Tolga Tanolcay Profile picture
May 15, 2023 33 tweets 10 min read Read on X
1. Türkiye'de Hizbullah dedikleri örgüt nedir?

Bu konu bence hala çoğu insan tarafından bilinmiyor. Ben bu konuyu biraz yazsam iyi olacak galiba.
2. Bu oluşumun temelinde aslında iki kişi ve iki tane kitapevi var. Kişilerden birinin adı Fidan Göngör diğeri ise Hüseyin Velioğlu bunlara ister "dindar" deyin ister "İslamcı" deyin. Sonuç itibariyle İslamı savunduklarını iddia eden iki kişi. Bunlardan Fidan Güngör 1981 yılında "Menzil" isimli bir kitap evi açıyor. Bugün bildiğimiz "Adıyaman Menzil" ile bir alakası yok tabii... Burada dindar insanlar kitap okuyor, sohbet ediyorlar vs.
3. Hüseyin Velioğlu isimli şahıs ise 1982 yılında yine Diyarbakır'da "İlim" isimli bir kitabevi kurdu. Bu iki kitabevinde toplanıp kitap okuyan ve sohbetler yapan çoğu Kürt gençlerinden oluşan insanlar, İslamiyeti hakim kılma ve tebliğ etme konusunda fikir ayrılıkları yaşamaya başladılar. Hatta bu fikir ayrılıkları çok sert tartışma ve kavgalara dönüştü.

.
4. Menzil kitabevi (Fidan Güngür) müdavimleri, tebliğin kesinlikle silah kullanmadan ve konuşarak, anlatarak yapılması gerektiğini savunurken; İlim Kitabevi (Hüseyin Velioğlu) müdavimleri gerekirse silah kullanılması gerektiğini savunuyorlardı. Bu tartışmalar yüzünden "İlim" Kitabevi 1987 yılında Diyarbakır'ı terk ederek Batman'a taşındı...
5. Batman'a taşınan Velioğlu burada artık bir örgüt lideri gibi davranmaya başladı ve müdavimlerini birer militan gibi yetiştirme gayreti içine girdi.. Bunun üzerine bu topluluk ikiye ayrıldı ve birbirinden koptu hatta düşman oldular. Fidan Güngör ‘silahlı mücadele’ karşıtı fikirlere sahipti ve kaçırılarak İstanbul’a götürüldü, bir daha da kendisinden haber alınamadı. Güngör, 11 Eylül 1994’den itibaren Türkiye’deki kayıplar listesinde yer alıyor....
6. Menzil ve İlim grubu arasında silahlı çatışmalar oldu ve çok sayıda kişi öldü.

