Öncelikle, birçok defa yazdım: AKP büyük şehirlerde hırsızlık yapamaz veya pek yapamaz, çünkü muhalefet ve örgütlüdür. Ama Kürt (ve Arap) nüfusun yoğun olduğu yerlerde polisiye yöntemlerle, halkı terörize ederek, zaten güçlü olduğu yerlerde ise hiçbir şeye ihtiyaç duymadan yapar.
Bunu tartışmak bile bana abes geliyor. Şimdi, olay, en ufak becerisi olmadığı ortaya çıkmış bulunan Adilseçimin verileri doğru olsa bile bunların YSK ile uyuşup uyuşmaması değil; Adilseçim veya türevlerinin zaten bu seçim bölgelerinden sağlıklı bilgi alabilecek durumda olmayışı.
Kaldı ki, Adilseçim’in verilerine ve açıklamalarına güvenilemez, çünkü adamlar rezil, veya en hafif deyimle beceriksizdir, sistemleri iflas etmiştir ve onlar bana kalırsa kesinlikle dürüst değiller: kendilerine gelen sınırlı verilerle AA’nın verilerini birleştirerek yayınladılar.
Mesele şudur: hilenin oranı, miktarı bir tarafa; biz siyasi bir tavır olarak bu durumu nasıl açıklayacağız? “Hile yapılmadı, bu hakikati kabul edip önümüze bakalım” diyemezsiniz. Bunu dediğinizde, tekrar ediyorum, kimse önüne bakmaz.
Çünkü burada ön denilen şey, aksini vurgulayarak belirtmediğiniz müddetçe (zira tartıştığımız DÜZENİN seçimleridir) düzeniçiliktir. Söylenmesi gereken, bu seçimlerin sadece seçimlerde kullanılan oyların hileli sayımı veya manipülasyonu itibariyle değil, …
… seçim öncesi yaşananlar itibariyle de meşru olmadığı, olamayacağı, ancak zaten bir faşist diktatörlüğün de seçimlerle gitmesinin mümkün olmadığı, faşizmle birlikte düzeniçi muhalefetin miadını doldurduğu, muhalefetin düzendışına çıkmak zorunda olduğudur.
“Orada taş taş üstünde bırakmayacağız” diyen bir rejim, seçmenin kafasına silah dayayarak da sonuç alabilir, ve kafasına silah dayanmış seçmen pusulalarının sayısının doğru hesaplanmış olması, seçimde hile olmadığı anlamına gelmez.
Öte yandan, halk sınıf ve tabakalarının çok önemli bir bölümünün diktatörlüğü destekliyor olması bir vakıadır, ama bu vakıa, faşizm yanlılarının daha çok olduklarını değil, daha güçlü olduklarını, ve muhalefetin de buna uygun örgütlenmesi gerektiğini gösterir.
Yani sorunumuz her halükârda faşizm şartlarında seçimlerin meşruluğu meselesidir: biz çoğunluğuz, ama güçsüzüz, çünkü iktidarda onlar var ve eğer iktidara gelmek istiyorsak bunun yolu sayıca daha çok olmamızdan değil, daha güçlü olmamızdan geçer, düzendışılık bunun için elzemdir.
Adilseçim kepazeliği bağlamında ekleyeyim. Demin, bu adamların ellerine geçen sınırlı verileri esas olarak AA verileriyle harmanlayarak açıkladıklarını düşündüğümü yazmıştım. CHP denen liberal burjuvazinin ihanet şebekesi, bunu kendi ağzıyla itiraf ediyor. hurriyet.com.tr/gundem/cok-kon…
