bugün yaşananları özetlemek ve kendimce hem hislerimi hem yorumlarımı paylaşmak istiyorum. #RabiaNazınÖlümüAydınlatılsın
10 aydır asla susturamadıkları acılı babayı bugün deli gibi gösterip hastaneye yatırmak istediler. hiçbir talebini yerine getirmediler, hiçbir sorusunu yanıtlamadılar. anladığım kadarıyla "hapse atsak olmaz, fiziki zarar versek fail belli olur, en iyisi bunu deneyelim" dediler.
baba aylardır anlatıyor. her yere yazıyor. şikayetçi olan amca belediye başkanının kankasıymış.. zaten facebook profilinden belliydi ama bugün o profilde temizlik yaptı. belediye başkanı sayesinde canikli'den randevu alıyormuş. ticari işlerini hallediyormuş vs.
amca savcılığa gidip "şaban beni tehdit ediyor ve aklı dengesi yerinde değil" diyor. savcılık anında işleme koyuyor. (aynı savcılıkta baba'nın 10 aydır işlem görmeyen başvuruları var). baba gözaltına alınıyor. tüm detaylar düşünülmüş. akıl hastanesine yatıracaklar. hesap böyle.
babanın akli dengesini tartışmak utanç verci.. utanarak yapacağım. zeki, sabırlı, dikkatli biri.. öyle olmasa, polisin savcının işini yapıp br dedektif gibi kızının davasını bugüne getiremezdi. tam tersine aklından rahatsız oluyorlar (ve yüreğinden). demogoji yapmıyorum. kefilim.
babayla bu süreçte çok gazeteci çok hukukçu tanıştı. birçok insan videolarını izledi. hiç kimse aklı dengesi yerinde değil diye düşünmedi. ama savcı öyle düşünüyor! aynı şekilde hiç kimse rabia naz'ın ölümünün intihar olduğunu düşünmüyor, ama savcı öyle düşünüyor!
polis giresun devlet hastanesine götürmüş. doktor 10dk görüşmüş. "2011de trabzon imperial ve 2018de giresun kent hastanesinde 10gün yattın mı" diye sormuş. baba gittim ama yatmadım, kayıtlar değşitirilmiş diyor. eşiyle zor zamanlarda aldıkları psikolojik destek bile dosyadaymış.
bu 10 dakikalık görüşme neticesinde doktor "gözlem altında tutulmalı" şeklinde görüş yazmış (baba doktorun talebi reddettiğini sanmıştı, göründüğü gibi değilmiş). sonra babayı hakim karşısına çıkarıyorlar. hakim de gözlem altında tutulması yönünde karar veriyor.
bütün bunlar sabahtan akşama kadar oluyor. yargı sürecinin ne kadar hızlı işlediğini görüyor musunuz? şikayet yapılıyor, polis alıyor, savcı görüyor, yazı yazıyor, hastaneye götürülüyor, hastane yazısı alınıyor, mahkemeye çıkarılıyor ve hastaneye yatırılmasına karar veriliyor.
görüştüğüm hukukçular "tehdit ediliyorum" şikayet dilekçesinin bu hızla, bu şekilde, bu sonuçlarla ilerlemesine tanık olmadığını söylüyor. arabulucuya devredilirmiş. uzman görüşü 1 hekimle değil heyetle alınırmış. keşke olsa ama savcılar hakimler böyle hızlı çalışmazmış. vs
baba şaban vatan defalarca ekranlara çıktı. sayısız insanla görüştü. bildiklerini düşündüklerini anlattı. gözümüzün içine bakarak anlattı. peki bu şikayeti yapan amca neden çıkıp konuşmaz? olayın aslını kendince anlatmaz? belediye başkanının konuştuğunu gördünüz mü? caniklinin?
sorunları böyle çözmeye alışmışlar. hiç utanmıyorlar. devletin her mekanizmasını devreye sokuyorlar. o görevlerdeki insanlar da utanmıyor. vicdan azabı çekmiyorlar mı merak ediyorum. hangi menfaat, hangi korku, hangi şantaj insana bunu yaptırır anlamıyorum.
bütün bunları görünce/bilince duramıyorum. normalde hırslı kavgacı biri değlim. ama bu konuyu sindiremiyorum. bunu da kanıksarsak, bu ülkede nasıl yaşanır bilemiyorum. hak arayalım sonunda kazanalım ya da kaybedelim. ama kanıksamayalım istiyorum. belki biraz da baba olduğum için.
yardım edebilecekken etmezsem ya da susup kenara çekilirsem en ağır cezayı almış olurum gibi hissediyorum. bu yüzden paylaşıyorum. gazeteciler.. siyasetçiler.. yetkililer.. lütfen ama lütfen bu saçma hikayeye bir son vermek için elinizden geleni yapın.
tek bir şey öğrenmek istiyoruz. rabia naz'a ne oldu?
kılıçdaroğlu’nun bahsettiği olayı bulmak zor olmadı. bursa-bandırma demiryolu ~3 milyar’a veriliyor, erdoğan imza atmıyor. yeni ihale açık ihale olmuyor. ~9 milyar’a direkt kalyon’a veriliyor. erdoğan imza atıyor ve ardından bir imza daha atıyor. bu bedel vergiden muaf tutuluyor.
bu konuda daha önce haberler var. abartı içermeden basitçe anlatayım. 3 milyar’a yapılacak yol, erdoğan’ı memnun etmiyor. açık ihale iptal ediliyor. cengiz, limak, kalyon falan çağrılıp sonuçta erdoğan’ın komisyonu olan ve halkın cebinden çıkan 6 milyar farkla kalyon’a veriliyor.
