Fatih Lezzet Rotası🍴
Belki İstanbul'un en büyük ilçesi değil ama lezzetin merkezi bana göre kesinlikle Fatih. Çorbadan dönere, sulu yemekten kebaba, balıktan tatlıya Fatih yemek için en doğru rotalardan.

Büyük Karaman Caddesi'ndeki Meşhur Karadeniz Pidecisi ile başlayalım.++ İstanbul’da en lezzetli kebap yiyebileceğiniz yerlerden biri Duygu Kebap. Mutlaka listenize ekleyin.

Kuzu şiş, vakitli gidip yakalayabilirseniz kuzu ciğer / pirzola ve böbrek de yiyebilirsiniz ama kebabı çok başka. Fatih Kadınlar Pazarı'nın bir üst caddesinde köşede.

Hayat Oyununu Kazanmak

Nash Dengesi & Oyun Teorisi

Herkesin ama özellikle de karar alma süreçlerinde aktif olanların ve siyaset ile uğraşanların mutlaka incelemesi ve bilmesi gereken bir kuram Oyun Teorisi.

Onu geliştiren ise Matematikçi John Nash'in ünlü Nash Dengesi.++ Oyun teorisi:
Bireyin başarısının diğerlerinin seçimlerine dayalı olduğu ve bireyin, diğerlerinin yapacağı seçimlerin izdüşümünde gerçekleşecek tercihlerinin ortaya çıkaracağı bazı stratejik durumların matematiksel olarak davranış biçimlerini yakalamaya çalışır.

Sirkeci’den Eminönü’ne Lezzet Duraklarım:

Haftasonunda keyifli bir yürüyüş ve lezzet molaları için sevdiğim bazı mekanları paylaşıyorum.

İlk durak, kuruluşu 1777 yılına dayanan Ali Muhiddin Hacı Bekir. Çifte kavrulmuş, kaymaklı ve güllü lokum ile akide şekeri favorim.++

Sirkeci yönünden Mısır Çarşısı’na girince solda Galeri Set. Birbirinden güzel ve göz alıcı kahve fincanlarının İstanbul’da açık ara en güzel mekanı.

Her biri koleksiyonluk fincanlar, şekerlikler ve lokumluklar burada sizi bekliyor.

Hz.Muhammed’inﷺ Naaşı Çalınacaktı

Medine’de bulunan peygamberin kabri iki defa soyulmak ve naaşı kaçırılmak istendi. İlk girişim 12.yüzyılda Papa’nın emriyle, diğeri ise 16.yüzyılda Portekizli amiral Alfonso d’Albuquerque’nin planıyla denendi. İki girişimi de Türkler önledi.++

12.Yüzyılda yaşanan ilk girişimi planlayan papalık Hicaz’a çok iyi Arapça konuşan 20 kişilik bir ekip gönderdi. Uzun vadeli ve son derece sessizce uygulanacak bir plan yapılmıştı. Bu ekip Mısır üzerinden Medine’ye ulaştı ve şehre girmeden önce onar kişilik iki gruba ayrıldılar.

6/7 Eylül Olayları

Bugün 7 Eylül. Tam 69 yıl önce 6-7 Eylül'de İstanbul'da başta Rumlara ve ardından tüm azınlıkların ev, dükkân, kilise, havra ve mezarlıklarına yönelik saldırı ve yağmalar yaşandı.

73 Ortodoks kilisesinin tamamı ateşe verildi. Onlarca tecavüz yaşandı.++ 6 Eylül gecesi başlayıp 7 Eylül gününe kadar devam eden olayların fitilini ''Selânik'te Atatürk evine bomba atıldı'' haberi ateşledi.

Evet bir bomba atılmıştı ancak bombayı atan Selânik Üniversitesi Siyasal Bilgiler Bölümü öğrencisi Oktay Engin isimli bir Türk'tü.

N İ L İ

"Sonsuz İsrail Asla Aldatmaz"

Fakat bazen bir güvercin aldatabilir...

