Türkiye'nin İlk Türk Kadın Doktoru Hatice Safiye Ali'nin Gurur ve Hüzün Dolu Hikayesi Varlık ve zorlukla geçen görece kısa bir hayatın öznesi olmuş iyi kalpli ve güzel doktor Safiye Ali.
Safiye Ali varlıklı ve entelektüel bir ailede 2 Şubat 1894'te dünyaya gelir. Babası sarayda yaver annesi ise Mekke şeyhülislamının kızıdır.
Ayrıca Bülent Ecevit'in anneannesi ile de kardeş olan Safiye Ali tahmin edersiniz ki iyi bir eğitim alır. Hatta henüz 16 yaşındayken 7 dilde okuyup yazar. 1926'da Amerikan Koleji'ni bitirir.
Her ne kadar tıp tahsili yapmak istese de o tarihlerde Osmanlı'da kadınların tıp okumalarına izin verilmez ve Safiye Ali'ye Almanya yolu görünür.
Würzburg Üniversitesi'nde eğitim gören Ali, hayatının en güzel yıllarını geçirdiğini söylediği Almanya'dan "Bebeklerde İç Pekimenenjit" konulu teziyle mezun bir doktor olarak 1921'de yurda döner.
Ancak bu gelişi uzun sürmez ve 6 hafta sonra uzmanlığını almak için Almanya'ya döner. Bu arada Ali'ye Almanya'da en çok desteği gösteren kişi ise sonradan eşi olacak olan okul arkadaşı Ferdinand Krekeler olur.
Savaşta bir ayağını kaybetmiş olan Krekeler'in Safiye Ali aşkı öyle büyüktür ki üniversitedeki kariyerini bir kenara bırakarak eşi ile 1923'te Türkiye'ye gelir ve müslüman olarak Ferdi Ali ismini alır.
1923 Haziran'ında Türkiye'den doktorluk yapma belgesi alan Safiye Ali hız kaybetmeden göz doktoru olan eşiyle birlikte Cağaloğlu'nda bir klinik açar.
Gazeteye verdiği ilanda ise şöyle der: 'Dr. Safiye Ali Hanım, kadın ve çocuk hastalarını Cuma ve Pazar'dan maada her gün ve öğleden sonra İstanbul'da Nuruosmaniye Caddesi'nde 52 numaralı muayenehanesinde kabul eder. İstanbul 2866.'
Kliniğin ilk dönemlerinde oldukça zorlanan Ali, özellikle bir kadın doktor olmanın sıkıntısını yaşar. Kendisine önyargılı yaklaşanlar oldukça fazla olur.
Bu ön yargı ise iki şekilde açığa çıkar: Kadın olduğu için kendisine birinci olarak itimat edilmez, ikinci olarak ise az ücret ödenmek istenir. Aynı işe aynı ücret anlayışından vazgeçmeyen
Safiye Hanım, maddi sıkıntı çeken hastalarından ise ücret almayacağını beyan eder. Ve zamanla insanlara kendisini tanıtıp onların güvenlerini kazandıkça muayenehanesi dolup taşmaya başlar.
Ancak Safiye Hanım yalnızca bir klinik doktoru olarak kalmaz Alman ve Amerikan elçiliklerinde doktorluk yapmanın yanı sıra... hocası Mary. M. Patrick'in daveti üzerine Amerikan Kız Koleji Tıp Bölümü'nde ders vermeye başlar.
Kapitülasyonların kaldırılması ve sağlıkta ulusallaşma adımları nedeniyle Amerikan Koleji Tıp Okulu 1924'te kapatılır. Ancak Safiye Ali yoluna devam eder; çünkü o hayatını halka adamış bir doktordur artık.
Bu bakımdan hayatındaki iki dönüm noktası kurum, Süt Damlası ve Kızılay Kadın Merkezi olur Safiye Ali'nin.
Bu iki kurumda da Ali, genel olarak çocukların süte ulaşmaları ve yeteri kadar süt emmemiş çocukların ise bakımları için çalışır. Ayrıca bu kurumlar bakım ve iyileştirmenin yanı sıra eğitim ve maddi yardım anlamında da kadınların yanında olurlar.
