Dijital dünya ve Aydınlanma
Korkarım ki artık tanrı inancının yerini, ondan geri kalmayan ve insanların kolayca yönlendirildikleri dijital inançlar almaktadır. > 2. Birçok insan ve felsefeci, haklı olarak dinlere, insanları ahmaklaştırmak, sömürmek ve baskı altına almak için kullanılmasından dolayı karşı çıkmakta ve ateizmi savunmaktadırlar.
Buna diyecek bir şey yoktur.
ANCAK!

Assur'da, Magna Charta'dan 3000 yıl önce yürürlüğe konan Özgürlük, Direnme ve Adalet Yasaları

Biliyorsunuz, sosyal medyada, İngilizlerin 1215'teki Magna Charta'sından bahsetmiş, fakat o belgeden 4000 yıl önce Mısır'da hayata geçirilmiş Koptos Yasaları'nı tanıtmıştım.

https://x.com/Sadik0707/status/1772698374132662568

2. Şimdi de bundan 2700 yıl önce (MÖ 700), Assur Kralı Sanherib'e kabul ettirilen ve diğer belgelerden çok daha geniş haklarları tutanağa geçirmiş olan bir başka yasanın çevirisini sunuyorum.
İşin ilginci, bu yasalar öylesine formüle edilmiş ki yurttaşlara, söz konusu yasaları

Sinan Ateş neden öldürüldü?
"Davadan geriye dönersem vurun. Davaya katılıp geriye dönen herkesi vurun!"

"Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir!"
Kim söylüyor bunu?
Amerika, NATO ve Batı!
Bu yüzden sürekli Türkiye'nin başına çorap örülmektedir.
Bu çoraplardan biri de MHP'dir.
Buyrun MHP ve Ülkücülerin hikayesi...

2. Sinan Ateş'in değerli eşi Ayşe Ateş, herkesin bildiği fakat bu kadar açıktan, içerden dillendirmediği bir gerçeği ortaya koydu: MHP ve Ülkü Ocakları, katliamlar yaparak, insan öldürerek ve gazeteci cezalandırarak, kısacası teröre başvurarak varlığını devam ettirmektedir. Bu yüzden de güvenlik teşkilatı içinde örgütlenmektedir.
Ayşe Ateş bunu söyledi ama bunun başka kanıtları da var.

1 Mayıs, 19. yüzyılda sosyalist harekette bayağı bir tartışma yaratmış.
Alman Marksist düşünür Franz Mehring (1846-1919)'in aktardığına göre: 2. 1 Mayıs'ın uluslararası işçi bayramı olmasına yönelik karar, II. Enternasyonal'in 1889 Paris konferansında alınmış. Ancak kararda muğlak bir ifade kullanılmış.

İlk kez karadan gemi yürütenler Mısırlılarmış.
Yazılı kayıtlara bakılırsa, III. Thutmose (MÖ1486-1425), tarihte ilk kez hem Hitit ve Mitanni saldırılarını önlemek, hem de aynı zamanda Mısır'ın hakimiyet alanını Ön Asya'ya kadar genişletmek için ilk kez bugünkü➡️ 2. Lübnan'da inşa ettirdiği gemileri, kağnı arabalarına yükleyerek veya çektirerek Fırat'ın sularına indirmiş.
III. Thutmose Hitit-Mitanni koalisyonuna karşı savaşını kayda şöyle geçirmiş:
"Onların kentlerini ve yerleşim yerlerini yerle bir etti. Kalanları ateşe verdim.➡️

Hugo Grotius, bir Rönesans aydını!
Savaşta ahlaki ilke bir kenara bırakılırsa, insanlık yeniden barbarlık dönemine geri gitmiş olur.
Bu yüzden Hugo Grotius, daha 1600'de savaşların vahşetini azaltmak ve ülkeleri savaşı kurallarla yürütmeye zorlamak için muazzam bir eser kaleme alır: 2. Savaş ve Barışta Hukuk.
Cumhuriyetçi Grotius, Rönesans'tan çıkışı simgeleyen bu eserinde, insanların doğadan gelen ve tartışılmaz haklarına vurgu yaparak, savaş ve barış sürecinde takip edilmesi gereken normlara vurgu yapar.

Magna Carta'yı herkes bilir.
Peki ya 4000 yıl önceki Koptos Kararları'nı?
Bundan 800 yıl önce 15 Haziran 1215'te, "mülksüz" lakaplı İngiliz kralı Yohan, İngiliz baron ve toprak ağalarına, Katolik kilisesine, Londra kent yönetimine ➡️ 2. ve ayrıca yurttaşların siyasal özgürlük ve miras haklarına ilişkin bir dizi uygulama ve hakları yürürlüğü soktuğunu taahhüt etmişti.
Her ne kadar bu yasalar, tarihte ilk demokratik yasalar olarak kayda geçse de bundan tam 4000 yıl önce bir benzerinin ➡️

