🧵#Flood Osmanlı/Türk miğferleri
Klasik dönemde Osmanlı askerleri kafalarını kılıç ve mızrak darbeleriyle ok atışlarına karşı korumak için yaygın bir şekilde metal başlık kullanmaktaydı. Günümüzde müzelerde en gösterişlileri sergilense de çoğu oldukça basit başlıklardı 1/
Ateşli silahların yaygınlık kazanmasıyla metal başlıklar kayboldu. II. Mahmut Fransızlardan etkilenerek tekrar metal başlıkları kullanıma sokmak istese de başarılı olamadı
1871 büyük yangını sonrasında ilk modern itfaiye bazı ordu birliklerinden istifade kurulduğunda Fransız itfaiyeci başlığı örnek alınarak siperliksiz metal itfaiye başlığı imal edildi. 1916'ya kadar ordunun kullandığı tek miğfer budur. 3/
Osmanlı ordusunun miğferle tanışması 1916'da bir kolordunun Galiçya'ya gönderilmesi ve ilk hücum birliklerinin teşkili ile mümkün oldu. 19. ve 20. tümenler bünyesinde kurulan hücum bölüklerine Alman M-16 miğferleri dağıtıldı.
1916'da Osmanlı Başkomutanlığı Almanya'dan miğfer gönderilmesini istedi. M-16 miğferinin siperliği kesilerek Osmanlı ordusu için tadil M-16'lar üretildi. Bu değişikliğin neden yapıldığı bilinmemektedir. 5/
#KurtuluşSavaşı esnasında hücum birlikleri Türk M-16 ve Alman M-16larının yanısıra çok farklı miğferler kullanmıştır.
Savaş bitince yeniden teşkilatlandırılan ordu için Fransız Adrian miğferleri satın alındı.Fransızlar miğfere "casque" dedikleri için Adrianlarla beraber kask kelimesi de askeri kullanıma girdi.
Fransız Adrianlardan farklı olarak Türk kasklarının önünde metal sınıf işareti yoktu7/
1938 sonrasında İngiliz askeri yardımın başlamasıyla İngiliz Brodie miğferleri ordu envanterine girdi.
1947 sonrasında Amerikan yardımıyla beraber bu kez Amerikan M-1 miğferleri ordu envanterine girdi. Amerikan steel helmet tabiri çelik başlık diye tercüme edilip miğfer ve kask yerine kullanılmaya başlandı. İlginç bir şekilde M-1'in içindeki fiber başlığa kask denmeye başlandı.
Amerikan M-1 envantere girinceye kadar ordumuzun personel sayısı kadar miğferi yoktu ve çoğu zaman mevcut miğferler depodan çıkartılmazdı. Ayrıca başka kamu kurumlarının ihtiyacı çerçevesinde miğferlerin bir kısmı onlara verildi. Mesela Adrianların çoğu itfaiye ve polise geçti
1970lerde M-1 çelik başlıklarının askeri fabrikada üretilmeye başlanmasına rağmen miğfer sorunu çözülemedi. İngiliz ve Amerikan miğferler beraber 1990ların ortasına kadar kullanıldı. Kıbrıs Barış Harekatında Çakmak görev kuvvetinin şu fotoğrafı durumu iyi gösteriyor
Bu süreçte zaman zaman beklenmedik kaynaklardan gelen miğferler de envantere alınmıştır. İyi örnek 1992 sonrasında Almanya yardımıyla gelen Doğu Alman M-1956 çelik başlıklarıdır. Oldukça havadar ve hafif olduğu için spor ve atışta yoğun kullanılırken bir kısmı jandarmaya verildi
🧵flood'ı burada kesiyorum. Kevlar ve başka kompozit malzemeden imal edilen balistik başlıkların 1990ların sonunda envantere girmesi hakkında ayrı bir flood yaparım.
Görev yaptığım süre içinde birliklerde çok garip nereden geldiği belli olmayan miğferlerle karşılaştığımı eklemeliyim. Mesela zimmetini devraldığım bir mekanize piyade bölüğünün deposunda İngiliz Mark V çelik başlıkla karşılaşmıştım.
Türk tipi Alman M-16 miğferi ile ilk 1996'da komando kursunda karşılaştım. Hayatta kalma parkurundaki istasyonlardan birinde bu miğfer vardı ve çorba yapmak için kullanılıyordu. Şimdi arasanız bir tane bulamazsınız. Müzede olması gereken miğferden çorba içmişliğim vardır yani 😇
Share this Scrolly Tale with your friends.
A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.