1- #VuralAvar 5 yıl hücrede tutulduğum cezaevinde vefat etmiş. Allah taksiratını affetsin.
Benden 5 yaş büyüktü, tehlikeli tutuklu olarak tutulmuyordu.
Ben de cezaevinde hayatımı kaybedersem sorumluluk Adalet Bakanlığında ve üst düzey bürokratlarındadır
Nedenini izah edeyim
2- 5,5 yıldır keyfi şekilde "tehlikeli tutuklu" olarak tutuluyorum: Havalandırma 1 saat, tecrit, vb.
Yargılama sürecinde yargılama mercii olan Ankara 16. ACM, 2 kez tehlikeli tutukluluğumu kaldırmaya çalıştı
Önce cezaevine tutulma şartlarımı gözden geçirmesi talimatı verdi
3- Ancak ceza infaz kurumu bu kararı uygulamadı ve tehlikeli tutukluluğumu gözden geçirmeye gerek olmadığını söyledi.
4- Bu sefer Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi, tutulma şartlarımın düzeltilmesine, radyo ve televizyon yasağının kaldırılmasına ve günlük havalandırma hakkımın 4 saate çıkartılmasına karar verdi.
Karardan da anlaşıldığı üzere, bu karara karşı itiraz yolu kapalıydı.
5- Fakat ilginçtir ki savcılık bu itirazı mümkün OLMAYAN karara 5275 sayılı infaz Kanunun 28. Maddesinin f fıkrasına istinaden itiraz etmiş.
Şimdi ilginç olan bir durum da şu: 28. Maddenin f fıkrası YOK! Zaten 28. Madde de eşyanın korunmasına ilişkin bir hüküm!
6- Peki, itirazı kabil olmayan bir karara karşı, var olmayan bir kanun fıkrasına dayanarak yapılan itirazın sonucunda ne oluyor?
İtirazı karara bağlayacak merci olan Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi tabii ki itirazı kabul ediyor.
7- Peki sonrasında ne oluyor?
İnfaz Hakimliğine tehlikeli tutukluluk kararının iptali için tekrar itirazda bulunuyorum.
Ve bu sefer İnfaz Hakimliği itirazımı kabul ediyor. Tehlikeli tutukluluk kararını iptal ediyor (Ankara Batı 1. İnfaz Hakimliği, 2022/5920 Karar).
8- Tehlikeli tutukluluğumu kaldıran bu karar kesinleşiyor.
Ama cezaevi bu kararı aylarca UYGULAMIYOR ve bana tehlikeli tutuklu olarak muameleye devam ediyor.
1 saatlik havalandırma kısıtlamasını kaldırmayı kabul etmiyor!
9- Bu keyfi durumu birkaç ay sürdürdükten sonra, cezaevi beni aniden tekrar tehlikeli ilan ediyor.
Bu tehlikeli tutukluluk kararına karşı yaptığım itiraz da Hakimlik tarafından kabul ediliyor, tehlikeli tutukluluk halim yine kaldırılıyor (Ankara Batı 1. İnfaz H., 2022/7696 K.)
10- Ancak halen tehlikeli tutuklu olarak muamele görüyorum.
79 yaşımdaki halimle bana hapiste zulmedilmesi için cezaevi yönetimi, ağır ceza mahkemesinin kararına karşı çıkıyor ve infaz hakimliklerinin kararlarına uymuyor!
11- Sırf beni tehlikeli tutuklu olarak olumsuz tutulma şartlarında tutmak için olmayacak şeyler yaptırılıyor.
Açık ve net ifade etmek gerekiyor: Cezaevi yönetiminin yukarıdan talimat gelmedikçe mahkeme kararlarına karşı gelmesi söz konusu bile olamaz.
12- Tarihe not düşmek için tekrar belirteyim;
Başıma bir hal gelirse, sorumluluğu hukuka aykırı şekillerde tehlikeli tutuklu olarak tutulmama sebep Adalet Bakanlığı ve üst düzey bürokratlarındadır.
Zira, benimle ilgili cezaevine yönetimine talimat verebilecek başka kimse yok
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1- Türk toplumun kutup yıldızı @abdulkdir_selvi aleyhimdeki linç kampanyasında arz-ı endam etti.
Görüyorum ki A. Selvi, Hablemitoğlu davası ile ortaya çıkan durumun tam farkında değil.