1880'lerde Romanya'dan Filistin topraklarına göçen fakir bir Yahudi ailesi olan Aaronsohn'ların Türkleri bölgeden ayrılmak zorunda bırakacak en ağır darbeleri vuracağını kimse tahmin etmezdi.++ Avrupa'da dayanılmaz hale gelen Yahudi düşmanlığından kaçıp Türklere sığınan ama kendilerine Filistin'de yaşama hakkı veren aynı Türklere ihanet eden bir ailenin son derece çarpıcı casusluk hikayesi ile ortaya çıkmıştı Nili Casusluk Şebekesi. Şartları çok iyi kullanmışlardı.

Hafıza Nasıl Oluşur? Bağ Nasıl Kurulur?

Kudüs’ün Çiçekleri

Avrupa’da bit pazarında ilginç bir albüm görüp hemen almıştım. Albüm Kudüs ve Filistin’in farklı beldelerinden toplanıp kurutulan çiçeklerden oluşuyor ve 1880’lerden kalma. Duygu ve anlam yüklü.++ Üstteki çiçekler Sion Dağı dedikleri alanda. Burada görmüş olduğunuz ise Kudüs’ün çiçekleri ve formu Davud Yıldızı şeklinde.

Anadolu’nun İlk Camisi

Adana Kozan’daki Anavarza Antik Kenti'nde çok önemli bir kazı sürdürülüyor.

Doç. Dr. Fatih Erhan başkanlığındaki kazıda Abbasi döneminde inşa edildiği düşünülen bir caminin kalıntıları bulundu.

Camide yüzlerce insan bir araya toplanıp yakılmış.++





1071 yılında Selçukluların Anadolu’ya girip Bizans’a ciddi bir darbe vurup Türklerin yerleşimine açmalarından üç yüz yıl kadar önce Müslüman Araplar Anadolu içlerine girmiş ve Ankara’nın doğusuna kadar olan bölgede önemli fetihler gerçekleştirmişlerdi. Adana’da bu yerlerdendi.

-Gece Yazısı

Osmanlı - Rothschild Ailesi Finansal İlişkileri ve "Yishuv'un Babası'na Giden Süreç"

Avrupa'da kurumsal bankacılık sistemini kuran ve yayan aile kuşkusuz Rothschild Ailesi'dir. Son derece dindar ve geleneklerine bağlı bir Yahudi aile olan Rothschildlerin kurucusu tefecilikle çok zengin olan Mayer Amschel'di. Frankfurt'ta koşulları gayet kötü olan Yahudi gettosunda Moses Rothschild'in sekiz çocuğundan biri olarak 1744'te doğmuştu. Babası 11 yaşındayken öldü. Büyüyüp evlendikten sonra 10 çocuğu oldu. Bunlardan beşi erkekti. Her bir oğlunu Avrupa'nın farklı bir şehrine bankacılık ve ticaret yapmak üzere göndermişti. Daima aile içi evliliklerle hem servetlerini, hem sırlarını hem de ideallerini korumuşlardı. Beş kardeşten Nathan Londra'da, James Paris'te, Amschel Frankfurt'ta, Salomon Viyana'da ve Carl ise Napoli'de aileye bağlı çeşitli şirketler kurdular.

Hırsları, çalışkanlıkları ve birbirlerine bağlılıkları onları kısa zamanda Avrupa'nın para ve finans musluklarını ellerinde tutan en güçlü yapı haline getirdi. Hükümetleri, kralları, lüks yaşamlarını korumak isteyen soyluları finanse ettiler. Özellikle savaş dönemlerinde mali sıkıntı yaşayan devletler finansman için kaçınılmaz olarak onların kapısını çalıyordu.

Bu durum Rothschild Ailesi'nin muazzam servetini katlayarak artırıyor ve ek olarak da çok ciddi imtiyazlar elde etmelerini sağlıyor, Lordluk, Baronluk, Kontluk gibi unvanlar ailenin itibarını Avrupa kraliyet aileleri ve bürokrasisi içinde sürekli artıyordu. Napolyon'a yüklü borç verdiler, Avusturya ve Paris'teki ilk demiryollarını yaptılar. Brezilya'dan Danimarka'ya, İngiltere'den İtalya'ya hemen her devlete faizle kredi açtılar.

1.Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin savaş harcamalarını karşıladılar ve bugünkü Filistin, Kudüs, Gazze topraklarını Osmanlılardan almalarını sağladılar. Tüm bu süreçler boyunca aile daima kuzenler arası evliliklerle dışarıdan yabancıların aileye dahil olmasının özenle önüne geçtiler.

