Gün geçmiyor ki Erdoğan'a oy vermek için bir sebep daha çıkmasın.
İzmirlilerin ülkedeki herkesin İzmir’e aşık olduğu, sevmediğini söyleyen herkesin de aslında İzmir’i kıskanan birer yobaz olduğunu sanma delüzyonu hiç bitmeyecek sanırım. Çok samimi söylüyorum, 60’tan fazla il gördüm ve Türkiye’de en sevmediğim ilk 5 şehirden biri İzmir gençler.
Bu Tunç Soyer beye de bir iş kapsamında bir çalışma yaptık geçen sene. En fazla 2 ayda bitmesi gereken iş tam tamına 10 ay sürdü. Süreçte maruz kaldığım saçmalıkları da katınca en son bir daha kendileriyle asla çalışmayacağıma dair söz vererek bitirdin işi. Öyle severim izmir’i.
Hiçbir önyargım veya siyasi artı/eksi bağlantım olmaksızın her partiden belediyeyle iş yaptım 15 senede. Tecrübelerime dayanarak konuşursam, çok rahatlıkla söyleyebilirm ki CHP belediyeleri en kötü çalışanlar. Ege Bölgesi insanı genel olarak rahat ve tembeldir zaten. E birleştir.
CHP İzmir belediyesi olunca muhattap, aman yarabbi, o ne saçma zulümmüş öyle. Ve bu arkadaş böyle bir Türkiye mi vaadediyormuş bize şimdi? Sağol, kalsın, ben almayayım. İzmir benim için nedir anlatayım mı? İzmirliler nasıl göründüklerini belki duymak isterler dışarıdan hem.
Öncelikle şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim; İzmir, Türkiye’nin en bağnaz şehirlerinden birisi. Yozgat’la, Kastamonu’yla falan yarışır. Konya’yı net yener. Haricen “bağnaz” teriminin sadece mezhep dinleriyle ilgili bir kavram olduğunu sanacak kadar da cahildir birçok vatandaşı.
İzmirli birçok insan “İzmirlilik” diye bir kimliği taklit etmekten zamanla buna inanmış ve koca şehir devasa bir mahalle dizisine dönüşmüş komple. Öfkeli bakkal, asi hamburgerci gibi tiplemeler var her yerde. Hepsinin ortak yanı ise İzmirli olmanın ne olduğunu çözemediğim gururu.
Neticede de milyonlarca vatandaşı olan bir şehir, bir metropolden beklenmeyecek kadar köylü bir ruha sahip. Daha kötüsü ise bunu da ciddi ciddi samimiyet sanıyor burada yaşayan herkes. Oturup arkadaşınızla bir kafede konuşurken zart diye muhabbetinize dalma cüretleri var mesela.
Dalma nedeni ise genellikle o “İzmirlilik” ruhuyla bağdaştıramadıkları bir şeyi derseniz oluyor. Radikal konulardan bahsetmiyorum ha, gündelik konular bahsettiğim. Yani kendilerini çok aydın falan sanıyorlar ama ben gerçekten bu denli açık mahalle baskısını çok az yerde gördüm.
Mahalle dizisi tiplemesi gibi yaşayan bir ezikseniz ve gerçek bir karakteriniz yoksa İzmir’de az zorlanabilirsiniz, evet. Hani onlarla basmakalıp boktan konularda aynı düşünüyorsanız harikasınız. Ama zıt bir görüşünüzü duyarlarsa akbaba gibi tepenize çökebilir rastgele biri.
Böyle bir şehri orada doğmamışsa, memleketim diye sevmiyorsa kim neden sever hiç anlamıyorum. İzmirlileri zaten geçtim ama İzmirli olmayı İzmir öven insanlar bana çok uzun süredir pek bir işe yaramaz gelirler. Gerçekten sevilecek şehir değil çünkü. İnsanı değil, şehir de kötü.
