BİR MÜLTECİ YAZAR: MEHMET POLAT
-
-01
Nijerya’ya gelirken korkularım yanımda,
Erdoğan’ın zulümü hatıramda, aklımda.
-02
Malatya ve Bitlis’e iki kez tayin geldi,
Bu sürgünler ardından, bakanlık ihraç verdi.
-03
İki defa gözaltı, mahkemeler, savcılar,
Her seferinde bana, zulüm eden insanlar.
-04
Evime polis geldi, belki onlarca defa,
Hiç bir şey bulamadı, evde kitaptan başka.
-05
Arabamı takipler, eşime de tacizler,
Bunları hep yaptırtan, sözde islamcı lider.
-06
Arabamın kilidi, on defa kurcalandı,
Otoparkta camları taşlar ile kırıldı.
-07
Belimde çift tabanca, kendimi koruyordum,
Ruhsatlar iptal oldu, savunmadan da oldum.
-08
Gazeteci benzeri, at hırsızı kimseler,
Evimin etrafında beni gözetlemeler.
-09
Girdiğim davaları tek tek kazansam bile,
39 dava var, her dava bir işkence.
-10
50 yaşıma kadar mahkemeye gitmedim,
Son 10 yıl içindeyse, her gün mahkemedeydim.
-11
F..Ö diye çemkiren, insanlarla uğraştım,
“Çatı Dava” denilen, mahkemede ben varım.
-12
Her gün yaşadığım, alanımda daraldı,
Kızlarım ve oğlum da, her geçen gün bunaldı.
-13
Türkiyem oldu bana, sanki ateşten kafes,
Annem, babam, kardeşler, alamıyor hür nefes.
-14
Barut kokusu saklı, hala benim üstümde,
Takip ve tarassutlar, bana verir endişe.
-15
Kitaplarım toplandı, bazısı da yakıldı,
Onları da saklayan, arkadaş tutuklandı.
-16
Şimdi yüze yaklaştı hakkımda soruşturma,
Mahkeme de biliyor, hiç suçum yok aslında.
-17
Eşim de isyan etti, ayrılmayı istedi,
Önder de eş yerine, hizmeti tercih etti.
-18
Kulağımda savcının “müebbed hapis” sesi,
Mahkemenin de buna “evet olur”demesi.
-19
Türkiye en karanlık günlerini yaşıyor,
Böylesi bir dönemde, adalet de susuyor.
-20
İnterpol bülteninde ben de listelerdeyim,
Başına ödül konan, o “terörist (!) ben miyim?
-21
“Bütün ömrün hapiste geçsin” diyor savcılar,
Bu yüzden “üç müebbet” bendenize ceza var.
-22
Kulağımda mahkeme savcılarının sesi,
Tenimde gözaltının nemli duvar gölgesi.
-23
“Önder de idam olsun” diyordu ak-troller,
Sevdiğim insanlarda, endişelidir yüzler.
-24
Üzerimde yüzlerce endişe belirtisi,
Bunların her birisi, hep zihnimde kilitli.
-25
Yüzümde tebessüm var, sanmayın gerçek yüzüm,
Bu çehremin altında, saklıdır binbir hüznüm.
-26
Çok büyük bir depremden buraya geliyorum,
Ruhum enkaz altında, bunu da biliyorum.
-27
On binlerce tanıdık, enkazın içindeler,
Yurt dışında olanın, kalbinde bu çileler.
-28
Biz zannediyorduk ki, zalimi yeneceğiz,
Gerçekleri haykırıp, “zulme dur” diyeceğiz.
-29
Yaşanan tehlikeyi, erken gören aydınlar,
Ya tek-tek yok edildi, ya ülkeden kaçtılar.
-30
Bir parkı ve yeşili, savunan gençlere de,
Ateş açtı polisler, katletti bile-bile.
-31
Kaynayan kazandaki bir kurbağa gibiyim,
Ateş aheste yanar, ben ölümü beklerim.
-32
Ne zaman ki fark ettim, kaynarken öleceğiz,
Artık çok geç olmuştu, nereden bileceğiz?
-33
Kötülük pusudaymış, adı da Recep Tayyip,
O zannediyor şimdi, bizler hapise talip.
-34
Kara bir yel Erdoğan, kırdı kafes kilidin, Kötüler peydahladı, o rol model cinnetin.
-35
Nerde bir günah varsa, ya da gizlenen ayıp,
Kural haline geldi, iyilik şimdi kayıp.
