1) MEGA ŞEHİRLERDEN OBA ŞEHİRLERE
--------------------------------------------
Ülkenin nüfusunun neredeyse dörtte birini bir şehre yığmanın o ülkenin bütün dengelerini alt üst edeceği ve bir noktada bekaa sorununa dönüşeceği gün gibi ortada.
2)Kahramanmaraş-Hatay merkezli depremin benzerinin İstanbul'da yaşanması durumunda ortaya çıkacak tablo Türkiye'yi nakavt edecek son vuruş olacaktır.
Kahramanmaraş-Hatay depremi sonrasında İstanbul'daki yığılma yeniden herkesin gündeminde.
3)Ve herkes tartışmayı İstanbul'daki 100 bine varan yenilenmesi gereken binanın nasıl yenileneceği sorusu üzerinden tartışıyor.
Yıkılmasa bile hasar alacak ve İstanbul'u hayatta kalanlar için de bir cehenneme çevirecek bina sayısının hesabı ise bilinmiyor.
4)Olağanüstü zamanlar olağanüstü tedbirler gerektirir.
Öyle bir zamanın içinden geçiyoruz ve makası yanlış ucundan tutarak bu kumaşı biçemeyiz.
Soruna TOKİ kafası ile yaklaşarak çözümü geciktirmekle kalmaz, çözümü farklı boyutları ile geleceğe taşırız.
5)Temel çözüm binaları yenilemekten değil Türkiye'nin şehirleşme politikasını sıfırdan yazmaktan geçiyor.
Anadolu'ya 1071'te giren bir Millet'in hala Anadolu'ya tam olarak yayılamamış olması temel sorunumuzdur.
6)Anadolu'da yüzbinlerce kilometre kare alan bomboş dururken 20 milyon insanın İstanbul'un 5 bin kilometre karesine sıkışmış olması bir temel tasarım hatasıdır.
Aynı şekilde bu tasarım hatası diğer büyükşehirler için de geçerlidir.
7)Dünyayı bir kaç bin elitin cebine sığdırmaya çalışan küreselcilerin aksine ne dünya ne Türkiye çok kalabalık. Kalabalık yanılsaması kitlelerin şehirlere yığılmasından kaynaklanıyor. Yoksa dünyada herkese yetecek dönümlerce arazi mevcut.
Kanıtını Türkiye üzerinden sunalım...
8)Türkiye'de 25 milyon hane var.
Her aileye , üzerine kendi evini kurup, kendine yetecek kadar basit tarım yapmaya yetecek 2 dönüm arazi verilse bu toplamda 50 milyon dönüm arazi ediyor.
Konya ili 38.000 kilometre kare.
Çorum ili 12.000 kilometre kare
9)1 kilometre kare 1000 dönüme eşit.
Yani isterseniz Türkiye'deki her aileye 2 dönümlük arazi verip, hepsini Konya ve Çorum illerinin toplamı büyüklüğünde bir araziye yerleştirebilirsiniz.
Kafka'nın sözleri ile:
Abartıyoruz çünkü anlaşılmak istiyoruz.
10)Anlaşılması gereken; istenirse Türkiye'nin nüfusunun bütün Anadolu'ya herkese 2'şer 3'er dönümlük araziler tahsis edilerek rahatlıkla yayılabileceğidir.
Belli bir altyapı ve ulaşım planlaması ile , yeni binalar yapmaya değil, Anadolu'da pıtrak gibi bitecek , tek katlı evlerden
11)ve 100 bin-200 bin nüfustan oluşacak Oba Şehirlere ihtiyacımız var.
Tabiki ekonomik ve güvenlik gerekçeleri ile 3 büyük şehrimizi BÜYÜK tutmak zorundayız lakin bu büyüklük özellikle İstanbul açısından 10 milyonun altına çekilebilir.
12)Şehirlerdeki nüfusu Anadolu'ya yüzlercesini kurabileceğimiz ve herkesin bahçeli evlerinden oluşan yatay şehirlere taşıdığımız noktada Anadolu'yu gerçek anlamda fethetmiş olacağız.
13)Bu bakış açısı ile hesaplanması gereken onbinlerce binanın yeniden inşa edilmesinin maliyeti değildir.
