1940 yıllarında Bodrum'da ilk ve tek Lokanta Hasan'ın babasının aş evidir.. Girit'ten göç etmiş Hasanlar. Adalı derler Girit göçmenlerine Bodrum’da.
Bir gün Rodos valisi yanında bir heyetle Bodrum'a gelir. O devirde resmi misafirleri ağırlayıp yemek yedirebilecek tek yer
Hasanların Lokantasıdır.. Kaymakam misafirlere bir davet verir. (Böyle durumlarda yemek takımları ,porselenler vs. kaymakamlıkta bulunan Alman hükümetinin hediye olarak vermiş olduğu malzemeler kullanılır...Davetten sonra tekrar kaymakamlık envanterine geri gidermiş. )
Hasan bu davette henüz 10-12 yaşında ve ağabeyi ile birlikte babasına yardım ediyor.
Kaymakam misafirlerini yemek sırasında folklor ekibi ve zeybek oyunları ile eğlendirir.
Rodos valisi bunun üzerine "bizim de size bir hediyemiz olsun, bu küçük kızımız size bir şarkı söylesin"
der ve kara kuru küçük bir kız çıkar şarkı söyler.
Şarkıdan bizimkiler bir şey anlamasa da, sesi çok güzeldir küçük kara kızın.
Davet biter misafirler ayrılır.
————————
1960 yılları..
Hasan Lokantanın başına geçer. Ve eski Raşit in kahvesinin sırasında yeni bir yer açar
ağabeyi ile birlikte..Adı; Körfez Restaurant'tır artık.
Bir gün büyük bir yat gelir Bodrum açıklarına. On kişilik bir grup tekneden Körfez Restaurant'a yemeğe gelir. Körfez hala Bodrum un en iyi Restaurantıdır...
Yemekteki misafirlerden bir kadın Hasan'a “
Ben yıllar önce küçükken Bodrum'a gelmiştim bir grupla birlikte , arka sokaklarda küçük bir Lokanta'da yemek yemiştik. Acaba orası duruyor mu, görebilir miyim ? “ diye sorar.
Hasan; “ O Lokanta artık burası oldu. Ben de küçüktüm ama o anı hatırlıyorum.
Hatta küçük bir kız da şarkı söylemişti” der.
Kadın Hasan'a gülümseyerek bakar,teşekkür eder..
İşte o küçük kız; şimdi bu masada milyarder Onasis ile beraber yemek yiyen dünyaca ünlü Soprano
"Maria Callas"tır ve açıkta duran yat ise, o zamanlar dünyanın en büyük ve en lüks yatlarından biri olan "Christina" dır 🙏🙏💖💖 okuduğunuz için teşekkür ederim #Günaydın@PalaBiyikRak79 takip etmeyi unutmayın lütfen ‼️‼️‼️
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
YOBAZ ne okuduguna ne duyduğuna ne gördüğüne inanıyor.Eğer bir sey menfaatine uyarsa o doğrudur ve o ona inaniyorOnu ilahlaştırıyor.😡
"BÜTÜN dünyanın MüslümanlarıAllah'ın son peygamberi Hz.Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarakTatbik etmeli.++
Tüm Müslümanlar Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.
Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı seçildikten sonra TBMM’ye teşekkür konuşmasını şu şekilde bitiriyor:
.
"Ancak böylelikle ve ALLAH’IN yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri iyi bir biçimde yapabileceğimi umarım."
.
"Ey Millet! Allah birdir. Şanı büyüktür.
HANEFİLİK MEZHEBİNİN KURUCUSU
EBU HANİFE'NİN MÜSLÜMANLARCA
KULAK ARKASI EDİLEN FETVALARI
● Arap olmayan Müslümanlar anadilleri ile ibadet yapabilirler.
● Bir insanının mümin olduğunu ibadeti belirlemez.
● Kimin cennete veya cehenneme gideceğini Allah'tan başka hiç kimse bilemez.
● Beşeri ilişkilerde dindarlık ölçü değildir.
