Thread by @tonyukuk222

■Türkiye’yi sarsan depremlerin ardından, tartışılan kurumların başında Türk Kızılayı geliyor. “Çadır satışı” ile gündeme gelen Kızılay’ın 155 yıllık “güven” duygusu yerle bir oldu!

■155 yıl önce kurulan Kızılay’ın temel taşları “şefkat ve yardım” idi.

■Türk Kızılay’ı tarihi!

■1-Kızılay’ın tarihi 1863’te Uluslararası Kızılhaç Konferansı’na kadar uzanır.
■Kızılhaç (Salib-i Ahmer Cemiyeti) 22 Ağustos 1864’te Cenevre Sözleşmesi’ni 16 ülkenin imzalamasıyla kurulur.
■Osmanlı Devleti, Cenevre Sözleşmesi’ni 5 Temmuz 1865’te imzalayarak cemiyete katılır.

■2-1868’de 66 üye ile kurulan ilk cemiyet “Mecruhîn ve Marzâ-yı Askeriyeye İmdat ve Muâvenet Cemiyeti” (Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti) olur.

■3-Ancak ömrü uzun sürmez ve dağılır. Bitmek bilmeyen savaşlarda Hilâl-i Ahmer 1875-1876 Osmanlı-Sırp Savaşı sırasında İstanbul’da resmi bir yardım derneği bulunmadığından, Kızılhaç yardımlarından yararlanılamaz.

■4-31 Temmuz 1876’da Tıbbiye-i Şahane Nazırı (Tıp Fakültesi Dekanı) Doktor Marko Paşa (Markos Apostolidis) başkanlığında toplanan komite hızla bir yardım cemiyeti kurulmasına karar verir.

■5-Kurulacak olan cemiyetin amblemi “kızıl haç” yerine “kızıl hilâl” olacaktır. 14 Nisan 1877’de resmen kurulan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda ilk sınavını verir.

■6-Cemiyet, cephedeki yaralı askerler için topladığı paralarla cephe gerisinde dokuz seyyar hastane ve İstanbul’da da dört hastane kurarak, yaralıları taşımak için trenler kiralar.

■7-On yıl sonra başlayan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nda bir önceki savaştan kazandığı deneyimin ışığında faaliyetlerini arttırmış, ülke çapında topladığı bağışlarla yaralı ve hasta askerleri taşımak için iki hastane vapuru kiralamış, orduya sağlık malzemesi sağlamıştır.

■8-II. Abdülhamid döneminde birçok cemiyet gibi faaliyetleri duraklayan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile yapılanma sürecine girer ve nizamnamesini yenileyerek 20 Nisan 1911 tarihinde yapılan bir toplantı ile üçüncü kez yeniden kurulur.

■9-1911’de Beyazıt’tan Aksaray’a kadar onlarca mahallede binlerce binanın yandığı Büyük Aksaray Yangını’nda felaketzedelerin yardımına ilk koşan yine Hilâl-i Ahmer olur.

■1911 yılında ülke yeniden bir savaş içine girmiştir.

■10-Osmanlı-Trablusgarp Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Hilâl-i Ahmer bölgede üç sağlık ekibiyle çalışmaya başlar.

■Trablus, Humus, Bingazi, Garyan’da hastaneler açılarak yaralı askerlerin tedavileri sağlanır.

■11-Ancak hekim ve hemşire eksikliği nedeniyle çok sayıda yaralı asker kaybedilir.

■Cemiyet, savaş sonrası Dr. Besim Ömer Paşa’nın önerisi üzerine bu ihtiyacı gidermek için İstanbul’da altı ay süreli gönüllü hastabakıcı kursu açar ve bir süre sonra kurslar çoğalır.

■12-Birinci Dünya Savaşı’nda cephelerde en zor koşullar altında yaralıları tedavi eden hemşireler bu kursların mezunudurlar.

■Bu hemşirelerden biri olan, Çanakkale Savaşı’nda yaralıları İstanbul’a taşıyan hastane gemisi Reşit Paşa Vapuru’nun baş hemşiresi olarak görev yapan

■13-Safiye Hüseyin (Elbi) ilk Türk hemşiresi olarak anılacaktır.
■Millî Mücadele ve kurtuluş Yeni bir savaş daha başlar. 1912-1913 Balkan Savaşı’nda da cephe gerisinde yine Hilâl-i Ahmer vardır ve yine ordunun sağlık malzemelerini sağlamaktadır.