Hesaplanması gereken ailelere istedikleri şehirin kırsalında seçecekleri; altyapısı kurulmuş parsellerde iki dönüm araziyi tahsis etme;
14)bu arazi üzerine kuracakları tek-iki katlı evi kurma ve en az 3 yıl boyunca iş bulamasalar bile hayatlarını idame ettirecekleri vatandaşlık maaşı verilmesinin maliyetidir.
Şehirleri seyreltmenin ve kalkınmayı Anadolu'nun her bucağına götürmenin faydaları bu maliyetlerden
15)çıkarılmalıdır.
Bu öneri;şehirlerde hayatlarını zar zor koşullarda geçiren milyonlarca aile için reddedilemeyecek kadar güzel bir öneridir.MEGA ŞEHİRLERDE sefil şartlarda yaşayan kitleleri OBA ŞEHİRLERDE filmlerdeki "Amerikan Ailesi" kıvamında yaşayan ailelere dönüştürecektir.
16)100 metre karelik evi 80 metre kareye düşeceği için binasının kentsel dönüşüme girmesine itiraz eden;
dairesinin değeri düşecek diye binasının kontrol edilmesini istemeyen milyonlarca bireyden oluşan AHLAKSIZ bir toplum olduğumuzu kabul edelim.
17)Dünya standartlarında yönetmelikler yazacak AKL'a sahibiz ama bunu uygulayacak, denetleyecek ve hesabını soracak AHLAK'a sahip değiliz.
Toplumun ahlaksal tekamülünü kısa sürede sağlayamayacağımıza ve İstanbul gibi bir mega şehri
18)bu sebepten dolayı makul bir sürede dönüştüremeyeceğimize göre radikal politikalara ihtiyacımız var.
Anadolu'ya OBA ŞEHİRLER üzerinden yayılmak sadece deprem açısından değil; ekonomik, politik, sosyal ve kültürel bekaamız açısından da devrim niteliğinde olacaktır.
SON.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1) "DİVAN-I İNŞA" ÇAĞRISI
Sayın @RTErdogan ;
Haklı kamusal nedenlerle gerçek boyutunu gizlediğiniz bu enkazı kaldırmamız 3-5 aylık bir iş değil.
Ekonomiden sosyolojiye;güvenlikten şehirciliğe her alanda kaldırmamız gereken bir enkaz;iyileştirilmesi gereken derin yaralar mevcut.
2)Bu enkazı gerçek anlamda bir Devlet - Millet işbirliği ile kaldırırken, enkazdan kalacak boşluğa sıradışı bir anlayışla yeni siyasi,ekonomik,kültürel, sosyolojik ve güvenlik yapıları kurmamız gerekiyor.
Bunu TR'nin fasit siyasi egolar savaşında birbirimizle boğuşarak yapamayız.
3)Bu ne kuru böbürlenmelerin, ne azgın muhalefetin zamanı.
Bu konuda kilit nokta sizsiniz.
Bugüne kadar ki bütün siyasi geçmişinizin artısı ile eksisinin muhasebesini yapıp ; o meşhur öfkeniz ve kininizden sıyrılıp bu enkazın altından yeni bir Erdoğan olarak çıkmanız gerekiyor.
1)DEPREM : GELECEĞE TEKTONİK MÜDAHALE
-----------
Karşı karşıya olduğumuz bu yeni felaket ister istemez hafıza kökümüzde yeralan 99 Gölcük depremini ve onun sebep olduğu devasa yıkımı akla getiriyor.
Mevcut depremlerin doğal mı,yoksa suni yolla tetiklenen bir deprem olup olmadığı
2)konusunda henüz kesinleşmiş bir kanaat, bilgi yok; araştırılıyor.
Lakin mevcut depremlerin kaynağı konusunda ne kadar muğlaksak; 99 Gölcük depreminin kaynağı konusunda o kadar netiz.
Depremin hemen sonrasında sahadaki bütün tetkikler, açık ve kapalı istihbarat
3)sonrasında bütün yollar deprem sırasında bir tatbikat bahanesi ile Marmara denizinde bulunan , biri ABD'nin, biri İsrail'in iki denizaltısına çıktı.