-36
Kötülük iktidarı, sürüyor tam hoyratça,
“İyiler” sindi şimdi, alçaklık çok revaçta.
-37
İtiraz eden herkes, kafese hapsedildi,
Geride kalan korktu, köşesine çekildi.
-38
Geçen on yıl içinde, ülkemizde sürgündük,
Memleket bizim ama biz ülkeden sürüldük.
-39
Kötüye “hayır” dedik, “hain” damgası yedik,
Bizler haklı olsak da, yalnızlığa itildik.
-40
Kimimiz suskunlaştık, bazımız hapse girdik,
Bir kısmımız gaybubet ve sürgünde ezildik.
-41
“Bir sürü ağaç diktik, meyvesini yemedik”,
Hrant Dink bunu dedi, biz ise çok sessizdik.
-42
Toprağımdan koparken, çok çile ve zorluk var.
Meyveyi yemek için, insan özünden kopar.
-43
Kendinden kopar isen, bundan dönüş oluyor,
Topraktan kopar isek, artık vatan kalmıyor.
-44
Bazıları fikrini terk etmeyi yapamaz,
Yaşam acı verse de, ülkesinde duramaz.
-45
“Aslında giden değil, kalandır terk edilen”
Murathan Mungan burda acı gerçeği diyen.
-46
“İnsan kendi evinde, olduğunu hissetmez”,
“Zihinsel sürgün” yaşar, bunu dillendiremez.
-47
Theodor Adorno’nun anlatımı çok yalın,
Bu sade söylem ile insan oluyor şaşkın.
-48
Ev içinde sıklıkla, şiddet ve mutsuzluk var,
Babalar ocak olur, ana kucağı sarar.
-49
Onaylanma konforu, her zaman ağır basar,
İtirazın riskinde, insan kendine şaşar.
-50
Bir iktidar düşünün, “uçuyoruz” demekte,
Aslında gerçek olan, yokluğa düşülmekte.
-51
Bu doğruyu haykırmak, bir cesaret istiyor,
Önce ceza, yalnızlık, sonra sürgün geliyor.
-52
Kovulduğun ülkede, hem de gidilen yerde,
Müzmin bir yabancısın, bunu istemesende.
-53
“Ben artık hiçbir yere, ait değilim” dersin,
Stefan Zweig gibi, yalnız bir yol seçersin.
-54
Lüksemburg’da bir sergi, Stefan Zweig için,
Kutuların içinde, sana ait her şeyin.
-55
Sürekli eşyaları toplamak, nasıl zordur,
Sürgündeki insana, bavul en iyi dosttur.
-56
Tuttuğum günlüğümde, sıklıkla ben yazarım,
İşte tam anlamıyla, ben vatansız yazarım.
-57
Sürgünüm vatanımdan, sansürlenen fikrimle,
Yasaklanan her şeyim, kördüğüm bedenimle
-58
Ben zorunlu bir göçmen ve Türkiye’den sürgün,
Gittiğin yerde eğer, çiçek açarsan hürsün.
-59
Sürgünsem “yeni sürgün bir filiz”im demektir,
Hiç kuruyup solmadan, meyveler verecektir.
-60
Elbette yalıtılmış, yaşam şekli de vardır,
Bir fanusun içinde, debelenmek ağırdır.
-61
Köküm yok, suyum eksik, doğal floram bitti,
Böylesi bir hayatta, gövdem kurur mu şimdi?
-62
Biraz tarih okursam, hepsinin örneği var,
Türkiye’de bey idim, yurt dışında sancılar.
-63
Nazım Hikmet yıllarca hapislerde yatıyor,
Sürgünde memleketin hasretiyle yanıyor.
-64
Yurttaşlıktan atıldı, hasret çekerek öldü,
En çok sevdiklerinden, pek çok ihanet gördü.
-65
Yılmaz Güney yıllarca, hapislerde kalıyor,
Ülkesini terk edip, yurttaşlıktan çıkıyor.
-66
O da sürgün hayatta, pek çok çileyi çeker
Memleket hasretiyle, ölüme mahzun gider.
-67
Ahmet Kaya vuruldu, “hain” damgası yedi,
Sürgündeyken yalnızdı, bu çile ona yetti.
-68
Şimdilerde üçü de, Türkiye’de baş tacı,
Ama her birisi de, gurbette çekti acı.
-69
Türkiye’de yaşarken asi olan insanlar,
Öldükten sonra alır, mezarda madalyalar.
