Thread by @mustafgungor

Darul Hidaye isimli youtube kanalında video çekip paylaşan tekfirciliği tevhid diye anlatan Seyyid Muhammed Kılıç isimli tekfirmatör, Twitter'de Ferman N. Aslanın bir paylaşımına Put satışının haram oluşunu ve bu durumu içinde küfür ve şirk içerikler olan kitapların satılması

https://twitter.com/talebe4242/status/1694600415625482471

meselesine kıyas ederek bunların da satışının yapılmasının en fazla haram olacağını ve kişiyi müşrik değil en fazla haram işleyen günahkar bir kimse olacağını ifade eden bir yorum yazmış.

El hak yazdığı yorum doğrudur.Bu konuda şahsım olarak kendisine katılıyorum. .

Ulema Rahimullahın bu tarzdan fetvaları açıklamaları aşşağı da zikredeceğim ilgili eserlerde nakledilmiştir.

Aşşağıdaki kaynak eserlerde bu nakiller mevcuttur.Fakat bu tekfirmatör arkadaşın ayırt edemediği anlayamadığı çelişkiye, turarsızlığa tenakuza düştüğü başka bir nokta var

başka bir yer var.İnşaAllah onu biraz izah edeyim.vy

Normal şartlarda put satılmasında doğrudan müşriklerin şirkine destek vardır. Hatta bu mahzur, kilise inşasında yardım etmekten klise inşasında çalışmaktan daha kesindir. Buna rağmen müşriklere put satılmasının hükmü şirk

olmaz haram olmaktan öteye geçmez.

Nitekim rivayet edildiğine göre Muaviye () put satmıştır.

Bu hadiseyi İbn Cerir et-Taberi, Tehzibu’l-Asar’da nakletmektedir:

Bize Muhammed bin Beşşar haber verdi ve dedi ki: Bize Abdurrahman haber verdi ve dedi ki:r.az

Bize Süfyan, A’meş’ten; o da Ebu Vail’den, şöyle dediğini haber vermiştir: Ben, Mesruk’la beraber Silsile adı verilen yerde bulunuyordum. Orada onun yanından içinde altın ve gümüşten yapılmış putlar bulunan bir gemi geçti. Bunları Muaviye, satılması için Hindistan’a göndermişti.

Mesruk bunun üzerine şöyle dedi: Beni öldüreceklerini bilseydim onları mutlaka suya atardım, ancak ben fitne çıkmasından korkuyorum.”

Kaynak Tehzibu’l-Asar, 1642 nolu haber

Bu kıssanın doğruluğunu gösteren husus, Ebu Hanîfe’nin bu olaya kıyasla putun ve haçın satışına da cevaz

vermiş olmasıdır.

Bunu İmam Serahsi (r.a.) şöyle ifade etmektedir:

“Bu olay, Ebu Hanife’nin (r.a.) putun ve haçın bunlara tapanlara satılabileceği konusunda delil olmuştur.
Nitekim kıyasın gereği budur.”

Kaynak Mebsut, 24/47

Konuyla ilgili olarak İbnu’l-Kayyım ise şöyle der:

Putları satmanın haramlığına gelince; bu hükümden, Allah’a şirk koşmak için edinilen put, haç, heykel gibi her türlü alet ve eşyanın satılmasının da haram kılınmış olacağı hükmü elde edilir. Konusu şirk ve Allah’tan başkasına

ibadet etmeyi içeren kitaplar hakkındaki hüküm de böyledir. Bütün bunların ortadan kaldırılarak izale edilmeleri gerekir. Bu tür eşyaların satılması, başkalarının onları almasına ve edinmesine sebep olur. Bu yüzden onların satışının haram kılınması, başka şeylerin satışının haram

kılınmasından evladır. Zira bunun satışından doğacak mefsedet bizzat kendisindeki mefsedetten kaynaklanmaktadır.”

Zadu’l-Mead, 6/319-320

Görüldüğü gibi ilim ehli arasında bu husus, haramlık ve cevaz arasında gidip gelen bir meseleden öteye geçmemektedir. Biz, ilim ehlinden put

satışını başlı başına irtidat sebebi sayan kimseyi bilmiyoruz.

