Can Atalay: "İnsanın mesleğini yapıyor diye; sırf iyi gazetecilik örneği bir haberin altında imzası var diye arkadaşıyla ilgili endişe hissetmesi ne kadar acı ve memleketin içine düştüğü bu karanlığı nasıl anlatıyor, öyle değil mi?"
Can Atalay: "haberinle, AKP’nin yıllardır beslendiği ve gelişmesi için her türlü kamusal kaynağı aktardığı, yasalara karşı koruyarak denetimsiz bıraktığı bir toplumsal/hukuksal/siyasal işleyişi gün yüzüne çıkarttın. Olayın içinde herkes ve her kurum var."
Can Atalay: "Olay, gösterilmeye çalışıldığı gibi “tekil bir kaçak durum” değil. Sağlık ve eğitim sistemimizde, hukuksal işleyişimizde, cemaat-siyaset ilişkilerinde kasten bırakılan boşlukların, çiğnenen yasa ve kuralların sonucu."
Can Atalay: "Çocuğa sistematik cinsel saldırı iddiası, ötesi emaresi/delili ortadayken dosyasına çocuğun “doğum belgesi”ni dahi celbetmeyen soruşturma savcısı ile ilgili HSK’nin “soruşturma açtık” duyurusunu hala yapmamış olması ne acı değil mi?"
Can Atalay: "Doğum belgesi celbetmeden, hastaneye “kemik yaşı tespiti” için yazı yazan savcıya ilgili muayenenin gereği gibi yapılması için gerekli önlemleri almamasının nedeni başta olmak üzere hiçbir soru sorulmadan “hukuk düzenimiz” nasıl devam edecek?"
Can Atalay: "On dört yaşındaki bir çocuk kendisinin on yedi yaşında olduğunu beyan ederken yirmi bir yaşında bir kişiyi “kemik yaşı tespiti” için muayeneye sokabilen;..."
Can Atalay: "... kendisi on yedi yaşında olduğunu beyan eden on dört yaşındaki bir çocuğun yirmi bir yaşında çıkmasına dönüp bakmayan hekimleri, sağlık sistemini Sağlık Bakanlığı hiç gündeme almayacak mı?"
Can Atalay: "Günümüzde yapılageldiği gibi laiklik olmadan tek başına “haklardan” söz etmek “denetimsiz, kendi hukukunu uygulayan örgütler” yaratıyor. Laiklik olmadan, “cemaat hukuku içinde yaşatılanların” özgür yurttaşlığından söz edilemeyeceği daha ne kadar açık olabilir?"
Can Atalay:"Sen bir gazetecilik geleneğinin;memleketin yüz akı bir gazetecilik kuşağının parçasısın.
En zor koşullarda dahi boyun eğmediniz,boyun eğmiyorsunuz.“Gülmek bir halk gülebiliyorsa gülmektir”diyen bir hakikatin peşinde gazeteciliğiniz için ne kadar teşekkür etsek azdır.
Yazının tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Çiğdem Toker: "İhtimal ki güç kullananların istediklerinden biridir bizlerin sus pus kalması... Ses yükseltenleri içeride tutarken dışarıdakilere gözdağı verip sindirmek. Onların sesini kısmak, hedefe koyduklarını cezaevinde, dışarıdakileri de atalet içinde hapsetmek."
Çiğdem Toker: "Bu topraklarda güç kullananlar ve onların gayrı resmi ortakları açısından, kafaya konulmuş bir cezaya suç arayıp bulmanın çocuk oyuncağı olduğunu kim bilir kaç kez görüp tanıklık etmiş olmamıza karşın hissettik üstelik bu şaşkınlığı."
Çiğdem Toker: "Belki de onca badireye, şahit olduğumuz onca hukuksuzluğa rağmen güç toplayabilmeyi buna borçluyuz. Kanıksamamaya yani."
Tayfun Kahraman: "Kemer Country ya da Kemerköy olarak anılan kapalı sitenin sakinleri, golf sahası olarak kullanılan yaşam alanlarının ortasındaki rekreasyon alanının, konut alanına dönüşmesine itiraz ettiler. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞB)..."
Tayfun Kahraman: "...tarafından yapılan imar planı değişikliği ile konut ve ticaret alanına dönüştürülen rekreasyon alanlarına ilişkin söz sahibi olmak, kent hakkını talep etmek üzere bu kez onlar sokağa çıktılar."
Can Atalay: "Üçümüzün beraber kalması, kolektif bir hayat sürme çabamız pek çok şeyi kolaylaştırıyor. Bir de bu kadar haksız bir biçimde buna muhatap olmak insanı öfkelendiriyor. Ama o sözü aklımdan çıkarmıyorum, ‘Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim’”
Can Atalay: "Kapalıyız ve bu koşullarda da hayatlarımız ile ilgili karar veriyor, yaşıyoruz.” Bolca öykü ve roman sığdırdıklarını da anlatıyor Atalay, ayrıca ceza ve anayasa hukuku çalışmalarının yanında yıllardır aklında olan üç işe girişmiş: “Matematik, satranç, Almanca.”
Cansu Yapıcı: "65 gündür ailelerimiz, arkadaşlarımız bizden uzakta… Onlar “içeride”, bizler ise “dışarıda”yız. Bu süreçte daha önce yeterince bilmediğimiz, ilgilenmediğimiz bazı konuların farkına varmak benim için en hafif terimle utanç verici oldu."
Cansu Yapıcı: "Twitter dilinde diyorlar ya “Anca sizin mahalleye uğrayınca..” Bu iki ay bizim mahallede nasıl geçti onu anlatmak istedim."
Salon oldukça kalabalık, heyet yerini almış vaziyette. #OsmanKavala Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katılıyor. #GeziyiSavunuyoruz
Yargılananlardan Hakan Altınay esas hakkındaki savunmasını yapmak için kürsüde: İddia makamının esas hakkında mütalaasını okudum, dehşet içinde kaldım. İddia makamının görüşü, verilen birçok yargı kararını ve en temel gerçekleri tekrar tekrar görmezden geliyor. #GeziyiSavunuyoruz
Hakan Altınay: İddia makamı bana ve eylemlerine dair suçlamalarımı mütalaanın 55-56 sayfasında 600 kelimede ifade etmiş. İddia makamı benim Açık Toplum'da danışma kurulu ve yönetim kurulu başkanlığı, Anadolu Kültür'de yönetim kurulunda olduğumu söylüyor. Her ikisinde de değilim.
Mahkeme başkanı: "Önceki duruşmada çizim yapmanın yasak olduğunu söyledik ama kimseyi dışarı çıkarmadık. Dışarı çıkartıldık demişler ama doğru değil."
Tanık Ercan Orhan Aydın'ın dinlenmesiyle başlıyoruz: "Gezi parkı olayları olduğunda güvenlik şubede ekipler amiriydim. Çeşitli noktalarda görevlendirildik. Toplumsal olaylar bağlamında genellikle Taksim'e çıkan sokaklarda, Talimhane'de, Alman Hastanesi'nin orada, ++
++ SDP binasındaydım. Eylemciler mancınık sistemiyle bize ateşli şeyler atıyorlardı."
Mahkeme Başkanı (artık MB olarak anılacak): "Dosya sanıklara yönelik bilgi ve görgünüz nedir?"
EOA: "Bana fotoğraflarını gösterdiler, ordan tanıdıklarımı söyledim. Söz sahibi değildim, ++