Mezunları alanları dışında istihdam etmek, eğitilmişleri yeniden mesleki anlamda eğitmek zorunda kalmak bir ülkenin asgari on yılının kaybı anlamına gelir.
Konut talebi diri tutuldukça emlâk fiyatları atomize edilmiş kişi veya çiftlerin ödeyemeyeceği meblağlara erişir.
Aile meselesi eğitim, meslek edinme gibi konular bakımından da merkezî bir konumdadır.
Aile, cinsellikle de ilgilidir.
Geçmişte Müslüman düşünürler ahlâkı "aile" yani tedbirü'l menzil kavramı üzerinde bina ettiler.
Üniversite ve lisans üstü düzeyde 10 milyon civarında genç bu problemle boğuşmaktadır.
Bekârlık ülkemiz için büyük bir derttir.
"Daha çok kazanacağım" beklentisi daha pahalı hizmet/mal alımına yol açmakta.
Böyle bir kentte ücretleriniz talep edeceğiniz şeylere "hiç" yetmeyecektir.
Kenti yaşayamayacaksınız.
Kendinizi hep fakir hissedeceksiniz.
Hayat (zaman) sana verili olduğu halde konut ve otomobil onu senden "aşırmıştır."
"Şu borç bitse yaşamın zevkine varacağım" diye düşünen her kişi borç bittiğinde sahip satın aldığını düşündüğü şeyin eskidiğini ve değiştirip yenisini alması gerektiğini "görür."
Mal/eşya/meta insana hükmetmek için değil hizmet etmek, zamanı bereketlendirmek içindir. Zamanı "yaşamaktan acizleşmek" için değil.
Geleneksel şehirlerde 90 km. yola çıkan kişi "seferî" sayılıyor ve "yolcu"luğa çıktığı için ailesi/komşuları/dostları kendisiyle helalleşiyordu.
"Coğrafya kaderdir" doğru değildir.
Her gün 2-3 saatini kente hibe eden varlık, modern insandır.
Size Tanrı'nın verdiği zamanı modernlik çalıyor.
Günde 2 saat x 365 senede 30 gün.
Yıllık izniniz kaç gündü?