Bugün, Türkan Saylan'ın aramızdan ayrılışının üzerinden tam 13 yıl geçti... O, her zaman Türkiye için canını dişine takan bir vatan sevdalısı oldu.
Hadi gelin, onun Türkiye için yaptığı birden fazla fedakarlığı hatırlayalım...
"Cumhuriyet nedir?" sorusuna verilebilecek en doğru cevaplardan biri, belki de Türkan Saylan...
İnsanların korkulu rüyalarından biri olan cüzzam hastalığına karşı başlattığı çalışmalarla, Türkiye'de bu hastalığın tedavisinde en etkin rolü olan kişi,
Ve okuma imkanı sağlanamayan öğrencilerin Türkan annesiydi o.
Kurucularından olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birçok kardelene yol gösterici, destekleyici ve moral verici bir rol model olmuştu.
Hayatını kız çocuklarının eğitimine adayan koca yürekli biriydi kısacası.
Ve her zaman, tıp ve eğitim alanında yaptığı çalışmalarla cehalete düşman bir laik Cumhuriyet kadını imajı çizdi.
Son derece ileri görüşlü olan bu güzel insan, kendini öğretmeye, aydınlatmaya adadı.
Ancak yaşamı boyunca birçok söylentiye konu oldu, iftiralara maruz kaldı ama
yine de yılmadı.
1999 yılında yani tam 23 yıl önce,FETÖ sorununu anlatıp,uyarmış ve ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekmişti.Örgütün,devlet kadrolarına,eğitime,askeri kadrolara nasıl sızdığını ve kimliklerini nasıl gizlediklerini anlatmıştı. Ama,tabii ki kimse onu dinlememişti...
Ancak bu açıklamaları yüzünden, hayatının sonuna kadar kendisine karşı olanlarla mücadele etti ve karanlık günler peşini bırakmadı.
Ergenekon soruşturması kapsamında ÇYDD ve ÇEV yöneticilerine, Ergenekon terör örgütüne üye olma ve hukuka aykırı
olarak kişisel verileri kaydetmek suçlamalarından dava açıldı.
Ve 13 Nisan 2009 tarihinde Türkan Saylan'ın Arnavutköy’deki evinin kapısını terörle mücadele ekipleri çaldı... Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkacağını unutarak...
Kanser hastası olan Saylan, bu süreçte daha da yoruldu ve maalesef hastalığı hızla ilerledi.
Son saatlerinde ise kızım dediği Ayşe Yüksel’e gözlerini dikip son sözlerini söyledi:
“Gelecek daha güzel olacak.”
18 Mayıs 2009 tarihinde yüz binlerce insanın hayatına değen o
özel kadın, bu dünyadan ayrıldı. Ama yaptıkları, aydınlanma mücadelesine kattıkları yetiştirdiği çocuklarla devam ediyor.
Her şey için teşekkür ederiz Türkan Saylan, sen iyi ki vardın!
Zincirlikuyu mezarlığında “Halil Düldül” adında bir belediye çalışanı, her gün akrabası veya yakını dahî olmayan bir mezarın, her sabah çiçeklerini sulayarak başında duâ okuyor.
Bu vatandaşa birisi soruyor;
“Sen neden bunu yapıyorsun..?!”
Adam buruk bir sesle ve gözleri nemli nemli;
“Benim kızım bu kişinin bursları ile üniversiteyi okudu..” diyor.
İşte bu vatan sevdalısı kimdir anladınız mı...?!
30 bin üniversite öğrencisine burs veren, 28 kız yurdu, 56 okul yaptıran ATATÜRKÇÜ dürüst helâl lokma yemiş
Türkan Saylan’dır.
Bilginiz olsun istedim...🍃 #SerkanAkkoç
Aramızdan ayrılışının 14. yıldönümünde
Prof. Dr. #TürkanSaylan hocamızı rahmetle, sevgiyle, ve minnetle anıyoruz…
Nurlarda uyu Türkan Anne...🇹🇷🤲🖤💐🙏🏻
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Atatürk aslında bir Sabetaycıymış(!)...
