Discover and read the best of Twitter Threads about #KonstantiniyeNotlari

Most recents (24)

Türkiye’de yaşayan İranlı harika bir kadınla yaptığım sohbetimde, Türklerin İranlılardan çok daha muhafazakar olduklarını, seküler olanlar arasında bile günlük hayatta dikkat çeken din merkezli batıl inançların yaygın olduğunu söylemişti, ezan okunurken müziği kapatmak gibi… >>
1. Mesela İran’da Ramazan/Kurban Bayramları tatilleri sadece bir günmüş. İranlı Kadın, Türkiye’de bu bayramların bazen bir haftaya uzanan tatil günleri olmasını çok garip bulduğunu, İran’da sadece “yönetici elit”in dindar/dinci olduğunu, halkın da tam tersi olduğunu söylemişti…
2. “İran gibi olmayalım” klişesi önüme düştükçe aklıma bu sözler geliyor, zira İranlılar sanıldığı gibi dindar falan değil, hatta Türklerin sekülerlerinden bile daha az dindarlarmış gibi görünüyor, -en azından benim duyduklarım, gördüklerim ve izlenimim bu yönde…
Read 14 tweets
Yazla birlikte Türkiye'deki Değişim/Dönüşüm'ü yeniden hissetmek mümkün. Karamsarlık kısmen devam ediyor ama kendisini 'Maalifler istifa' diyebilen (mesleğiyle sorunlu) tarafgir ''gasteci''lere kaptırmayan ve onların günlük ünlemelerine takılmayanlar ilk şoku atlattı gibi... >>
1. Türkiye'de ''gazeteci'' olduğunu beyan etmekle birlikte, kendini ''Politikayı tanzim eden merci'' gibi bir yerlere koyan, politikacılara ''akıl'' falan veren, ekranlarda (çok) ''Konuşan Kafalar'', gazetecilik mesleğiyle alakasız bir Ego/kibir tonunda kötümserlik yayıyorlar...
2. Şimdi konuları, ''Maalefet İstanbul'u nasıl kaybeder''...
''Tartışma konusu'' sonucunun -öyle veya böyle- negatif olması bir yana, bu ''tarz''ı seçenlerin değil toplum psikolojisi, psikolojiden de pek anlamadıkları görülüyor. Onlar konuşadursun, hayat devam ediyor...
Read 10 tweets
Olağanüstü zamanlar, daha öncenin “olağan” düşünce kalıplarına sığmadıklarından, eskinin klişe ve rutinlerinden kopamayanlar için önce “anlaşılmaz”dırlar ve genellikle “zaman içinde” anlaşılır hale gelirler, -ama (“Ben”den ziyade)“Biz Çağı”nda artık böyle olmak zorunda değil… >>
1. Esnek olmak (yani Flexibility/Flexibilität), pragmatizmden daha farklı bir kavram, Yeni Dönem’de öne çıkıyor ve eski/eskimiş düşünceleri/kanıları -kişilik sorunu yapmadan- aşmaya yardımcı olacak gibi görünüyor.