Depremin hemen öncesinde bölgede yaşanan elektromanyetik anomalilerden tutun da, depremin hemen sonrasında üsteki bir astsubayın
1)Geçenlerde @TKDResmi 'nin yöneticileri ekranlara çıkmış "otorite" olarak:
"C19 aşılarının kalp krizi ile ilgili bağlantısını kanıtlayan bir çalışma yok"
yalanını utanmadan söylediler.
Aşı görünümlü Pfizer malının kalp krizleri ile bağlantısını ortaya koyan bir dizi bilimsel
2)çalışma yayınlandı ama bu doktor kılıklılar bilmeze yatmaya devam edip, her zaman yaptıkları gibi toplum sağlığı ile oynamaya devam ediyorlar. @TKDResmi Türkiye'de küresel tröstlerinin kontrolüne girmiş sağlık sektörünün poster çocuklarından biridir.
3)Bunlar 2011 yılında Yiğit Bulut'un programında ;
"ilaç firmalarından para alıyor musunuz?"
sorusuna cevap verememiş bir gruptur.
Keza ; dünya tarihine margarin reklamına sponsor olan sağlık kuruluşu olarak geçmişlerdir.
Fonlandıkları Unilever'in Becel markasının
1)BEBECAN YİNE ORTALIĞI VİRAN EYLEDİ
*******
Normal şartlarda içinde ülke yararına olabilecek maddeler barındıran metnin daha dengeli bir şekilde tartışılabilmesi lazımdı ama tabiki her zamanki gibi sahneye @alibabacan çıktı ve metnin içindeki "Aferin" maddeleri ön plana çıktı.
2)2500 madde içinde öyleleri var ki; diğer onlarca yararlı maddenin getirisini bir kalemde götürebilecek cinsten.
Ve aşağılık kompleksi ile donanmış @alibabacan 'ın dediği gibi tam da Batının ağababalarından "Aferin" alacak cinsten.
Sizler için bu maddelerden birkaçını derledik
3)Metindeki maddenin altına, @alibabacan 'a "Aferin" kazandıracak subliminal mesajları ekledik.
...
Türkiye'nin güvenlik birimleri üzerinde HDP(KK)'nin eşit oy hakkı olduğu bir komisyonu denetleme yetkisi ile donatma bir "Aferin" haketmiyor mu?
1) COVID 19 ve KİTLE GÜDÜLEME PSİKOLOJİSİ
-------------------------------------------------
Ortalama ölümcüllük oranı binde 1 civarında olan bir virüs üzerinden dünya milletlerinin nasıl bir paniğe sürüklenip, ekonomilerin ve sosyolojilerin alt üst edildiğini hep beraber gördük.
2)Kitleleri bu şekilde gütmenin teorisine "Mass Formation Psychosis" deniyor . Sizlere, Mattias Desmet'in "Totaliterliğin Psikolojisi" kitabından bu teori ile ilgili bir alıntıyı aynen aktaralım.
**** ALINTI BAŞLANGICI *****
3)Havada asılı duran kaynağı belirsiz endişe duygusu, bir insanın yaşayabileceği en acı verici deneyimlerden biridir.
Panik atak gibi bir dizi acı verici psikolojik deneyime
sebep olabilir.
Hazırlanan metinler, duyurulan manifestolar ve edebiyat üzerinden siyaset yaparak
iktidar olabileceğini zannetmek bir Kadıköy/Cihangir solculuğu hastalığıdır.
2)Dolaşın Kadıköy'ün kitapçılarında, gezin Cihangir'in sokaklarında nice manifestoya, nice binbir umutla çıkarılan dergiye rastlarsınız.
Bunların müellifleri en fazla altı kişi cafe masaları etrafında toplanıp, bir sonraki metinlerini ve bir sonraki manifestolarını tartışır ...
3)...ve sonra evlerine dağılırlar.
Dahil oldukları marjinal sol partilerin oy oranı binde 1 ile onbinde bir arasında salınır ama hiçbir yenilgi bunların goşizmine deva olmaz. Bırakın iktidar; ciddi
ciddi devrim hayali kurarlar.