AKP, paramiliter gücü ve kurduğu ideolojik hegemonya ile, İtalyan faşist partisiyle karşılaştırılabilecek faşist bir örgüt, ve aynı zamanda OYAK ile orduyu, damatlar vasıtasıyla yüksek bürokrasiyi tekelci burjvaziye katan, orta bürokrasiyi de arpalıklarla besleyen bir karteldir.
Devlet dediğiniz bürokrasi ve militarizmdir. AKP, devletin ta kendisidir. AKP, dahası, temsil ettiği sınıfsal kombinasyonun: işbirlikçi tekelci burjuvazinin en yeni, en haydut, en kuralsız ("bu milletin a.mına koyacağız" sözlerinde ifadesini bulan) kesiminin de ta kendisidir.
AKP devletleştikçe faşist iktidarlarda bile görülen devletin ve kurumlarının kısmi özerkliği kaybolmuştur. Bu, tamamen yeni tipte bir faşist iktidardır. AKP iktidarının paniğinin sebebi burada yatar; aynı zamanda, AKP iktidarı yitirmemek için her şeyi yakmakta tereddüt etmez.
AKP, temsil ettiği haydut burjuvazinin bizatihi kendisi olması hasebiyle, davranışlarını bu burjuvazinin uluslararası ilişkileri ve bütün tekellerin değişmeyen yasası belirler: azami kâr yasası. AKP, azami kârı süreklileştirmek için anasını bile satabilecek bir sınıftır.
AKP sadece AKP değildir. Türkiye'de işbirlikçi tekelci burjuvazi, yerli tekelci burjuvaziden ibaret değildir. İşbirlikçi tekelci burjuvazi, emperyalizmin bir organı, onun sınıfsal uzantısıdır. Bu nedenle AKP iktidarında sömürünün istikrarı, emperyalist sömürünün istikrarıdır.
Bu nedenle emperyalizm, yani Türkiye'deki işbirlikçi sınıfların elli senedir işbirlikçilik ilişkilerini sürdürdüğü ABD emperyalizmi ve Avrupalı emperyalistler, ve onların uluslararası kuklaları, AKP iktidarını kayıtsız şartsız destekleyeceklerlerdir.