Yeni dönemin başında bir çok konu yeniden düşünülmek zorunda…
2. Ayrıca artık yirmi-yirmibeş yıl öncesine nazaran hergün, en az eskinin beş misli daha fazla veriye maruz kalıyoruz ve bunlar arasında yaşamaya, fikir oluşturmaya vs. çalışıyoruz, hem de eskisi gibi gazete okumaksızın, televizyon seyretmeksizin, -sadece internetle…
Read 15 tweets
Türkiye’nin süreç içinde nasıl yeni bir döneme girmekte olduğunu, son on yılda siyaset anlayışında yaşanan sosyoekonomik ve sosyopsikolojik değişimde görmek de mümkündü. Bu süreç aynı zamanda, “Neoliberal Partiler”in aşılması süreciydi… >>
1. Neoliberal dönem elbette 70’lerin sonunda başladı ama Türkiye’de bu dönem, 1980 darbesi sonrası, 1982 Anayasası ile birlikte, yani 24 Ocak kararları sonrasının Özal iktidarı döneminde yaşandı ve 2013 öncesi Ak Parti iktidarı, bu dönemin zirvesini teşkil etti…
2. Neoliberal Partilerin özelliği, iktidara gelmek ve iktidarda kalmak üzere kurgulanmış “çok eğilimli” olmalarıdır, nitekim ilk örneklerinde “Eski Solcu (Yeni Sağcı) ‘Liberaller’”den, “Milliyetçi Ülkücüler”e, “Milli Görüş kökenli Muhafazakarlar”a kadar her eğilim mevcuttu…
Read 17 tweets
İdeolojik teolojik “Pragmatizm” türlerinin yalan söyleyebilme katsayısı oldukça yüksek halini üstün bir meziyet sayan “siyaset” kendi ayağına dolanıp düşe düşe yorulmuş görünüyor, son kullanım tarihi de dolmak üzere. Rusya versiyonu, hepsinin nasıl -aynı- işlediklerine örnek… >>
1. “Algı operasyonu” şampiyonu ve bilgisayar/internet manipulasyonu maraton koşucusu Rusya, Dünya’nın her yerinde her renkten radikalleri desteklerken ve Batı’yı atom bombasıyla tehdit ederken, kendi saflarında Pragmatizminin tel tel döküldüğü görülüyor…
2. Rusya, “bir operasyonla korkutup” teslim alacağını sandığı Ukrayna’da bataklığa saplandı.
Zamanın ideolojik maçovâri dandik pragmatik Rus muktedirleri, korku salmak üzerinden işleyen bir “önkabul”e sahipler. Diğerlerini “kolay korkutulacak ürkek koyunlar” sanan bir “özgüven”…
Read 13 tweets
Depremin kapsamlı acısı gün geçtikçe daha belirginleşiyor ve ertelenemeyen seçimlerle birlikte, yıkıntıların ve islamcılığın da hızlıca kaldırılacağı, yeni dönemin başka bir yerden başlayacağı anlaşılıyor. Bunun merakı ve telaşı, çeşitli biçimlerde herkesi sarmış görünüyor… >>
1. 2020’de başlayan ve en hızlı/etkili versiyonu tahminen 2025/26’ya kadar sürecek olan YENİ DÖNEM’de kuşkusuz birçok konunun konumun “siyeset” dediğimiz ömür törpüsünün ve onun -büyük çoğunluğu- günümüze ve halka uzak “kişi”lerinin (Subjekt) yeniden tanımlanacağı bir dönem…
2. Bu süreçte sosyal barışı korumak önemli. Halkta oluşabilecek ateşli (devrimci) tepkiyi “bastırmak” bir yana, kontrol etmeye bile kalkmak, buna yeltenenlerin daha sonra pişman olacakları konuma düşmelerini beraberinde getirebilir.
O nedenle, ‘yeni gerçekler’i konuşmak gerek…
Read 12 tweets
70 yıllık eski Türkiye'nin aşılacağı 2023/2024'de çözülmesi gereken en köklü sorunların başında, "sadece nepotizm/yandaşlık sayesinde devlet desteğiyle" (yani kamu kaynaklarının kullanılmasıyla) 'önemli/zengin' olanlar/sayılanlar safrasından artık kurtulmak sorunu geliyor... >>
1. Türkiye'de Arapları küçümseyip "aşağı" gören bir "anlayış" vardı, bu durum sessiz sedasız ortadan kalktı, herhalde bunda, Birleşik Arap Emirlikleri pasaportunun dünyanın en değerli pasaportu sayılmasının, Katar'ın en zengin ülkelerden biri haline gelmesini vs. rolü var...
