Ancak her silah kendi şartında kıymetlidir, sabit mevziden atış yapmak ile arazide gezerek atış farklıdır.
Eğer ki siz mevzide kalacaksanız G3A3 AK serisinden iyidir, zira menzili, isabetliliği ve mühimmatın tahribat gücü daha yüksektir.
+
02-
Ancak meskun mahal için ve araziye çıkacak komando için en ideal silah G3A3 değildir. Zira mobil değildir, hafif değildir, küçük değildir.
Meskun(yerleşim olan) mahallerde uzak mesafelerdeki gibi her seferinde tüfek omuzlanarak nişan alıp atış yapılmaz.
03-
Dar alanlarda, özellikle bina içlerinde sıklıkla tüfek iman tahtası kemiğine konulur, bilmeyenler için kaburgaların bittiği yerin merkezinde bıçak gibi bir kemik vardır, göğsün tam ortasında.
Operatör döndükçe silah onunla döner, yüzü nereye dönükse oraya nişan alır.
04-
Operatör bunun için kısa, mobil, atım hızı yüksek, düşük kalibreli ve stabil bir silaha ihtiyaç duyar, bu G3 değildir. Hendek olayları bize bunu gösterdi.
Aynı şekilde, bu kısa silahlar da mevzide nöbet tutmak için ideal değildir, etkili menzilleri genellikle daha kısadır.
05-
Özetle, dar alanlar için olan silahlar uzun mesafelere, uzun mesafeler için olan silahlar dar alanlara uygun değil.
Silah iyi veya kötü demeden önce kendi işlevini mi yerine getiriyor bunu sormalıyız, bir meskun mahal silahı olan MP5’le dağda nöbet tutulabilir mi?
06-
Aynı şekilde daha hafif, mobilitesi ve manevra yetisi daha yüksek olan AK türevleri ile de mevzi korumak daha zordur; G3A3’e göre etkili menzili azdır, nişangahı nişan almak için ideal değildir.
AK ile dağlarda gezebilirsiniz, ancak sabit isabetli atış yapmak çok zordur.
07-
O halde anlamalıyız ki her silah işlevi ile var olur. G3 bir mevzi silahıdır, nizami ordu silahıdır, konvansiyonel savaşta nizami orduya karşı mücadele için dizayn edilmiştir.
Onu mevziden çekip dağa, odalara sokup başarısız demek makasla dikiş dikemiyorum demek gibidir.
08-
Tabii ki her şey gibi onun da sonu var, MPT-76 özellikle de ülkenin doğusunda dağıtılmaya çoktan başladı.
Daha yüksek atım gücü, özelleştirilebilirlik, lokal üretim avantajı ve daha pek çok artıyla MPT-76 artık hayatımızda.
Ancak burada en önemli nokta bir varyantı: MPT55
09-
Türkiye, bu yukarıda saydığım özelliklerde bir silahın eksikliğini hep çekmişti. Hendek’te, Sur’da, meskun mahallerde eksikliği çekilen bu düşük kalibreli, kısa, yüksek atım gücünde, mobil ve stabil bir silah arzusunu iyi tahlil etmiş ve kendine MPT55/55K’yı üretmiştir.
09-
Ve şimdi o MPT-55, HK33 ve G3A3’ün yerini alıp komandonun gerçek ihtiyacını gidermiştir.
Bu G3A3’ü kötü ya da MPT-55’i iyi yapmaz. Onlar amaç dahilinde var olan aparatlardır yalnızca, bir amaca yanlış aparat ile çözüm üretmeye çalışmak aparatın suçu değildir.
ve son-
Bir daha G3 kötü-AK iyi diyen görürsem G3’ün alev gizleyenini süngü gibi karnına sokacağım.
Yettiniz gayrı.
Tekrar edin:
G3 KÖTÜ BİR SİLAH DEĞİLDİR.
HER SİLAH AMACI DOĞRULTUSUNDA VARDIR.
G3A3 BİR NİZAMİ BİR SİLAHTIR.
G3 ALMAN KAZIĞI DEĞİLDİR.
Sinirden yazım yanlışı yapmışım :)
-G3A3 NİZAMİ BİR SİLAHTIR*
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bölücü terör örgütünün en büyük kozlarından biri olan el yapımı patlayıcılara dair bilgilendirici bir bilgisel yazma niyetim vardı bir süredir.
O zaman genel kültürünüze katkı yapayım. Haydi başlayalım.
Not: Anlatacaklarım sadece bilgilendirme amaçlıdır.
01-
Öncelikle nedir bu EYP? Uzman çavuş tabiriyle “elleme y*rrağım patlarsın” ancak resmi adı el yapımı patlayıcı kelimesinin baş harfleridir.
Patlayan şeyler ise tüpler, basınçlı kutular, amonyum nitrat (bakın burası civcivli), a.n doldurulmuş pimaş borular vb. ürünlerdir.
02-
Şimdi gelelim civcivli kısma, amonyum nitrat.
BTÖ’nün favori kimyasalı diyebiliriz, genelde bir yakıt türü olan fuel oil ile 1:1 kıvamında karıştırılarak hamur kıvamına getirilir, kalıplara göre kesilir, güneşte kurutulur, bantla güzelce sarılır
+
Silahlarda açıklaması basit bir düzenek vardır. Tetiği çekerseniz mekanizma içindeki çekiç bir iğneye vurur, iğne merminin arkasındaki kapsülü deler, kapsül kıvılcım yaratır, mermideki barut yanar barut gazı çıkarır, kovana sığmaz ve mermi patlar.
02-
Barut gazı aşırı basınç altında kovanı ve çekirdeği patlatarak ikiye ayırır. Kovan geriye, çekirdek ileriye gider.
Bu sırada barut gazı namludan dışarıya o kadar yüksek hızla ileriye gider ki daracık namludan çıkarken inanılmaz bir baskı yaratır, buna tepme denir.
03- Bu tepme çok güçlü olduğundan silahı şahlandırabilir, tekrarlı atış yapmak için operatöre her seferinde atış yapmak için tekrar nişan aldırabilir, silahın vurduğu atış konisini genişletir.
Buna modern çözüm kompensatör denilen bir parçadır.
Peki nasıl çalışır?
İnceleyelim.
BTÖ’nün sembolojisi, mitleri ve düşünce biçiminin bir tezahürü üzerine bizzat kendi kaynaklarından okuduğum bir durum: Silah yönü.
PKK yürüyüşlerinde, silah omuzda askı kayışındayken, sıklıkla namlu aşağıya bakacak şekildedir.
+
02-
Ancak TSK, daha acemilere yanaşık düzen eğitiminde bile tam tersini gösterir; nöbetler namlu yukarı çapraz tutuşunda icra edilir ve yürüyüşte askı kayışı göğüs hizasından başparmak ve namlu ucu yukarı bakacak şekilde konumlandırılır.
Farklılık bedensel değil, düşünseldir.
03-
Bölücü terör örgütü, namluyu aşağıda tutarak kendi sembolojisinde şunları söylemektedir:
a) Bu namlu halkımıza doğrultulmamıştır.
b) Namlu yere, Dünya’ya, sosyalist gerçekliğe, materyale bakmaktadır.
c) Namlu pasiftir, aşağıdadır; bu özsavunmadır.