Bu arada gittikçe güçlenen PKK bu iki Dindar grubu tehdit etmeye başladı. Çünkü PKK, ideolojik olarak Kürt gençlerinin dindar olmasını tabanı açısından büyük tehdit görüyordu. 1988 yılından itibaren kendilerine Hizbullah (Allah'ın Taraftarı-Partisi) şeklinde adlandırılan bu iki grup yani Menzil Çevresi ve İlim çevresi artık PKK'nın hedefi haline geldi...
7. PKK artık Hizbullah'ı hedef almıştı. Ama Hizbullahçılar PKK'dan korkup geri adım atmadılar. Şehirlerde adeta PKK' nın başına bela oldular. Özellikle İlim çevresi tam anlamıyla PKK ile silahlı mücadeleye girişti. Ve PKK lıları epeyce ürküttü bu durum. PKK lılar o dönemde Hizbullah'ın devletin istihbarat örgütünün bir aparatı olduğunu iddia ettiler sürekli. Hatta PKK lılar Hizbullah'a Hizbullah demiyorlardı "Hizbukontr" diyorlardı. Yani KONTGERİLLA...
8. Daha açık yazmaya gerek var mı bilmiyorum ama Hizbullah diye adlandırılan örgüt ilk etapta bu amaç için kurulmuş olmasa da PKK'nın tehditleri sebebiyle kendilerini korumak için PKK ile savaşan bir yapılanma haline dönmüştü. PKK da tabanına bu insanları Devlet Ajanı (KONTRGERiLLA) olarak lanse ediyordu.
9. Ben her zaman söylerim 1988-1999 yılları arası Türkiye'nin en karışık olduğu yıllardır. Hüseyin Velioğlu (Hizbullahın Lideri) kimdir, necidir, ne gibi bağlantıları vardır? Bunlar karanlık. Silahlı mücadele taraftarı olmayan ve bölgede sevilen Fidan Göngör nerede, kim kaçırdı, sonu ne oldu? Bu sorular ve cevapları karanlık.
10. Fidan Güngör'ün berteraf edilmesinden sonra bu oluşum Hüseyin Velioğlu tarafından PKK tehditi de kullanılarak terörize edildi. Ve Velioğlu bu oluşumu bir bataklığa sokmaya başladı. Terörize etti. Örgüt mensupları Alkol kullananalar, mini etek giyenlere birkaç kez saçma sapan sataşmalar (ki bunlar bilinçli yapıldı) yapınca Diyarbakır emniyeti bu olaylara müdahale etti. Hatta Gaffar Okkan suikastında bu örgüt üyeleri de şüpheli sıfatı ile yargılandılar.
11. Hizbullah'ın adı bazı Kürt işadamı, Kürt siyasetçi ve Kürt gazetecilerin tehdit edilme, kaçırılma olaylarına karıştı. Bu ihbarlar üzerine başlatılan arama ve operasyonlar sonucunda örgüt lideri Hüseyin Velioğlu Ocak 2000 tarihinde İstanbul Beykoz'da bir evde sıkıştırıldı ve çatışmada öldürüldü. Bu çatışmada Hizbullah’ın askerî kanat sorumlusu olduğu iddia edilen Cemal Tutar ve örgütün üst düzey yöneticilerinden biri olduğu iddia edilen Edip Gümüş gözaltına alındı...
12. Örgüt Velioğlu’nun ölümüyle birlikte örgütte gözle görülür şekilde çözüldü. Birçok davalar açıldı. Bu sırada örgüt evi olarak adlandırılan evlerde mezarlar bulundu. Domuz bağı ile bağlanan ve işkencede öldürülen insanların mezarları olarak adlandırılan bu mezarlar örgütün neredeyse simgesi oldu. Hizbullah mahkemesi Aralık 2009'da sonuçlandı. Zanlılar çeşitli sürelerde hapis cezalarına çarptırıldı, Cemal Tutar ile Edip Gümüş’ün de aralarında bulunduğu 16 kişiye müebbet hapis cezası verildi.

Öte yandan Hizbullah baskınlarında el konduğu belirtilen çok sayıda işkence kasetiyse hiçbir zaman kamuoyuyla paylaşılmadı, içerikleri açıklanmadı.
13. Militan faaliyetler yaptıkları öne sürülerek tutuklanan Hizbullah'ın 23 üyesi, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan, "Mahkeme kararı olmaksızın tutuklu kalma süresini 10 yıl ile sınırlayan" tasarı değişikliği doğrultusunda, 4 Ocak 2011'de tahliye edildi. Ancak adli kontrol kapsamında karakola dönmeyen Hizbullah üyeleri kayıplara karıştı.
14. Öte yandan "Menzil Kitabevi" çevresi ise tutumlarını değiştirmemişler, silahlı mücadele fikrini benimsememişler ve İslamı bir yaşam tarzı olarak, tebliği de konuşarak, anlatarak uygulama fikri ile varlıklarını devam ettirmişlerdir.

Hizbullah adı verilen bu yapılanma 2000 yılından itibaren yoktur. Toplam 8-9 yıl süren bu örgütün yapılanması ile ilgili pek çok soru işareti vardır.

