Müthiş derecede stilize, kendine has havası olan bir uyarlama. Belki de hikayenin çok sağlam olmamasından kaynaklanıyordur tam emin değilim ama film hep bir yerde tıkanıyor, bir şeyler eksik kalıyor.
John Cusack’in son 12 yıl içinde, iyi ki bu filmde oynamışım lan diyebileceği tek film budur herhalde. Sinema tarihinin en sert düşüşlerinden birisi. Kendi kendini harcadı adam gözümüzün önünde.
Stephen King’in belki de en dokunaklı hikâyesi. Darabont da yönetmenlik koltuğundan bu dokunaklı hikayeyi fantastik öğeleri mümkün olduğunca geri plana atarak anlatmaya çalışmış.
Stephen King’in bir arabadan sahibini kıskanan cazgır, manyak, ruh hastası bir “dişi” yaratmasına kaç kişi şaşırabilir? Peki roman düzeyinde yaratılması sinemaya göre nispeten rahat olan bu karakteri perdeye çok başarılı bir şekilde aktarabilmek?
Stephen King’in kahramanlarımızın çocukluk çağına ayırdığı kısmının diğer King kitaplarına göre farkları var. Bir kere aşırı derecede acımasız, sert, vahşi bir roman bu. Çocukların arasındaki etkileşimler, diyaloglar da bundan nasipleniyor.
Çoğu izleyicinin listesinde ilk 3’te mutlaka yer alır. Benim için biraz aşağılarda. Sadece film olarak değerlendirdiğimizde müthiş bir sanat eseri, harika bir korku şöleni. Öte taraftan çok sağlam bir uyarlama değil.
The Mist’in en büyük başarısı, kitapta bahsi edilen olayda yaşanan her türlü doğaüstü ve korkutucu olayı çok iyi biçimde perdeye yansıtmasının yanında küçük ölçekli bir toplum örneği
Bu film de çekileli nereden baksanız 30 yıl oldu. Bugün izlesem hala içimi titretecek, gece uykumun kaçmasına sebep olacak bir sürü sahnesi var. Korku sinemasının en iyi ürünlerinden birisi.
Yine bir King uyarlaması ve yine başrolde Kathy Bates var. King’in kitaplarında fazla girmediği bir alana, sağlam bir aile dramasına tanık oluyoruz.
Üzerinden 28 yıl geçti ama hala gerilim türünde böyle bir oyunculuk görülmedi. Kathy Bates’in muhteşem oyunculuğuyla bezeli film, gözünüzü kırpmanıza dahi izin vermeyen kabus dolu bir öyküyü anlatıyor.