Rothschild'lerin Osmanlı Devleti ile olan ilişkileri üzerine Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu and Prof. Dr. Sezai Balcı çok ciddi araştırma ve 1500 sayfalık arşiv taramaları sonucu 2021'de yayınladıkları "Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu" adlı araştırma kitabı konuya ilgi duyanlarca mutlaka okunmalı. Ben bu yazının bundan sonraki kısmını bu değerli akademisyenlerin kitabından derledim:

Rothschild'lerin Osmanlı devletiyle ilk teması Yunan Devleti'nin kurulması ve Yunanistan'ın ödeyeceği tazminatla ilgiliydi. Yunanistan, Osmanlı'ya ödenecek tazminat için Rothschild'lerden %5 faizle borç aldı. O dönemde mali sıkıntılar yaşayan Osmanlı Devleti, önceki borçlarını ödeyemeyince bu tazminatın kesilmesi ve borçlarına mahsup edilmesi gündeme geldi.

1855'te Mustafa Reşit Paşa'nın önderliğinde Osmanlı doğrudan temasa geçerek Rothschild'lerden borç aldı. Rothschild Ailesi, İngiliz hazinesinin tüm emisyonlarını üstlendiği ve 1853'teki Kırım Savaşı'nı finanse ettiği için Osmanlı bürokratları için bankacılıkta saygın bir konuma sahipti.

Yakın tarihimizde görüldüğü gibi, artan uluslararası ticaret, devletlerin sadece bir savaşa taraf oldukları için değil, aynı zamanda sosyal devlet oldukları için de ihtiyaç duydukları fonları, ihraç ettikleri hükümet tahvilleri karşılığında diğer devletlerin vatandaşlarından sağlamalarıyla ilk uluslararası finans piyasasını zorunlu hale getirmişti

Osmanlı Devleti'nin veya Rothschild'lerin mali kontrolü

Rothschild'lerden alınan ilk büyük borç Kırım Savaşı'na dayanır. Ondan önce 1850'de Fransa'daki bankerlerle müzakereler yapılmış ve borç para almak (devlet tahvilleri çıkarmak) için bir sözleşme imzalanmıştı. Fakat sözleşme Padişah tarafından onaylanmamış ve bunun sonucunda Osmanlı tazminata mahkûm edilmişti.

Osmanlı, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle Avrupa'daki itibarını kaybetmek istemediği için imzacı bankerlere olan borçlarını hızla ödemeye başladı. Ancak tazminatın tamamı zamanında ödenememiş ve kalan kısım için Rothschild ailesi tarafından para sağlanmıştır.++ Ahmet Cevdet Paşa'ya göre, devlet maliyesinin kaos içinde olduğu bu dönemdeki kötü yönetim, eğitimli ve yetenekli finans uzmanlarının eksikliğinden, yani yetersizlikten ve uyumsuzluktan kaynaklanmaktaydı.

Artan Borç

Osmanlı Devleti 1854'ten beri 220 milyon sterlin borç almış ve karşılığında sadece 116 milyon sterlin ödeyebilmişti. Mali iflasın ardından Sultan Abdülaziz'in tahttan indirildiği ve daha sonra Feriye Sarayı'nda maalesef öldürüldüğünü biliyoruz. Halefi V.Murat'ın çok kısa bir görev süresi oldu ve yerine II.Abdülhamid tahta geçti ve Meşrutiyet ilan edildi.

Osmanlı iflasının ardından Rothschild'ler ile Osmanlı Devleti arasında önemli bir borç sorunu yaşanmadı. Çünkü bu borçlar İngiltere ve Fransa'nın kefaleti altındaydı. Rothschild'ler ile Osmanlı Devleti'ne borç veren diğer bankacılar arasındaki fark, Rothschild'lerin her şeyi hesaplamaları ve tahminlerinin daima doğru çıkmasıydı.

1879'da Osmanlı İmparatorluğu'ndaki borçlar artık sadece ek borçlar yoluyla ödenebildiğinden, kapitalistler ile hükümet arasındaki bir anlaşma uyarınca hükümetin gelir kalemlerinden 6'sı alacaklılara devredildi. Osmanlı'dan kalan bu borçların ödenmesi ancak Cumhuriyet döneminde mümkün olabildi.

