1947 Yılında Amerika ile İmzalanmış olan sözde Marshall Yardımı adı altında ülkemize Sulandırılarak içilen Süt Tozları gönderilmişti.
"1960'da İlkokula gidiyordum.
Öğretmenimiz SÜT TOZUNDAN sulandırılmış beyaz sıvıyı bize zorla içirmeye çalışıyor
Ayrıca evlerimize götürmek üzere Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı;
ABD’den yardım olarak gelmiş
Evimiz de 100'e yakın keçi,30'dan fazla inek vardı
Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu
Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı
Ben İlkokul çocuğuyum
Öğretmenime ŞEKSİZ ŞÜPHESİZ güveniyorum
Cicili süt tozu paketlerini sevine sevine eve getirdim
Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım;
'elindeki nedir?' diye sordu
Süt tozu dedim
'Bizim sütümüz var,götür onu geri ver,sütü olmayan çocuklara versinler.' dedi
Aslına bakarsan köyümüzde sütü olmayan ev yoktu
Ben götürmek istemedim
Dedem bana:
"Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar bizi zehirlemek için gönderiyorlar" dedi
Ben okul'da öğretmenimin anlattıklarına güvenerek, Dedeme karşı geldim.
Bu söylediklerini
okula hiç gitmemiş olan dedemin cehaletine yordum
Beni ikna edemeyince inandırmak için bir deneye başvurdu
Bana "Git, O elindeki sözüm ona süt tozunu süte çevir getir" dedi
Eve girip elimdeki Süt tozundan süt yapıp getirdim
Sütü Götürüp köpeğimizin kulübesinin önüne koymamı
söyledi
Bende dedemin dediğin yaptım
Köpek Ağzını süte koydu, yaladı, çekti
Beni zehirlemek mi istiyorsunuz? der gibi bize baktı Nerdeyse saldıracak gibiydi
Dedem süt dolu kabı köpeğin önünden alıp döktü, kabı yıkadı
Şimdi 'git, evden bizim sütten getir' dedi
Evden sütü getirdim
yıkanmış kaba koydu
kabı Yine köpeğin önüne koyunca ağzını koydu
Bir kez nefes aldı.İki içimde de sütü tamamen bitirdi
Dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok şey biliyordu
O tarihlerde bu dağıtılan süt tozlarından sonra
Türkiye'de ilk "Çocuk Felci" vakaları görüldü ve Felç salgını başladı
(Ama bu musibetlerin nereden geldiğini hiç ama hiç sorgulamadık. Hâlâ da öyle değilmiyiz)
Sonra ne mi oldu?
Amerika bize milyon dolarlar karşılığında
ÇOCUK FELCİ aşıları sattı
Önce çocuklarımızı Hasta Ettiler
Peşinden iyileşelim diye İlaç ve Aşı Sattılar
Bizim, MADDİ ve MANEVİ gücümüzü Bomba ve Silahlarla öldüremeyecek-
lerini anlayınca Aşı ve Yiyeceklerini ülkemize sürerek değişik bir yol izlediler.
Bizde bunları Masum Gördüğümüz Sürece,
Daha Çok Aldandık….
Daha Çok ABD ve AB’yi büyük ve güçlü görmeye ve hayranlık duymaya devam ettik
Daha Çok ahlâksızlıklarını ve rezilliklerini
ÇAĞDAŞLIK diye neslimizi zehirlemelerine göz yumduk.…
Onun içindir ki:
Daha Çok, AB, ABD ve benzeri ülkelere;
TEMİZLİĞİ, TUVALET kültürünü,
İNSAN HAK VE
ÖZGÜRLÜKLERİNİ öğreten ECDADIMIZA
söver dururuz
Daha daha nice sayamayacağım PİSLİKLERİNİ hayranlıklarla neslimize EMPOZE etmeye çalışırız…
Eğitimimizi onların dizayn ettikleri PROGRAMLARDAN kurtarmadıkça daha çok SÜRÜNMEYE devam ederiz
Anlayana ve anlamak isteyene yeter sanırım
Allah bizleri, Milletimizi ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan ümmeti Muhammed'i hayranlık ve özenti duyup taklitçilikten ebediyyiden muhafaza buyursun
AMİİN
Komplo Teorilerisinin Babasını Yapıyorum
Yaz Bakalım Güzel Gözlüm
... 17 Agustos Depremi ... - 1
BULGULAR
Türkiye Cumhuriyetinin 76 yıllık Tarihinde
Rütbe Devir-Teslim Törenleri Uluslararası olmamasına rağmen İsrail’li Subaylar neden geldi?
76 yıllık tarihinde (ozaman için)
yani 17 Ağustos 1999 tarihindeki Donanma Komutanlığı’nın devir teslim törenine neden
katıldılar ?
Ruslar’ın yardım için gelen gemisi neden
boğazlardan içeri alınmadı?
