1430'lu yıllarda #Karamanoğulları Beyliği, Osmanlı Devletinin başını bir hayli ağrıtmaktadır. O günlerde Karamanbeyleri'nden biri olan İbrahim Bey'in dört tane oğlu vardır. En büyüğü Kasım Bey, en küçüğü Osman Bey'dir. ...
2-Bu arada Kasım Bey'in arası, Fatih Sultan Mehmet'in en küçük oğlu Cem Sultan'la çok iyidir.
Ancak bilindiği üzere Fatih Sultan Mehmet'in ölümünden sonra ağbisi ile girdiği taht kavgasını kaybedince, Cem Sultan önce Mısır'a sığınır, devam eden bu kavganın sonunda da,
3-+++Rodos Şövalyelerine sığınıp ordan oraya sürüklenirken Vatikan'da Papa'nın esiri olur.
Fakat Kasım Bey her şeye rağmen Cem Sultan'ın yanında durmaya devam eder....
Gel zaman git zaman Cem Sultan Vatikan'ın elinde zehirlenerek öldürülür.
4-Kasım Bey bu olaydan sonra, anavatana bir türlü dönemez.Fransa topraklarına gitmeye karar verir ve Güney Pireneler'e yerleşip, orada bir köy kurar. Bu gün hala o köy, varlığını devam ettirmektedir. Köyün adı ise; “Karamanço...”
5-Gelelim Karamanoğulları Hanedanı'nın en küçük oğlu Osman Bey'e; Osman Bey, 1471 yılında, Fatih'in emriyle, Gedik Ahmet Paşa Karamanoğulları'na akın düzenleyip, sahhip oldukları toprakları tamamen kontrol altına aldığında, Alanya'da yakalanır.
6-Bu durumda iken Gedik Ahmet Paşa'dan aman diler ve “Sizin yolunuzda, sizinle olmak isterim” der. Fatih Sultan Mehmet de bu genç, civan delikanlıyı heder etmez. Böylece Osman Bey, iskan politikası adına Balkan topraklarına gönderilir. Bu gün Arnavutluk, Makedonya sınırında ,
7-++ Vardar nehrinin Kuzeyindeki bölge, 1000 Sipahilik bir yurtluk olarak, Osman Bey'e verilir. İşte burada; Osman Bey ve devamında ailesinin 404 yıllık Osmanlı egemenliğindeki Hükümranlık yılları başlar.
8-Ta ki, tarihler 1875 yılını gösterene kadar....
O coğrafyada Karaman Hanedanı o kadar güzel bir yönetim sergiler, insanları o kadar adaletle kucaklar ki; halk bölgenin yerel dilinde “sevgi” anlamına gelen bir eki,bunların Hanedan isimlerinin sonuna ekler.
9-Eklenen bu “ÇO” eki ile, Hanedan mensupları “Karamançolar” olarak anılmaya başlanır...
1875 yılında Yugoslavya'da büyük bir isyan patlak verir ve bu isyanın neticesinde,o bölgedeki Türk aileler anavatana dönme kararı alırlar.
10-Dönen ailelerden biri de Karamançolar'dan, o meşhur Osman Bey'in aile soyudur. Dönen ailenin iki de küçük erkek evlatları vardır, 4 yaşındaki Abdi ve 2 yaşındaki Avni. Türkiye'ye gelip yerleştikten sonra, büyüyen Abdi, Mülkiye Mektebi'ne kaydolur,
11-++yani bu günkü Ankara
Siyasal Bilimler Fakültesine.
Burada eğitimine devam ederken, sınıfında Macit isimli bir arkaşı vardır, onunla kardeş gibi olurlar. Bu arada Macit'in babası Osmanlı Sarayında, esvapçıbaşılık yapmaktadır, yani, elbiselerden sorumlu müdürdür.
12-Birbiriyle yakın arkadaş olan
delikanlılardan Abdi, zaman zaman Macit'in oturduğu Konağa ziyarete gider ve bu ziyeretler sırasında Macit'in kızkardeşi Nimet'e aşık olur. Niyetini arkadaşına açan Abdi, aile tarafından kabul görür
13-ve hayatı boyunca “Gülpembe” adıyla hitap edeceği Nimet ile evlenir. Yıllar sonra torunu tarafından da kendisine Gülpembe adında bir şiir yazılıp bestelenir...
Abdi Bey ve Nimet Hanım evlendikten sonra Fikirtepe'de geniş bir arazi üzerinde yer alan Konakta yaşarlar.
