1. “Küçük, mutlu ağaçlar”ın unutulmaz ressamı, huzur veren sesiyle hepimizi ekrana bağlayan, çocukluğumuzun ve gençliğimizin kahramanı, güzel insan Bob Ross’un hikâyesi... Detaylar aşağıda...
2. “Bu sizin dünyanız. Yaratıcı sizsiniz. Bu tuvalde özgürlüğü keşfedin... Yapabileceğinize inanın, çünkü yapabilirsiniz...”
3. “Sanatçı mı, zanaatkâr mı, yoksa hiç biri mi?” tartışmaları arasında, içindeki bitmek bilmez “Resim Sevinci”ni insanlara aktarmaya adadığı hayatıyla, hepimize en az bir kere “Acaba ben de resim yapabilir miyim?” diye düşündüren Bob Ross’un hikâyesi, bir 29 Ekim günü başlamış.
4. Marangoz bir baba ve garson bir annenin oğlu olarak, ABD’nin Florida eyâletindeki Daytona Beach şehrinde doğmuş.
5. Çocukken en çok sevdiği şeylerden biri, günlerini, armadillo, yılan, timsah ve sincap dâhil birçok yaralı hayvana bakmakla geçirmesiymiş. Lise eğitimini yarım bırakarak, babasının marangoz atölyesinde çalışmaya başlamış.
6. “Yaptığınız şey sizi mutlu etmiyorsa, yanlış şeyi yapıyorsunuz.”
7. 18 yaşına geldiğinde, hayatının 20 yılını geçireceği, Amerikan Hava Kuvvetleri’ne katılmış. Resimlerinde sıkça rastladığımız karlı dağları da, ilk defa askerdeyken, Alaska’daki görevi sırasında görmüş.
8. “Bir şeyi güzel yapan, kusurlarıdır. Onu, diğer her şeyden farklı ve benzersiz kılar.”
9. Askerliğini yaparken, televizyonda tesadüfen seyrettiği, “Yağlıboya Resmin Sihiri / The Magic of Oil Painting” isimli program, hayatının ilk dönüm noktası olmuş.
10. Programdaki ressam Bill Alexander’dan, 16. yüzyıl ressamlarının da kullandığı, tuval üzerine eskiz hazırlamadan, hızlı bir resim yapma tekniği olan “alla prima”yı öğrenmiş.
11. “Hayatta, renklere ihtiyacınız vardır.”
12. Ordudan emekli olduktan sonra, Bill Alexander’ın yanında satış elemanı ve resim eğitmeni olarak devam ettirdiği hayatının ikinci dönüm noktası, Annette Kowalski’yle tanışması olmuş. Bob Ross’un hayatımıza girdiği “Resim Sevinci” programının fikri, bu tanışmayla doğmuş.
13. “Hata diye bir şey yoktur. Sadece küçük, mutlu kazalar vardır.”
14. İlk bölümü 11 Ocak 1983 tarihinde PBS kanalında yayınlanan ve bir televizyon efsanesine dönüşen “Resim Sevinci” programı tam 11 yıl sürmüş.
15. Resim Sevinci’ni en özel yapan şeylerden biri, Bob Ross’un sâkin ve huzur veren anlatımıyla, ekran başındaki bizleri, sadece birkaç fırça ve çoğunlukla 8-10 renk kullanarak resim yapabileceğimize inandırmış olması.
16. Açık sarı, koyu mavi olarak bildiğimiz renklerin aslında Van Dayk kahverengisi, titanyum beyazı, Prusya mavisi, kadmiyum sarısı gibi janjanlı isimlerinin olduğunu bizlere ögreten Bob Ross, 403 bölüm yayınlanan program için hiç para almamış.
17. Bob Ross’un efsane saçları aslında perma! Parasız olduğu dönemlerde berber masrafından kurtulmak için bu stili tercih etmiş ve popüler olunca da hoşlanmadığı hâlde saç stilini değiştirememiş!
18. 403 bölümün 381’inde resimleri Bob Ross, geri kalanları da konuk ressamlar yapmış.
19. Walt Hickey, Resim Sevinci’nin bütün bölümlerini analiz etmiş ve Bob Ross’un resimlerinin %91’inde ağaç, %44’ünde bulut, %39’unda dağ, %36’sında otluk, %34’ünde göl, %33’ünde akarsu, %20’sinde güneş, %19’unda kar, %18’inde kulübe, %9’unda okyanus çizdiğini tespit etmiş.
20. “Tek başına ışık, anlamsızdır. Tek başına karanlık da anlamsızdır. Birbirine anlam veren, ışığın ve karanlığın zıtlığıdır.”