Halbuki putlar, ona inananların arasında ilah mesabesindedir. Ki bu açıdan put, şirkin en açık göstergesidir. Dolayısıyla put satışında müşriklerin şirkine doğrudan vasıtasız bir destek ve yardım

söz konusu olmaktadır. Bununla birlikte bunun hükmü, haram olmaktan öteye geçmemektedir.

İşte bu nokta, oy verme hakkında her oy kullanan kimsenin hükmü Allah'tan aldı partilere verdi denilerek muayyen olarak her oy kullananı tekfir etmek için yürütülen mantıkî

gayrısahih tekfir mukaddimelerinin doğru olmadığını göstermektedir

(Kaldı ki bu, oy vermenin doğrudan şirke destek olduğunu varsaymamız durumunda böyledir. Zira put satışı ile oy vermenin arasında dağlar kadar fark vardır. Oy vermek aslen mubah olan, insanlar arasında yapılan

günlük ilişkiler cinsindendir. Bu yüzden haram oluşu bile özellikle harama destek kastıyla verilmesine bağlı olur. Çünkü bunun haramlığını ifade eden bir tek nas bile yoktur. Ama put satışı veya diğer içki içmek, faiz yemek gibi durumlarda haramlık esastır ve bu hükmün kalkması

istisnai bir hüküm olmaktadır. Dolayısıyla bugün günümüzdeki oy veren insanların oy verdikleri için direk doğrudan haram işlemekle itham edilmesi bile doğru olmayabilir.

Dediğimiz gibi haram olması için hususen açık bir haramı veya zulmü, destek için yapması gerekir. Bunun

dışında meşru olan halka hizmet, güvenlik ve koruma kaygılarıyla verirse haram işledi bile denilemeyebilir .Bunu demek bile zor olabilir.Allahü alem.)

Nitekim oy veren herkes teşri hükmünü Allah'tan aldı felan partiye verdi tarzındaki yürütülen o mantıksal çıkarımlar sahih

olursa eğer, kilise inşâsı ve benzeri küfür işlenen mekanlar üzerinde anlaşma yapanların veya put ve haç gibi şirk aletlerini satanların veya satışına cevaz veren Ebu Hanife gibi bazı alimlerin kafir olması lâzım gelir.

Çünkü günümüzde oy kullanan herkese küfür hükmünü intibak

ettirenler şöyle diyorlar:

“Parlamenterler oy almak suretiyle küfre bulaşmaya fırsat buluyorlar.” Oy verenlerde hükmü Allahtan alıp parlemantoya veriyorlar.Peki bu çıkarıma göre klise yapımında çalişmaya caiz veya haram diyen Alimler var.

Bir papazın sizden aldığı destekle şirk işlemeye fırsat bulması durumunda hükmünüz papazın hükmü gibi olması gerekmez mi?

Çünkü küfür hükmüne dayanak yaptıkları esas burada ziyâdesiyle vardır. Buna rağmen görüldüğü gibi imamlarımızın fetvaları bu düşüncenin aksini ifade

etmektedirler.

Bu söylediklerimize karşı Çalışmanın kendisi haddizatında mubah bir eylem olduğu için oy konusu üzerine kıyas yapılamaz” denirse, “Aynı şekilde oy kullanmanın kendisi de aslen mubah bir eylemdir” denir.

Bu gerçeği, yöneticinin şeriatla hükmetmesi durumunda oy

verilebileceğini söyleyerek kendileri de itiraf ederler.
Yönetici şeriatla hükmetse yönetici secilmesi sirk olmaz hatta helal ve caiz olur .islam devletine oy vermek sureti ile başkan seçilebilir derler.

Bu, haddizatından oy kullanmanın mubah olduğunu gösterir.

Sonradan dolaylı olarak kişinin oy kullanir iken kensisinden var olan itikada göre şirk küfür olabilir.

O halde oy kullanma zati itibari ile şirk değil kişide var olan itikad ile şirke dönüsebilir.

Bunu put satışı veya klise yapıminda çalısma meselesine kıyas edebilir

Put satan kişi putlari Allaha ortak koşmalarindan razi olarak müsriklerin sirk itikadlarından razı olarak bunu yapsa müsrik olur.Fakat itikadlarından razi olmasa Ebu hanifeye göre caiz iken başka Alimlere gore en fazla haram hükmünü alıyor.
Ki bu gercegi

seyyid Muhammed kilıç isimle tekfirmatörde itiraf ediyor.

O halde ey seyyid Muhammed kılıç efendi.