Kestane pazarı camisi Sabetaycıların kutsal mekanıymış..
Eee!
Fetöcüler için de Kestane pazarı camisi kutsalmış...
Dolayısıyla Fetönün arkasında Atatürk varmış!
*
Temel bir gün yarışmaya girer ve birinci olur. Buna da ödül olarak düz mantık kitabı verirler. Tabi temel de düz mantık ne diye anlamaz ve ödülü veren adama sorar. Adam başlar anlatmaya:
+Evinde akvaryumun var mı ?
-Evet var.
+O zaman içinde su da vardır.
-Evet var.
…+Su varsa balık da vardır.
-Evet
+Hayvanları da seviyorsun demek ki.
-Evet seviyorum.
+Hayvanları seviyorsan insanları da seversin.
-Evet
+insanları seviyorsan kadınları da seviyorsundur.
-Evet.
İBRAHİM KAYPAKKAYA KİMDİR
1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya Köyü'nde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı.
Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi - Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya,
6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Millî Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya,
LÜTFEN OKUYUN ATATÜRK'Ü DAHA ÇOK SEVECEKSİNİZ!
Atatürk'ün sol gözüne dikkatlice bakıldığında, özellikle bazı fotoğraflarında sol gözünün bir miktar şehla(şaşı sayılamayacak kadar kayma) olduğu görülebiliyor.
Kuzey Afrika'da ki son toprağımız Trablusgarp'ta savaşırken bir
İtalyan savaş uçağı bir bombandırman yapar.
Fuat Bulca olayı şu şekilde anlatıyor:
- Biz harabeler içinde mücadeleye devam ederken Mustafa Kemal’in yanındaki az sayıda arkadaşı ile Kasr-ı Harun’un merkez binasına kadar ilerlediği ve buraya daldığı görüldü.
- İşte bu sırada gökyüzünde bir gürültü duydum. İki İtalyan hücum uçağı çok alçaktan uçuyor ve bizim arkamıza saldırarak bombalarını koyuveriyordu.
- Mustafa Kemal’in yanına vardığımda onun yüzünü tanınmaz bir halde buldum. Bir elinde kılıcı vardı,
🏺🎨🚵♂️
ORTADOĞULULUK NEDİR? UMARIM OKURSUNUZ...
*
Okuduktan sonrada paylaşacağınıza inanıyorum.
Merak etmeyiniz yazı sizi yemeyecek
Siz okuyunca kendi kendinizi yiyeceksiniz
Ülkemiz Ortadoğulu bir zihniyet tarafından,
Ortadoğulu bir üslupla yönetiliyor ve görünen o ki yakında tamamen Ortadoğu’ya dönüşeceğiz.
Ortadoğululuk nedir bilir misiniz?
-Ölümü yüceltip güzel yaşamayı aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Dini yüceltip bilime kayıtsız kalmak Ortadoğululuktur.
-Lideri yüceltip, iyi sistem kurmayı aşağılamak Ortadoğululuktur.
-İmanı yüceltip aklı aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Duyguları yüceltip mantığı küçümsemek Ortadoğululuktur.
-Müteahhitti yüceltip, mühendisi aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Üniversiteleriyle değil,
Aşağıda gördüğünüz fotoğraf Titanik mi?
Hayır değil onun adı Karadeniz vapuru..!
Bizzat Mustafa Kemal'in projesiydi, yüzen fuar'dı, dünyada ilkti.
1924 de satın alındı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi.
Aslında siyahtı Haliç'e çekildi bembeyaz boyandı kuğu gibi oldu. 1926 Cumhuriyetin ilanından sadece 3 yıl sonra hazırdı.
Mustafa Kemal Mudanya'dan bindi son denetlemeyi bizzat yaptı. İçinde Türk Malı ürünlerden oluşan bir sergiydi. İçinde üzüm, incir, Hereke halıları,
Kütahya çinileri, lokum, Edirne sabunu, nakışlar, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık tamamı Türk Malı ürünlerden oluşan sergiydi. Sergi salonları Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti.İbrahim Çallı gibi