14-Bu evlilikten sekiz çocukları olur, fakat evlatlarından sadece dört tanesi yaşar. Bu mutlu evlilik maalesef ki Abdi Bey'in 1913 yılında vefatıyla sonlanır. Ardından bir sene sonra, ikinci çocuğu İsmail Hakkı hastalanır.
15-O günün şartlarında yüksek ateş, halsizlik ve aşırı terleme ile baş gösteren ağrılara, yaygın olan “verem” teşhisi konur. Nimet Hanım perişan olur ve İ. Hakkı'nın en iyi şekilde bakılabilmesi için tavsiye edilen hastanenin İsviçre dağlarındaki Sanatoryum olduğuna karar verir.
16-O dönemde sadece 13 yaşında olan İsmail Hakkı'yı, iki çok küçük kardeşini bırakamayacağı için, yalnız başına Orient Express'e bindirerek İsviçre'ye yolar. Üstelik de tam 1. Dünya savaşının patlak verdiği günlerdir.
17-Herkesin birbirinden şüphelendiği böylesi kaotik bir dönemde tam Macaristan sınırından geçerken tren durdurulur ve Macaristan askerleri trende arama yapar.
18-Bu arada Macaristan'a kadar trenin her durduğu istasyonu can sıkıntısından defterine not alan İsmail Hakkı'nın bu hareketinden şüphelen askerler, onu tutuklayıp hapse atarlar.
19-Tam 3 gün ağır bir sorgudan geçen İsmail Hakkı, sonunda serbest kalır ve tekrar İsviçre trenine binerek, sora soruştura sanatoryumu bulup derdini anlatmayı başarır.
20-Güzel haber ise; doktorların muayene ettikleri İsmail Hakkı'nın verem olmadığına, sağlığının gayet iyi olduğuna dair verdikleri rapor olur....
Bu haberi vermek için hemen annesini arayan İsmail Hakkı'ya Nimet Hanım;”sakın” der. Sakın!
21-“sakın dönme, başka bir ülkeye de gitme...”
Çünkü 1. Dünya Savaşı iyice alevlenmiş ve tüm Avrupa Ülkeleri birbirlerine savaş açmış durumdadır, ancak savaşa katılmayan tek ülke İsviçre'dir. Nimet Hanım; “orada kal ve oradaki okullara devam et, ben seni buradan desteklerim...
22-Savaş bitmeden dönme oğlum” der. Yıllar yılları kovalar ve 1923 yılına gelinir, savaşlar bitmiş, genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur ve 22 yaşındaki İsmail Hakkı İstanbul'a döner.
23-Yurt dışında kendi diline 4 dil daha eklemiş olan İsmail Hakkı, ilk iş başvurusunda İzmir Ziraat Bankası'na müdür olarak atanır. Sonraları Genel müdürlüğe yükselen genç adamın, bu görevi 2. Dünya Savaşına kadar devam eder...
24-Bu arada kendileri gibi, geniş Osmanlı topraklarına ait Afrika cenahından Türkiye'ye 15. yy'da göç etmiş bir ailenin kızı olan Rikkat Hanımla Adana'da tanışarak evlenir. Sadece 6 yıl süren bu evlilikten iki oğlu ve bir kızı dünyaya gelen İsmail Hakkı Bey, girişimci bir ruhla,
25-++Türkiye'nin pek çok yerine köprü yapacak olan, özel sektöre ait bir firmada çalışmaya başlar ve ihaleyi almaya çalışan firmaya, babasının Fikirtepe'deki tüm varlığını teminat gösterir. Ancak firma iflas eder ve İsmail Hakkı'nın teminat gösterdiği tüm mal varlığı hiç olur.
26-Elinde sadece Karacabey mezarlığında aile kabristanı için aldığı parsel kalır. Yaşadığı bu olaylara daha fazla dayanamayan İsmail Hakkı sonunda üzüntüden ölür...
27-Geçen yıllar içerinde ayrıldığı eşi Rikkat Hanım sesinin güzelliği ile , kendisini cesaretlendiren akrabaları sayesinde Türk Musikisi Konservatuarında eğitim alıp, mezun olduktan sonra, Kalsik Türk Musikisi eğitmeni olur. Öğrencilerinden biri de Zeki Mürendir.
28-Ancak Rikkat Hanımın en büyük gururu Savaş, Barış ve Fatma İnci adındaki çocuklarıdır. İçlerinden kendi mesleğini sürdüren oğlu Barış ise, yaşadığı sürece göğsünü kabartan kıymetlisi “Barış Manço”dur...