Haricen bok gibi mutfak kültürlerinde her saçma yemeğe yeni bir isim verip onu yerlere göklere sığdıramamalarını falan zaten geçiyorum ama Ege Bölgesinin bile benim gördüğüm en kötü mutfağı sanırım İzmir’de. Ekmek arası ketçap sosis yiyip ekmeğini öven kimse bana mutfak demesin.
Bitirdim*
İzmirli olmayıp*
Ha güzel ne var? Güzel mezeler, güzel rakı, güzel sofra baya bol var. İçmeden çekemiyorum ben zaten İzmir’i, artık içemeyecek hale gelene kadar kalıyorum işim düşüp gittikçe de. 3 gün yani benim için İzmir. 4. günden itibaren günlerim kavga çıkarmamaya çalışarak geçiyor genelde.
Kavgacı biri de değilim ha, İzmir bunu yapıyor bana. Bir daha bir kafede yan masadan bir dalyarak uzanıp “Aaa köpekler sevilmez mi? İnsanlardan daha iyiler” falan derse peşinen söylüyorum dalarım. “SANA NE ULAN SİKİK ARKADAŞIMLA KONUŞUYORUM” cümlesi ağzıma 40 sefer gelip gitmez.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Ben çok samimi şekilde CHP’nin kapatılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin gerek siyasi, gerek kalkınma, gerekse sosyal uzlaşı anlamda gelişiminin önündeki en büyük engelin bu müzmin muhalefet olduğunu düşünüyorum. Yeni değil, 60’lardan beri aynı terane bu adamlar.
Hani Türkiye kesinlikle daha iyisini hak ediyor ya. Bundan daha iyisi de her türlü çıkar. Ama aday adı altında çıkarıp masaya şak diye bok vursalar, “Biz nesillerdir CHP’liyiz” argümanıyla bağnazca o adaya oy veren ve ülkeyi kurtardığını sanan %20’lik kanser dağılırsa çıkar anca.
Yıllardır buna tepkiyle doğan her oluşuma aynını yaptı CHP. Aynı laflar, aynı kozlar, aynı “ben ana muhalefetim” tavrıyla tüm muhalifleri toplama girişimi, aynı hüsran. Eskiden burada gücü yetmeyince 20 senede bir orduyu sürüp darbe yaptırıyorlardı, o devran da bitti ama artık.
İnsanların bir değeri olmayan heykelcikleri birbirlerine taktim etme seremonisi üzerinden başarı kıstası yaratmak son derece sınıfsaldır ve buna anlam yüklemek ciddi eziklik göstergesidir. Ödüller saçmadır yani gençler, anlamları yoktur. Kendileri dışında hiçbir şeyi ölçmezler.
Böyle şeyleri söylemeyi sevmem ama madem konu oldu, 20'lı yaşlarımda katıldığım yerli yabancı belli sayıda yarışmada ödülüm var. Girip boş çıktığım yarışma olmadı sanırım. Gel gelelim işin eğlencesindeydim hep. Böyle şeylere anlam yüklenmesini komik düzeyde saçma bulurum çünkü.
Sadece bir yarışmada İngitere’ye davetiye çıkmıştı, onu kaçırmasam iyiydi. Jameson'dan direkt davetiyem de vardı, ama iş etmeyip vizeye geç kaldım ve yetişmedi. Bir hafta İngiltere turlayıp Edgar Wright’la tanışacaktım, workshop’ı o yürütecekti bizim etkinlikte vs, o kötü oldu.
Gençler bu diyeceklerim size bir abi tavsiyesi olsun, kulağızın arkasında dursun; akrabalarına eşini kötüleyenden, elaleme ailesini kötüleyenden, yabancıya ülkesini kötüleyenden, yani kendinden olmayana kendinden olanı kötüleyenden hiçbir bir halt olmaz.