Sultan II.Abdülhamid, Rothschild'ler ve Filistin

"Dindar" Yahudiler olarak Rothschild'ler Filistin'e her zaman özel bir ilgi duyuyorlardı. Ailenin Fransa'daki üyesi Baron Edmond James de Rothschild, tarıma büyük önem vermiş ve bazı Yahudilerin tarım eğitimi almasını sağlayarak otorite olmalarını sağlamıştı.

Girişimleri ile Filistin bölgesindeki birçok bataklık kurutularak tarıma açılmıştı. Baron öldüğünde, 30 yerleşim yerinde 500.000 dönümden fazla araziye sahipti. İsrail'in ilk başbakanı David Ben-Gurion bir konuşmasında, "Hiç kimse İsrail'e ondan daha fazla hizmet etmemiştir." demiştir.

Bir başka ilginç bağlantı: Rusya'daki Yahudilere yönelik baskının başlangıcı ve Rothschild Ailesi adına Filistin'de arazi satın alınması aynı zamanlarda gerçekleşmişti. 1880'lerin ortalarında arazi satışları ve bina inşaatları konusunda endişelenen II.Abdülhamid, bu tür işlemleri yasakladı. 1890'lı yıllarda Yahudilerin Osmanlı'ya kabul edilmek için başvuruları başlamış, yasaklara rağmen o dönem görevde olan isimlerin rüşvet, dolandırıcılık ve kayırmacılık yapmaya ve Yahudileri kabule devam ettikleri kayıtlara geçmiştir.

Bu dönemde Avrupa'da İtalya, Almanya, Fransa ve İngiltere ile Rusya'nın yani dönemin güçlü devletlerinin, Yahudilerin Filistin'e yerleştirilmesi konusunda anlaştıklarını ve onları desteklemeye devam ettiklerini görmekteyiz.

Bundan güç alan Yahudiler, Müslüman halkı taciz edecek şekilde davranıyorlardı. Müslüman halkın şikayetlerine karşılık Yahudiler de karşı şikayetlerde bulundular ve atmosfer giderek gerginleşti.

Sonuç olarak, 1908'de Filistin'de yaşayan Yahudi nüfusu 80.000'di. 1876'daki düşük seviyelerle karşılaştırıldığında bu sayı oldukça etkileyici. Öte yandan Baron Rothschild, kurduğu 40 yerleşim yeri tarafından "Yishuv'un Babası" (Kutsal Topraklar'ın yerli Yahudi halkına Yishuv denir. Rothschild ayrıca "Yishuv'un Babası" olarak da anılırdı, yani bu halkın koruyucusu) ünvanını aldı.

Birlikçiler, Filistin ve Rothschild Ailesi ile ilgili bulgular

II. Meşrutiyet yürürlüğe girdikten hemen sonra, Meclis Başkanı Ahmet Rıza, Baş Haham aracılığıyla JCA ve Baron Rothschild ile ilişki kurmak istedi. 1909'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra Filistin politikası değişti ve Rothschild Ailesi tekrar toprak satın almaya çalıştı. Hatta Sultan'ın toprakları bile artık Rothschild'lerin elindeydi.

1917'de, İngiliz ordusu Filistin'de ilerlerken, İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından Rothschild'e yazılan ve İngiliz hükümeti tarafından da onaylanan mektupta, "Majestelerinin Hükümeti, Filistin'de Yahudiler için ulusal bir yurt kurulmasını memnuniyetle karşılamaktadır." ifadesi yer alıyordu.++

Kudüs'te Roma Dönemi Yahudi İsyanları

Anthony Hopkins'in de yer aldığı Those About to Die adlı bir dizi var. Sürükleyici bir yapım.

Dizide işlenen önemli konulardan biri esir alınıp Roma'ya getirilen Yahudiler.

Roma'ya Yahudi isyanları ve Avrupa'ya Yayılışlarının öyküsü.++ Hopkins dizide İmparator Vespasianus'u canlandırıyor. İmparatorun iki oğlu Titus ve Domitianus da dizide iyi canlandırılmış.

Bu üç isim Yahudilerin kaderinde halen devam eden etkilere sahip oldu.

Kudüs'te Vespasian adına üzerinde "Yahudiye Ele Geçirildi" yazan paralar basıldı.

