Amen, amin,vb. deyişlerin kökeni Antik Mısır olma ihtimali bir hayli yüksek. Ancak bir firavundan gelmez, bir tanrıdan gelir. Amon. Firavunların büyük bir bölümü isimlerini de tanrı Amondan alır. Amenhotep, doğum ismi,Anlamı "Amon hoşnuttur". #DahaNeYapacaksınız
Amenofis, ismin Yunan kaynaklarında geçen, Yunancaya uyarlanmış hâlidir. "Müslümanlar "amin" diyor. Hıristiyanlar ise "amen" der. Buradan anlaşılıyor ki yahudilerin "amen" kelimesi değişerek arapçaya "amin" olarak geçmiş.
Yahudiler de bu deyişi bir zaman tutsak oldukları mısır'da öğrenmişler. Mısır firavunu Amenofis(Amenhotep), yapılan her duanın sonunda kendi adının anılmasını, "amen" denilmesini emretmişti. yani "amen" kelimesi eski mısır dili olan koptça. İşte yahudiler de o zamanki mısır
geleneğine uyarak böyle söylemeye başladılar. Anlaşıldığı kadarı ile yahudileri mısır'dan çıkaran Hz. Musa bu geleneğe dokunmamış ve bu gelenek yahudiliğe, hıristiyanlığa ve müslümanlığa iyice kök salmış. #DahaNeYapacaksınız
Gerek tevrat gerekse Kur'an'da firavunlar en nefret edilen kişiler olarak tanıtılmakta iken bunun bir deyiş olarak kullanılması ne kadar ilginç değil mi?" Şunu da eklemem gerekli “Amin” kelimesi Kuran’da bir kez olsun bile geçmemiştir.
Alıntı okuduğunuz için teşekkür ederim
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Gizemli Bürokratlarından Birisi: Adnan Kahveci
Ülkemiz yakın tarihinde birçok darbeye, faili meçhul cinayetlere ve trajik olaylara sahne olmuştur. Yakın tarihimizdeki neredeyse her olay siyasi olarak iki kutuptan ele alınır.
Biz burada siyasete karışmaksızın, hayatı bir başarı hikayesi teşkil eden Adnan Kahveci'yi ve sırlarla dolu ölümünü ele almaya karar verdik. Gayemiz hiç kimseyi övmek, yermek veya siyaset yapmak değildir.
Burada size sunduğumuz biyografilerde temel amacımız, farklı hayat hikayelerini öğrenerek dersler çıkartmaktır.
Havalandırmanın ortasına kurulan darağacı,
Ve infaza saniyeler kala Adalı’dan ilginç bir istek gelir.
Hakim Ali Kayacan’a döner
Efendim”Şu gömleğin iki düğmesini açabilir miyiz,
Gömleği dar yapmışlar”
Hakim anlatıyor
Garip bir durum yaşanmıştı,
Ölüme tanıklığın bir kaç saniye öncesin de
Boynuna dar ağacı geçecekti, ancak o boğazından iki düğme çözmek istedi.
Koşarak çıktı Adalı sehpaya
Cellat sandalyeyi çekti infaz tamamdı,
Adli doktor baktı ölmüş tamam,
22 yaşındaydı
Tamamdı:(
Ustam Nevzat Çelik şu dizelerle anlatıyor Necdet Adalı’yı
Saygı İle anıyorum
Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama...
Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Malatya bankasından Sivas bankasına para gideceği haberini alan Mehmet Rıza Çıplak, Seydi Battal Çıplak ve Hüseyin Sırma adlı üç Atmalı ( Şotik köyünden ) Malatya Hekimhan ilçesi Balkaya mevkiinde pusuya yatar.
Banka arabasını beklerler, öğle saatlerine doğru bayraklı bir jipin geldigini görürler. Bayrak asılı olduğundan para arabası olduğu kanısına varırlar. Jip atış menziline girdiğinde lastiklerine ateş açıp hızla arabaya dalarlar ve arabada bulunanları derdest ederler.
Arabada bir fötr şapkalı adam, bir kadın, genç bir kız ve iki koruma polisi vardır. Parayı sorarlar ardından jipi ararlar ama boş çıkar.
Fötrlü adam; Ben Malatya valisiyim der.
Mehmet Rıza derhal ceketini çıkartmasını ve şapkasını ister.
İskilipli Atıf niye asıldı?
İskilipli Atıf, şapka karşıtı kitap yazdığı için değil; bu kitapla “halkı isyan ve irticaya teşvik” ettiği için ve Milli Mücadele'de başkanı olduğu Teali İslam Cemiyeti'nin “ihanet bildirilerinden” dolayı,
Ceza Kanunu'nun 55. Maddesi gereğince “anayasayı tağyir” suçuyla “vatana ihanetten” asıldıGeçtiğimiz hafta, bazı belediyeler, bazı basın yayın organları ve bazı siyasiler, 4 Şubat 1926'da vatana ihanet suçundan idam edilen İskilipli Atıf'ı andılar.
Bolu'da düzenlenen bir anmada İskilipli Atıf'ın Kuvayi Millliyeci olduğu yalanı bile söylendi.
İskilipli Atıf'ın, “şapka karşıtı kitap yazdığı için asıldığı” iddiasının kaynağı Necip Fazıl'ın, baştan aşağı martaval yığını olan
TARİHTE YAŞANMIŞ GERÇEK BİR YOL HİKAYESİ:
Yıl 1977 Burdur otobüs garajı:
Köylülerimizden birisi babası ile garajda dolaşıyor, ben yaşlarında olan çocuk ağlıyordu.
Ben haftalığımı almış köye dönecek, anamın babamın yanında epeydir görmediğim kardeşlerimle hasret giderecektim,
içim içime sığmıyordu, o zamanlar köye gelip gitmek şimdiki gibi kolay değildi.
Çavdır'a tek araba vardı, o arabada burunlu 309 du ki, yol yakın zaman da bitmezdi.
Çavdır'a varınca da köye gitmek cabasıydı ya, ne edersin ki, hasretlik tak etmişti cana,
ustamdan üç günlük izin almıştım.
Dördüncü günü burda olcen len kerata, diyerek güç bela izin alabilmiştim.
İnşallah otobüs gitmemiştir diye dualar ederek otobüs garajına geldiğimde burunlu 309 u görünce keyfimde yerine gelmişti, tam yazıhanenin oradan bilet alacakken
Tüm şarkıların bir hikayesi vardır. Şarkılar, kendisini severek dinleyen her gönülde gizli kalmış bir aşk hikayesini çağrıştırır. Gamzedeyim Deva Bulmam şarkısı da bu tür şarkılardan biridir.
Hikayenin kahramanı Kemani Tatyos Efendidir. 1858 yılında İstanbul’da doğmuş Türk musikisine bestekar, güftekar olarak 50 ye yakın eser bırakmış, ömrü yokluk içinde geçen öldüğünde kilise defterine ‘Tatyos, 1913 Çalgıcı’ olarak kaydı yapılan bir keman virtiözü…
Tatyos pek konuşkan biri değilmiş. Onun ne düşündüğünü neler hissettiğini okuyabilen anlayabilen birkaç arkadaşı, dostu varmış. Koltuğunun altında kemanı, tütünden sararmış bıyıkları, çökmüş avurtları, uykusuzluk ve aşırı içkiden kan çanağına dönmüş göz çukurları