(Çünkü Ruslar ABD ve İtrail’in TESLA Deprem Makinesinin denendiğini anlamış ve kanıtlar olabileceği düşüncesi
ile Gölcük’e acilen bir gemi göndermişlerdi fakat patlama sonucunda cesetler ve makine parçalarının açığa çıkması sebebi ile bunları birilerinin görmesini istemiyorlardı)
Gölcük’ten İstanbul Avcılar’a kadar geniş bir alanda insanlarımız tarafından görülen “Ateş Topu”nun ne
Küresel El itlerin planlarını yerel halklara
dayatanlar
MASOoNLUK yani IŞIĞI ARAYANLAR
kendi öz yurdunuzda yabancı olduğunuzu
öğreteceğim deyip
konuya bodoslamadan dalıyorum
ilk bunların reklamlarını vereyim
MasoOnluk, Tanrı’ya inanç temeli üzerine kurulu ezoterik ve inisiyatik bir kardeşlik kurumudur
İnsanlar arasında sevginin, toleransın ve kardeşliğin hüküm sürmesini; insanlığın hürriyet, barış
adalet ve huzur içinde gelişmesini hedefleyen
bütün insanların iyiliğine çalışmayı
bireyin özgürlüğü ve ahlaki sorumluluğunu,insanların hak ve ödev eşitliğini, bilime saygıyı temel ilkeler olarak benimser demişlerdir
İngilizce’de “Masonry”, Fransızca’da “Maçonnérie”
Almanca’da “Maurerei”
günümüzde “duvarcılık” ya da“duvar işçiliği”
anlamına gelir
buraya kadar
Abd de Askeri Okulda Işıklar kapanmış ve
bir çizgi film gösterilmeye başlanmış
Filmin adı:
"Küçük Tavuk"
Ekranda,bir kümes var Kümeste bir çok tavuk ile
genç ve küçük horozlar ferikler bir de kümesin yaşlı
ve büyük horozu var
Kümesin etrafında da
bir Tilki dolaşıyor Yaşlı ve büyük horoz
tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını
sıkı sıkıya kapatmış tavukları dışarı bırakmıyor
Tabii dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yemlenemeyen,beslenemeyen zayıf düşen
tavuk ailesi var,Yaşlı ve büyük horoz ise
tedbir maksadıyla
dışarı bırakmadığı tavuklara da ölmeyecek
kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor
Kümese giremeyen tilki de bu hususu
çözmek için kümesin tellerinin üzerine
küçük bir delik açarak, kümesin içindeki
küçük ve genç bir horozla diyaloğa giriyor
hatta ona
Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman,bugünkü adı
Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve
başına bir kitabe eklemiş:
“Her kula helâl, Müslüman’a haram”
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış
bu nasıl fitnedir diye
Gitmişler kadıya şikâyete
adam yakalanıp,yaka-paça huzura getirilmiş
“Bu nasıl fitnedir, dini İslâm,ahalisi Müslüman
olan koca devlette sen kalk,hayrattır,
sebildir diye çeşme yap,ama suyunu
Müslüman’a yasakla!
Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?”
diye çıkışmışlar adama
Adam:
“Müsaade buyurun, sebebi vardır,
lâkin ispat ister delil şarttır…” dedikçe
kadı kızmış:
- “Ne delili, ne ispatı ? Sen fitne çıkardın
Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın
katlin vaciptir!” demiş
Demiş ama bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen?” diye sormuş
Adam:
Avusturalyalıları Osmanlıya Savaşmaya Razı Etme
Bir Bayrak ve Bir Yazılı Kağıtla Hemde
... Molla Abdullah ve Gül Mehmet ...
Dondurmacı Abdullah ile Kasap Mehmet
Avustralya’da kendilerine
yeni bir hayat kurarlar İşleri ve kazançları iyidir
ama onların kulağı sürekli Anadolu’dadır
çünki Dünya kaynamaktadır
Balkanlar,Ortadoğu ve İngilizlerin işgal ettiği
Türk Yurtları işte tam bu sırada Avustralya
İngilizlerle birlikte Çanakkaleye asker göndermeye
karar verir
Bizim 2 Osmanlı olayı duyar ve hemen
buluşarak durum değerlendirmesi yaparlar
Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya’da
yaşıyoruz Avustralya devleti Osmanlıya
Savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş
bundan dolayı biz de Avustralya devletine
Savaş açalım derler
Oğlum Kubilay,İstanbul da özel sağlık kolejinde
lise 2 öğrencisiydi Bir kız,arkadaşı aracılığıyla
Kubilay’a arkadaşlık teklifi göndermiş,arkadaş
olmuşlar Kızın ailesi de biliyordu
Bir gün kızın babası aradı
“oğlun kızımın ırzına geçmiş sizi şikayet edeceğim
dedi.
Ben “görüşelim varsa gerçekçiliği istediğini
yapabilirsin” dedim.
Kubilay’la konuşunca nasıl bir tuzağın içine düştüğümüzü anladık.
Kubilay bana telefonunu gösterdi;
yazışmalar ve resimler hayatım boyunca
görmediğim ahlaksız resimler,videolar ve yazılar
şoka girdim
Oğlum kıza “Bana böyle şeyler gönderme”
dediği halde kız göndermeye devam etmiş
Bunlar hep mesajlarda mevcut
Daha sonra avukatımı çağırdım ve tüm delilleri
dosya haline getirdik ertesi gün eve polisler geldi
ve Kubilay’ı götürdü.
Mahkemeye gittik ve bizim delillere bakmadan