Adeta milli olmayan bir derin devlet Dindar Kürtleri terörize etmeye çalışmış, sonra da pasifize etmiş, PKK'nın bölgede tek başına kalmasını sağlayarak iyice Kürtlerin başına musallat etmiştir.

Bu dönem çok çok iyi araştırılmalıdır.
15. Öte yandan PKK 40.000 insanımızı öldürmüş, kümülatif olarak devlete 3 trilyon dolar maddi zarar vermiş, vermeye devam eden, öte yandan Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'de farklı adlarla eylemlerine devam eden bir örgüttür.

PKK 'nın yaptığı bazı terör eylemlerini lütfen şu flooddan okuyarak hatırlayalım;

16. Peki Hizbullah adı verilen bu örgüt, kaç asker, kaç polis, kaç öğretmen, kaç bebek, kaç kadın ya da özetle kaç vatandaş şehit etti ve öldürdü...

Mesela hangi köyde Hizbullah Terör Örgütü tarafından şehit edilen bir Mehmetçiğimizin mezarı var...

Kaç canlı bomba ile şehir merkezlerinde eylem yaptı?

Kaç kere yollara mayın döşedi...

Bununla ilgili hemen hemen hiç bilgi yok.... Mezar evlerde domuz bağı ile öldürülen insanlar, bazı faili meçhuller var...

Rakam yok...
17. Hizbullah ile ilgili en çok dile getirilen iddia Ali Gaffar Okkan suikastidir. Özellikle Hüdapar'ın Cumhur İttifakına dahil olmasından sonra bazı gazetelerde bu suikasti Hizbullah ile ilişkilendiren yazı ve haberlerde bir artış gözlenmiştir. Bilindiği üzere Gaffar Okan Diyarbakır Emniyet Müdürüyken 24 Ocak 2001 tarihinde makam aracında şehit edilmişti.

Suikasti tam olarak kimin işlediği açıkçası net değildir. Hala ispat edilememiştir.
18. Daha önce de ifade ettiğim gibi 1988-1999 (hatta 2002) arası yıllar Türkiye'nin karanlık yıllarıdır. PKK'nın terör estirdiği, doğu Güneydoğu başta olmak üzere faili mechullerin, suikastlerin, ekonomik krizlerinin, koalisyon krizlerinin olduğu çok sancılı yıllardır.

Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Cem Ersever, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okan, Necip Hablemitoğlu... Ve daha sonra (2007) de Hrant Dink... Bu faili meçhullerden sadece birkaçıdır. Belki yüzlerce faili meçhul cinayet daha vardır.
19. Yine o yıllarda Gladyo (kontrgerilla), Batı Çalışma Grubu, JİTEM gibi içeride yada dışarıda oluşturulduğu iddia edilen farklı oluşumlar devlet içinde başka bir yapı olarak bazı dizaynlar yapıyordu. Yani devlet içinde devlet olan bu yapılar kendilerine göre bir takım işlere karışıyorlardı.

Bunların çoğuna toplu bir ifade ile derin devlette deniyordu... Bu konunun çok ayrıntısına girmeyelim...

Tekrar konumuza dönecek olursak, bu derin yapılar özellikle Doğu ve Güneydoğu'da bilinçli bir takım manipülasyonlara da imza atıyorlardı.

Örneğin Hüseyin Velioğlu kimdi ve bu derin yapılarla nasıl bir bağı vardı?
20. Neden İslami yaşam tarzını benimseyen, silaha karşı olan insanları, silahlı mücadeleye yönlendirdi? Neden Diyarbakır'dan Batman'a taşındı, neden kendisi ile aynı siyasi görüşten olan insanlarla mücadele etti, neden Fidan Güngör kaçırıldı ve yok edildi? Batman'da yukarıda bahsettiğimiz derin yapılarla nasıl bir bağı oldu? Bunlar karanlık....