Madem ki put satan kişi, puta tapan müşriklerin itikadini kabul etmediği halde sattığı için veya içinde küfür ve şirk içerikli kitap satan kişi kitabin içeriğini kabul etmeden

içeriğine itikad etmeden , senin de ikrarın ve itirafın ile en fazla haram bir iş islemiş oluyor ise her ne kadar putlara tapan müşriklere put satarak zahiren destek vermiş olsa bile kalbindeki itikad değişmediği için puta tapan müsrik ile aynı hükmü almamış oluyor ise ;

O halde neden oy kullanarak partilere zahiren destek veren ama partilerin islama aykiri olan kanunlarin dan razı olmayan Oy kullanma esnasin da kalbinde Allahin şeriatinindan başka hak bir kanun kabul etmeyen ve bu itikad ile sadece doğru veya yanlış tartışılır fakat kendi

zanninca bir takım maslahatlar geregi oy kullallan kişleri hiç bir tafsilata girmeden muayyen olarak tekfir ediyorsun.

Sirf oy kullandi diye kalbindeki itikadi degişmese bile bu kişiyi hükmü Allahtan alip başkasina vermek ile itham ediyorsan ve muayyen olarak tekfir ediyorsun .

Aynı mantikla kalbindeki tevhid itkadi değismeden put satan satıcıyı da İbadeti Allahtan Aldı putlara verdi diyerek tekfir etmen gerekmez mi ?

Yok ben put satanı tekfir etmiyorum ama oy kullanan herkesi muayyen olarak tekfir ediyorum diyorsan bu senin ne kadar celişkili

tutarsız içerisi tenakuz dolu bir itikadin oldugunu gösterir.
Bu sekilde içinde tenakuz çelişki olan bir anlayista asla hakkın temsilcisi olamaz.

Sen usulune baglı kalmadık surece işine geldigi yerde tekfir edip işne gelmedigi yerde tekfir etmedigin sürece sadece ne kadar

usulune bagli kalmayan celiskili tutarsız bir insan oldugunu ispatlamıs olursun.

Hem tağuta muhakeme olan herkes kafirdir onların küfründe şüphe edenlerde kafirdir diyeceksin hemde darul küfürde tağuta zarureten muhakeme olan herkes tekfir edilmez diyen ebu hanzalayı tekfir

etmeyen murat gezenlere müslüman kalmaya devam ediyor diyeceksin.

Her tarafı çeliski dolu turarsız bir akiden var.
Neresinden turarsan elinde kalır.
Adamına göre tekfir adamına göre mümin.Bu nedir ya oyun mu oynuyorsunuz kardeşim .Ümmetin başının belasımısınız .

Bu tekfir hükmü 70 yasindaki gariban mehmet amcaya 80 yaskindaki ayşe teyzeye gidiyor da ne diye size bir turlu gitmiyor.
Senin usulune göre en önce senin kafir olman lazım

Ebu hanzala taguta muhakeme olan herkes tekfir edilmez diyor.

Sende ebu hanzalayı tekfir ettin.

Ardindan Murat gezenler ebu hanzala muvahhid müslüman diyor.

Senin mantigina gore kafir olan ebu hanzalanin küfür itikadindan şüphe icinde .

Sana göre kafir olan hanzalaya kafir senin usülüne göre güya Allahin kafir dedigine mümin ismi veriyor.demiyor.Ve

Sende kafir olan hanzalaya kafir demeyen murat gezenlere mümin diyorsun.

Senin usulune göre murat gezenlerin kafir olması lazim .Ve senin Murat gezenleri tekfir etmen lazım.

Çünkü sana göre Alahin kafir dediğine Yani ebu hanzalaya mümin dedigi icin .

Sende murat gezenlere mümin diyorsun o zaman aynı mantikla sende Allahin kafir dedigi murat gezenlere mümin demekle Allaha karşı gelmis nassı tekzip etmiş şeddeli bir kafir olursun...

Bu şekilde usülsüz bir tekfir dönüp dolaşıp seni bulur sonra sen tekfir edilirsin.

Yok öyle yama herkes kafir olacak ama sana gelince sen olmucaksın.Senin torpilin nedir.Gökten zembillemi indin.Hiç kusura bakma efendi onlar kafirse biz kafirsek sen hepimizden önce kafirsin.Yok sen kafir değilsen biz hiç kafir olmayız