2. Türkiye'deki Arap imajının son birkaç yıldır tamamen değişmesi sadece maddiyat nedeniyle değil. Ürdün'de yaşayan Filistinli mültecilerin bile Euro'dan değerli Dinar'la alışveriş yapmak için Türkiye'ye gelebilmelerinden çok, oralarda bile "Liyakat" dikkat çekiyor...
Read 18 tweets
Yeni Dönem'in eli kulağında, doğum sancıları başlıyor...
Seçimler yaklaşırken, iktidarın hem ülke içinde hem ülke dışında bastırdığı ortam, 1919 yılı gibi. Herkesin gelecekten umudunu kestiği, Türkiye'nin sadece kendi iç dinamiğiyle kaderini belirlediği döneme benziyor... >>
1. Tıpkı 1919'lar gibi, Avrupa'da, Türkiye'nin Muhalefetinin seçimleri kazanacağına inanılmamasının yanısıra; bir de Otokrasiler arasında dayanışma gibi acaip bir durum söz konusu. Mesela Putin'in, iktidarın başarısı için hareket ettiği açık, Belarus'da da destek vermişti...
2. Dünyada kimileri alışkanlıktan, kimileri çıkarları için, Türkiye'deki iktidarın seçimleri kazanacağını düşünüyor/istiyor.
Burada Muhalefetin zayıflığı ve çekingenliği üzerine bir de halkın demoralize edilmesi isteği söz konusu.
Galiba 1919'daki gibi fena halde yanılıyorlar...
Read 9 tweets
Amerikan düşmanlığının dünyada en yaygın olduğu ülke Türkiye ve gün geçmiyor ki "Batı" sözcüğü kötü anlamda kullanılmasın. Batı'nın ne olduğu konusunun, Batı'ya düşman olanların kafasına göre "yorumlanması" bir yana, -tanımı zaten döneme göre değişiyor.
Ama "Batı" ne demek?!.. >>
1. Konuya, Türklerin bin yıldan beri yaşadıkları Anadolu/İstanbul'dan bakacak olursak Antik Yunan'da "Hespera" Batıyı, "Anatole" Doğuyu ifade eder, eski Yunan kültüründe Pers Dünyası, Doğu'dur. Eski göçebe Kam geleneğinden bakınca Batı, "Ak"dır ve askerî anlamda zayıf alandır...
2. Kendini "Zhongguo", yani dünyanın merkezi sayan eski Çin için Batı, "Rum" demektir ve Batı Roma da Doğu Roma da Batı'dır ve Dünyanın geriye kalanını esasen "barbar" ilan eden Çin için, ister Roma'da ister İstanbul'da olsun "Rum" uygar sayılır, ama tabii Çin'den sonra gelir...
Read 38 tweets
Türkiye bir demokrasi destanı yazarak kaderini yeniden değiştirmeye ve dünya siyaset tarihine geçmeye hazırlanıyor, otokrasinin seçimlerle aşıldığı bir ülke olarak örnek olacak ve bunun için ne Batı'dan ne de Doğu'dan destek alıyor. Türkiye'ye inanmıyorlar... >>
1. Türkiye'de halk arasında yaşanan inanılmaz demokratik değişim ve ülkenin yönetimini seçimlerle değiştirme isteği ve kararlılığı, Dünya'da pek okunamıyor. Batıda, "artık bu böyle devam eder, seçimle kim böyle bişeyi değiştirebilir ki?" havası hakim, bu duruma alışılmış gibi...
2. Türkiye, "ökönomi" nedeniyle içeride ve iç politikaya endeksli dış politikadaki sıkışmışlığı aşma gayreti nedeniyle dışarıda, güçsüz bir görüntü arzediyor ve bu hali -açıkçası- Batının ve Doğunun işine geliyor, Türkiyenin bugünkü halinin değişmesi pek işlerine gelmiyor...