Çok farklı iddialar var. Mesela İstanbul'da çatışmada ölmediği ve derin güçlerin adamı olarak ölmüş gösterildiği ve başka bir ülkeye kaçtığı. Yani hala yaşadığı yönünde iddialar var.
21. Birde dikkat çeken konu Hüseyin Velioğlu taraftarlarının bir süre sonra Şia yazarlarının kitaplarına yöneldiği ve aralarında İran sempatisinin artması.

Normalde Mısırdaki İhvan-ı Müslimin ekolüne benzeyen yapıyı, İlimciler (Hüseyin Velioğlu ekibi) İrancı bir tarafa kaydırıyorlar. Burada da istihbari bir müdahele kokusu olduğunu iddia edenler var.
22. Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesi (Ortadan kalkmasının ardından) örgüt tamamen yok oldu. Silahlı mücadele fikri tamamen gündemden düştü. Zaten silahtan yana olmayan Fidan Güngör ekibi ve aynı görüşten olanlar 2004 yılında legal yollarla Mustazaflar Derneğini kurdular. Bu dernek 2012 yılında artık olmayan Hizbullah'a hizmet ediyor gerekçesiyle kapatıldı. Dernek yetkilileri ileriki dönemlerde bunu FETÖ'nün kumpası olduğunu iddia ettiler ve dernek yaptığı itirazların sonucunda ancak 2022 yılında tekrar açıldı ve faaliyetlerine devam ediyor.
23. Buradan Hüda Par konusuna kısaca girmek farz oldu :))

Hüda Par (Hür Dava Partisi), Mustazaf Der'in 2012 yılında kapatılmasından sonra kurulan legal bir partidir. Yukarıda da belirttiğim gibi Fidan Güngör felsefesini benimseyen yani teröre ve silaha karşı olan dindar olan ve çoğu Kürt olan, insanlar tarafından kurulun bir partidir. Kendilerini böyle ifade ediyorlar. Batman, Bingöl, Elazığ, Urfa, Adıyaman, Muş, Bitlis gibi Doğu ve Güneydoğu illerinde 2018 seçimlerinde %1 ila 4.5 arasında oy almıştır.

Okumak isteyenler için tüzüğünün linkini buraya bırakıyorum

hudapar.org/pdf/tuzuk.pdf
24. Hüda Par'ın en belirgin özelliğinin anti-seküler olması.

HDP ile aralarındaki sorunun da buradan kaynaklanıyor... HDP’yi doğrudan seküler bir parti olarak görüyorlar. Hiç sevmezler. Bu nedenle Hüda Par kitlesi HDP’ye asla oy vermez, bir araya gelmez.

MHP’ye o verirler ama HDP’ye ASLA oy vermezler.

Buradaki tek kriter de sekülerlik. Sadece HDP değil diğer bütün Kürt partilerin hepsinde az da olsa seküler bir damar var. HÜDA PAR hariç

(Bu cümle Akademisyen Dr. Ecevit Kılıç'tan aynen alınmıştır)
25." Dikkat: HÜDA PAR’ın belirgin önceliği "Kürt sorunu" ve bu sorunun getirdiği problemlerin çözümü DEĞİLDİR... İslamdır...

“Parti programlarında özerkliğin, federasyonun veya benzeri modellerinin tartışılabileceğinin yazılmasının önemi yok. Öyle bir öncelikleri yok."

Sonuçta siyaset yapıyorlar ve bir Kürt partisi. Kürtlerin genel taleplerine veya önceliklerine ayak uydurmaya çalışıyorlar.

Ama bütün siyasi faaliyetleri, eylemlerinin ve gündelik yaşamlarının dili Kürtçe.

Bundan asla taviz vermezler. İbadetleri Kürtçe yaparlar. Kürtçe ilahi müzik yaparlar. Aile bazlı bir parti örgütlenmeleri vardır. Etkinliklere bütün aile gider, dört yaşındaki çocuk dahil. O nedenle etkinliklerde gördüğümüz aslında partinin bütün tabanıdır. Tabanını de en güçlü olduğu yer son yıllarda Bingöl'dür"

Yukarıdaki Cümle: Euronews'ten alıntıdır.
26. Şimdi konuyu toparlayalım.

