Bizde de müteiti zengin etmek için tasarlanıyor devlet derhal inşaat yasası çıkarıp riskli yerlerde 5 kattan fazla ruhsat vermemeli adam suyun üstüne temel atıyor 12.15 kat çıkıyor belediyelerde göz yumuyor ++
ah o dosyanın araya giren para yokmu her kapıyı açıyor bu ülkede maalesef insanların canı hiçe sayılıyor++
Neden yıkılmıyor?evet çalmadan sağlam yapılar yapıyorlar bu bir gerçek ama ama Japonya’da 9.1 depremi kıyıdan 120 km uzakta ve yerin 200 ila 600 km altında oluyor bizdeki deprem direk yer yüzeyinde ve 7 km derinlikte gerçekleşti
Buda onların 9.1 depreminden çok kuvvetli bir hal alıyor aynı olay Japonya’da olsa emin olun orasıda büyük hasarlar olurdu ama biz tedbiri elden bırakmayıp sağlam binaları sağlam zeminlere yapmamız lazım japonya uçan kaçan binalar yapmadı sadece çalmadı
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
🌸💐🍁ÖNEMLİ BİLGİLER 🌸💐🍁
●Gece yatarken telefon yakınınızda uyumayı alışkanlık edinin (Şarj dolu olsun)
●Depreme gece yakalandı iseniz yatak odası veya çocuk odasından ayrılmayın. (Çünkü arama kurtarma çalışmaları Öncelikli olarak bu odalardan başlatılıyor.
●Eski tip birbirine geçmeli yatağınız varsa biran önce ondan kurtulun. Yüksek ve sağlam bazalardan alın.Baza altını mümkün olduğunca dolu tutun (Kıyafet battaniye yorgan gibi) Çünkü sağ ulaştıklarımızın çoğu baza yanlarında uzanan insanlardı)
●Sakın ayakta, kiriş altlarında,merdiven boşluklarında ve koridorda durmayın (Ölüm vakaları daha çok buralardaydı)
5)Mutlaka çök-kapan pozisyonunu yapın. Ama bunu boş yerlerde degil özellikle bazaların yanında yapın.
● Kapandığınız esnada yatak üzerinden
Oğlumun montunun fermuarı bozuldu. Şu ince, hafif, katlayınca el kadar olan montlardan. Tamir ettirmek için, bir alışveriş merkezinin alt katındaki terziye telefon ettim. Fermuarı 300 liraya değiştireceğini söyledi. “Çok fazla” dedim.
“Montlar bu şekilde, biraz pahalı oluyor” diye cevap verdi.
Mont hassas, sökerken dikerken bozulsun istemiyorum, işini iyi yapan bir ustanın elinden geçsin istiyorum. Biraz pahalı olmasına da razıyım ama bu rakam bana çok fazla geldi.
İnternete girip araştırdım,
karşıma fermuarhastanesi.com çıktı. Aradım, telefona Vehbi bey çıktı. Durumu anlattım, montun fotoğraflarını istedi. “Tamir edebilir miyiz bir bakalım, olmazsa fermuarı komple değiştiririz” dedi. Fiyat sordum.
Habib-i Neccar _ Hatay
Anadolu topraklarındaki ilk cami.
1400 yıllık.
Aslında bir Pagan Tapınağıdır.
Sonradan Kiliseye dönüştürülmüş.
En son, cami yapılmış.
Yasin Suresi'nde geçiyor.
Habib-i Neccar “Sevgili marangoz” demek.
O marangoz, o bölgede yaşayan bir Hıristiyan usta.
Antakya'da (Antiochia) Hıristiyanlığa inanan ilk kişi.
İslamiyet'in ikinci halifesi Hazreti Ömer'in komutanlarından Ebu Ubeyde Bin Cerrah, 636 yılında Antakya'yı fetheder, bu camiyi inşa eder ve tek tanrılı dine inanan ilk kişinin adını verir.
Evet, biz Müslümanlar tarafından Anadolu'da yaptırılan ilk caminin adı, bir Hıristiyanın adını taşıyor.
Avlusunda ezan dinlerken hissettiklerimi kelimelere dökebilmek gerçekten imkansızdır.
★
Habib-i Neccar Camisi yıkıldı.
★
Aziz Pavlus Kilisesi.
Rum Ortodoks Kilisesi.
INSAN OLMAK ERDEMDİR
Japonlar ne hıristiyan, ne musevi ne de müslüman.
Ama, bütün dünyaya ders verdiler.
Demek ki insan olmak, adam olmak başka birşey.
Buyurun birlikte okuyalım...
JAPONYA'DAN ÖĞRENİLMESİ GEREKEN 10 ŞEY 1. AĞIRBAŞLILIK
Hiçbir dövünme ya da aşırı
hareketlerle ızdırap ifade etme görüntüsü yok. Üzüntünün kendisi yüceltildi. 2. ONUR
Su ve yiyecek kuyruklarındaki disiplin. Hiçbir kaba söz ya da sert el kol hareketi yok. Sakinlikleri takdire ve övgüye değer. 3. YETENEK
Örneğin, inanılmaz mimarlar.
Binalar sallandı ama yıkılmadı. 4. ERDEM (Bencil olmama)
İnsanlar sadece o anda ihtiyaçları olan şeyleri satın aldılar, herkes bir şeyler alabilsin diye. 5. DÜZEN
Hiçbir dükkan yağmalama yok. Yollarda korna çalmak, sollamak yok. Sadece anlayışlı tavırlar.
İlkokul birinci sınıfa başladığımda, ön sıralarda, tek başına oturan bir çocuk gördüm. Yanımdaki kıza çocuğun neden böyle yalnız oturduğunu sorduğumda, kız bana "Onun hep sümüğü akıyor, bu yüzden kimse onunla oturmak istemedi." dedi.
Birkaç gün sonra, öğretmenimiz sınıftaki oturma düzenimizi ayarlarken, bu çocuğa da bir arkadaş bulmaya çalıştı fakat yine kimse buna yanaşmadı. En sonunda ben parmağımı kaldırıp, istekli oldğumu söyledim. Sümüklü çocuk bu işe çok sevindi.
Ben o günden sonra siyah önlüğümün cebinde hep iki mendil taşıdım; biri benim, diğeri de sümüklü arkadaşım içindi. Sümüğünün aktığını fark etmediği zamanlarda, ben arkadaşımın burnunu silerdim. Sümüklü arkadaşım ikinci sınıfa geçtiğimizde, babasının işleri yüzünden, mahalleden
Dün gece uyumadım
Gözlerimi beş dakika yummadım
Utandım uzanmaya,
Uyumaya utandım.
Gözlerimi terbiyeli olmaya davet ettim.
Nefsime kızdım
Uyusam güneşli bir sabaha uyanacaktım belki Kuzey Ege'de
Puf yastık, yumuşak yorgan, sıcak ev...
Sen uyusan uyanamazdın belki
Pazarcık'ta,
Bağlar'da
Sonra aklımın yüzüne nasıl bakardım...
En ince giysilerimi giyindim bugün
Başımda kırmızı şapka, ellerimde mavi eldiven yoktu
Boynumda beyaz kaşkol...
Çorap da giyinmedim ayağıma
Kendimi kendimin dışına vurdum
Çıktım sokağa ayazda durdum!
Üşüdüğün kadar üşümek istedim
Donduğun kadar donmak!
Canım yansın istedim, canın yandığı kadar...
Zaman geçtikçe,
Gitgide buzlaşan bir avuç kar'dım
Tanrıya, senin yanında olması için yakardım...
Acıktım, susadım
Yemedim, içmedim de