Hedef, annelere sağlıklı ve moden çocuk bakımını öğretmektir. Ancak denir ki Ali, bazı meslektaşlarının haksızlığına uğrayarak çok başarılı çalıştığı bu işlerinden ayrılmak zorunda kalır.
Ali'nin kadınlar konusundaki duruşuna şaşırılmamalıdır; çünkü onun hayatına baktığımızda cumhuriyetin ilk feminist hareketi olan ve 1924'te kurulan Türkiye Kadınlar Birliği'nin de kuruculuğunu yaptığını görürüz.
Efsane aktivist Nezihe Muhiddin'in önderliğinde önce parti olarak kurulan ancak sonrasında birliğe dönüştürülen kurum Türkiye'de kadın haklarının çağdaşlaşmasında önemli rol oynar.
Ve Safiye Ali'nin de bunda payı oldukça fazla olur. Ayrıca Ali bu birliğin sağlık komisyonunu yönetirken genç kızların fuhuşa sürüklenmesinin önüne geçmeye çalışır
Avrupa görmüş, 3 büyük uluslararası tıp kongresinde Türkiye'yi temsil etmiş olan Safiye Ali görülmektedir ki sadece yurtta değil dışarıda da Türk kadınına laf ettirmez.
1924'teki Londra Uluslararası Kadın Doktorlar Kongresi'ne katılan Ali aynı zamanda uluslararası bir kongrede Türkiye'yi temsil eden ilk kadın delege olur. Londralıların ülkesindeki tek kadın doktor olma eleştirisine ise şöyle cevap verir:
'Ben burada hâlihazırdaki kadın doktorları değil yakın bir vadede yetişecek olan kadın doktorları temsil ediyorum.'
Ancak... 1928 yılında çağımızın lanet hastalığı kanser gelip bulur Safiye Ali'yi. Ve Ali, sessiz sedasız Almanya'ya Dortmund şehrine gider tedavi için.
Başarılı da bir operasyon geçirir ancakDortmund'a yerleşip mesleğini orada devam ettirmeye karar verir. Bu kararın arkasında kesinkes ne olduğu bilinmez ama o tarihlerde
Türkiye'de hem de erkekler tarafından-kıskanılan-başarılı bir kadın doktor olmak hem gururlu hem de zor bir şey olsa gerek.
Hastalığına rağmen halka hizmet etmeyi 2. Dünya Savaşı'nda dahi bırakmayan Ali, savaştan sonra duyduğu özlem ile yurda dönmek ister ancak hastalığı nükseder ve bu sefer vücut tedaviye cevap vermez...
9 Temmuz 1952'de Dortmund Merkez Mezarlığı'ndaki cenazesinde ise Prof. Dr. Lehmann şöyle der Safiye Ali için: “Safiye’nin yüreği bir pırlantaydı. O yüksek ruhlu, insancıl bir varlıktı. Bizim kalbimizde hayranlık duyduğumuz, büyük bir yardımsever melek olarak yaşayacaktır…”
2 Şubat, doğum günü sebebiyle o tarihte Google'ın da Ali'yi anması çok güzel olmuş... okuduğunuz için teşekkür ederim #KeyifliHaftasonları@PalaBiyikRak79 takip etmeyi unutmayın lütfen ‼️‼️‼️‼️
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Tarihimizden En İlginç Hikayelerini Barındıran 11 ParaPara her dönem hayatımızın merkezinde olduğundan her dönem birbirinden farklı hikayeler ortaya çıkabiliyor.
1. Osmanlı'nın ilk kağıt parası
En küçüğü 50 kuruş en büyüğü de 5000 kuruş olan bu el yazması kaimeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk kağıt paralarıdır. 1839-1840'lı yıllarda Abdülmecid döneminde bastırılmıştır. Üzerilerine padişah kendi boynundaki mührünü basmıştır.
Ayrıca üzerilerinde 'Bu paranın karşılığı gümrük gelirlerinden ödenir.' yazmaktadır. Kaç kuruş olduğu ve ne kadar faiz ödeneceği dönemin maliye nazırının mührü ile birlikte yazılmıştır.
