PαʅαႦιყιƙRαƙi Profile picture
May 4 25 tweets 4 min read Twitter logo Read on Twitter
Niyazi, 1977 yılına gelindiğinde yüksek öğreniminin üçüncü yılına girmişti. Dersleri çok iyiydi.
Hem okuyor, hem çalışıyordu.
6 Mayıs 1977 günü, bir diğer ağabeyi Tevfik Mısırlıoğlu'nun düğünü vardı. Nisan ayı başında ağabeyi Ali Darı, Niyazi'den bir mektup daha aldı. Image
Mektupta,
"Ağabey, Tevfik abimin düğününe geleceğim.
O'na iyi bir hediye almak istiyorum. Param yetmedi.
Biraz para çıkarırsan çok sevinirim" yazıyordu. Ali Darı parayı çıkardı. Artık Niyazi'yi düğüne bekliyorlardı. Annesi,
Niyazi'nin en sevdiği yemekleri yapmak için haftalar öncesinden hazırlanmıştı. 28 Nisan günü Niyazi, Ankara'daki bir kuyumcuya gidip, birikmiş parası ve ağabeyinden gelen parayı birleştirerek Tevfik Darı'ya bir Adana burması (bilezik) aldı.
Cebine koyduğu Adana burması ile otogara gittiğinde, Alanya yerine İstanbul otobüsüne binmişti... Niyazi doğruca İstanbul'a gitti. Olayın iç yüzü daha sonra anlaşılacaktı. O dönem İstanbul'da tahsil yapan Alanyalı kız öğrenciler de vardı.
Niyazi ile iyi arkadaştılar. Niyazi, Alanya'ya ağabeyinin düğününe gideceğini söylediğinde kızlar "İstanbul'a gel. 1 Mayıs'ta Taksim yürüyüşüne katılalım. Oradan beraber Alanya'ya gideriz" demişlerdi. Niyazi de bu çağrıya uymuştu...
1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı hınca hınç doluydu. İçlerinde Niyazi ve Alanyalı kız arkadaşları da vardı. Niyazi'nin evlenmeyi düşündüğü Alanyalı kız arkadaşı da yanıbaşındaydı. Birlikte yürümeye başladılar. Kısa süre sonra kurşunlar yağmaya başladı... Dehşet saatlerini yaşayan
Niyazi'nin arkadaşları, o anı yıllar sonra şöyle anlatacaklardı: "Tarama anında Niyazi çevik bir hareketle yere yattı. Yere yatarken kız arkadaşını da kurşunlardan korumak için yere çekti. Kız yere düştüğünde panikledi ve birden ayağa kalktı.
Niyazi 'Kalkma, vurulacaksın!' diyerek kızı yere çekti. Bu arada kendisi ayağa kalkmıştı. Ve ilk kurşun kafasına isabet etti. Yere düşmeden kafasına iki kurşun daha saplanmıştı. Üç kurşunla can verdi..."ÖLÜM ONA HİÇ YAKIŞMAMIŞTI Genç adam kanlar içerisinde yerde yatıyordu.
Ölüm ona hiç yakışmamıştı. Yanıbaşında çığlıklarla ağlayan genç bir kız vardı... 2 Mayıs 1977 sabahı Alanya yine çok sakindi. İkindi üzeri ağabeyi Ali Darı, Hükümet Caddesi'nde Nuri Kılıç'ın zahireci dükkanının önünde yürüyordu. Dükkandan fırlayan biri "Radyoda ajansı (haberleri)
dinledim biraz önce. İstanbul'da 34 kişi ölmüş. İçlerinde bir de Niyazi Darı var!" dedi. Ali Darı, "Niyazi İstanbul'da değil, Ankara'da okuyor" diyerek çevresini ve kendisini rahatlatmaya çalıştı. Ancak içine bir kurt düşmüştü. Sevgili kardeşinin adı radyoda geçmişti. Ali Darı,
aynı ad ve soyadı taşıdıkları amca oğlu Ali Darı'yla bu duyumu paylaştı. Hüseyin Türktaş'ın taksisine bindiler ve soluğu Ankara'da aldılar. Ankara'da oturdukları evi bulduklarında ev sahibi "Alanya'ya düğüne gidiyorum diye ayrılmıştı" dedi. Hemen İstanbul'a hareket ettiler...
İstanbul'da Taksim olaylarını net biçimde öğrenir öğrenmez cenazelerin tutulduğu morga hareket ettiler. Loş ve çok büyük morg önüne geldiklerinde ağabey Ali Darı "Ben içeri giremeyeceğim. Sen gir!" diyerek amca oğlunu yolladı. Ali Darı, içeride kanlar içerisinde yatan