Zira başlatılan süreç kapsamında zarara uğrayacak kişilerin başında bizzat kendisi geliyor
2- Hablemitoğlu davasının terör mahkemesinde görülmesine karar verilmesi ile “FETÖ”de milat değişti.
17/25 Aralık olarak uygulanan keyfi milat keyfi olarak 2002’ye düşürüldü.
2002 yılından sonraki eylem ve sözlerin terör suçu olarak yargının önüne getirilmesinin yolu açıldı.
3 - 2017 başlarında bu meseleyi (iddianame+kararlardaki standart “FETÖ” anlatımı ve yargılamalardaki “milat” kavramının tehlikeli olduğu; 1970'lerden bu yana herkesin istenirse soruşturma + kovuşturmaya maruz bırakılabileceğini) Lütfi Elvan’a anlatmıştım.
1- Artık "post-truth'' döneminde yaşıyoruz. Bu dönemde geçer akçe, hakikatin söylenmesi değil, sanki hakikati dillendiriyormuş gibi yapıp ardı ardına hilaf-ı vaki beyanları ya da modern tabirle “kurgu gerçekleri” dile getirmektir.
2- Ondan sonra da bekle ki birileri gelsin ve bu "kurgu gerçekler” yerine hakikatleri açıklasın!
Hakkımda hazırlanmış olan ve beni odak noktasına koyan iddianamenin yaptığı da tam olarak budur.
3- Bu iddianamede yer alan “kurgu gerçekleri” tek tek ortaya koyacağım.
Ancak hukuk devletinin bekasını ilgilendiren bir hakikat var ki, onu açıklamamın öncelik arz ettiği kanaatindeyim.
#EnverAltaylı/2- Kendilerinin ifadem kapsamında lehime olan hususları neden görmezden geldiklerini bilmediğimi ve bu konuda açıklama yapmaları gerektiğini belirtmiştim. Bildiğim kadarıyla şu ana kadar herhangi bir açıklama yapmış değiller.
Bu nedenle tekrar belirteyim:
#EnverAltaylı/3- Saygı Öztürk ve Aytunç Erkin 28 Şubat Davasının dijitallerdeki usulsüzlükler sebebiyle bozulması gerektiğine dair defalarca yazı kaleme aldılar. Benim dijitallerim ise, tüm usul hukuku ihlal edilerek toplandı.
1/#EnverAltaylı: "Türkiye'nin ciddi bir göçmen sorunuyla karşı karşıya olduğu konusunda herkes müttefik. Tartışma bunun nasıl çözüleceği konusunda.
Sorunun kaynağı doğru tespit edilmeden, bir meselenin halli mümkün değildir."
2/#EnverAltaylı: "Bir dönem devletin başbakanına ve güvenlik kurumuna ilettiğim Rus İstihbarat teşkilatı 2. başkanı General Sirotkin tarafından hazırlanmış, Rusya'nın Türkiye'ye yönelik bir eylem planı var. Bu planda Rus devletince gerçekleştirilen bazı tavsiyeler var."
3/#EnverAltaylı: "Raporda, Suriye'de yerleşim yerlerinin bombalanarak çok sayıda Suriyeli'nin Türkiye'ye gitmesinin sağlanması tavsiye ediliyor.
Ülkemize sığınacak milyonlarca Suriyeli'nin ekonomi, sosyal ve güvenlik sorunlarına sebep olacağı belirtiliyor."
1/#EnverAltaylı: "Yargıda altın devri yaşadıklarını" söyleyen Perinçek'in partisinden yargıya talimat...
Parti genel sekreteri @NusretSenem, işi gücü bırakmış ve benim binlerce sayfalık dosyamı inceleyip bir demeç verme ihtiyacı duymuş!
2/#EnverAltaylı: Yargıtay C. Başsavcılığı, hakkımda casusluktan verilen cezanın, gerekçe yetersizliği sebebiyle bozulmasını istemişti.
3/#EnverAltaylı: Nusret Senem isimli şahıssa, dosyadaki sözde "Gülen mektubu"nun casusluktan ceza verilmesi için yeterli olduğuna kanaat getirmiş.
Tabii, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı’nın bu mektup içeriklerinin gerçek olmadığına dair resmi yazılarına değinmemiş.