Thread by @zulfi_yar

Sevgili Cumhuriyet Halk Partisi Seçmeni;

İlk olarak bu yazıyı senin fikrini değiştirmek için yazmadığımı belirtmek zorunda hissediyorum. Sadece birbirimizi duymamız ve 28 Mayıs’tan sonra sonuç ne olursa olsun birbirimize daha çok kenetlenmemiz gerektiğini biliyor, buna ⬇️

engel olabilecek olay ve tartışmaların yaşanmamasını istiyorum. Mektubun bilhassa buradan sonrasını, bütün önyargılarını bir kenara bırakarak okumanı diliyorum.

Herkes siyasetçilere #açıkmektup yazıyor ama birbirini duyması, anlaması gereken onlar değil, biziz. Senle ben. ⬇️

Bunu, seçime sayılı günler kala fark etmiş olmaktan ötürü üzgünüm. Sana daha önce kendimi bu yolla anlatmayı denemediğim için de özür dilerim.

Üzgün olduğum tek konu bu değil. İblisin bizi içine sürüklediği çaresizlikten kurtulacak bir çıkış görememek de üzüyor. ⬇️

Biz bu noktaya nasıl getirildik diye seninle oturup konuşabilmeyi istiyor, siyasetin gölgesinde bunu yapamayacağımızı görüyorum. O yüzden bu mektubu elimden geldiğince siyasetten arınmış şekilde yazıyorum.

Öğrendiğim davranış ve görgü kuralları gereği ⬇️

sana kendimi tanıtmam gerekirken, bundan, farklılıklarımızı ortaya koymasından endişe ederek geri duruyorum. Siyasi görüşlerimizdeki farklılıklar dışında, seninle aynı özellik ve şartlarda olduğumuzu düşünmeni istiyorum.

Kardeşim, dostum, memleketlim;

Cumhuriyetimizin ⬇️

100. Yılını kutlamak üzereyiz ve ikimiz de buna kastedenleri biliyoruz. Her Cumhuriyet Bayramı’nda KBB iltihapları geçirenleri, 23 Nisan’ları “kutlu doğum haftası” safsatalarıyla gölgede bırakmaya çalışanları, güvenlik yalanlarıyla 19 Mayıs’ları kutlatmayanları... ⬇️

Biz seninle 21 yıldır bir cendere içinde, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, mahruz bir siyasete bir arada direnenleriz. Biz kırmızılı kadınlar, duran adamlarız. Sessizliği, en güçlü çığlığı olanlarız.

Seninle bir gece ansızın bir park için kendimizi nasıl bir ağaca bağladıysak; ⬇️

bugün de ben, memleketin bütün ağaçları için kendimi bir lidere bağladım. Doğru olduğunu bildiğim yoldan gidiyor ve bunun bizi ortak hedefimize taşıyacağını düşünüyorum. Tercihimi endişelerimin gölgesinde değil, umudun ışığında yapıyorum. ⬇️

Senin de kararlarını verirken aynı duygularla hareket ettiğini varsayıyorum. Yollarımız farklı olsa da, aralara sızan ve kalleş kumpaslardan medet uman bedhahlara inat, seninle huzur içinde bir seçim yaşamak istiyorum.

Sana bu mektupla anlatmak istediğim tek bir konu var. ⬇️

Ara sıra şakasını yapsak da, Sayın İnce bir mucit değil. Yeni bir siyasi yol keşfetmedi. Onun; benim gibi Atatürk ilkeleri ışığında yetişmiş; cemaatlerle; ırk, mezhep, dil, cinsiyet üzerinden siyaset yapanlarla; millete üstten bakmayı kendine onanizm şeklinde huy edinmiş ⬇️

sözde aydınlarla uygar bir gelecek kurulamayacağını bilen insanların ucunda hazır beklediği bir yola isim verip, önderlik etmek cesareti dışında bir özelliği ya da görevi yok. ⬇️

Bu görevi de ona verenler yine bizleriz. 2018 yılında nasıl en doğru aday ikimiz için de o idiyse, bugün benim için hala o. Şimdi sen benim adayıma geri çekil baskısı yaparken, bunun beraber direndiğimiz anti-demokratik tutumun en karanlık hali olduğunu fark etmiyor, ⬇️

bana Türkiye Cumhuriyeti’nin kitabeti kudsiyesi olan anayasasında tanıdığı, seçme hakkını elimden almaya yelteniyorsun.

Kıymetli arkadaşım; #Muharremİnce benim oyumun adı değil, önderidir.

Benim oyumun adı ilelebet; Gazi Mustafa Kemal Atatürk, O’nun ilke ve inkılaplarıdır. ⬇️

Bugün Sayın İnce’yi bu ilkeleri korumak görevine atadıysam; bu, yarın bu görevi ondan daha iyi yapacak bir öğretmen bulamayacağım anlamına gelmiyor. Fakat iblis korkusu dahi, beni bu ilkeler yolunda gitmediğini düşündüğüm bir kişiye oy vermeye razı edemez. ⬇️

Bu beyhude çabayı sonlandırmanı önemle rica ediyorum. Ben senin oy verdiğin lideri eleştiriyor, senin oy verme hakkına hadden tecavüz etmiyorum. Aynı ahlakı senden de bekliyorum.

Bugün seninle ayrı yollardan, aynı hedefe yürüyoruz. Sonuç ne olursa olsun, ⬇️

seninle ben ve senin çocuklarınla benim çocuklarım; beraber yaşayacak, beraber yaşlanacağız. İkimizin de istemediği bir sonuçla karşı karşıya kalırsak; yine seninle ben, beraber direnmeye devam edeceğiz. Ne olursa olsun 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde, ⬇️

anayasal haklarını eşit şekilde kullanan Türk vatandaşları olarak, birbirimizi suçlamamayı öğrenecek; ya ortak kör talihimize, ya aydınlık bir geleceğe beraber yelken açacağız. Bu son günlerde sana sabır ve metanet diliyorum.

Sevgi ve umutla,
Bir memleket aşığı.