-70
Thomas Mann haykırırdı, Nazi Almanyası’nda,
“Yazdığımı vermeyin, benim çocuklarıma.”
-71
“Çünkü onlarda beni, polise ihbar eder,
Yaşanan bu felaket, ölümden bile beter.
-72
En yakınlara bile “kötülük” bulaşıyor,
Gidilen her ülkede, bizi takip ediyor.
-73
Sürgün, gittiği yerde, özgürlük, huzur arar,
Ne polisten bir tehdit, ne silah sesi umar.
-74
Ne kalemde pranga, ne de dilinde kilit,
Doğduğu ülkesinden, rahatsız eden takip.
- 75
Dışarıdan tarassut, adım başı MİT’çiler,
Devletin istediği, “bir an önce sen geber.”
-76
Bazen dıştan gelenler, bizi sessizce boğar,
Bazen içten gelen ses, kendine köle yapar.
-77
Ayağımda papatya, prangalarım vardır,
En birinci kelepçem, vatanda kalanlardır.
-78
Cesur olan her cümlem, bana ciddi haz verir,
Türkiye’deki ailem, bunlardan etkilenir.
-79
“Yelkenleri indirmem” sıklıkla öğütlenir,
Sanki rehin alındım, sık-sık tekrar edilir.
-80
Boynumdaki bir tasma, dönüş umudum olur,
O umut içimdeyken, cümlelerim savrulur.
-81
Kalemimden dökülen, her muhalif cümlemde,
Ben iyice uzağa, giderim o halimde.
-82
Cümle-cümle koparım, doğduğum topraklardan,
Suskunluk reçetemdir, itaat kapısından.
-83
Artık geri dönsem de, döndüğüm yer yurt değil,
Ne de dönen bendeniz, ayrılan kişi değil.
-84
“Gidip de dönmemek var, dönüp de görmemek var”,
Bu varlığın içinde, binler saklı acılar.
-85
Göçülen yer muamma, iç-içe bilinmezler,
Bazen zirve yapılır, çok kez çamura gider.
-86
Dil yabancı sorulmaz, yara-bere sayılmaz,
Dalından kopan yaprak, savrulurken korunmaz.
-87
Bir yandan hasret ile, öte yandan gurbetle,
Cebelleşmek gerekir, her türlü musibetle.
-88
Aidiyet hissinin, konforu hiç kalmıyor,
Yalıtılmış yalnızlık, mukadder biliniyor.
-89
Nasıl ki Türkiye’de, geçicilik revaçta,
Burada “yabancı”yız, kalıcı her duyguya.
-90
Geçicilik duygusu, bir türlü son bulamaz,
Dışlanmak, ayıplanmak, küçümsenmek olamaz.
-91
Endişe depresyona, davetiye çıkarır,
Oysa ki mültecinin, acıları fazladır.
-92
Mutsuzluk, karamsarlık, hasta olma hakkım yok,
Sıfırdan başlayarak, hayatı düzene sok.
-93
Önce karnım doyacak, sonra ülkeme yardım,
Geride kalanlara, muavenet yaparım.
-94
Sokağa çıkmak yasak, kendin de olamazsın,
Sürekli arkana bak, MİT bir pislik yapmasın.
-95
Sokağa çıkmayanın, tedavisi zor olur,
Melankoli vurunca, o içinde hapsolur.
-96
Kimi öfke içinde, suça iyice dadanır,
Attığı her adımda, nefret onu batırır.
-97
Çok insan bu zorlukta, sapasağlam duramaz,
Mülteci olan insan, yokluktan kurtulamaz.
-98
Dostlarım ipi kopmuş, bir inci kolye şimdi,
Her bir inci dünyanın, dört bir yanına gitti.
-99
70 milyon insan da, ben gibi mültecidir,
Mültecilik maalesef kapkara bir lekedir.
-100
Ülkeme geri dönsem, ben gene mülteciyim,
Şimdi olduğum yerde, sıradan birisiyim.
-101
Sürgün mayınlı tarla, ben orada korkuluk,
“Mezar” ya da “taht” olur, içimdeki suskunluk.
-102
Bir yanım bana diyor “sus, sesini çıkarma”,
Öbür yanım haykırır”, koştur Önder hiç durma.”
-103
Yerelden kopunca ben, bir boşluğa düşmüştüm,
Evrensel duygularda, mültecilik görmüştüm.