Mısırlılar, MÖ 2000'de sadece tıp, farmakoloji ve astronomi alanında değil, aynı zamanda matematik ve geometri alanında da en ileri kavimlerin başında gelirdi.
Bunun nedenini bize ünlü Yunan coğrafyacısı Strabon şöyle anlatır:
"Mısırlılar öteden beri devlet nizamı içinde➡️ 2. yaşayan kavimlerin başında gelirler. Bu yüzden de kültür sahibiydiler. Halkı da şehir şehir, mahalle mahalle örgütlemişlerdi..."
Mısırlılar, Nil nehrinin her yıl kaç metre yükseldiği, kaç hektar toprak suladığını da düzenli olarak kayıt altına almışlar ve buna göre üretimi➡️

Dinlerin korku ve ödül üzerine bina ettikleri ahlak anlayışı, toplumsal yararı, şahsi vicdanı ve özgür iradeyi benimsemediği için hem güvenilmez hem de insanı düşünmeyen akılsız bir yaratığa indirger.
Halbuki korku ve çıkarı önemsemeyen ahlak anlayışı daha sağlam, daha toplumsal ve daha vicdanidir. Toplumsal çıkar yerine şahsi çıkar gözetilseydi ne aile, ne toplum ne de insan olabilirdik. Dayanışma, fedakarlık ve güven olmasaydı vay halimize.

Din tarihi uzmanlarına göre insanların deist veya ateist olmalarının en önemli nedenlerinden biri, bizzat din adamlarının kendileridir.
Nedenine gelince; eğer din adamları, ayetleri ve dini kuralları, birbirinden oldukça farklı ve keyfi şekilde yorumlayıp, onlara kendi ➡️ 2. fantezilerini yüklerlerse ve eğer söz konusu yorum ve fanteziler, toplumun vicdani, ahlaki ve adalet duygusunu yaralarsa ve eğer söz konusu yorumlar, mantığa, akla ve vicdana aykırıysa, o zaman dinler, toplumda alay konusu olur, ➡️

Geçenlerde ibn Haldun'un Mukaddime'sinden bir bölüm vererek onun siyasal İslamcıları nasıl teşhir ettiğini paylaşmıştım. Bazıları, ibn Haldun'un İslam'ın ilk yıllarındaki "yağma ve ganimeti" olağan karşıladığını ve o dönemin Müslümanlarını,

https://x.com/Sadik0707/status/1768966527129120977?s=20

2. "siyasal İslamcılar" olarak görmenin yanlış olduğunu belirterek itiraz etmişlerdi.
Peki sizce ibn Haldun, başta halife Osman olmak üzere sahabelerin kısa sürede dudak uçuklatıcı servet edinmelerini neden gündeme getirmişti?
Konu çok basit: Birileri süreç içinde İslam'ı➡️

Arşivlik bir bilgisel...
Şüphe demişken, buyrun Şeytan'ın Tanrıya yönelttiği beyin yakan sorular ve büyük şüphe!
İslami yazar es-Şehristani'den (1086-1153)
.
İnsanlar Arasında Çıkan İlk Şüphe
Halk arasında çıkan ilk şüphe, lanetli İblis’in ortaya attığı şüphedir. ➡️ 2. Bu şüphenin kaynağı; nass [kural ve uygulama] karşısında şahsi görüşü öne sürmesi, emir karşısında arzu ve hevayı [istek ve arzu] tercih etmesi ve yaratıldığı özün, Âdem Peygamber’in yaratıldığı özden daha üstün olduğuna inanmasıydı.➡️

Dincilerin en tutarsız iddiası, "ancak dinlerin evrensel bir ahlak ilkesi" oluşturabileceği tezidir.
Evrensel ilke, her koşulda, her zaman ve her yerdeki uygulamanın aynı olması anlamına gelir.
Dinler, hangi evrensel ahlaki ilkeyi ortaya koymuşlardır?
Öldürme mi?
Çalma mı?
Zina yapma mı?
Yalan söyleme mi?
Zalim olma mı?
Zulmetme mi? 2. Şimdi bunlara tek tek bakalım.
Öldürme! buyruğunu o dinlerin kendisi uyguluyor mu? Aksine neden öldürülmesi gerektiğini emrediyor!

Dincilerin aklına ateistlere vurmak için neden hep "onlar anne ve kızkardeşleriyle yatabilir" iftirası geliyor?
Çünkü sapıktırlar!
Çünkü kalpleri hep uçkurlarında!
Çünkü cennette ya huri ya da gılman olma özlemi içindedirler!
Çünkü hard porno özlemi içindedirler!
Çünkü hepsi Ödipus'tur! 2. Peki Ateistleri din bağlamıyorsa, onları bundan alıkoyan ne var?
İnsan, bilinç sahibi olduğu andan itibaren bir topluluğun içine doğar. Topluluğu üç şey ayakta tutar:
Fedakarlık, güven ve işbirliği.