gencecik bedenler içerisinde Niyazi'yi bulduğunda gözyaşlarını tutamadı. 4 Mayıs sabahı Niyazi'nin cenazesi polis kordonu eşliğinde Alanya'ya geldi. Evinde, şehrinde yas vardı. "Oğlum, öğretmen olup gelecek!" diye umut eden ancak oğlunun cansız bedeniyle
karşılaşan annesinin acısı en usta edebiyatçıların bile anlatamayacağı düzeydeydi. Ankara'dan, İstanbul'dan, Antalya'dan öğrenciler akın akın Alanya'ya geliyorlardı. Alanya adeta anacık, babacık günü olmuştu. Müthiş bir kalabalık Mısırlıoğulları'nın evinin önünde toplanmıştı.
Alanya o güne kadar böyle bir kalabalık görmemişti. Niyazi'nin cenazesi Türk bayrağına sarılı bir şekilde evden dışarı çıkarıldığında binlerce öğrenci hep bir ağızdan "Niyaziler Ölmez!" sloganları atmaya başladılar. Bu sloganlar Bektaş Mezarlığı'na kadar sürdü.
Niyazi toprağa verilirken binlerce gözü yaşlı insan vardı... NİYAZİ DARI'NIN SON MEKTUBU Niyazi Darı, ağabeyi Ali Darı'ya yolladığı son mektubunda o günlerin siyasi ortamını anlatıyordu. İşte o mektup: Sevgili Ağabey, Ne kadar memnun kaldım biliyor musun şu mektubuna.
Hem de öyle bir anda geldi ki içimi rahatlattı. Bir bunalımdan kurtardı. Henüz daha yeni geldim ve karamsarlık içerisindeyim. Masanın üzerinde mektubu gördüğümde bile fazla sevinememiştim. Ama içini açınca her satır beni rahatlattı ve şu anda gayet sakin olarak ve
memnuniyetle sana yazıyorum. Biliyor musun abi, şu sıra durumumuz gittikçe kötüye gidiyor. Eğer böyle devam ederse önümde çok büyük, aşılması zor bir sorun var. Sınıfta kalma durumu. Eğer gerçekten sınıfta kalırsak bana neye mal olacağını anlatmak çok güç.
En azından bir yıllık ömür, en azından sizlerin ve ailemin çabaları. Daha fazla bahsetmek istemiyorum. Şu son günlerde okula gidemez olduk, faşistler üst üste bölüme baskın yapıp, çifte tabanca çekiyorlar. Her gün bölümden bir arkadaşımız ya yolda yada okul
civarında dövülüp haşat ediliyor. Tek temennim bu durumların düzelmesi. Anlattığına göre Alanya çok iyi, ne güzel, biz de iyi olmayı çok istiyoruz, maalesef başaramıyoruz. Geçenlerde öldürülen üç arkadaştan Eşari Oran, en yakın arkadaşımızdı. İkinci bir yönü
Antalyalı ve çok iyi bir çocuktu. Abi gönderdiğin listeyi en kısa zamanda sana bant olarak iade edeceğim, bu konuda merakın olmasın. İbrahim kaseti doldururken ben kendisine söylemiştim "Bunlar abimin kendi istediği değil" diye. Ama o kendi bildiği gibi hareket etti.
En yakın zamanda Taner abimin yanına gideceğim, merak etme. Selamını da söyleyeceğim. Yengemler ne yapıyorlar? Annem falan iyi mi? Hepsinin ellerinden öperim. Benim iyi olduğumu ve merak etmemelerini söyle. O Memo'yu çok özledim. Hele bir gelirsem, ona yapacaklarım var.
Gözlerinden öperim Memo'nun. Abi ne yazayım? Aslında yazacak şey çok ama bir kısım gerçekleri sen ne güzel ifade etmişsin "Bu düzen değişmelidir" diye. Evet abi değişecektir bu düzen. Kendi akıttıkları, gençlerin ve ana babaların kanları,
acıları üzerinde saltanat süremeyecektir kimse. Ama belki daha gençlerin kanı akar ve analar babalar acı çeker başka. Bizim kızlara uğrarsan selamlarımı iletiver. İyi olduğumu söyle. Daha yazacak bir şeyim yok.
İbo'nun selamı var. Diğer arkadaşların da. Mektubuna çok memnun kaldım. En kısa günde kaseti posta ile göndereceğim merak etme. Esen kal. Başarılar dileğiyle.
Kardeşin Niyazi alıntıdır okuduğunuz için teşekkür ederim huzurlu geceler @PalaBiyikRak84 takip etmeyi unutmayın lütfen

