…Yine Berne köyünde de birçok Türk kadın ve çocuklarının öldürüldüklerini duyduk, orada da Sava oğlu Nikola’nın adamları bir saman damına 1200, diğer bir dama 300 masumu doldurarak makineli tüfekten geçirdikten sonra, gene otlar doldurup yakmışlar.
Bu damları da topraklarla örtüp şehitlik mezarı yaptık.
Oradan da İğdır köyüne geçtik. 50 kadar cenaze vardı.
Bunların içinde Arslan Ağa’nın hayır sahibi eşi Mahbube hanımı tutmuşlar, çok para istemişler. İstediklerini aldıktan sonra, “Gizli olanlarda ne kadar varsa ver!”
diye ısrar edip, hatun sağ iken kafa derisini yüzmeye başlamışlar.
Kadıncağız ne kadar yok diye söylemişse de boynuna kadar kafa derisini yüzerek onu işkence ile öldürmüşler. O zaman diğer köylü kadınlar da bunu seyrediyormuş.
Fırsatını bulup kar üstünde kaçarak Tiknis köyüne,oradan da Alakiliseye geçip kurtulanlardan Mahbube Hanım’ın akıbetini duymuştuk. Sübhan Azad köyüne gittik. İleride hazin akıbetini yazdığım sevgili kardeşim Molla Mustafa ile yeğeni Eşref’in cenazeleri camiinin yanına konulmuştu.
Ermeniler tekrar bu şehitleri mezardan çıkarıp üzerlerindeki elbiseleri aldıktan sonra çırılçıplak aziz ölüleri yanan caminin avlusunda bırakmışlardı. Bunlarla diğer şehirleri defnettik.
Yalnız bu Molla Mustafa’nın ailesinden sağ kalan 14 yaşındaki kızı Hatun’un nerede olduğunu haber aldım.
Babası öldürüldükten sonra erkek elbisesi giyerek başına bir papak koymuş, beline kama bağlayarak babasının pullu kır atına binmiş,
Kağızman’a doğru giderken yolda bir grup Ermeni’ye rastgelmiş, tutarak Kars’taki Ermeni komutanına teslim etmişler, ordan da Gümrü’ye gönderildiğini duydum.
Türk ordusu Gümrü’ye girdiği vakit Hatun kız sağ olarak köyüne dönüp gelmiştir.
•Kazım Karabekir, Ermenilerin Yaptığı Soykırım, s. 277-278
Mekke Allah'ın evi değildir.
Allah kişi değildir ki evi olsun.
O ev Hz. İbrahim'in Hacer ile ondan doğan İsmail için yaptığı evdir.
Hiçbir kutsallığı yoktur.
Peki, Hacer kimdir? (Kur'anda ismi geçen Mısırlı kadındır.
Çocuğu olmayan Sare tarafından
İbrahim'e sunulduğunda henüz genç yaştaydı, İsmail'i doğurdu.
İslam kaynaklarına göre, Mısır firavunlarından Senan bin Ulvan'ın İbrahim'in karısı Sare'ye hediye ettiği bir köledir. İbrahim, çocuğu olmayan Sare'nin izniyle Hacer'le evlenir.
Peki, İbrahim kimdir?
Urfalı bir Aramidir.
Hz. Muhammed'den 2500 yıl önce yaşamış Yahudilerin atası, İsrail'in kök kurucusudur.
O dönemde İslamiyet yok ki Müslüman olsun.
Put perestti.
Peki, Herkesin ona tapmasını istediği putunun adı neydi?
Elilah(Allah).
Mutlaka okuyunuz.
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi?
Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi.
Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver…
Anneler olmayınca, evlerin yalnız dört duvardan ibaret olacağını da, annem gidince öğrenmiştim. Sabahları “Elinizi, yüzünüzü yıkayın, kahvaltı hazır” diyen olmadığı gibi, günlerce aç kalsan,
“Aç mısın?” diye soranında olmadığını öğrendim.Öğrendiklerim içinde canımı en çok yakan şey ise, anne kokusu olmayınca, çocuklar kaç yaşında olursa olsun, büyüdüğüydü.
Ben altı yaşında büyüdüm.
Annem evi terk ettiğinden sanırım on gün sonra evimize polisler geldi.
Zamanın birinde bir oduncu ormanda odun keserken, çalı arasında bir yılan görür.Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başına vurmak üzereyken yılanla bir anda göz göze gelmiş.
Yılana acıyıp yılanı öldürmekten vazgeçmiş, ve yılan da duygulanmış dile gelmiş.
Ey insanoğlu sen bana kıymadın bende sana bi iyilik edeceğim demiş ve deliğine girmiş kaybolmuş.
Biraz sonra ağzında bir altınla dönmüş ve yere bırakmış bundan böyle bir ömür boyu sana her gün bi altın vereceğim.oduncu altını bozdurmuş ve evinde ogün şenlik olmuş.
hiçkimseye olan biteni anlatmamış ailesi dahil herkes sadace oduncunun çok çalıştığını için durumunun düzeldiği zanetmiş yılarboyu hergün odeliğin başına gitmiş yılan ile buluşmuş ve altını almış.gel zaman git zaman oduncu hastalanmış.deliyin başına gidemez olmuş.
Bu çarpık kentleşme ve konutlar hepimizin kişisel hırsıyla öyle örtüşüyorki ;
—%50 yetmez 60 ile arsamızı
Müteahhit firmalara verelim daha çok dahada çok diyen arsa sahipleri…
—Bu İstikrarsız piyasa ekonomisinde Çok kazanalım diyen ve verilen inşaat alanlarına
doymayan daha çok dahada
Çok kazanalım diyen müteahhit firmalat…
—Hiç bir eğitim ve donanımı olmadan Başkan olmak İçin servetini harcayan ve onları hiç bir kıstas olmadan görevlendiren parti yöneticileri…
—İmara açılan alanlarda yeteri araştırmayı yapmadan plan hazırlatan
ve buna tamam diyen Meclis üyeleri Belediyesi çalışanları ve plan müellifleri…
—Meslek üyelerini arkasına alıp hiç bir akıl dışı uygulamaya sesini çıkarmadan çoklukla bu duruma sesiz kalan odalar ve yönetimleri…
Kurşun dökme âdeti de Şamanizm geleneklerindendir.
Şamanizm’de buna "kut dökme" denir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.
2. KIRMIZI KURDELE..
Gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder.
Ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.
3. MEZAR TAŞLARI..
Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır.
Ünlü oyuncu Çağrı Çıtanak'tan duygulandıran paylaşım
Ünlü oyuncu Çağrı Çıtanak, Kahramanmaraş merkezli depremlerde enkaz altında kalarak yaşamını yitiren
annesi Nevber Yurdal Çıtanak'ın ardından sosyal medya hesabından duygulandıran bir paylaşımda bulundu.
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen ve 10 ilde yıkıma neden olan depremlerde ünlü oyuncu Çağrı Çıtanak'ın annesi Nevber Yurdal Çıtanak hayatını kaybetmişti.
Kendisi gibi oyuncu Başak Gümülcinelioğlu ile evli olan Çağrı Çıtanak, annesini kaybetmesinin ardından sosyal medya hesabı Instagram'dan duygulandıran bir paylaşımda bulundu.