-104
Bir yanım çok yalnızdır, kaldım bir tek başıma,
Öbür yarım kavuştu, her bir kalabalığa
-105
Gittiğim ülkedeki, mazlumlarla yoldaşım,
Nerde bir tiran varsa, onlar benim düşmanım.
-106
Frankfurt Okulu ki, sürgünlerin meyvesi,
Nazi Almanyasından, kaçanların müjdesi.
-107
Sürgündeki yazarlar, olmasın siyasetçi,
Öfke azen “kırbaç”tır, bazen de “kefen bezi.”
-108
Sürgün; fikre, sanata, edebiyata dönmek,
En acı olanı da, öylece ölüvermek.
-109
Ernst Reuter ismi bana, güzellik çağrıştırır,
Bir gün geri dönmenin, hayalini yaşatır.
-110
O Türkiye’ye gidip, çok güzel işler yaptı,
Ülkesine dönünce, Almanya’ya çalıştı.
-111
Mültecilik çok acı, bunu yaşayan bilir,
Ev yok, yurt yok, çile çok, hepsi de birliktedir.
-112
Mültecilik sancılı, çileli ve de hazin,
Meçhule kulaç atmak, olur her yazar için.
-113
Mülteci olan herkes, yeni umutlar arar,
Yeni kapılar açar, yeni köprüler kurar.
-114
Türkiye’de gerçeği, savunma şansım bitti,
Artık yeni ülkemde, haykırsam gerçekleri.
-115
Ülkesinde kalması, zor olan insanların,
Yerinden ve yurdundan, edilmiş yazarların.
-116
Yazdığı kitaplardan, kütüphane oluştu,
Pek çok sürgün mülteci, acılarda buluştu.
-117
Bu göç dalgalarında, kitap yazan yazarlar,
Sürgündeki sancıyı, yeni baştan kurgular.
-118
Ben yanlış bir hayatı, nasıl doğru yaşarım?
Ülkemde zulüm varken, sessiz kalıp, susarım.
-119
En iyisi maalesef, ülkeyi terk etmektir,
Binbir bedele rağmen, gerçeği söylemektir.
-120
Sahip olduğum tek şey, dilim ve vicdanımdır
Onlarla yazar elim, hürriyet hayatımdır.
-121
Ne “toplumdan koparım”, ne “topluma taparım”,
Adorno’nun diliyle “askıda kalan canım.”
-122
Anavatanım yoktur, ben vatansız biriyim,
Yazdığım her makale, artık yurdumdur benim.
-123
Yazdıklarım aynıyla, yaşadığım yerlerdir,
Yazarak vatan kurmak, birinci vazifemdir.
-124
Bilirim hiç bir yere, ait değilim artık,
Yazdığım her kitabı, özgür bir vatan yaptık.
-125
Thomas Mann haykırıyor, en gür olan sesiyle,
“Almanya oradadır, ben şimdi her bir yerde.”
-127
Yazar, sanatçı ve de siyasetçiler için, Akademisyen olan, aykırı birey için.
-128
“İpi kopmuş uçurtma hali”ndeki insanlar,
Tehlikeli olsa da, çok verimli olurlar.
-129
Ülkemden koparılmış, canı yanan biriyim,
Ama aynı zamanda, ruhum özgür bilirim.
-130
Ne yerleşik kalıplar, ne de önyargılarım,
Ne mahalle baskısı, ne milli çıkarlarlarım.
-131
Otoyollardan giden, bir insan da değilim,
Patikadan yolumda, ormanda gezinirim.
-132
İçinde yürüdüğüm, o patika yolumda,
Kendimle tanışırım, attığım her adımda.
-133
Ağzımdaki bantlarım, ayağımda pranga,
Gözümdeki bağ ile boynumda olan tasma.
-134
Tamamıyla çözülür, ben yeniden doğarım,
Şimdi yalnız olsam da, acılı bir insanım.
-135
Konforlu evim yoktur, rahat benden uzaktır,
Vahşi orman içinde, meydan okumam şarttır.
-136
Aniden soğuk suya, dalmış gibi ürperdim,
Ama bu dalış ile dinçleştim ve gençleştim.
-137
Cesaretim hala var, özgürlüğüm taptaze,
Ayaktayım bin şükür, olsam bile kafeste.
-138
Her yerde ve herkese, karşı itirazım var,
Ben itiraz edersem, özgüvenim de artar.