21. Hayatı boyunca 30 binden fazla resim yapan Bob Ross’un, program boyunca çizdiği 381 resmin sadece 2’sinde insan var. Bir tanesi işte bu...
22. Resim Sevinci’nde çizdiği 69 kulübenin de sadece 1 tanesinin bacası olduğunu görüyoruz. Bacalar insanları temsil ediyormuş ve Bob Ross resimlerinde herhangi bir insan belirtisi istemiyormuş. Yedinci sezonun birinci bölümünde çizdiği tek baca, acaba kimi sembolize ediyor?
23. TRT 2’de ilk bölümü 1993 yılında yayınlanan Resim Sevinci’nde, ressam Bob Ross’u seslendiren Burçin Oraloğlu’nun hakkını da ayrıca teslim edelim. Müthiş bir iş çıkarmış.
24. “Tek yapmanız gereken, biraz bakış açısı değişikliği. İşte o zaman yepyeni bir dünya görmeye başlıyorsunuz.”
25. Babasının yanında marangozluk yaparken sol işaret parmağının bir kısmını kaybeden Bob Ross, sadece 53 yaşında, lenf kanserine yenilerek aramızdan ayrılmış.
26. Küçük bir anekdot: Hayranlarından biri Bob Ross’a “Bob, renk körü olduğum için asla resim yapamam” deyince, Bob Ross, herkesin ama herkesin resim yapabileceğini göstermek için Resim Sevinci’nin bir bölümünde sadece gri renk kullanarak resim yapıyor.
27. Ne demişler? Kahramanlar her zaman pelerin takmazlar...
28. Robert Norman Ross (1942–1995).
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1. Fransız ressam William-Adolphe Bouguereau’dan, insanlık tarihinin ilk cinayetini, ilk evlât acısını ve ilk gözyaşını konu alan “İlk Yas” (The First Mourning). Hikâyesi aşağıda...
2. Arjantin’in Buenos Aires şehrindeki Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenen İlk Yas, anne-baba olmanın ve kendinizi, çocuğunuzu koruyamayacak kadar güçsüz durumda bulmanın derin acısını yansıtıyor. Anne-babalar için bu, kendi ölümlerinden çok daha yürek parçalayıcı bir duygu...
3. Eserin odak noktasındaki üç figür, Adem, Havva ve Hâbil... Cennetten kovulduktan sonra dünyaya gönderilen Adem ve Havva’nın ikinci erkek çocukları Hâbil’in cansız bedeni, babasının dizleri üzerinde yatıyor.
1. Resim sanatı tarihinin en tutkulu öpücük resmi: İtalyan ressam Francesco Hayez’den Öpücük (The Kiss). Hikâyesi aşağıda...
2. İtalya’nın Milano şehrindeki Pinacoteca di Brera’da sergilenen Öpücük, Francesco Hayez’in en güzel eseri olarak kabul ediliyor.
3. Ancak bu eser, sadece bir öpücükten ibaret değil. Resmin yapıldığı dönem, Avusturya İmparatorluğu egemenliğindeki İtalyan eyâletlerinin, özgür bir İtalya altında yeniden birleşme çabası içinde olduğu bir dönem.
12 ressamdan inanılmaz fırça işçiliği örnekleri... İkinci serimizdeki müthiş eserlerin hepsi aşağıda... 1. Botticelli - The Birth of Venus (1482-1486)
2. Bartholomeus van der Helst - Celebration of the Peace of Münster June 18 1648 in the Headquarters of the Crossbowmen's Civic Guard, Amsterdam (1648)
3. Anthony van Dyck - Genoese Noblewoman (1625-1627)
1. Dört resim, dört müthiş hikâye: (1) Şarkının Sonu - Edmund Blair Leighton (2) Cesaret, Kaygı ve Umutsuzluk: Savaşı Seyrediyorlar - James Sant (3) Napolyon Alpleri Geçerken - Jacques-Louis David (4) Kiliseye Azalan Bağlılık - Adolph Tidemand. Hepsinin hikâyesi aşağıda...
2. Şarkının Sonu (The End of the Song) - Edmund Blair Leighton. Yıl: 1902, Boyutlar: 129 x 147 cm. Özel bir koleksiyona ait olduğu için herhangi bir müzede sergilenmiyor.
3. Yakışıklı bir arp sanatçısı... Genç ve güzel bir prenses... Ne olup bittiğini anlamaya çalışan bir kral... En soldaki sütuna tırmanmaya başlamış, sevgiyi, mutluluğu ve yeni fırsatları simgeleyen bir hanımeli sarmaşığı...