● Namaz kıldırıp para almak helal değildir.
● Din için toprak gasbetmek meşru değildir.
● Evlenme ve eş seçme hakkı kadının kendisine aittir.
● Arapça kutsal dil değildir, kutsal olan anlamıdır.
● Allah'ın elçileri, Allah'ın kitabına aykırı konuşmazlar.
● Kuran'a ve akla aykırı rivayetler(hadisler) kaynağı ne olursa olsun reddedilir.
● İslamda evliya diye bir sınıf yoktur, her mümin Allah'ın dostudur.
Bir varmış, bir yokmuş.
Memleketin birinde bir töre varmış.
Her şey töreye uygun yapılırmış.
Buna göre; elden ayaktan çekilip üretim dışı kalmış yaşlılar, Ücra bir köşede ölmeye bırakılıyormuş.
Töreye uymayanlar ise ceza olarak yaşamdan koparılıyormuş!..
Uygulama öylesine katıymış ki, buna karşı çıkmak kimsenin aklının ucundan bile geçmiyormuş.
***
Bu ülkede bilge bir adam ve
onun babasını çok seven bir oğlu varmış.
Adam belirli yaşı aşınca, oğlu onu sırtlayıp, ormanın derinliklerinde bir yere getirip bırakmış.
Tam dönecekken “Baba şimdi nasıl geri döneceğim, ormandan çıkışı nasıl bulacağım” diye sormuş.
Babası; “Oğlum” demiş. “Sen beni sırtında taşırken, ağaçlardan kuru dalları koparıp,
Birgün Denizli'den gelen eşraf için kurulmuş bir sofrada Sadık Bey'e oğlunu sordular; Oğlu Selahattin de sofradaydı. Sadık Bey o yokmuş gibi "Selahattin çalgıcı oldu" dedi. Bunun üzerine Selahattin, ceketini alıp sofrayı terk etti.
Kapıdan çıkarken döndü ve şöyle dedi: "Babacığım, bir gün gelecek, benim adımla anılacaksınız."
Sadık Bey, öfkelendi ve yanı başında bulunan gaz lambasını oğluna doğru fırlattı. Çıkan yangını güç bela söndürdüler. Selahattin kapıyı çarpıp çıkmıştı bile...Bir daha da dönmedi..
Babasının “Çalgıcı”dediği genç ünlü bestekar Selahattin Pınar’dı..
İstanbulun bir başka köşesindeki bir evde bir genç kız Tiyatro sevdasıyla kıvranıyordu..Oysa Müslüman kadınlara sahneye çıkmak yasaktı. Buna rağmen 16 yaşında talebe olarak Darülbedai'ye başvurdu ve kabul edildi.
🤔😳🙄🙂🙂🙏🇹🇷💐
TÜRKİYE nin YETİŞTİRDİĞİ GÜZEL İNSANLARDAN BİRİ
İstedimki bilmeyenler ve yeni nesil ögrensin
GEÇMİŞTEKİ
RASİM KÜÇÜKUSTA ve CANAN KARATAY vb. gibi
Lütfen sonu kadar okuyup , beğeniden çok paylaşım yapın 🙏🙏🙏OSMAN NURİ KOÇTÜRK
Osman Nuri Koçtürk
(TARHANA OSMAN)
adını hiç duydunuz mu ?
Amerikan süt tozunun kanserojen olduğunu ispat etti ve yasaklanmasını sağladı.
1950'li yıllarda Amerikan margarini ve buğdayına karşı savaş açtı..
Yine 1950'li yıllarda Türkiye'ye Marshall yardımı çerçevesinde
ABD'den büyük miktarda süt tozu yardımı yapıldı.
Suya karıştırılan bu süt tozları bütün okullarda öğrencilere içirildi..
Öyle ki kendi sütünü üreten köylerde bile zorla bu sulandırılmış süt tozları verildi..
Asıl adı Osman Nuri Koçtürk olan Tarhana Osman, hem ++