-139
Sürgünde olsam bile, sınırları zorlarım,
Haklı mücadelemde, herkese ulaşırım.
-140
Edward Said de göçmen, bağnazlığı anlatır,
Tutuculuk belası, her dinde mutlak vardır.
-141
Göçmenle dolu olan, Amerika gelişti,
Almanya Avrupa’da, mülteciyle pekişti.
-142
İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika,
Göçene kucak açtı, beraberce Almanya.
-143
“Nefreti yeneceğiz”, “nefretten nefret ettik”,
Bu sloganlar ile özgür bir yolu seçtik.
-144
Bizi ülkeler değil, ilkeler ayırıyor,
Ortak olan değerler, sınırları aşıyor.
-145
“Muhabbet fedaisi”, sevgiyi yetiştirir,
Dikilen her bir ağaç, bize umutlar verir.
-146
Artık kabul edelim, göçmenler her yerdeler,
Sürgün olanlar için, mücadeleye değer.
-147
Doğduğum topraklara, dönmek çok zor olsa da,
“Vatan” denilen sevdam, beni üzüp, yorsa da.
-148
Yürüdüğüm caddeler, yüzdüğüm denizler yok,
Eşyalarım kolide, ülke-ülke gitmek çok.
-149
Memleket bir incirde, bir zeytinde, fındıkta,
Türkiye’ye has olan, çok zengin bir mutfakta.
-150
Sevdiklerime hasret, yaşarken buruklukla,
Mülteci bir yüzdeki, tebessüm duruşunda.
-151
O tebessüm ardında, yüzlerce acı saklar,
Benim arzuladığım, yenilmeyen insanlar.
-152
Önder Aytaç durmadan, çalışacak burada,
Yeni yurt olan ona, özgürlük diyarında.
-153
Türkiye’den sürgünüm, çok iyi biliyorum,
Ben nerde yazıyorsam, Türkiye oluyorum.
-154
Önder bir mültecidir, vatanından uzakta,
“Hizmet” vatanım benim, gönlümde insan varsa.
-155
İltica etsem bile, tek dayanağım Allah,
Sizlere selamım var, yılmadım hiç inşaallah.
-
Not: Bu uzun şiirin yazılmasında @candundaradasi ‘ın makalelerinden yararlanıldı.
-
29.04.2023.
AŞIK VEYSEL & BENDENİZDEN SİYASETE BAKIŞ…
-01
Aşık Veysel söyler ibret almalı,
Doğruyu yanlıştan ayrı tutmalı,
Halk ozanıdır o saygı duymalı,
Kötülük yok, iyilik var bu yolda.
-02
Bazen sazı söyler, bazen de dili,
İkisi birlikte bulur ahengi,
Aşık Veysel adı, bir piri fani,
Husumet yok, yoldaşlık var bu yolda.
-03
Tek kıtalar benim, çiftler de onun,
Kötüler bendendir, iyilik huyun,
Çirkinlik içimde, güzellik soyun,
Hükmetmek yok, şükretmek var bu yolda
-04
“…Demokrasilerin budur rejimi,
Vatan milletindir, kim kovar kimi.
Sıkma savcıları, kovma hakimi,
Şikayet yok, adalet var bu yolda…”
-05
Erdoğan’ın zulmü artarak geldi,
Millet iktidarın kölesi şimdi.
“Yargı siyasetin sanki köpeği”,
Adalet yok, zalimler var bu yolda.
-03
Dertsiziz ve sessizce oturan bireyleriz,
Binbir çile içinde, bize küserek gittin.
-04
Sosyal medya içinde, sussam ve konuşmasam,
Sen ki hiç bir derdine, çare bulmadan gittin.
-05
Hiç bir twit atmasam, sana bir şey yazmasam,
Bizlerdeki hakkını, helal etmeden gittin.
-06
Vicdanım el vermiyor, dilimde tüy bitsede,
Sen bu asrın garibi, bir melek gibi gittin.
-07
Yaşanan hadiseler, insanı verem eder,
Senden af diliyoruz, bizi bırakıp gittin.
-08
Annen şimdi hapiste, baban da evde değil,
Sen onlara doymadan, başını eğip gittin.
HOCAEFENDİ’NİN MİRASI…
-
-01
Peygamber (sav) mirasını, “Sonsuz Nur”dan biliriz,
Hocaefendi’yi biz, işte bundan severiz.
-02
Nebi’nin (sav) mirasında, ne varsa okuyoruz,
Şimdi aynı şeyleri, yeniden görüyoruz.
