(FLOOD)
Napolyon'un bazı siyasi reformları ve yenilikleri:
Napolyon Kanunu: Napolyon'un en kalıcı siyasi yeniliği, 1804 Medeni Kanunu veya Napolyon Kanunu olarak da bilinen Napolyon Kanunu idi. Ancien Régime altında var olan karmaşık ve tutarsız yasal sistemlerin yerini alan, Fransız hukukunu birleştiren ve kodlayan kapsamlı bir yasal+
kanundu. Napolyon Yasası, kanun önünde eşitlik, mülkiyet haklarının korunması ve feodalizmin kaldırılması gibi ilkeleri vurgulayarak modern hukuk sistemlerinin temelini oluşturdu.+
Merkezi Yönetim: Napolyon, yönetimi düzene sokmayı ve verimliliği artırmayı amaçlayan merkezi bir bürokrasi kurarak Fransız yönetimini yeniden düzenledi. Fransa'nın farklı bölgelerini denetlemek için vali olarak bilinen sadık ve yetenekli yöneticiler atadı. Bu sistem,+
merkezi hükümetin elindeki gücü pekiştirmeye yardımcı oldu ve Napolyon'un ülke üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağladı.+
Yeteneğe Dayalı Meritokrasi ve Kariyer: Napolyon, Fransız hükümetinde ve ordusunda meritokrasi kavramını tanıttı. Bireylerin sosyal statülerine veya soylu olup olmadıklarına göre değil, yeteneklerine ve başarılarına göre atanması veya terfi ettirilmesi gerektiği fikrini vurgulad+
Bu yaklaşım, mütevazi geçmişlere sahip yetenekli bireylerin güçlü ve yüksek mevkilere yükselmesine izin verdi.+
1801 Konkordatosu: Fransa'daki dini gerilimleri istikrara kavuşturmak maksadıyla Napolyon ve Papa, devlet ile Katolik Kilisesi arasındaki ilişkiyi geliştirdi ve Napolyon'un yönetimi sırasında dini istikrar sağladı. Aynı şekilde işgal altında olan bölgeler dahil olmak üzere +
Dini hoşgörü aşılamaya çalışıldı +
Legion of Honor'un Yaratılması: Napolyon, 1802'de istisnai başarıları ve ulusa verilen hizmetleri takdir etmek için bir liyakat nişanı olarak Legion of Honor'u yarattı. Hem askeri hem de sivil başarıları onurlandırmayı ve vatanseverlik duygusunu ve Fransız devletine sadakati +
geliştirmeyi amaçlıyordu. Legion of Honor bugün Fransa'da varlığını sürdürüyor.+
Halk Eğitimi Reformları: Napolyon, güçlü ve birleşik bir ulus inşa etmede eğitimin önemini biliyordu. Liseler, orta okullar ve cemaat okulları olarak bilinen ilkokullardan oluşan bir ağ kurarak eğitim sisteminde önemli reformlar gerçekleştirdi. Bu reformlar, toplumun daha+
daha geniş bir kesimine eğitim sağlamayı, daha eğitimli bir yurttaş yaratmayı ve ulusal birliği teşvik etmeyi amaçlıyordu. Bu eğitim reformu sayesinde popüler isimler gün yüzüne cıktı.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Napolyon, Fransa'yı feodal bir krallıktan modern bir ulus devlete dönüştürme vizyonuyla iktidara gelmiştir.
Napolyon'un yenilikçi tutumu sanatta da kendini göstermiştir. Ressamlar, heykeltıraşlar, besteciler, müzisyenler, mimarlar ve diğer yetenekli +
kişilere önem vermiştir. Ayrıca çeşitli savaşların anılarına atıfta bulunan tablolar da yaptırtmıştır.
