Ailesinden 30, Aşiretinden 300 şehit veren Goyan Aşiret lideri Gazi Hazım Babat.
Olay örgüsü ilk olarak Şırnak’ta Hanke Dağı’nın eteklerinde yer alan Ayrım Köyünde başlıyor.
1985 yılında PKK’nın Doğu ve Güneydoğu’da varlığını hissettirmesi sonucu bazı aşiret liderleri ve aile önde gelenleri Devlet safında yer alıyor ve köylerini basan, çocuklarını dağa kaçıran PKK’ya karşı devlet ile ortak hareket etmeye başlıyorlar.
Hazım Babat’ın babası Ferhan Ağa’da PKK’ya karşı devlet yanlısı cephede yer alıyor, PKK’nın kendi köylerinde etkinlik kurmasına izin vermiyor. 1987 yılında PKK, Ferhan Ağa’ya örgüte katılmalarını ve örgüt safında yer almalarını istiyor.
Ferhan Ağa ve ailesi bu teklifi reddettikten sonra PKK tarafından tehditler başlıyor. PKK tarafından gelen tehditlere aldırış etmeyen Ferhan Ağa ve ailesi 7 Mart 1986’da Kürt düşmanı PKK’nın hain kurşunlarının hedefi oluyor.
Ferhan Ağa, kardeşi ve çocukları şehit oluyor.
İlerleyen aylardaki başka bir saldırıda ise Hazım Babat ayağından vurularak gazi oluyor, Babat ailesinin evleri ve ağılları PKK tarafından yakılıyor, hayvanları telef ediliyor.
Hazım Babat ve ailesi gördükleri baskı ve katliam sonrası yaşadıkları yeri terk ediyor Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Şenoba’ya yerleşiyorlar.
Güvenlik korucusu olarak ailesiyle birlikte PKK’ya karşı babasının yaptığı gibi mücadeleye devam ediyor.
Onlarca yıl boyunca ailesi ve kendisi TSK ile omuz omuza aynı mevzide PKK’ya karşı savaşıyor, Şırnak’ta teröre lanet mitingleri düzenliyor. Şırnak’ta nice kandırılan halkı, aşiret liderlerini teröre karşı uyandırıyor, devletimizin safında yer almaya ikna ediyor.
Öyle ki 1990’larda terör örgütünün en güçlü zamanlarında bile Şırnak Meydanın’da “Buradayız yüreğiniz yetiyorsa gelin” diyerek PKK’ya meydan okumuştur.
Yine 2000li yılların başlarında Şırnak'ta korucubaşı sıfatı ile Murat Karayılan'ı Cudi'ye çağırdığı konuşması.
Gerek ailesiyle gerek aşiretiyle PKK’ya karşı çetin bir mücadele verip acı bedeller ödemiş birisidir kendisi.
Askerliğini Şırnak-Şenoba’da yapan birçok vatandaşımızın gönlünde aile olarak taht kurmuşlardır. 40 yıldır verdikleri mücadelede Hazım Babat kendi ailesinden 30 vatandaşımızı, aşiretinden ise 300 vatandaşımızı şehit vermiştir.
Korucubaşı Nimet Encü abi şehit olduğunda burada Göyan aşiretinden Nimet abinin korucu silah arkadaşı ile konuşmuştuk.
O abi, ben gitsem bile ardımdan çocuklarım onların ardından torunlarım bu devlete hizmet etmeye devam edecek demişti.
Şırnak gibi bir bölgede böyle bir mücadeleyi vermek benim için çok değerli bir şey. Kendisi beni Şenoba’ya davet edip misafirim ol demişti inşallah fırsat bulursam Şenoba'ya gidip bu vatansever insanlarla tanışacağım.
Cehennemin bağrında şeytana savaş açanlara selam olsun.
Kendisi, terörden temizlenen dağlara gidip mangal yapmayı çok sever 😁
2017'de Tümgeneral Aydoğan Aydın'ın şehit olduğu helikopter kazasında, helikoptere ilk ulaşanlar Babatlardır. Hatta birçok korucunun elleri yanmıştır, o helikopterden naaşları hızlıca çıkartmak için.
Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin'in, silah arkadaşı olan emekli korucubaşı Hazım Babatı ziyareti (2023).
Hazım Babat:
"Ben silahımı teslim etmem ve PKK'nın affına sığınmam kanımın son damlasına kadar PKK ile mücadele edeceğiz. Türk bayrağından başka bir bayrak istemiyorum. TC kimlik kartından başka kimlik istemiyorum.
PKK Ermenidir, satılmıştır."
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
2016 yılında Halep'teki muhalifler en çetin günlerini yaşıyordu. Birçok ikmal hatları kapanmış doğudan ve güneyden rejim tarafından kuşatmaya alınmışlardı.
Muhaliflerin, Kuzeydeki tek ikmal hatları Tel Rıfat üzerindeydi.