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with PαʅαႦιყιƙRαƙi

PαʅαႦιყιƙRαƙi Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @PalaBiyikRak84

May 5
🇹🇷 Amerika’da “Harika çocuk” seçilen Türk‼️
Bu yazı, Türk insanının imkân verilirse neler başarabileceğinin kısa öyküsüdür.
Adı: MUTLAY SAYAN♥️… Yoksul bir çiftçi ailenin oğlu…
Iğdır'ın küçük bir köyünde doğdu. Yıl 1988 idi…
Okula gidemedi. Çünkü ailesine yardım etmek için Image
tarlada çalışıyor, hayvanlara bakıyordu.
Köydeki geçim sıkıntısı nedeniyle aile İstanbul'a göç ettiğinde Mutlay Sayan 11 yaşındaydı. Akranları ilkokulu bitirmişti ama o henüz okula adımını bile atmamıştı.
İstanbul'da bir tekstil atölyesinde iki buçuk yıl çalıştı.
Ailesinin geçimine yardım ediyordu.
İlkokula ancak 13 yaşında başlayabildi. Başlayış o başlayış…
O kadar arzulu ve o kadar çalışkandı ki, tüm sınıfları, ortaokulu ve liseyi birincilikle bitirdi.
★★★
Mutlay, lisede bir matematik projesi geliştirdi ve bu proje ile birinciliği
Read 12 tweets
May 5
HIDIRELLEZ NEDİR.....

Bugün birçok yerde kutlanan ve İslamiyetle ilişkilendiren Hıdırellez ya da Hızırellez, aslında kadim Atalarımız Göktürkler ve Hunlar zamanından gelen bir gelenek, bir ritüeldir.
Bilindiği üzere eski Türkler de, Doğa da bulunan herşeyin, ImageImageImageImage
Ağaçların, Suların, Dağların ve Toprağın hatta taşların bile bir ruhu olduğuna inanır ve onları Kozmik ve Ruhsal varlıklar olarak görürlerdi.
Özellikle Ağaçların, Tanrısal boyutla da iletişim içinde olduklarına düşünürlerdi.
Dişil ve eril özellikler yükledikleri ağaçların,
kovuklarını anne rahmi yani “Hayat Ağacı” kavramı ile ilişkilendirir ve de ölmüş atalarının ruhlarına ev sahipliği yaptıklarına inanırlardı.
Bu yüzden Ağaçları sonsuz yaşam kaynağı olarak kabul ederlerdi.

İnanışlarına göre, her yıl Mayıs Ayının 6. günü, Gök Sakallı Koca yada
Read 10 tweets
May 5
ÇEKİRDEKLERİ ÇÖP TORBASINA KOYMAYIN !!!
TEMA VAKFI SESLENİYOR

Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. Bu sene dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak, bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. Image
meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine asla hapsetmeyin.

Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkanınız yoksa bi poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın ( yada arabanıza koyun) arsa,
tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır.

Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler…
Read 7 tweets
May 5
ADI AYBERK AKSU.
Kendisi %98 otistik bir çocuktu. Annesi ve babası o küçükken ayrıldı. Bir tek babasıyla iletişim kuruyordu. Annesi hastalığını kabullenmişti. Ona bakıcı tutulmuş, krize girmesin diye ne istiyorsa yapılıyordu. ImageImageImage
Ayberk’in aldığı eğitim onu kendi dünyasından çıkaramamıştı. Hastalığından dolayı saçına bile dokundurtmuyordu. 90 kilo civarındaydı. Ağız kaslarını kontrol edemediğinden salyası akıyordu. Yani görüntüsü hiç de iyi değildi. Babası Naciye adlı biriyle evlenmiş.
Daha sonra Naciye Aksu, eşine Ayberk’i yanına almayı istediğini söyledi. Bir gün Naciye Aksu, Ayberk havuzdayken, havuza havlu attı. Ayberk gidip onu aldı ve belli bir seviyede ona geri verdi. Bunu daha uzak olarak 3 kere yaptı ve üçünde de geri getirdi.
Read 11 tweets
May 4
Bir gün Sokrates yine talebeleriyle sohbet ederken bir talebesi Sokrates' e sorar:
- "Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir?
Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, Image
yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı?
Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz."
Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini
kullanarak o talebeye önce sorar:
- "Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur? "
Talebe:
- "Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur.
Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken
Read 7 tweets
May 4
KAPİTALİST DÜZENİ SADECE ESRAR KENEVİR BİTKİSİYLE YIKMAK, ÇOK BASİT "Bunu Aklınızın Bir Köşesinde Tutunuz"...
Kenevir sadece Endüstriyel bir tarım bitkisi değildir.
Petrolün, Doların, ve Doğanın Tabiatın Panzehridir. Image
KENEVİR NASIL YASAKLANDI ?
1. Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir.
2. Yine bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kağıt üretilebilir.
3. Bilimsel Olarak, Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürebilir.
4. Kenevir En Az 4 ayda yetişir, bir ağaç ise ortalama 20-50 yılda ancak yetişir.
5. Kenevir, hayatımızda tek gerçek bir radyasyon temizleyicidir.
6. Kenevir dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok az suya ihtiyaç duyar.
Read 15 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(