Read 14 tweets
Karamsarlık yaygın ama ben iyimser olmaya devam ediyorum. Şimdi yeniden bunun nedenini uzun uzadıya anlatmanın alemi yok ama benim gibi iyimser olanların varlığı gayet iyi geliyor, onlardan biri de otuz yıldır takip ettiğim gelecek ataştırmacısı (Futurist) Matthias Horx... >>
1. Matthias Horx, Pandeminin başladığı 2020 yılında ve geçtiğimiz yıl, pandemiyle başlayan kriz hakkında iki kitap yazdı, bunlardan sonuncusunu inceledim ve aynı istikamette düşündüğümüzü gördüm, o nedenle kitabın verilerini de kullanarak bir kaç not düşmek istiyorum...
2. Dünyada eğitimli insanların sayısı son elli yılda inanılmaz boyutlarda arttı (1973'de Dünya nüfusunun yarıdan çoğu okur-yazar değildi) ve şimdi hakim olan düşünce, "Gelecek çok daha kötü olacak, önümü göremiyorum" karamsarlığı...
Hayır, her şey, umduğunuzdan daha iyi olacak...
Read 21 tweets
Türkiye'de olağan "iç siyaset" didişmesi ve lafazanlığı ile "anketlerde hangi parti yüzde bilmemkaç" muhabbeti dışına çıkarak Dünyaya daha dikkatle bakmak, giderek daha çok önem kazanırken, "Coğraya kaderdir", "stratejik önemimiz" türünden söylemler önemsizleşiyorlar... >>
1. Pandemi ile girilen "hızlandırılmış süreç"de birkaç yıldır, "siyaset" sadece "O ne dedi bu ne dedi, ne güzel dedi de diğerini rezil etti" saçmalığını aşıp ekonomiye indi. Artık hangi firmalara "çöküldüğü"nden tutun da kriz ve enflasyona kadar, doğrudan firmalar konuşuluyor...
2. "Ökönomi"nin doğrudan firmalara uzanan bir dille bu ölçüde doğrudan konuşulması oldukça yeni. Eskiden, "Kompradorlar" teriminden sonra "Koç-Sabancı" klişesi vardı ama bu firmaların ne yaptığı pek bilinmezdi ve grev/iflas dışında siyasette firmalar pek konu edilmezdi...
Read 17 tweets
Putin'in Ukrayna savaşı bağlamında kapitalist sistemin krizini ve önümüzdeki yakın gelecekteki olası "gelişmeleri"ni konuştuğum Alman (düşünür) bir dostum (sohbetin bir bölümünün söyleşi halinde yakında basında yayınlanacağını umuyorum) pek parlak bir perspektif çizmedi... >>
Tabii doğamız gereği iyimser olduğumuzdan, geleceğin iyi ve hatta sansasyonel gelişmelerinin ucu da göründü sohbetimizde. Fakat düşüncelerde giderek daha net kristallendiği üzere, geleceğin önündeki en önemli engellerden biri, kapitalizmin ana fikri demek olan "Özel Mülkiyet"...
"Özel Mülkiyet"i marksist açıdan yorumlayıp, onun geleceğe doğru nasıl aşılabileceğine kafa yoran ve bu konuda net konuşabilecek olan bir dost daha var, umarım onunla da bir söyleşi gerçekleştirebilirim veya ona atıfta da bulunarak konu hakkında bir yazı yayımlayabilirim...
Read 6 tweets
Türklerin din anlayışından bahsederken, Kuzey ve Orta Asya kökenli eski geleneksel Göçebe spiritüalizmi/inancı ve bunun pratiğinden de söz etmek gerekiyor.
Ortak gelenek, Lappland-Finlandiya'dan, Yakutistan ve Kamçatka'ya, güneyde Türkiye,den Tibet'e Japonya'ya uzanıyor... >>
1. Ondokuzuncu yüzyıl ve yirminci yüzyılın ilk yarısında Batılı Antropologların "şamani" ayin biçimleri ve Kamların geniş bir bölgede birbirleriyle benzerliklerine bakarak, Kam geleneğini "Arktik Histeri" diye "açıklamışlardır", tabii bu tanıma, Kuzey Amerika yerlileri de girer..