Hizbullah denilen örgütün ortaya çıkışı ve yok oluşu Türkiye'nin en karanlık yılları diyebileceğimiz yıllar arasında olmuştur. Örgüt lideri olarak adlandırılan kişinin kimliği ve ortadan kayboluşu soru işaretleriyle doludur. Barıştan yana olan Fidan Güngör'ün ortadan kaybolması ve hala haber alınamamsıı enteresandır. Gaffar Okkan suikasti konusu da bir sürü soru işareti taşımaktadır. Bu konuları devlet aydınlatmalıdır. Aynı dönemde yüzlerce faili meçhuller de aydınlatılamaıştır hala.
27. Bu ülkede yıllarca "PKK silahı bıraksın gelsin HDP olarak legal platformda siyaset yapsın" denildi. PKK hala silah bırakmadı, kendini fesh etmedi, hatta Suriye ve Irak'ta ABD desteğiyle şubeler açtı ve palazlandı. HDP, hiç bir zaman PKK'yı bir terör örgütü olarak tanımlamadı. Hatta sırtını PYD, YPG ve PKK ya dayadığını en üst ağızdan itiraf etti. Hatta yine en üst ağızdan "Apo'nun heykelini" dikeceklerini söylediler.
28. Örgütün Suriye ve Irak kolu, adı geçen ülkelerin kuzayinde kantonlar kurdu. Bu kantonlar birleşip Kürdistan'ı kurmak amacındaydı. Türk ordusu bu oyunu bozdu. Ama içerideki HDP'liler Afrin benzeri bir yapılanmayı Türkiye'de de yapacağız diyorlar. Güneydoğu ve Doğu illerinde özerklik istiyorlar.

Bu örgüt 40.000 insanımızın şehit etti/Öldürdü. Toplamda 3 trilyon dolar zarar verdi.
29. Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu diyor ki;

"Biz Hüda-Par olarak her platformda teröre lanet okuyoruz. Asla Hizbullah'ın devamı değiliz, takiyye yapmayız. Biz bir Türkiye partisiyiz. Bizim ırk değil İslami hassasiyetimiz vardır. Türkler bizim kardeşimizdir. Ama Allah bizi Kürt olarak yarattı. Buna saygı duyuyoruz, herkes de duymalıdır. Biz Legal platformda bir parti olarak faaliyet gösteriyoruz. Albayrak bizim bayrağımızdır. Allah aşkına açın tüzüğümüzü okuyun".
30. Türk Devletine ve Milletine düşman olan herkes, ister etnik, ister dini nedenlerle Büyük Türk Devletine savaş açan herkes bu floodı yazan kişinin düşmanıdır.

Mazlumların sığınağı olan bu Kutlu devletin ve bu aziz milletin sevdalısıyız. Kimseyi de çıkar, menfaat için aklamayız. Okuduklarımızdan çıkardığımız temel sonuç şudur: Beyan esastır.

Hüda Par legal bir partidir, sırtını "HDP'nin PKK ya dayaması" gibi bir terör örgütüne dayamamaktadır. Silah kullanmamaktadır. Albayraklarla miting yapmaktadır. 2012 yılında kurulmuştur. Aksini ispat eden varsa bunu belgelerle ispat etmek zorundadır. Ne olduğu belli olmayan Hizbullah'ın mirasını üstlenmek zorunda değildir. Ve zaten bunu reddetmektedir.

Vesselam...
32. Hüda Par Genel Baskanı Zekeriya Yapıcıoğlu Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener'e açtı ağzını, yumdu gözünü...

Yazımızin özeti gibi👇
33. Hüda Par'ın "2023 Seçim Vizyon Belgesi" aşağıda... Mesela "Sizi rahatsız eden ne var burada" diye sorun muhataplarınıza...

Hüda Par 2023 Seçim Vizyon Belgesi

Türkiye, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken çok önemli ve kritik bir kavşağa girmiştir.