bizde her daim rüşvet ve yolsuzluk oldu. siyasiler her daim ihale komisyonculuğuyla yolunu buldu. %10 iken artık %30 oldu diye duyuyordum. şimdi cumhurbaşkanı 3 milyarlık ihaleden 6 milyar komisyon alıyor (%200). devletin malı bitmeyen denizdi. bu doymazlık yüzünden o da bitiyor.
geceye not. hükümet işi gücü bırakmış, tüm yöntemlerle ibb’ye yükleniyor. adeta halkın daha da mağdur olmasını istiyor. sorunlar büyük oranda belediye-devlet işbirliği eksikliğinden kaynaklanıyor. (önyargılı yorumlar ve peşin hükümlerden önce lütfen takip eden twitleri de okuyun)
doğrudur yanlıştır bunlar benim gözlemlerim. thy kargo binasının çökmesi ve havaalanında yaşananlar thy tarafından tuhaf bir şekilde örtbas edilmeye çalışıldı. nedenini anlamaya çalıştı, çok kişiye danıştım. belli ki sadece ibb sorumluluk alanındaki sorunlar konuşulsun istediler.
bir başka örnek olarak istanbul’a ulaşan tüm karayollarında araç girişi yasaklandı. çok sıradışı bir karardı. bunun da arkaplanında yine hükümetin sorumluluk alanlarında “temize çıkmak”olduğunu düşünüyorum.
tanıştırayım. filiz hanım, sahte diploma ve yalan beyanla her seçimde aday oluyor. resmi makamlar bir yana, kendi partisini de kandırıyor. ya da bilmiyorum, belki de partisinde böyle şeyler sorun olarak görülmüyor. (paylaşmadan önce kendisiyle de konuştum. detayları anlatacağım.)
sahte diploma ve cimer şikayet görüntüleri dm’den geldi. ilk iş olarak filiz hanım’a ulaştım. sadece bu iddianın doğru olup olmadığını sordum. siyasi kariyer hırsını tam olarak yansıtan bir hırçınlıkla karşılaştım. o ç falan dedi. tek ilgilendiği şey, bilgiyi kimin verdiği oldu.
buna rağmen, gerçeği öğrenme çabamı sürdürdüm. mezuniyet belgesi gönderebileceğini söyledi. istedim. gönderdi. tam ikna oluyordum ki, 2020 mezunu olduğunu fark ettim. ama filiz hanım 2015, 2018, 2019 seçimlerinde sahte mezun olarak takılıyormuş. niye böyle diye sordum. sustu.
rabia naz’ın dosyasına bakan savcılar halil çokkaş ve emine öveyik hakkında baba şaban vatan’ın talebiyle hsk tarafından başlatılan disiplin soruşturması sonuçlandı. iki savcıya da uyarı cezası verildi.
ilk savcı halil çokkaş dosyayı adeta rafa kaldırmıştı. zira, üç ay sonra tayin bekliyordu. tayini gerçekleşti ve ilçeyi terk etmeden hemen önce baba şaban vatan ile görüşüp olay yeri incelemesi itibariyle rabia naz’ın oraya düşerek ölmesinin mümkün olmadığını söylemişti.
sonra dosya savcı emine öveyik’e verildi. emine hanım ve giresun başsavcısı abdurrahim alan intihar süsü verilmiş bu cinayeti örtbas etmek için her şeyi yaptılar. kimseyi inandıramadıkları intihar senaryosundan 1 yıl sonra vazgeçtiler ancak aceleyle dosyaya takipsizlik verdiler.
bilen bilir, milletvekilleri twitter listelerine arada bir göz atarım, kimin ne paylaştığına bakarım. bugün karşıma bu çıktı. isim tanıdık değildi. beş dakika hesabı kurcalayıp bir iki google araması yapınca bakın altından ne çıktı+
profilde "danışman" yazıyordu. yakın zamanda hayatını kaybeden mv imran kılıç'ın danışmanı olduğu anlaşıyordu. soyadları aynı olunca bir bakayım dedim ve evet kardeş çıktılar. ama paylaşımlar danışman hesabı gibi değil, milletvekili hesabı gibiydi. bu tuhaflık merakımı cezbetti.
bu danışman kürsüden kendi fotosunu paylaşıyor. genel kuruldan görüntüler yayınlıyor. şehrindeki ihaleleri duyurmalar, diğer partilere sataşmalar falan derken fark ettim ki danışmanlığını yaptığı vekil abisi hayatını kaybedince onun yerine geçmiş gibi davranıyor. yuh artık derken
birlikte bir araştırma yapalım mı? veya bana biraz yardım etmek ister misiniz? gkn kargo'yu daha önce duymamıştım. büyük paralar dönüyor ama kaynak belirsiz. burada kara para aklandığını iddia ediyorum ve o para kaynağını merak ediyorum. nebati'lerin gizli patron olduğu söylendi.
arama yapınca şirketin faaliyetlerini değil haber kılığındaki reklamlarını göreceksiniz. ayda 2 milyon paket dağıtımı, yüz milyonlarca ₺ yatırım, binlerce istihdam vs.. olağanüstü bütçeli tv, dizi, program, stad reklamları. ama resmiyette küçük bir aile şirketi. görünen 1 kişi.
haberlerde şirket sahibi, yönetim kurulu başkanı, medya yüzü, her şeyi ama her şeyi 1 kişi > gökhan akyürek (@gokhanakyurek63). resmi kayıtlarda ise şirket sahibi, yönetim kurulu, müdürü her şeyi aynı soyadlı başka 1 kişi > çidem akyürek. hayali bir ticaret var. rakamlar çok uçuk