2. Birçok bilim ve de dilim adamlarının Yakutlara bakarak taktıkları "şaman" lafı yanlıştır, Türkçe bu fenomenin, yani eski göçebe inancının 'Kutsal kişileri'ne "Kam" denir ve bu ad, Divânu Lügati't Türk'de (Bilinen ilk Türkçe sözlük) dört kez geçer...
Read 35 tweets
Türklerin din anlayışının şekillenmesini üç ana başlık altında inceleyebiliriz, bunların ilki, kadim Göçebe inanışlarının tüm Kuzey Yarımküre'nin kuzeyini baz alan (ve Batılı Antropologların 19. Ve 20. Yy'ın ilk yarısında "Arktik Histeri" diye adlandırdığı) "Kamlık" geleneği.. >>
Kamlık geleneği, insanlığın en eski mistik inanç sisteminin -Göçebe kültürü üzerinden- günümüze kadar ulaşmış hali olduğundan, "Su gibi"dir, daha sonra -yönetici elitler üzerinden- "kabul edilen" (Bon, Burhancılık, Nasturilik, İran tipi İslam vd.) inançlar, su bazlı Çay gibidir..
Türklerin İslam'a ve diğer dinlere yaklaşımı, 16. Yüzyıl başlarına kadar, esasen "Suya eklenen Çay" prensibi gibi işlemiştir, yani eski kadim Kam (ve Tengri inancı), İran üzerinden alınan İslam ile renklendirilmiştir ve Türkler bu konuda tek değildirler...
Read 44 tweets
İslamcılığın kendi başına bir alternatif haline gelebilmesi mümkün değildi. Batılı ülkelerin "dinsiz" Sovyet yayılmacılığına karşı bir tür "önlem" niyetine manevi yanlarının yüksek olduğu varsayılan İslamcılığı seçmesi, İslamcılığa tarihlerinin en önemli fırsatını sundu... >>
İslamcılığı, "Teolojik Politika" konteksinde değerlendirmek galiba daha doğru olacaktır. Teolojik politika, "Tek ilâhî gerçeği" kendinin temsil ettiği iddiasındaki siyasi grupları/cemaatleri/partileri ifade eder. Kendini "biricik" saydığından, diğer benzerlerinin düşmanıdır...
Teolojik Politika örnekleri Hindular arasında Hindistan'da, Budistler arasında Güneydoğu Asya'da da var, ama bunlar SSCB yayılmacılığına karşı seçilmediklerinden (çünkü oralarda petrol yok) İslamcılar gibi öne çıkmamışlardır...
Read 13 tweets
İslamcıların, Sekülerlere karşı bitmeyen kîni ve nefretinin kökeninde, "Existenzneid" denen bir olayın, yani "Başkasının varlığını kıskanmak" sendromunun yattığını daha önce de yazmıştım, ama bugün, bu sendromla ilgili olan "Bir türlü saygı görememek" olgusundan bahsedeceğim.. >>
İnsan ruhani bir varlıktır ve bütün o koşuşturmasının ardında, sevilmek (ve takdir edilmek) isteği vardır. Bunun dışında parası pulu makamı rakamı hepsi araçtır. Maddiyatın önemsendiği bir zamanda yaşarken, "maddi" araca büyük önem atfedilir ama asıl konu asla maddiyat değildir..
Sadece eski Kam geleneği ve Budizm Taoizm değil, bütün mistik öğretilerin ve dinlerin mütevazılığı övmesi boşuna değildir, zira insan bir yaşa geldikten sonra, maddiyatın asıl mesele olmadığını anlar, bu zor da değildir, yeter ki vicdan sahibi iyi biri olunsun...
