Sapının kısalığından dolayı bu buğdayımsı “Cüce buğdaylar” Pakistan ve Hindistan’a da ihraç edildi; üretim rekoru kırıldı.
Dünyanın verimli tarlalarının, buğdayların kimyasal gübrelerle, zehirli ilaçlarla tanışma dönemi başladı.Tehlikenin farkında değillerdi. Buğdayın genetiğiyle sürekli oynandı; ortaya çıkan “buğdayımsı” bir şeydi! Kavılca ve siyez artık tanınmaz haldeydi…
ABD, 1950’den itibaren “ihtiyaç fazlası” diye “yardım” adı altında bu buğdayımsı ürünü Türkiye’ye soktu. Türkiye kurak geçen yıllarda ucuz buğdayımsı "cüce buğday" adını verdiği genetiğiyle oynanmış GDO'lu buğdayı ithal etmeye başladı.
Ülkemizde gluten, çölyak, diyabet, her türlü otoimmün hastalıkları, obezite, diyabet, alzheimer, demans,dikkat eksikliği vb. nörolojik hastalar ve romatizmal hastalıklar patladı.
DP’nin iktidar vaadi 10’dan fazla katkı maddesi konan endüstriyel beyaz undan yapılan
“Beyaz Ekmek”ti. Dalkavuk medya, beyaz ekmeği “kalite”, zenginlik ve refah göstergesi olarak sundu. zenginlik göstergesi, refah göstergesi olarak sundu. Halk, beyaz ekmek yedikçe, acıktı. Acıktıkça, beyaz ekmek yedi. “Ekmeksiz doymuyorum” haline getirildi.
Tıka basa yemenin sonucu sağlığı bozuldu. Şeker olduk, astım olduk, alerji olduk ve hastalıklar ardı ardına sıralanmaya başladı. Fiyatı çok daha pahalı olan kara ekmeğin, aslında hem bütçe, hem sağlık açısından çok daha ucuza geldiğini hiç bir beslenme uzmanı halka anlatmıyor.
Dünya ortalamasının beş katı ekmek tüketiyoruz. Dünyada çöpe en fazla ekmek atan ülkeyiz. Çünkü beyaz ekmek dünyanın en çabuk bozulan ekmektir.
Yıllardan sonra Marshall Yardımı ile Beyaz Ekmek yemeye başlayan Avrupa ülkeleri Beyaz Ekmek yemeyi bıraktı.
Beyaz ekmek ile Tam Buğday ekmeği arasındaki farkı daha yeni anlamaya başladık... Hastalıklardan korunmak için ilaçlara değil sağlıklı besinlere sarılmamız gerekiyor.
Tüketici parasını neye verdiğini bilmelidir. Yerli ata tohumu ile geleneksel tarım ile üretilmiş, GDO’suz,
kimyasal ilaç ve gübre olmayan, kimyasal katkı maddesi içermeyen” gıda talep etmelidir... Ata tohumu ile üretim yapan çiftçiler devlet tarafından desteklenmelidir... #alıntı.. okuduğunuz için teşekkür ederim
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Manna, altın tozundan elde edilen bir maddedir, şişeye toz olarak konduğunda dışarı yayılabilir. Bu yüzden şişenin içine sıvı konarak saklanabilmektedir. Bu maddeyi günümüzde yüksek dereceli Masonların kullandığı söylenmektedir.
Manna. Hz. Musa’nın devrinden beri var olan bir iksirdir. Hz. Musa altını toz hale getirip Manna yapmayı biliyordu. Mannayı yapmayı ileriki dönemlerde Tapınak Şövalyeleride öğrenmişler ve ritüellerinde kullanmışlardır. Daha sonra da bu iksir
Mason teşkilatlarının üst düzey yönetim kısmına kadar uzanmıştır.
Manna’dan çok az alındığında insanın beyninde olağanüstü bir değişiklik meydana gelnektedir. Mesela beynin %5’i kullanıyorsa; Manna dan sonra %60’ı kullanılır hale gelir.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nde, sene 2003 yılı,
Henüz 19 yaşındaki bir ikinci sınıf öğrencisi olarak kafası bir karış havada gezen birisiydim.
Bir gün, çok değerli bir mukavemet akademisyenimizin dersindeydim. Değerli hocamız, öğrenciler tarafından korkulan biriydi.
