaristan toprağı imiş. İşte Atatürk bu tarihlerde Karlsbad'da yaşadıkları ile ilgili bir günlük tutar.
Türkiye'nin İlk Türk Kadın Doktoru Hatice Safiye Ali'nin Gurur ve Hüzün Dolu Hikayesi Varlık ve zorlukla geçen görece kısa bir hayatın öznesi olmuş iyi kalpli ve güzel doktor Safiye Ali.
Safiye Ali varlıklı ve entelektüel bir ailede 2 Şubat 1894'te dünyaya gelir. Babası sarayda yaver annesi ise Mekke şeyhülislamının kızıdır.
Ayrıca Bülent Ecevit'in anneannesi ile de kardeş olan Safiye Ali tahmin edersiniz ki iyi bir eğitim alır. Hatta henüz 16 yaşındayken 7 dilde okuyup yazar. 1926'da Amerikan Koleji'ni bitirir.
Dünyada İlk Kez Halktan Bir Kadın Olarak Paraya Resmi Basılan Sanatçı: Sabiha TansuğKadınlar oldukları her yeri güzelleştirmiyorlar mı sizce de?
Sabiha Tansuğ 1933 senesinde Gümülcine'de doğar ve 8 yaşındayken ailesi ile birlikte Türkiye'ye göç eder.
Ve ilkokulda bir gösteride eğribaş adlı gelin başlığı giyer. Bu giysiye hayran olan Tansuğ'un hayranlığı ömrünün sonuna kadar hem sürer hem de hayatını şekillendirir.
85 Yıl Önce Afet İnan'ın Sorduğu Kritik Soru: Modern Irklar Arasında Türklerin Yeri Nedir?Bir tarihçi olarak Afet İnan'ı böylesine bir çalışmaya iten temel iki durum söz konusudur. Bunlardan birincisine göre okuduğu bir coğrafya kitabında Türklerin sarı ırka mensup olduğu yazar.
Ve bu yüzden Türkler 'ikincil'dir. İkincisine göre ise Avrupa'da yayımlanan bazı tarih kitapları Türkleri medeniyetten uzak barbar ve istilacı bir kavim olarak tanıtır. İşte bunlar üzerine İnan, antropoloji ve medeniyet tarihi çalışmalarına yoğunlaşır.
Hatta Atatürk de yukarıdaki iddialara karşı şöyle diyecektir: "Hayır, böyle olamaz. Bunların üzerinde meşgul olmamız gerekir." Ve yeni kitaplar getirtmenin yanı sıra İnan'ı Cenevre'ye okumaya gönderir.
Sadece tutumluluktan da değildi.
Onlar bunları yapmakla, kendinden sonraki nesile çok önemli bir mesaj veriyorlardı. Onlara;
– Eşleriyle araları açıldığında, alternatiflere yönelmeden aralarını düzeltmelerinin mümkün olduğuna,
– Çocuklarıyla aralarına kara kediler #Son20Yıl
girdiğinde bu durumunvakit geçirmeden telafi edilmesinin gerekliliğine,
–Arkadaşlarıyla,komşularıyla, dostlarıyla bağları koptuğunda; yenilerini aramakla vakit kaybetmeyip,aralarındaki bağları tekrardan kuvvetlendirmenin kaçınılmaz olduğuna örnek olmaya çalışıyorlardı. #Son20Yıl