Read 14 tweets
Rusya, yarım saat içinde bütün NATO ülkelerini imha edebileceği gibi ifadeler kullandığı açıklamalar yapıyor. Buradaki tehlikeli megalomani çok tipik: böyle bir "şey" olurken, Rusya'nın, bu olayların dışında bir yerden "olanı" seyredeceğini sanıyor!.. >>
"Harita başı megalomanisi", pahalı kitsch tipi mobilyalarla kaplı, kocaman şömineli bir salonda, kocaman bir haritanın başında nereden nereyi vuracağını konuşanların işidir. Masadaki oyuncak tankları nereye süreceğinizi falan konuşursunuz.

Sahici askerler gerçekçidir...
Savaş çok ciddi bir iştir, vasatlığa, kibire ve onun neden olduğu ahmaklıklara tahammülü yoktur. Dünyanın en büyük gücü bile olsa, masabaşı megalomanisi daima yanılır, kayıpları mutlaka yüksek olur, -tıpkı şimdi olduğu gibi.
Dünya, 1945'den beri en tehlikeli dönemini yaşıyor...
Read 9 tweets
Yeni Türkiye ile Eski Türkiye arasındaki ilginç bir fark da, en rasyonel konuları bile duygusal hezeyanlara dönüştüren eski "tarz"ı aşan rasyonel yalınlık.
Muhalif gazetelerin manşetleri bazen öyle emosyonal olabiliyor ki, asıl konunun ne olduğunu anlamak mümkün olamıyor... >>
YouTube veya TV tartışma programlarında duygusallık katsayısı yüksek, ama içeriği incir çekirdeğini anca dolduran -ve nedense- uzuun programların yüksek tansiyonlu "bağıran konuk"larının Z kuşağında pek karşılığı görünmüyor. Böylelerini 20. YY'da şekillenmiş olanlar seviyor...
İnsanlara esip gürleyerek, hatta söverek -bunu dizi "kalitesinde" espirilerle de süsleyerek- Z kuşağına beğendirmek, destek sağlamak mümkün görünmüyor. Yeni kuşağın benimseyip içselleştirmekte olduğu 'İnsan Haysiyetine Saygı' olgusunu, eski kuşaklar henüz anlayabilmiş değil...
Read 7 tweets
Uzun zamandır sözünü ediyorum, ama giderek daha çok insan tarafından söze dökülüp tarifi yapıldığından, şu konuların nedenlerine yeniden dikkat çekmek gerek:
1. Artık hiç bir partinin/politikacının oyu çantada keklik değil.
2. Sol kökenli yönetimler devrine giriliyor... >>
Çok yakın zaman kadar, hangi partinin ne dediğine bakmaktan ziyade eski temüllere ve kültürel kimliklere göre oy vermek esastı. Neoliberal dönemde böyleydi. Laik modernleri, milliyetçileri, Kürtleri, muhafazakarları, islamcıları, Solcuları "temsil eden" partiler vardı...
"Seçmenlik" bir tür alışkanlık haline gelmişti. Bu nedenle bir tür "mecburiyet" de işliyordu. Kendini temsil ettirmek için seçmenlerin kimliğine uygun partiye mahkum olduğu düşünülüyordu. Kültürcü paradigmanın bozulmakta olduğunu 2012 öncesinde uzun süre yazdım. Bu ne demekti? >
Read 20 tweets
Türkiye'nin geleceğine bakarken -benim için önemli- iki çizgiden sözedeceğim. Bunlardan biri, benim tercihim olabilecek çizgi, diğeri objektif gerçekler ışığında Türkiye'nin yönelebileceği (benim tercihime daha uzak ama) olası çizgi... >>
#KonstantiniyeNotları
Türkiye Mozambik değil. Dünya'nın merkezinde, bütün önemli gelişmelerin ya yanıbaşında ya da ortasında bulunuyor ve bu haliyle yaşananlarla ve yaşanacaklarla hem uyumlu bir siyasi/toplumsal hayat sörmesi gerekiyor, hem de kendi tercihleri hakkında cidden kafa yorması gerekiyor...