Louvre gibi ulusal sanat müzelerinin bir şube ağı haline gelmesini sağlamış ve çalınan eserlerle Fransa'nın sanat koleksiyonunu zenginleştirmiştir. Ancak, fetihlerinin ve +
bilimsel keşiflerin etkisiyle oluşan şatafatlı Egyptomania ile neoklasik üslubun yerini almıştır.
Napolyon ayrıca yazılı eserlerin teşvik edilmesine de önem vermiştir. Ansiklopediler, matematik ders kitapları ve edebi eserlerin derlemeleri gibi çalışmalar yapmıştır. Ulusal +
Tüm çocuklarım arasında, Napolyon, ilk yıllarından itibaren, en inatçı olanıydı. Olağanüstü enerjileri için bir çıkış yaratmak için, oyun zamanı geldiğinde veya hava kötü olduğunda, çocukların uygun gördükleri şekilde kendilerini eğlendirmelerine izin verilen büyük bir odadan +
Tüm mobilyaları çıkarmak zorunda olduğumu hatırlıyorum. Jerome ve diğer üçü duvara zıplayarak ya da kuklalar çizerek geçirirken Napolyon, her zaman savaş formasyonuna girmiş askerleri boyardı. +
Maalesef bu dehayı İngiliz propagandalarının etkisinden kurtaramadık. İşin kötüsü ise bu propagandalar referans alınarak yeni propagandalar inşa ediliyor. Napolyon Dünya tarihinde en çok propagandaya maruz kalan tarihi şahsiyet+
Olsa da günümüzde çoğu tarihçi bu propagandaların yalanlarını çürütmeyi başardı. Fakat subjektif medyanın ve bir takım insanın hamleleri, bu tarihi gerçeklerin yayılmasını engelliyor. Medya öyle bir hamle yaptı ki, Napolyon hakkında bir kitap okumayan birisi onun hakkında;
Tiran, Diktatör, Despot, Savaş suçlusu gibi ithamlarda bulunabiliyor. Tarihe bakarsak Napolyon'u, Hitler, Stalin, Mao vb Tiran, Diktatör ve Savaş suçluları ile karşılaştırırsak, bu ithamların hem yalan hem de uydurma olduğu apaçık ortaya çıkıyor. Hemen konulara girelim;
İMPARATORLUĞUN DEVLET KABİNESİ (FLOOD)
(En tanınmış, En uzun süre görevde duran bakanları koyacağım)
Dışişleri Sekreteri; Hugues-Bernard Maret, Bassano Dükü.
Farklı ülkelerde büyük elçilik yapan tecrübeli ve Fransa İmparatorluğuna değerli hizmetler vermiş bir bakandı. Napolyon'a son derece bağlı birisiydi.
(1) Dışişleri Bakanı; Charles Maurice de Talleyrand
Talleyrand hem Avrupa'da hem de Fransa'da çok popüler bir isimdi. Ve o görevini o kadar iyi yapıyordu ki zaman zaman Napolyon'u bile etkisinde bırakıyordu. Misal Enghien dükünün öldürülmesini bizzat Talleyrand önermişti+
Bu kısım müstakbel kitabımın en sevdiğim ve en özendiğim kısmıdır. Bu Flood'a ise kitapta yazanın aksine, daha kısa ve daha anlaşılır bir şekilde yazacağım. Konuyu uzatmadan başlayalım.
Öncelikle daha büyük orduları yenmenin stratejisi hakkında kafa yorarken bu işin ustası olan Napolyon'un seferlerini araştırmaya koyuldum ve İtalya seferini araştırmaya başladım. Beni en çok şaşırtan nokta ise; Mondovi savaşında sayıca Piedmontelilerden üstündü ve Castiglione+
Konusunda da Avusturyalılardan daha fazla adamı vardı. Bu durumda Napolyon'un sayıca üstün olduğunu düşündüm fakat Napolyon'un kağıt üstünde 35.000 adamı varken Avusturya ve Piedmonte ordusunun toplam 70.000-100.000 adamı vardı. Peki ya Napolyon bunu nasıl başardı?