-03
Muhammedi (sav) olmayı, bize öğrettin Hocam,
Mirasının içinde, her şey ayandır Hocam.
-04
Bir hikaye anlatıp, konuyu açıklasak,
Ondört asır önceyi, şimdi ile bağlasak.
-05
Buradaki beyitleri, biz kendimize yazdık,
Mirası ne diyenlerle, hep bunları paylaştık.
-06
Ebû Hüreyre (ra) bir gün, Medîne de pazarda,
Alış-veriş yapardı, dostlarıyla orada
-07
Avazı çıktığınca insanlara seslenir,
“Siz burada dururken, miras taksim edilir.
-08
Siz de oraya gidip, mirastan pay alsanız,
Taksimat var mescitte, haydi tez davranınız.”
KURBAN’DAN ÖNCE ALMANYA’DA 🇩🇪 EYALETÇİ TAYİNLERİ…3
-
-01
Her bayram öncesinde, aynı oyun sahnede,
Kurban-bağış toplayın, “cash para” hemen cebe.
-02
Hizmete 50 yıldır, “kurban bağışı” olur,
Ama sistem kurulmaz, hüsn-ü zanla soyulur.
-03
Bunca zaman içinde, neden netleşmez durum?
Sistematize edip, deseniz “işte buyrun.”
-04
Şeffaflığın düşmanı, hizmette yönetici,
Eğer gerçek böyleyse, durum gerçekten feci.
-05
Güven cemaati bizdik, ama şimdi öyle mi?
Emniyet tesis etmek, ilk işimiz değil mi?
-06
Haydi gelin beraber Kurban’ı toplayalım,
20-25 yılı yeniden anlatalım.
-07
Umarız yazılanlar, gerçekleri gösterir,
20 yıldır biriken, borçlar bize ders verir.
-08
Abdullah Aymaz’ın da, bir fetvası olmasa,
Bunu yapan harami, sistematik çalmasa.
BARLA’DAKİ SAİD NURSİ
-
-01
Barla kutlu bir belde, küçücük bir ilçedir
Üstad orda yaşarken, gençlerle içiçedir
-02
O ilçe ve insanı, Üstad’ı konuk etti
Nurlar ilk kez yazıldı, iman meyveler verdi
-03
Doğuda neşet eden “Atlas Cepkenli” yiğit
Yükü çok ağır olan, mütevazı bir Seyyit
-04
Sürgün geldi Barla’ya, tek başına sadece,
O asla yılmıyordu, “iman” derdi herkese.
-05
Barla’yı çok severdi, Barla’da onu sevdi,
Nerede bir genç görse, hep sohbetler ederdi.
-06
Genç ve yaşlı demeden herkesle ilgilendi,
Barla’daki insanlar “Hocaefendi” derdi.
-07
Yaşlıydı, cübbeliydi, daima sarık sarardı,
Hak’ka çok saygılıydı, zalimlere kızardı.
-08
Hiç hediye almazdı, minnetsizlik şiarı,
Şair değildi ama Nurlar onun pınarı.
-09
Evinin altındaydı akan bir kaynak suyu,
Üstünde yağmur gözlü Üstad’ım otururdu.
SU - ATEŞ & AŞK
-
-01
Biliriz su ve ateş, daima birliktedir,
Beraber olmaları, kaderin cilvesidir.
-02
Su ateşe dolanır, “kor”u “kül”e döndürür,
Ateş suyu sarınca, yokluk ile söndürür.
-03
Su ve ateş adeta ,muhteşem ikilidir,
Birbiriyle dans eden, aşıkların resmidir.
-04
Bu şiirin içinde biz buna bakacağız,
Aklımıza geleni sırayla yazacağız.
-05
İddialı değiliz yazdığımız şiirde,
Tasvirler yapacağız burada her beyitte.
-06
Yazdığımız ‘su’yun ve ‘ateş’in söylediği,
İsteğimiz sadece haykırmak gerçekleri.
-07
Bazılarına göre, ‘su’ ve ‘ateş’ deyince,
“Kadın” ve “erkek“ gelir, akıllara ilk önce.
-08
‘Erkek’ bir ‘su’ gibidir, ‘kadın’ ise ‘ateş’tir,
Su çok zaman ateşe, biliriz galip gelir.
-09
Erkek yenik kadına, ateş ile yanınca,
Mağlup bile galiptir, muhabbetler artınca.