60 Bin Parmak Kesen ''Uygarlık''(!)

İngiliz işgalinde Hindistan halkına uygulanan zulüm açlıkla sınırlı değildi.

İngiltere'ye ait East India Company (Doğu Hindistan Şirketi) 60 Bin Hintli dokuma ustasının baş parmaklarını keserek onları tezgâhta dokuma yapamaz hale getirdi.++ Yazar William Bolts, 1772 yılında yayınladığı
''Consideration on India Affairs'' adlı kitabında şu bilgiyi verir:

''Şirket, el tezgâhlarında çok kaliteli yerli kumaş imal eden Hintli ustaların baş parmaklarını keserek İngiliz makina dokuması tekstil sektörünün önünü açtı.''

V E E R A P P A N

Hindistan'a 500 milyon $'a mal olan azılı eşkiya.

Yüzlerce insan, dişlerini söküp satmak için 2.200 fil öldürdü.

Adı Koose Munisvami Veerappan, 1952 yılında bugünkü adıyla Karnataka Mysore'da berbat koşulları olan virane bir yerde doğdu.

Hikayesi korkunç++ 2004'te, Tamil Nadu yakınlarındaki Papparappatti'de öldürüldüğü zamana kadar Hindistan hükümetine 500 milyon dolara mal olmuştu Veerappan.

Hintli cani ve kaçak avcı, kozmetik sanayii için ormanlardan binlerce ton ve milyonlarca dolar değerinde sandal ağacı da söküp satmıştı.

Piri Reis'in Muhteşem Eseri: Kitab-ı Bahriye🌿

Osmanlı denizciliğinin ünlü ismi Piri Reis döneminin sayılı harita bilginlerindendi.

Dünya haritasının yanı sıra müellifi olduğu Bahriye Kitabı Osmanlı ve Dünya denizcilik tarihinin en değerli eserleri arasında yer alıyor. ++
Piri Reis sahip olduğu bilgilerle döneminin çok ilerisinde bir bilgindi. Onun ilk hocası Gelibolu'da amcası Kemal Reis oldu. Çanakkale'deki Kilitbahir Kalesi onun çalışmalarını sürdürdüğü, hatıralarıyla dolu tarihi bir mekân.

Bir Kıtayı Çalan Katliam

19.Yüzyıl'da Amerikalı yerleşimcilere, kıtanın doğu kıyısından batı kıyısına kadar genişlemeyi hedef gösteren Manifest Destiny çağrısıyla katliamlar tekrar başladı.

İnanılır gibi değil ama Kızılderili nüfusu hızla 12 milyondan 237 bine geriledi.++ Yuki Kızılderilileri kapatıldıkları rezervasyon çiftliğinde zorlama ile çalıştırıldılar. Yukilere yalnızca kişi başına günde altı buğday başağı olarak açlık diyeti (starvation diet) uygulandı ve yetersiz beslenme ile hastalıklardan çok sayıda ölümler görüldü.

Az önce İsviçre'de yaşayan ama aslen Kuveytli olan çok sevdiğim bir dostumla görüştüm. Bana göre müthiş bir hayat hikâyesi var. Bir ara söz etmiştim. Şimdi konuşunca tekrar paylaşmak istedim:

Hikâye 2 Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlıyor. ++ Dostum o tarihte henüz 20'li yaşlarının başlarında. İşgal ile hemen herkes kaçıp ülkeyi boşaltırken, o ve kendisi gibi bir grup genç kalıp ülkelerini işgalcilere karşı savunuyor. Savaşanların çoğu öldürülüyor. Kendisinin de aralarında olduğu az sayıda direnişçi ise esir düşüyor.

Osmanlıyı İmparatorluğa Taşıyan Para:

SULTANİ

Fatih, ilk altın Osmanlı parasını #İstanbul ’da bastırmıştı.

Fetihten 23 yıl sonra, 1476 (Hicri 882) yılında basılan ve 'Sikke-i Sultani’ adı verilen Fatih Sultan Mehmet'in bu ilk altın parasının işçiliği de kusursuzdu.++ Sadece 129 adet basılan bu ilk altın sikkeden günümüze çok az sayıda örnek ulaşabilmiş.