Erdoğan'ın şeriat çıkışı ve içinde bulunduğumuz yeni durum?
Kısa notlar halinde özetleyelim:
1. Ne Türkiye ne de dünya, 20 yıl öncesinin Türkiye ve dünyasıdır. 20 yıl öncesinin her alanda sözü geçen Batı dünyası artık yok! Artık küresel alanda etkin orta ölçekte güçlü, ➡️ ➡️bölgesel güçlerin yükseldiği bir dönemdeyiz. Bu güçler, eskiden olduğu gibi ekonomik-siyasi ve askeri yöntemlerle dizginlenememektedirler. Türkiye de bu orta ölçekte küresel güçlerden biri haline gelmiştir.
2. Küresel göçler ve siyasal-toplumsal istikrarsızlık,➡️

Bağnaz dinciler, Aydınlanmadan neden bu kadar korkup nefret ediyorlar?
"Aydınlanma bizim kültüre uymaz, bu Avrupalıların bize dayattığı kültürdür" diyerek sürekli Aydınlanmaya karşı konumlanan dincilerin derdi gerçekten dinin elden gideceği korkusu mu? ➡️ 2. Ya da gerçekten dertleri, insanların inançsızlığa sürükleneceği mi? Kesinlikle hayır! Aydınlanma düşüncesinin temelini atan filozofların hiçbiri ki bunların başında Baruch Spinoza, David Hume, Immanuel Kant ve Friedrich Hegel gelir, ateist değildi. ➡️

Depremleri, su baskınlarını ve doğa felaketlerini sürekli tanrının bir uyarısı ve cezası olarak ilan eden Cübbeli Ahmet, İhsan Şenocak, Halil Konakçı gibi hoca ve imamlar, insanları öylesine bıktıracaklar ki, dindarlar bile artık illallah diyecek.
19. yüzyılda deizm ve ateizmin➡️ 2. yükselişinin üç önemli nedenlerinden biri, bu bitmez tükenmez ceza uyarılarıymış. İkincisi, din adamlarında ve inanan insanlarda görülen yoğun ahlaki bozukluk, üçüncüsü ise bilimin gelişmesiyle, kutsal kitaplarda anlatılanların masal olabileceği algısıymış.
Benzerlik ilginç➡️

1. Biraz uzun, ama İslamcı çevrede dedikodu yapan akademisyenlere önemli bir açıklama:
Bazı İslamcı genç akademisyenler, sosyal medyada hakkımda dedikodu yapmışlar. Dostlardan biri de dedikodunun görselini göndermiş. "Güya ne Kur'anı incelemişim, ne İslam tarihini biliyormuşun➡️ 2. ne de Doğu-İslam düşünürlerini kendi eserlerinden okumuşum. Bu alan boş olduğu için de temel konularda bilgisiz biri olarak at oynatıyormuşum."
Lütfen kusuruma bakmayın, ama bu açıklamayı zorunlu olarak yapmak durumundayım.
2019 yılının Kasım ayında "Dünyayı Değiştiren ➡️

Ahlak üzerine...
Felsefeciler bazen etik de diyorlar ama birçok insan, hem bunun ne anlama geldiğini hem de hayatımızda nasıl uygulamamız gerektiğini kavramayamıyorlar.
Etik, yaşamın belli bir alanı için belirlenmiş ve kurala bağlanmış ilkeler bütünüdür. Bilim etiği, tıp ➡️ ➡️etiği, siyaset ve çalışma etiği gibi.
Ahlak ise daha çok toplumsal yaşamdaki insan ilişkilerini ifade eden ve çoğunlukla da yazılı olmayan kurallardır. Örneğin, dostluk, güven, dayanışma, cömertlik, fedakarlık, uyumluluk, yiğitlik, iyilik, özveri vb. İnsanlar, toplumları ➡️

Kaç çeşit tanrı inancı var ve bu ne anlama gelir?
İnsanlar, tarih boyunca, benimsedikleri tanrı tasavvuruyla, toplumsal varlıklarına da anlam vermişlerdir.
Tanrı tasavvurları, aynı zamanda söz konusu toplulukların evren modellerine veya toplumsal yapılarına denk gelmektedir.➡️ ➡️ Tanrı kavramının nasıl ve hangi amaçla ortaya çıktığını bundan önceki paylaşımlarımda ortaya koymuştum.
Şimdi de bu tanrı tasavvurlarının hangi anlama geldiğini görelim:
Kaba hatlarıyla insanlık tarihinde dört tip tanrı tasavvuru ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki Spinoza'nın➡️

29 harf yan yana gelerek kendiliğinden Yaşar Kemal'in eserlerinden herhangi birini meydana getirebilir mi?
Ya da kum, demir, çimento, ahşap ve cam yan yana gelerek milyonlarca sene içinde bir bina oluşturabilir mi?
İnançlı arkadaşların bana en çok yönelttikleri soru budur.➡️ ➡️Bunların gerçekleşme olasılığı belki milyarda birdir. Belki de hiç mümkün değildir fakat bu soruları soran arkadaşların atladığı bir gerçek var: İNSAN.
İnsan bilinci ve yeteneği, milyonlarca sene içinde, adım adım, hem genetik mutasyonla hem de çalışma ve üretimle meydana➡️