Tel Rıfat, halkı Arap yoğunlukta kısmi Türkmen ailelerin ve neredeyse hiç denilecek kadar Kürt ailenin bulunduğu bir şehirdi.
Bu zamana kadar bölgede YPG'nin politikası "Kürt halkını koruma ve tarafsız kalma” üzerine kuruluydu yada kendilerini öyle gösteriyorlardı.
Bu sebepten dolayı muhalifler ile YPG arasında birkaç olay haricinde herhangi bir çatışma olmamıştı.
Zaten Tel Rıfat ve Mare savunmasında yer alan Liva el Tevhid isimli ÖSO bileşeni Halep'te rejime karşı mücadele içindeydiler.
Karadeniz, kurulduğundan bu yana PKK tarafından her zaman ukde ile bakılan bir bölge olmuştur. Zira Karadeniz Bölgesi dağları geniş ve binlerce militanı barındıracak kadar sık ormanlıklarla kaplıdır.
Vur-kaç eylemlerine girişmek veya taktik amaçlı terörü her dönemde inisiyatif kullanarak uygulamaya sokmak adına bu alan bulunmaz nimettir. Her türlü eylem; saldırı, sızma, sabotaj ve benzeri faaliyetlerden sonra sağlam manevra imkanı tanıyan arazi yapısı vardır.
Eylem noktalarından çekilen bir grubu, iz sürerek takip etmek neredeyse imkansızdır. Karadeniz ormanları ve dağları gerilla savaşı için en uygun alanların başında gelir.
Bu tür bölgelerin PKK için ne kadar elverişli olduğunu Tunceli'den örnek vererek izah edebiliriz.
Detaylı bir inceleme yaptığımızda ilk etapta şu an Türkiye için en mantıklı ve en maliyetsiz senaryo, Tel Rıfat'a odaklanılması. İdlip'teki statü korunursa, buna ek olarak Tel Rıfat da alınırsa, Türkiye için orta vadede en kârlı iş olur
Batı'da HTŞ baskısı altında olan Halep'in Kuzey kapısına da TSK'nın konuşlanması, sahadaki güç dengelerini çok önemli bir biçimde etkiler.
Ayrıca Tel Rıfat'a operasyon yapılırsa ekonomik ambargoyu gerektirecek bir durum ile karşılaşmayız; zira ABD ile varılan mutabakat, Tel Rıfat'ı kapsamıyor.
Örgütçüler tarafından destanlaşan iki büyük muharebe vardır. Sıkça bu çatışmalar, sözde direnişler örgüt tarafından övülür, destanlaştırılır.
Bu iki sözde direniş sayesinde örgütün motivasyonu arttırılır, konsolide olmaları sağlanır.
Aynı zamanda bu sözde direnişler insan kaynağı sağlama konusunda da sıkça kullanılır.
PKK sosyolojisini dikkatlice okuduğumuzda örgütün bu sözde direnişleri kurucu ideolojileri olan kürtçülük ve solculuk ile sıkça bağlamaya çalıştığını çok rahat bir şekilde görürüz.
Dağ Domuzları Serisi, 6.Bölüm.
SESİ GİBİ KENDİSİ DE ÇİRKİN DOMUZ: DELİLA
Teröristlerin Dağa insan çekerken kullandıkları en önemli isimlerden birisidir Delila. PKK’lı teröristler, PKK'lı kanallara verdikleri röportajlarda Delila için “Dağların Sezen Aksu’su” diyorlar.
Hatta baş domuz Murat Karayılan, Delila’yı:
“o savaşçıdan daha çok sanatçıydı” diyerek niteliyor. Bu domuz yeteri kadar anlatılmadığı için zamanında söylediği şarkılar, albüm haline getirilip çeşitli platformlarda yüz binlerce dinleyiciye sunuluyor.
Umarım bu flood sayesinde bu domuzun kim olduğunu bizim insanlarımızın hepsi olmasada bir kısmı öğrenir. Bir kişiyi bile bu propagandadan kurtarabilirsek bizim için kazançların en büyüğüdür.
Dağ Domuzları Serisi, 5.Bölüm.
İTHAL DOMUZ: ANDREA WOLF
Yurdumuzda imha edilmiş olan Münihli domuz Andrea’nın hayatı, gerçekten çok acınılacak bir hayattır. Lakin bizim fikir yapımızda, domuzların hayatlarına acınılmaz.
Fazla uzatmadan bu German cinsi Dağ Domuzu olan Andrea’nın hayatına geçelim.
Almanya’nın Münih kentinde doğan Andrea, ailesinin aşırı sosyalist-komunist olması nedeniyle daha çok küçük yaşlarında (13-14) siyasetle ilgilenmeye başlar.
Ailesinin teşvikiyle bu yaşlarda aşırı sol partilerin gençlik kollarına üye olup yürüyüşlere mitinglere gitmeye başlar. Fakat Andrea’nın zihnindeki bu sol düşünceler her geçen gün radikalleşir, her geçen yıl biraz daha aykırı bir tip olmaya başlar.