Kapitalistlerin Fakir Diyerek Sürekli Hor Gördükleri Küba, Sağlıkta Nasıl Devrim Yaptı?Ekonomik ambargo, kırılgan bir iktisadi yapı; ancak sağlıklı ve mutlu insanlar...
Ambargo altında geçen tam 60 sene ve söz konusu sağlık olunca dünya devleriyle aşık atan bir ülke: Küba!
Bugün en basit bir ilaç yazdırdığınızda bile eczaneye ödemeniz gereken parayı düşündüğünüzde Küba gerçekten size ilaç gibi gelecek çünkü bütün ülkede sağlık hizmetleri kesinlikle parasız! Ülkede sağlık ile ilgili temel ihtiyaçlar 451 poliklinik,
Dünyaya Korku Salan Kubilay Han'ın Japonlar Karşısındaki Başarısız İşgal Denemelerinin İlginç Öyküsü
Yedi sene arayla ve yüz binlerce asker ile iki sefer ve bir türlü karşısında durulamayan doğa...
1205-1294 yılları arasında bütün dünyaya korku salan bir imparatorluk, Moğol İmparatorluğu. Cengiz Han ile başlayan yaklaşık 100 yıllık öyküleri Kubilay Han ile biter.
Haritada da göreceğiniz üzere çok hızlı yayılan ve önüne gelen ne varsa yok eden Moğollar, Kubilay Han'ın orduları ile 1259 yılı itibariyle yönünü güneye ve doğuya çevirir. Bu demektir ki Han'ın kılıcının istikametinde Çin ve Kore vardır.
Her Şey İçin Savaşabilen İnsanın Kuş Gübresi İçin de Kılıç Kuşandığı İlginç Yer: Chincha AdalarıKafamıza kuş pislediğinde piyango bileti alırız ya içeriği okuduğunuzda bu inanışı bir daha sorgulayacaksınız.
Tahminimce ilk defa adını duyduğunuz Chincha Adaları'nın yerine bir bakalım istedim. Adaların toplam yüz ölçümü aşağı yukarı 2,5 kilometrekare ediyor ve Peru'nun 21 kilometre batısında kalıyor.
Şimdi düşünüyorum da başlık biraz iddialı gibi oldu. Neden mi? E, hatırlarsanız 1996'da neredeyse uğruna savaş çıkacak olan Kardak Kayalıkları'nın yüz ölçümü 0,4 kilometrekare, kayalık yahu kayalık!
Hitler'den Kaçarak Türkiye'ye Gelen ve Çağdaş Diş Hekimliğimizin Öncüsü Olan Alfred Kantorowicz
Türkiye'den yolu geçen iyi bilim insanlarından biri de Kantorowicz olur.
Kaynaklar: Ahmet Efeoğlu
Ali Vicdani Doyum
1880 yılında doğan Kantorowicz için hayat aslında fena başlamaz. İyi bir eğitim alan genç Alfred liseyi bitirdikten sonra diş hekimliği okur.
1900'de6 ay kadar diş hekimliği yapsa da tıp okumak ister1905'te de bu eğitimini tamamlar. Ve artık o diş hekimliği doktorudur.1916'ya kadar dahiliye,enfeksiyon,cerrahi ve diş hekimliği alanlarında çalışır ve bu tarihte gönüllü olarakOrduya katılarak doktorluğunu burada sürdürür.
Atatürk'ün Günlüğünde Kadın Erkek İlişkilerine Dair Söyledikleri Bugün Bile Bize Yol GösteriyorBundan 100 yıl önce Atatürk'ün kadın ve erkek ilişkileri ile ilgili günlüğüne yazdıklarını okuyunca duygulanacaksınız...
I. Dünya Savaşı sırasında ağır bir böbrek rahatsızlığı geçiren Atatürk'ümüz, sağlığına kavuşabilmek için 30 Haziran ile 28 Temmuz 1918 arasında Karlsbad'da tedavi olur.
'Bu Karlsbad da nere ola ki?' diye sorarsanız, haklısınız; çünkü şehrin şu anki ismi Karlovy Vary ve şehir Çekya sınırları içinde. Ancak 1918'de Avusturya-Macaristan toprağı imiş. İşte Atatürk bu tarihlerde Karlsbad'da yaşadıkları ile ilgili bir günlük tutar.