Hasan Mert Kaya Profile picture
Editör | Yazar | Dinler Tarihi | Efemera | Kent Hafızası & İstanbul | Anadolu ve Ortadoğu | Seyyah

Aug 6, 2022, 24 tweets

Hacer'ül Esved'in İlginç Öyküsü

Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'da Hacer'ül Esved'in şimdiye kadar çekilen en net fotoğrafı yayınlandı. Bu fotoğrafta taştan geriye kalan parçalar oldukça net biçimde görülüyor. İşte Hacer'ül Esved'in öyküsü ve bilgiselin sonunda bir de soru:+

İslam öncesi cahiliye döneminden İslamiyet ile birlikte günümüze kadar gelen Kabe'ye ait tek parça Hacer'ül Esved. Onun haricinde Kabe defalarca yıkılıp yeniden yapıldı. Örtüsü yüzlerce yıldır her sene değişir. Zaman zaman kapısı ve yağmur oluğu da değiştirilir. Taş ise sabittir.

İslam inancında cennetten indirildiğine inanılan, Nuh Tufanı'nda Mekke'deki Ebu Kubeys Dağı'nda saklanan, Hz.İbrahim ve İsmail'in Kabe'yi temellerinden yükselterek tekrar inşa ettikleri sırada yerine konulan Hacer'ül Esved, tarih boyunca ilginç müdahalelere maruz kaldı.

Bu müdahalelerin en meşhur olanlarından birisi kuşkusuz İslam öncesi dönemde tekrar inşası tamamlanan Kabe'ye Hacer'ül Esved'in Hz.Muhammedﷺ tarafından yerleştirilmesidir. Hacer'ül Esved'i kimin yerine yerleştireceği ihtilaf konusu olmuş ve sorunu Hz.Muhammedﷺ çözmüştür.

Hacer'ül Esved zaman içerisinde Kabe'nin gördüğü çeşitli onarımlar sırasında yerinden sökülüp takılmıştır. Bununla birlikte, Kabe'nin en önemli kısımlarından olan bu taş ile ilgili çok dikkat çekici iki dönüm noktası var. Bunların birincisi Karmatiler'in Hacer'ül Esved'i çalması.

Karmatiler Bahreyn, Irak ve Suriye'de beliren ilginç bir inanç grubuydu. İnanç yapıları bu bilgiselin konusu olmadığı için ona girmiyorum. M.S. 930 yılında Mekke'de hacılara saldıran Karmatiler çok kişiyi öldürdüler ve Hacerü'l-Esved'i yerinden söküp Bahreyn'e götürdüler.

Bu esnada kırılan Hacer'ül Esved iki, üç parçaya ayrıldı. Kaçırılan Hacer'ül Esved 21 yıl Karmatilerin elinde kaldı. Ardından Fatımi halifesi Mansur Billah'ın emri ile 951 yılında Mekke'ye iade edildi. Bir diğer rivayet ise taşın Abbasilerce geri alındığı yönündedir.

Hacer'ül Esved ile ilgili ikinci önemli dönüm noktası ise Osmanlı döneminde, 16.yy'da gerçekleştirilen onarım esnasında Hacer'ül Esved'den ''kopan'' 5 adet parçanın İstanbul'a, Rükn-i Yemani'den ''düşen'' 1 adet taşın da Edirne'ye götürülmesidir.

Hacer'ül Esved'den ''kopan'' parçalar, tamirat sırasında orada bulunan bir hadımağa tarafından İstanbul'a getirildi. Bundan dolayı hadımağa cezalandırıldı. Hacer'ül Esved parçaları Mekke'ye geri gönderilecekken, Mimar Sinan'ın ısrarlı girişimleriyle İstanbul'da kaldı.

Geri gönderilmesinden vazgeçilip İstanbul'da tutulan Hacer'ül Esved parçalarının en büyüğü Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman Türbesi'nin alınlığına, kalan dördü ise Kadırga'daki Sokullu Mehmet Paşa Camii'ne konuldu. Rükn-i Yemani taşı ise Edirne Eski Cami'de.

