Denizlerin görüşleri hakkında bir gram bilginiz olsa onları da hiç şüphesiz "Kürtçü", "bölücü" vb. ilan ederdiniz. Denizler, Mahirler de yaşasalar UKKTH'nı açıkça inkar eden sizin gibilerin alnın tam ortasına sosyal-şoven damgasını yapıştırmaktan asla çekinmezdi:
"... bütün ulusların eşitliğini ve 'her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkına' titizlikle saygı gösterip, her tünlü imtiyazlara karşı çıkıyoruz."
Denizler (THKO) ulusal sorunun çözümü için bölgesel özerkliği öneriyor ve bu özerkliğin sınırlarını ancak ezilen halkların kendilerinin tayin edeceğini söylüyor:
Bay Okuyan biz hiçbir zaman Kemalizmi "ilerici" görmeyen soldan olmadık diyor. Kemal Okuyan, Aydemir Güler, Metin Çulhaoğlu'nun imzalarını taşıyan "Sosyalist Devrim Teorisi" başlıklı (2005) derlemede ise şöyle deniyor:
Bay Okuyan'ın baş ortağı bay Aydemir Güler aynı derlemedeki yazısında da soldaki kemalizmle bulaşıklığın sosyalist kimliğin zayıflığından, eklektizmden ve pragmatizmden kaynaklandığını ve kitleselleşmek uğruna yaşanan sağcılaşmayı ifade ettiğini söylüyor:
Yine aynı yazıda "Türkiye halkının yurtsever bir ideolojiye derinden bağlı olduğunu söylemek mümkün değildir" deniyor. Ayrıca "İttihat Terakki'nin yoz diktatörlüğünden, kemalist hareketin kendinden başka siyasal odak bırakmama çabalarından, +
Behice Boran'ın sadece videolarını izlemeyin, anladık Kıvılcımlı'yı, Kaypakkaya'yı okuyamıyorsunuz, bari öncümüz dediğiniz Boran'ın kitaplarını okuyun. Boran bile, bütün reformizmine rağmen, inkılap tarihinden öğrendiklerini sosyalizm diye satmaya çalışan sizin şeflerinizden +
+ fersah fersah ilerideydi. Ne de olsa sizin asr-ı saadet sandığınız faşist tek parti diktatörlüğü dönemini bizzat yaşayanlardan ve gadrine uğrayanlardandı.
Yani Türkiye'de "proletarya diktatörlüğü dahil her türlü diktatörlüğün beslenebileceği tek kaynak İttihatçı-Kemalist gelenektir" diye yazarken basitçe "şaka" mı yapıyor? Gerçekte ne demek istiyor bu "şaka"yla? Çulhaoğlu'nun, yıllarca en ön planında yer aldığı T"K"P'nin +
Kemalizmle sosyalizmi "kaynaştırma" çabasına en ufak bir itirazı olmuş mu? Daha sonra T"K"P'den ayrılarak TİP'i kurdu Çulhaoğlu, TİP de Kemalizm propagandasını T"K"P'den hiç de geri kalmayacak şekilde sürdürdü. Buna itiraz etmiş mi "şaka" düzeyinde de olsa? Yazıda Radika/Taraf +
zihniyetinin alaya alındığı açık ama bu her söylediğinin makara olsun diye söylendiği anlamına gelmiyor tabii ki. Benim aktardığım yerde açıkça --partisinin resmi çizgisine de tamamen uygun olan- kendi görüşünü dile getirdiği gün gibi açık.
Ahmet Türk, Meral Danış Beştaş, Sırrı Süreyya Önder gibi isimler seçimden sonra "bir daha kayyumların olmayacağını düşünüyoruz" diyorlardı. Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel gibi daha sınıf ve tarih bilinçli insanlarımız ise buna o kadar güvenmeyin diye uyarıyor, Leyla Zana, +
Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk tarafından umutsuzca tekrar edilen "çözerse Erdoğan çözer" gibi halka zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramayan tepeden "çözüm" bekleyen söylemlere karşı çıkıyorlardı. İkinciler bir kez daha haklı çıktı. Kayyum düzeni süreklidir, Kürt +
halkının iradesine tahammül edemiyorlar, halktan tepki geleceğini bilseler de kayyum atamadan yapamıyorlar, sadece hükümetin değil TC'nin genetik kodları ezilen sınıfların ve halkların iradesini kabullenmelerine izin vermiyor, o halde direniş de sürekli olmalıdır. Seçimden +
varlıklı insanlar başkalarının duygularını algılamakta zorlanıyorlar. Alt sınıftan insanlar genellikle diğer insanların ne hissettiğini anlama konusunda yetenekliyken, üst sınıftakiler daha duyarsız.
Çalışmaya göre, zenginlerin yardım için başkalarına güvenmeleri gerekmiyor +++
ve bu nedenle insani becerileri körelmektedir.
MSNBC'ye göre, araştırmanın yazarlarından Michael Kraus, “Diğer insanların ihtiyaçları ve istekleri konusunda daha az ilgili ve daha az anlayışlılar” diyor; “Empatik hassasiyette bir eksiklik gösteriyorlar.”