Ekonomiden savunma sanayiine, eğitimden sağlığa tüm alanlarda dışa bağımlı ve dış etkilere alabildiğine açık bir yönetim anlayışından son 20 yılda uzaklaşılmış ve milletimiz lehine önemli değişiklikler ve ilerlemeler kaydedilmiştir.

Bu süreçte yetkisini milletten almayan azgın bir azınlığın tahakkümüne imkân sağlayan vesayet odakları geriletilmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle birlikte sadece millet iradesi doğrultusunda ülke yönetmenin imkânı yakalanmıştır.

Müslüman halka ideoloji ve yaşam tarzı dayatan, inanç değerlerimizle kavgalı, Kürt meselesini var eden, Kürtlere karşı ret, inkar ve asimilasyon politikalarının mimarı bizzat CHP zihniyetidir. Bu zihniyetin Cumhurbaşkanı adayına karşı ülkedeki sorun ve sıkıntıların çözüme kavuşturulması için umut olmayı sürdüren tek aday olan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın ilk turda kazanması için seçim kampanyası boyunca gayret göstereceğiz.

2023 parlamento seçimleri, ülkenin yeni yüzyıl tasavvuru için büyük bir imkân ve umuda dönüşmüştür. İkinci yüzyılın ilk meclisi, birinci yüzyılın ilk meclisinin taşıdığı ruh ve heyecanla ülkeyi yeniden inşa ve ihya etmek için tarihi bir görev üstlenmeye adaydır.

İnşallah HÜDA PAR olarak, ilke ve prensiplerimiz ışığında, sarsılmaz inancımız ve kırılmaz irademizle 14 Mayıs 2023'te meclisteki yerimizi alacağız.

Vesayetten ve ideolojiden arınmış, ötekileştirmeyen, inanç ve yaşam tarzı dayatmayan, temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan, toplumun inanç değerleriyle örtüşen, yerli, sivil ve adil bir anayasa için,
Hukuku olmayan ve bu sebeple sözde kalan Türk-Kürt kardeşliğinin dil, kimlik ve bölgesel kalkınmışlık farkının ortadan kaldırılması suretiyle gerçek anlamda kardeşliğin tesisi için,
Faize dayalı kapitalist ekonomi modelinin terk edilmesi için,
israf, rüşvet ve yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi için, gelir dağılımında adaletin sağlanması, yoksulluğun bitirilmesi ve refahın tabana yayılması için, asgari ücretin insani ücret olması için, sosyal adaletin sağlanması için,
Kamuda kadrolu ve sözleşmeli personel ayırımına son vererek eşit işe eşit ücreti sağlamak için,
Olası depremlere yönelik ciddi ve kapsamlı bir hazırlık yapılması ve depremzedelerin yaralarının bir an önce sarılması için,
Tarıma dayalı sanayinin teşvik edilmesi, çiftçinin ürününe "değerinde alım" garantisi verilmesi, yerli SİHA kadar önemli olan yerli tohum ve gübre üretmek için,
Çalışma koşulları cazip hale getirilerek beyin göçünü tersine döndürmek için,
Yuva kurmada ve iş bulmada gençlere destek verilmesi ve devlet eliyle evlilik fonu kurulması için,
Devlet kurumlarına personel alımlarında ehliyet ve liyakatin gözetilerek fırsat eşitliği sağlanması için,
Yeni nesillere bilgi ve becerinin yanında ahlak eğitiminin de verilmesi için,
Dinamik ve üretken bir mesleki eğitim sistemine geçilmesi için, Kadına yönelik her türlü şiddetin ve istismarın önlenmesi, şiddet ve istismar vakalarının sebepleri ile mücadele etmek için,
Kadının çalışma şartlarının fıtratlarına ve insan haysiyetine uygun hale getirilmesi için,
Aile kurumunun nesli ifsat eden zararlı akımlara, karşı korunması ve güçlendirilmesi için,
Genel ahlaka ve aile yapımıza aykırı yayınlara karşı toplumu korumak için,
6284 sayılı kanunun değiştirilmesi ve süresiz nafaka uygulamasına son verilmesi için,
Evlilikte 25 yılını tamamlayan kadınlara emeklilik maaşı bağlanması için,
Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin islahını öncellemek, genç evlilik mağdurları ve hasta mahkumlar ayıbından kurtulmak için,
Gençliği tehdit eden uyuşturucu, kumar ve alkol bağımlılığı ile etkin bir mücadele için,
Ülkenin dış politikasının, adalet ve hakkaniyet temelinde şekillendirilerek, daima zulme karşı ve mazlumdan yana bir duruş sergilenmesi için,
Mescid-i Aksa'nın ve Filistinli kardeşlerimizin siyonistlerin olmayan insafına terk edilmemesi için
Yüreğinde insan sevgisi ve memleket sevdası olan herkesle bizim;
Emeğimiz ortak, kazancımız büyük Vicdanımız ortak, insanlığımız büyük
Düşmanımız ortak, irademiz büyük Saygımız ortak, inancımız büyük Yaramız ortak, çaremiz büyük Endişemiz ortak, umudumuz büyük
Acımız ortak, kardeşliğimiz büyük Muradımız ortak, sevincimiz büyük, Tarihimiz ortak, geleceğimiz büyük.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Tolga Tanolcay