Fransızların karşısına dikilip Türkiye’ye söven birini sırf ödül aldı diye alkışlarsanız, sizden de bir halt olmaz. “Abilerim ablalarım, bizi ülkemizde çok üzüyorlar, oysa siz ne güzel bana ödül veriyorsunuz” diyen bir Sezercik kılıklıyı desteklerseniz ülkenize zarar verirsiniz.
Kazandığı parayı bu ülkeden kazanmış, filmini burada çekmiş, buranın ekmeğiyle, suyuyla beslenmiş, şu an olduğu yerde olmayı bile bu ülke sayesinde edinmiş birisi bu ülkedeki sorunları elin Fransızına böyle ağlıyorsa bir saniye oturup siz düşünün onun adına ne bok yiyor diye.
Behramoğlu’nu nihayetinde tanıyoruz, onu geç de buna beğeni verenlere ne oluyor arkadaş? Kendi halkına karşı nasıl bir kin, nasıl bir üstten bakış, nasıl bir nefret bu ya? Kime neyin dersini veriyorsunuz siz? Dirhem göstermediğiniz saygının senedini neye dayanarak kesiyorsunuz?
Hiç kusura bakmayın ama zerre ders almaksızın bu mesnetsiz ahmak elit tavırda hala ısrarcı olduğunuz için muhtemelen yarın o ilk grupta saydığınız taş çatlasa %10-15’lik kesimin beraberinde, sizinle aynı safta olmaktan utanan milyonlarca insan neticenizi 🫶 şu hale getirecekler.
Hemen her büyükşehir dahil sokaktaki her iki kişiden birisinin oy verdiği bir partiyi katılımcı bir demokraside yok etmeye çalışan, ona oy veren seçmeni aşağılayan, iradesini açıkça hiçe sayan, halktan alenen iğrenen ve halkçı olduğunu iddia eden zihniyetten sadece iğreniyorum.
7 zeka yaş için seçim videosu çıkmış. Bu seçimde Millet İttifakı'nın en sevimli girişimi terör desteğini gizlemeye çalıştıkları kısım oldu sanırım. E oradan gelecek oya muhtaçlar, ama milliyetçiler de lazım, "İstemem yan cemime koy" diye götürdüler resmen.
Hala aksini iddia eden varsa da aşağıdaki 4 görseli sırayla inceleyip kendi bir açıklama getirsin. Sizin birilerinden yana olduğunuzu söylemiyor olmanız; birilerinin sizden yana olduğu, bunun sizin hoşunuza gittiği ve bizim de bunu bildiğimiz gerçeğini değiştirmiyor çünkü malum.
"Millet İttifakına oy verenler teröristtir" demiyorum bakın, bunu böyle alıp "Hee zaten herkes terörist" gibi aptalca kartınız sürmeyin. Ben şunu diyorum; siz Erdoğan'ı gönderme yolunda teröristlere kucak dansı yapıyorsunuz. Yani durum daha kötü bence. Keşke terörist olsaydınız.
Muhtemelen Cumhuriyet tarihinin en rezil seçim kampanyasını yürüttü herif resmen ya. Taban tabana zıt her görüş ve düşünce için bir cümlelik bir vaadi mutlaka var. Doğru cümleye bakarsan iyi, ama tam tersi de var işte sorun o. :D
Demirtaş’ın serbest kalmasını mı istiyorsun? Bana ver. Ülkücüsün ve terör bitsin mi istiyorsun? Sen de bana ver. Özerk yönetimler mi? Bana ver. Ülkenin bütünlüğü mü? Sen de ver. Mülteciler gitsin mi istiyorsun? Ver. Ses etmeyelim kalsın mı? Sen de ver. Özetle hepiniz bana verin.
Sosyal konuları geç, ekonomik vaadler de öyle. “Ekonomiyi düzelteceğim” diyor, sonra devlet hazinesinden kredi kartı borçlarını ödemekten, emekliye para dağıtmaktan, altın dağıtmaktan, bilmem kaç memur almaktan falan bahsediyor. Çok söylendi ama adam cidden tüm tuşlara basıyor.