Kanuni Sultan Süleyman Türbesi'nde bulunan en büyük Hacer'ül Esved parçasının yakından görünümü:

Kadırga Sokullu Mehmet Paşa Camii'nde 4 parça halinde bulunan Hacer'ül Esved taşları:

Edirne Eski Cami'de bulunan Rükn-i Yemani taşı:

Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde kullanılan Hacer'ül Esved parçalarının toplam uzunlukları 10cm kadar. Hacer'ül Esved’den ''kopan'' bu 4 parça; giriş kapısının iç tarafına, mihraba, minber kapısına ve minber külahına görülebilecek bir şekilde yerleştirilmiş.

Hacer'ül Esved taşında geriye kalan parçalara da 1932 yılında bir Afgan meczup saldırmış ve daha da kırılıp hasar görmesine yol açmış. Saldırgan idam edilmiş. Bugün milyonlarca Müslümanın tavaf ettiği Kabe'de Hacer ül Esved'den geriye kalan 7 parça pleksi bir yüzeyin altında.

Geriye kalan parçaların durumunu gösteren bir çizim:

Değerlendirmeme gelince; Yeryüzünde hiçbir beşerin, sultanın, padişahın, kralın, paşanın, beyin, devlet başkanının Allah'ın Evine ait bir parçayı alıp kendi kabrine, türbesine, yaptırdığı mabede koymaya hakkı olmadığını ve bunun doğru olmadığını düşünüyorum.

''Teberrüken konulmuştur'' düşüncesine de katılmıyorum. Her yıl değiştirilen Kabe Örtüsü, eskidikçe değiştirilen Kabe yağmur oluğu (Altınoluk), Kabe Kapısı ya da Hacer'ül Esved şebekesi gibi Kabe ile ilgili nesneler ''hatıra olarak ya da teberrüken'' zaten alınagelmiş.

Fakat Hacer'ül Esved gibi yerine başkasını / yenisini koyarak ikame edilemeyecek bir unsurun alınmış olması bana vicdanen ve aklen doğru gelmiyor. Bu konu da akl-ı selim ile düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Ecdad ne yapmışsa doğrudur yaklaşımından uzak, adil düşünülmeli.

Örneğin Hint-İslam sultanlarından birinin veziri gelip alıp Hindistan'a götürseydi, Taç Mahal'in ana kapısına koysaydı ne düşünürdük? Söz ettiğim şey kişilere ait kılıç, kalkan, ok, giyim eşyası, kap kacak vs değil. Bu hatıraların din ile doğrudan bir ilgileri yok.

Fakat 1,5 milyar Müslümanın ait olduğu yerde görme, dokunma, belki de öpme hakkı olan ve Mescid-i Haram'da Kabe'nin en önemli cüzlerinden olan bir kısmın bazı bölümlerini yerinden etmek zannımca doğru değil. İyi gelmiyor kalbime. Bence Hacer'ül Esved parçaları yerine konulmalı.

Yüzyıllarca ''Hadim'ül Haremeyn'üş Şerifeyn'' (İki Kutsal şehir Mekke ve Medine'nin hizmetkarı) unvanını kullanan, kutsal topraklara büyük hizmetler yapan Osmanlı Devleti'nin genel tutumu ve hakim muamelesi de bu yöndedir. Zaten getiren cezalandırılmış, geri gönderilmek istenmiş.

Hac yollarının güvenliğini sağlayan, su yollarını ihya eden, çok sayıda vakıfla oradaki halkın ve eserlerin ihtiyaçlarını karşılayan Osmanlı Devlet geleneğine ve Allah'ın Evine gösterilen hürmete, nezakete baktığımızda bu durum istisnai bir durum oluşturuyor bence.

Hacer'ül Esved parçaları bir ganimet, bir tarihi eser gibi görülmemeli. Tekrar belirmek istiyorum; Hacer'ül Esved Kabe'nin ayrılmaz ve ayrılmaması gereken, yerini yenisi ile dolduramayacağımız bir şey.

V'esselam🌿

Bu konuda sizin görüşünüz nedir hadi bir anket yapalım

Share this Scrolly Tale with your friends.

A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.

Keep scrolling