Eski "Sol" dille konuşacak olursak şu anda saflaşmanın iki tarafı, bazılarının "gördüğü" gibi "Doğu (Rusya & Çin) ile Batı" değil, 'ESKİ ile YENİ' ve burada, "Eski" dediğimiz şeyin ne olduğunu iyi anlamak gerekiyor. Eski, sadece belli siyasi gruplar/akımlar değil, bir mantalite..
Read 31 tweets
Dünya gibi Türkiye de, hızla yepyeni bir döneme doğru ilerliyor. Bu arada kimse yeni döneme hazırlıklı görünmüyor. Konuşulanlar hâlâ nicel farklılıklar, ama gelen dönem öncekinden nicel değil nitel anlamda oldukça farklı olacak ve bu özelliği zaman içinde ortaya çıkacak gibi.. >>
Çıkış eşiğinde bulunduğumuz ve hayatın merkezini maddiyatın teşkil ettiği devri, 1800'lerle başlatabiliriz. Napolyon Bonapart devri. Fransa'nın Luisiana'yı ABD'ya satıp Amerika'dan çekildiği, Mısır seferi ertesi Napolyon'un Avrupa'da laik imparator olarak ortaya çıktığı dönem...
Bugünkü anlamda Kapitalist sistemin işlemeye başladığı ve bugüne kadar bir çok şeyi belirleyen düşünme biçimlerinin de ortaya çıktığı, şekillendiği 1800'lerin başı. Çay ithalatıyla İngiltere'den Çin'e çuvalla altın ve Sterlin taşınıyor. Qing Çin'i hâlâ dünyanın en zengin ülkesi..
Read 13 tweets
Ukrayna'nın Rusya tarafından işgali Rusya için tam bir utanca dönüşmeye doğru gidiyor, zira sahada baştan beri -Ukrayna'nın direnmesi halinde- kesin bir şekilde görülmesi beklendiği üzere, Rus ordusunun değil Ukrayna'yı işgal etmesi, Kiev'i alması bile zor görünüyor... >>
Bugünün kesin gerçeği şu:
Halkları ikna etmeden tankla topla yenmek, hiç mümkün değildir. İş ciddiye binince, kaybeden mutlaka otokratlar olacaktır. Bunun bi tür askerî matematiği bile var: Bir ülkeyi/yeri işgal edip elinizde tutabilmek için her 25 kişiye 1 asker düşmelidir...
Mesela, (bu konularda hayal kuranlar varsa bilmeleri açısından) İstanbul'u işgal edip elinde tutmak isteyecek modern bir ordunun en az 650 bin kişi falan olması gerekir, -ki o da yetmeyecektir çünkü bunun jojistiği falanı filanı vardır ve bunu karşılayabilecek ülke yoktur...
Read 15 tweets
Eine Ukrainerin spielte in der türkischen Geschichte eine enorme Rolle, die Roxalena, (Anastasia). Sie ist in der West-Ukraine (damals "Lehistan") geboren und wurde 15-jährig von Tataren entführt, nach Istanbul geschickt...
Warum ist sie so wichtig? >>
#KonstantiniyeNotlari
Roxalena oder "Hürrem Sultan", wie sie jede Türke kennt (1506-1558) wurde Frau von Suleiman der Prächtigen, der 10. Sultan der Ottomanen. Wir wissen, dass die Sultane poligam waren und die Mütter der Sultane verschieden. Aber mit Roxalena war anders.
Suleiman war monogam...
Suleiman und Hürrem scheinen ein richtiges Liebespaar gewesen zu sein. Roxalena ist die einzige Sultanin, die einem König (Ukrainischen -d.h. "Lehistan"- König Zygmund II.) einen offiziellen Glückwunschsbrief schickte. Sie führte den Staat fals ihr Mann nicht in Istanbul war...
Read 4 tweets

Related hashtags

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!