Hicri 882 / Miladi 1476 tarihli bu altın Osmanlı sikkesi ilklerin sikkesidir:

-İlk Osmanlı altını, -Fatih’in ilk altın parası, -İstanbul’da basılan ilk Osmanlı parası işte bu paraydı.

Bilinmeyen Suudi Arabistan

Tarihçi Heredot’un ‘Arabia Felix’, ‘Mutlu Arabistan’ olarak nitelendirdiği Arap Yarımadası, güneybatı Asya ile kuzeydoğu Afrika arasında uzanan dünyanın en büyük yarımadalarından biri.

Yarımadanın en büyük ve bence en güzel ülkesi ise burası++ Dünyanın bu özel coğrafyası gerçekten şaşırtıcı sürprizlerle dolu.
Üç tarafı denizler ve okyanus ile çevrili olan Arap Yarımadası'nın kültürel mirası ve doğal zenginliklerini en iyi görebileceğiniz yer Suudi Arabistan'dır.

Çöller, masmavi ve cam gibi denizler, vadiler ve dağlar.

Taşkent Gece Notları -3-

Mekke'den - Semerkant'a
Orta Asya gezileri sırasında en etkilenilen şehirlerin başında Semerkand gelir.

Burada özellikle Şah-ı Zinde olarak bilinen ve Hz.Muhammed'eﷺ son dokunan kişi olan Kusem bin Abbas'ın hikâyesi ilginçtir.+

📷@orhandurgut hocamdan Hz.Muhammed'eﷺ dokunan son kişi: Kusem bin Abbas'ın kabri Semerkant'ta. Siması peygambere çok benziyordu.
Babası peygamberin amcası Abbas, annesi Ümmü Lübabe, Hz.Hatice'den sonra Müslüman olan 2.kadındı.
Hz.Hüseyin'in süt kardeşiydi. Hz.Ali onu Mekke ve Medine valisi yapmıştı.

Hacer'ül Esved'in İlginç Öyküsü

2022'de Suudi Arabistan'da Hacer'ül Esved'in şimdiye kadar çekilen en net fotoğrafı yayınlanmıştı.

Bu fotoğrafta taştan geriye kalan parçalar oldukça net biçimde görülüyor.

İşte Hacer'ül Esved'in öyküsü ve bilgiselin sonunda bir de soru.++ İslam öncesi cahiliye döneminden İslamiyet ile birlikte günümüze kadar gelen Kabe'ye ait tek parça Hacer'ül Esved.
Onun haricinde Kabe defalarca yıkılıp yeniden yapıldı.
Örtüsü yüzlerce yıldır her sene değişir. Zaman zaman kapısı ve yağmur oluğu da değiştirilir. Taş ise sabittir.

❝Hamamböcekleri Kelebek Olamaz! Böcekleri Ezin!❞

3 ay içerisinde 1 milyon insanın palalarla vahşice öldürüldüğü Ruanda Soykırımı'nı radyodaki bu slogan başlatmıştı.

Yakın tarihin gördüğü en acımasız katliamların yapıldığı bu üç aylık dönem korkunç detaylarla dolu.++ Katliamı gerçekleştiren aşırı milliyetçi Hutular silah alacak ekonomik güçleri olmadığı için Çin'den aylar öncesinden tanesi 50 Cent’ten on binlerce palalar sipariş edip aldılar. Palaları Fransız ve Belçika uçakları havadan Hutulara dağıttı. Palalar yetmeyince mızraklar yaptılar.

Ç ı p l a k Ş a m p i y o n

Dirar bin Ezver savaş meydanlarında en büyük düşmanı olan Doğu Romalılarla savaşırken çıktığı düellolarda zırh giymediği için rakipleri ona bu ismi takmıştı.

Hz.Muhammed'inﷺ yanına gelip Müslüman oldu ve çok maceralı, inanılmaz bir hayat yaşadı.++ Dirar, birlikte savaştığı Halid bin Velid, Ebu Ubeyde bin Cerrah ve İkrime bin Ebu Cehil ile birlikte Doğu Roma İmparatorluğu'nu Suriye, Filistin, Ürdün topraklarından attı.
Yapılan tüm savaşları kaybeden Bizans imparatoru Heraclius sonunda bölgeyi terkedip Antakya'ya çekilmişti.