Herkes, kendisinin çok gaddar ve de acımasız olduğu için şikayet ederdi. Düşünün ki ara sınavdaki sınıf ortalamaları 100 üzerinden 15-20 gibi seviyelerde çıkıyor. Dediğim gibi, sınıftaki herkes gençlik yıllarının başında; aklı fikri eğlencede olan gençlerdik...
Bir gün, bir arkadaşımız isyan etti: "Sayın hocam, bize o kadar düşük notlar veriyorsunuz ki ortalamamız düşüyor. Hevesimizi yitiriyoruz" diye. Hocamız derin bir nefes aldı ve cevapladı: "Haksızlık mı yapıyorum? Buna mı itirazınız var?"
Mekke Allah'ın evi değildir.
Allah kişi değildir ki evi olsun.
O ev Hz. İbrahim'in Hacer ile ondan doğan İsmail için yaptığı evdir.
Hiçbir kutsallığı yoktur.
Peki, Hacer kimdir? (Kur'anda ismi geçen Mısırlı kadındır.
Çocuğu olmayan Sare tarafından İbrahim'e sunulduğunda henüz genç yaştaydı, İsmail'i doğurdu.
İslam kaynaklarına göre, Mısır firavunlarından Senan bin Ulvan'ın İbrahim'in karısı Sare'ye hediye ettiği bir köledir. İbrahim, çocuğu olmayan Sare'nin izniyle Hacer'le evlenir.
Peki, İbrahim kimdir?
Urfalı bir Aramidir.
Hz. Muhammed'den 2500 yıl önce yaşamış Yahudilerin atası, İsrail'in kök kurucusudur.
O dönemde İslamiyet yok ki Müslüman olsun.
Put perestti.
Peki, Herkesin ona tapmasını istediği putunun adı neydi?
Elilah(Allah).
7 Dil Bilen, Votka ve Samsun216 Müptelası Türk Filozof
10 yıldır aralıksız okuduğum, okumaktan öte aşık olduğum bir dahiden bahsedeceğim.
Ulus Baker...
Düşüncelerime yön veren yüce bir Türk filozof... Bir dahi, yazar, eleştirmen, sosyolog, çevirmen, ODTÜ öğretim üyesi…
7 dili anadili gibi bilirdi. Muhteşem bir Türkçesi vardı.
ÖDTÜ Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra aynı üniversitede öğretim üyesi olarak dersler vermeye başladı. Fransız, Alman, İtalyan ve Rus öğrencilerinden sorularını kendi dillerinde sormalarını ister ve o
dillerde cevap verirdi.
Sosyoloji, Felsefe, Sinema, Tarih, Müzik ve Matematik alanlarında olağanüstü bir bilgi birikimi ve anlatım gücüne sahipti.
Sinema üzerine yaptığı eleştiriler halen Avrupa Üniversitelerinde ders olarak okutulmakta.
3600 YIL ÖNCESİNDEN size bir mektup var deseler tepkiniz ne olurdu?
Sümerli bir şair ve öğretmen olan Ludingirra binlerce yıl öncesinden bize bir mektup yazmış.
Mektubunda şunları söylüyor;
“Ben bir Sümerli öğretmen, şair ve yazarım.
Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım fakat şairlik ve yazarlık ölünceye kadar sürecek.
Bu yaşam öykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım.
Bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.
Bu güzel ve uygar ülkemize heryerden göz diktiler.
Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, arı gibi çalışan çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın,
II. Ramses 70 Yıl Hüküm Sürdü, Bedelini Mısır ÖdediYazar: Begüm Bozoğlu
Firavun II. Ramses birçok başarılı işe imza attı. Ancak bayrağı devretme konusundaki isteksizliği, nihayetinde hanedanının çöküşüne yol açtı.
Mısır tarihinde çok az kişi, tarihin “Büyük Ramses” olarak adlandırdığı 19. Hanedanın üçüncü firavunu II. Ramses kadar merak ve şüphe uyandırmıştır.
Bugün II. Ramses, muhtemelen en çok arkasında, her biri firavunun başarılarını öven anıtsal bir dizi eser -saraylar, tapınaklar,
heykeller, dikili taşlar- bırakmasıyla tanınıyor. Her savaş güçlü bir zaferdi, her yapı muhteşem, her heykel ve kamu işleri görkemli ve her hareket neredeyse insanüstü bir başarı.