Tolga Tanolcay Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @TanolcayDr

Aug 21, 2024
1. Türk Kahvesi'nin Fransa'ya ilk gidişi aynı zamanda ilginç ve güzel bir hikayedir. Okumak isteyenler buyursun :) FLOOD

Hikâyemizin kahramanı Süleyman Ağadır. Image
2. Süleyman Ağa, Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın önerisiyle 4. Mehmet tarafından Fransızlarla önceden yapılmış antlaşmalarla ilgili olarak Fransız Kral’ına elçi olarak gönderilmiştir. Bu vesile ile kahvenin Avrupa’ya yolculuğu başlamıştı. Image
3. Süleyman Ağa'nın elinde IV. Mehmet tarafından Fransa'yı uyarmak amacıyla yazılmış bir mektup vardı ve bunu Fransa Kralı 14. Lui'ye bizzat kendi verecekti. Haberi alan Fransa Kralı Lui Osmanlı elçisine üstünlük taslamak için çok büyük bir tören tertip eder. Image
Read 14 tweets
Dec 10, 2023
1. Ehl-i Kitabın kitaplarını ve kaynaklarını pek tanımıyoruz.

Eminim çoğunuzda Eski Ahit, Yeni Ahit, İncil, Tevrat, Talmud, Zebur, Torah, Kabala gibi kavramlar kafa karışıklığına neden oluyordur.

Şu durum net; onların kitapları bizim bildiğimiz gibi değil.

Peki nasıl? FLOOD Image
2. Hadi bu kavramları biraz olsun netleştirelim, çünkü bazı şeyleri yanlış biliyoruz. Bunları anlamadan birçok konuyu da yorumlayamayız… Ama önce şunu bilmemiz lazım. Bizim Tevrat, Zebur ve İncil’den anladığımızla Hristiyan ve Yahudilerin anladığı şey aynı değil. Image
3. Öncelikle şunu belirtelim;

Kuran’ı Kerim Hz. Davud’a indirilen kitaba Zebur; Hz. İsa’ya indirilen kitaba İncil adını verir. Hz. Musa’ya da kitap indirildiğini bildirir ama Hz. Musa’ya net bir ifade ile Tevrat’ı verdik demez. Kuran ‘da Tevrat, Yahudilere indirilen kutsal kitap olarak geçer. Aslında Kuran tahrif edilmemiş kitaplardan bahseder. Kuran’ın tahrif dediği şeyi Floodı okurken daha iyi anlayacaksınız. Ehli Kitap'da durum çok farklı..Image
Read 61 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(