29-Karaman oğulları soyundan gelen sanatçının soyadı, soyadı kanunu çıktığında, isteyen herkese Türk Beyliklerinin adını hatırlatan soyadları verilmediği için “Karamanço” olarak verilmez ve Abdi Bey de bari “Manço” olsun diyerek, hiç olmazsa bu soyadına razı gelir.
30- “Ço” Sevgi eki ile güzelleşmiş Karamanoğulları soyunun yeni soyadı, artık Manço'dur...
31-Bu gün bizi şaşırtan ise 1999 yılında kaybettiğimiz #Barış#Manço'nun “2023” adlı anlamlı şiiridir. Bu şarkı sözleri de ancak bu kadar köklü bir aileye mensup, kültürüne sahip çıkan,vatansever biri tarafından yazılabilir zaten...
32-Barış Manço, 1974-1975 yılları arasında bir yıllık yoğun bir çalışma sonrası Kurtalan Ekspresi ile beraber ilk plağını ‘2023’ ismi ile çıkarır. Manço, bu plakta 2023 isimli enstrümantal bir eser olan ‘Kayaların Oğlu’ isimli bir şiirini seslendiriyor.
33-Bu eser, sonraki yıllarda Cumhuriyetin 100. Yılı olan 2023 yılında Türkiye’nin diğer Türk devletleri ile beraber bir medeniyet kuracağı şeklinde yorumlanıyor.
34-Albümde, Kol Bastı, Uzun İnce Bir Yoldayım, Acıh’da Bağa Vir, Yol Verin Ağalar Beyler, Yine Yol Göründü ve Tavuklara Kışşt De! gibi türküler bulunuyor. 5 parçadan oluşan Baykoca Destanı da albümün bir başka epik eseri.
35-Ayrıca bu albümün ardından İkinci ve Üçüncü Yolculuk olarak adlandırılan, enstrümantal parçalardan oluşan 2024 ve 2025 albümleri geldi.
36-Yıllar içerisinde ‘Kayaların Oğlu’ şiirinde yer alan sözler, yazar ve eleştirmenler tarafından çeşitli şekillerde yorumlanır. Gizli şifreler barındırdığı söylenir.
37-Bunların en dikkat çekeni Türk Milletinin 2023 yılında uykusundan uyanıp şiirde çınarlar olarak nitelendirilen Türk Devletleri ile birleşip tekrar süper güç olacağıdır.
38-Barış Manço’nun Türk Milletine vasiyeti olarak da yorumlanan şiirde, ‘kaya parçaları’ olarak etnik kökenlerin kastedildiği iddia edilirken ‘Bu taşı toprağı bir arada tutacaksın’ dizesi ile birlik beraberliğin 2023’te ki önemine işaret ediliyor. ...
♨️
39-Arkadaşlar sağolsun, konuya dair daha geniş bilgi için, bu kitap ile Talha Uğurluer'in bir you tube videosunu yorumlara eklediler.
İlk fırsatta okumak lazım.
40-Barış Man'ço' nun sırları...
Tamamı:
41-Karamanço'nun
Sır Dönencesi...
42-Kara_man_ço ' nun
"Kayaların Oğlu"
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Stuttgart Üniversitesi Planetoloji Enstitüsü'nden Elmar Buchner; Elinde ant kadehi olması, Türkler gibi pantolon v.b giysiler taşıması, zırh giymesi, bu zırhın üstünde Türklerin kutlu Oz tamgasının olması gibi özelliklerle bu bir Türk Beyi yada tahtta oturan bir Türk Kağanıdır.
1-KAĞAN
Oz tamgalı giysisi ve ant kadehi elinde, oturduğu tahtın arka kısmında güneş ve ay ikonografisi ile gök taşından kazınmış Türk Kağanı-Beyi heykeli…
2-Bilim insanlarının İron Man olarak adlandırdığı 24 cm boyunda ve 10,6 kg ağırlığında bir meteor parçasından yapılmış heykel 1938 yılında Alman keşif ekipleri tarafından Tibet bölgesinden kaçırıldı.
Moldova Cumhuriyetine bağlı Özerk Bölge statüsündeki Gagauz Yerinde yaşayan bu Türkler, Ortodoks/Hristiyan inancına sahiptir. Güney Moldova’da “Bucak” adıyla bilinen güneybatı sahili ve Dobruca bölgesinde yaşamaktadırlar. Gagauzlar,
1-Gagauzlar, kendilerinden başka kimsenin Türkçe konuşmadığı bir coğrafyada, ana dilinin gücü sayesinde yok olmadan günümüze kadar ulaşmışlardır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan, Ukrayna, ABD, ve Türkiye başta olmak üzere Güney Amerika’da yaşayan Gagauzlar bulunmaktadır.
2-Gagauzya da 200 bine yakın, dünyada ise 300 binin üzerinde Gagauz yaşamaktadır.
Gagauzların dilleri, adet ve örfleri, görünüşleri ile aynen Anadolu insanıdır. Asırlar boyu örf ve adetlerini korumuşlar,, millî ve manevî Türklük değerlerine sadık kalmışlardır.
BERLİN'DE YATAN İKİ BÜYÜK KAHRAMAN
Dr. Bahattin Şakir ve Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey'in Berlin'de Ermeni katiller tarafından şehit edildiler. Vurulduklarında da üst üste düşmüşlerdi... Onlar Berlin Şehitler Camisi avlusunda koyun koyuna yatıyorlar.
UNUTURSAK ÖLÜRLER...
1-Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken en büyük şahikasını ortaya çıkardı: İttihatçılar... Cepheden cepheye koştular, şehit oldular, darağaçlarında idam edildiler, gazi oldular... "Biz bu vatanı karşılıksız sevdik" sloganları atmadılar ama karşılıksız sevmenin destani örneklerini+++
2-+++sergilediler.
Teşkilatı Mahsusa'nın siyasi büro şefi Dr. Bahattin Şakir, Kafkasya Cephesi'nde oradan oraya mekik dokumaktadır. Canını adadığı vatanını Rus işgalinden kurtarmak, insanımızı Ermeni katliamından korumak için çırpınmaktadır.
''Sanem'' arapçada put demektir, ''Necla'' da şaşı demek mesela... ''Gülsüm'' ise gariban, zavallı kimsesiz kişi, Cennet bahçesi olarak bilinen ''İrem'' ise Allah'ın gazabına uğrayan sahte cennettir!!! ''Aleyna'' ise ''üstümüze bela, sıkıntı aksın'' demektir. Ne şuursuzluk be!
1-Ve yine mesela ''Kezban'' ismi Kur'an'da geçiyor diye kızlarımıza veriyoruz ama aslen Kezban yalancı demektir. Çocuğa bu ismi koyarsanız, 'yalancı, yalancı' diye çağırmış oluyorsunuz!!!
2-Hele hele, Bekir, yahu deve yavrusu' demektir.
Rümeysa mesela ''gözü çapaklı kadın'' demektir.
Ve yine mesela çocuklarına ''saniye'', ''rabia'', ''selase'' ''vahide'' gibi anlamlı ve kutsal isim koyduklarını zannedenler aslında onlara numara verdiklerinden bihaber!
LİGUR
İtalya’da Liguriadiye bir bölge vardı. Burası, Roma devleti öncesi var olan, Etrüsklerle çağdaş, özgün bir devlet idi.
Liguria, İtalya’da tarihi olarak kağıt üretimi yapan bir bölgedir. Osmanlı da bu bölgeden gelen yüksek vasıflı kağıt Ali Kurna kağıdı olarak bilinirdi,
1-Ligur, Ogur’un bir başka söylenişidir. Ogur’un yine başka bir söylenişi Yugur’dur. Yugur ile Ligur Türk Dili ses denkliği içinde eşit sözlerdir.
lana 'yün' / yün 'yün'
lyr 'şiir' / yır 'şiir, şarkı'
lyr 'çalgı' / yıra 'çalgı'
lades / yedez
Ligur / Yugur
Ta Etrüskler zamanında
2-++Asya’dan Yugur’lar bu bölgeye getirildiler. Kağıt üretimini bildikleri için. Bu bölgede kağıt ürettiler.
O tarihlerde, Uygur bölgesinde Beşbalık şehrinde kağıt üretimi vardı.
Damat Ferit hükûmetlerinde Maarif ve Dâhiliye Nazırlığı yapan,
bu esnada Millî Mücadele aleyhine sert tutumlar gösteren, İstiklal Harbinden sonra İstanbul'da yakalanıp, İzmit'te sakallı Nurettin Paşa'ya bağlı askeri birliklerce linç edilen, Sevri imzalayan Ali Kemal'in sözleri:
Kurtuluş Savaşı yapan kadroya "Hicaz Bildirgesi"yle büyük hakaretler eden Sultan Vahdettin'i kimler niye yüceltiyor?.
"KEŞKE YUNAN KAZANSAYDI" diyen FESLİNİN FİKİR BABASI
Şeyhülislam : MUSTAFA SABRİ
Mustafa Sabri 1869'da Tokat'ta doğdu. Kayseri'de ve İstanbul'da medrese tahsili gördü, sonra siyasete girdi, Hürriyet ve İtilâf Partisi'nin kurucularından oldu ve Tokat'tan milletvekili seçildi.