ROMANTİZMLE
KÖY ENSTİTÜLERİNİ HATIRLAYALIM
Atatürk 1935 de Toprak Kanunu çıkartmak istedi ama köylünün eğitimsiz olduğunu, önce köy ihtiyaçları için mesleki olarak eğitilmesi gerektiğini farketti. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan'a Muallim Mekteplerini dönüştür dedi..
1-Bakan Saffet Arıkan da,
İsmail Hakkı Tonguç'a namı diğer Tonguç Babaya bu görevi verdi. 1926 daki Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin kurduğu Muallim Mekteplerinin(Öğretmen Okulları) müfredatını köy ihtiyaçlarına göre düzenlediler.
2-1935'lerde Saffet Arıkan ve Tonguç Baba ile başlayan bu dönüşüm, 1940 larda Hasan Ali Yücel ile devam etmiştir.
3-Bilge Atatürk'ün uçmağa varmasından sonra Milli Şef İnönü'de bu projeye gereken desteği ve önemi vermiş idi.
4-Köy Enstitüleri konusunda hep gözardı edilen ihmal edilen kişi ise Tonguç Baba olagelmiştir. ...
5-Emsalsiz bir Aydınlanma Projesiydi.
6-Marşlarımızdan biri de buydu.

Aç kaldık da el açmadık
Devrimlere temel taştık
Diken söktük, gül diktik
Yürü goca halkım yürü ...
7-"Bozkırı yeşerteceğiz...
Ocakları tüttüreceğiz..."
8-...bozkır değil milletin geleceği yeşeriyordu....
9-Ey gidi Ozan/Aşık Veysel
10-Kırk bin köye kırk bin okul
Savaş bitmiş halkım yoksul
Anam kalmış yetimle dul
Yürü Kızılçullu'm yürü...
11-O eski Milli Bayramları özledik...
12-"Ver elini Köy Enstitüsü
Sana geliyorum, okut beni..."
13-"...Aydınlık günler için
Vurmak gerek demire, taşa, toprağa..."
14-Kızılay çadırlarında barındılar...
Kendi binalarını kendileri yaptılar.
15-Kendi dersliklerini kendileri kurdular..
16-Bu güzelim aydınlanma projemizin düşmanı çoktu...
İçeride yobazlar...
Dışarıda Atlantikçiler...
ve Truman Doktrini...
17-Bu eğitim sisteminden çıkan çocukların hayatta başarısız olma olanağı yoktu.
18-....köy enstitülüler gittikleri her köye bilimsel tarımı öğrettiler...
19-Bu yerlerde güller biter
Göz ağrım gözümde tüter
Kula kulluk artık yeter
Yürü Cilavuz'um yürü...
20-Aileler umutlu, çocukları mutluydu.
21-Sovyetlere karşı Atlantik bloğuna başvurup Truman Doktrinini kabul edip, bu güzelim aydınlanma projemi sonlandırmasaydık,
bugün ülke nasıl olurdu acaba?..
22-Savaş açlık kıtlık demek
Günde yetmiş gram ekmek
Karanlığa ışık gerek
Yürü Savaştepe'm yürü
23-"Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın..."
24-Yürü Hasanoğlan yürü...
Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, maalesef Truman Doktrini'ne kurban edilip, dinci Reşat Şemsettin Sirer'in Milli Eğitim Bakanı yapılmasıyla önce öğrenci alımına kapatıldı (1946),
Sonra tümden kapatıldı.(27 Kasım 1947) 😪
ağla gözlerim ağla ...
25-Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, 1940 ların başında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından kurulmuş, yanına Sağlık Bölümü de eklenmiştir. Bu okul Anadolu'daki diğer normal köy enstitülerine hoca yetiştiriyordu. Ve tabi köylere de Sağlık Memuru.
26-Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü en büyük hedeftir.
Sam Amca dedi ki; ben sana Mali ve Askeri yardım yapacağım ama sen komünist sistemin altyapısını bu okulda kuruyorsun...önce bu okulu kapa sonra General Marshall'ın yardım planından alırsın...çaresiz kabul etmiş idik😪
27-Boz giysiler kazma kürek
Kanlı toprak devirerek
Karanlığa tükürerek
Yürü kır Kepir'im yürü ...
28-Nerede neye ihtiyaç varsa onun eğitimi veriliyordu...çünkü herşey planlı programlıydı...
29-Kemençeli laz uşağı
Titrer bağlardı kuşağı
Hamsili mısır başağı
Yürü Beşikdüzü'm yürü ...
30-Tüm okulları ve yarım kalan hikayelerini bu şekilde anlatmaya devam edeceğim ...arkası yarın...
31-Arkası yarın başladı...
'Demir tavında dövülürdü...'
32-Her öğrenci en az bir müzik aleti çalmayı öğrenerek mezun oluyordu Köy Enstitülerinden.
33-Halıcılıktan, Biniciliğe, Sürücülüğe kadar çok yönlü eğitim veriliyordu.
34-Mandolin çalan kızları özledik
35-Harçlar kardık kürek çektik
Akça binalar yükselttik
Yüzbinlerce fidan diktik
Yürü Pazarören yürü...
36-Eğitim 5 yıl sürüyordu,
Şimdiki Üniversite eğitiminden
5 kat daha kaliteli ve uygulamalı eğitim veriliyordu.
37-'Bu büyük mucizeye tanık olmak vardı anasını satayım...'
38-Köyden bu öğretmenler gitti köyler de bitti.
39-Tonguç Baba bir efsaneydi.
40-Truman Doktrini ve akabindeki Marshall Planı bu okulları kapatmayı maalesef şart koşmuştu.
42-Kapatıldığı tarih olan,
27 Kasım 1947 KARA GÜN oldu, çöktü HASANOĞLAN YÜKSEK KÖY ENSTİTÜSÜNÜN BAŞINA...
43-O dönem de para için her yol mübahtı...her türlü taviz veriliyordu.
44-Mozart çalan köy çocuklarının öğretmeni, TONGUÇ .
45-Ankara Hasanoğlanı kuran H. Ali Yücel, bu okulun yanına 1942 de olmalı birde sağlık kolu kurdu.
Yetiştirdiği sağlık memuru bir köye gönderiliyor, civardaki 30 köye de hizmet veriyordu. Düşünün o yıllarda hastalara iğne vuracak insan kıtlığı var ülkede. Ne büyük hizmetmiş👍
46-'Anadolu insanını Ağaların yanında ırgat, yarıcı, hizmetkar olmaktan çıkartan, dik durmasını sağlayan bir sistemi Ağalar da isteyemezdi zaten...'
47-Anılar, ağlatan anılar...
48-Ne günlerden geçiyorduk...
49-Bir tane Yüksek Köy Enstitüsü vardı Ankara Hasanoğlan'dır adı ve Anadolu'daki diğer 21 Köy Enstitüsüne hoca yetiştiriyordu Ankara.
(Harita da Anadolu'ya yayılan bu Aydınlanma Projesinin Bölge Okullarının bulunduğu yerler görülüyor. 1954 de hepsi Öğretmen Okuluna dönüştürüldü)

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı)

Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı) Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @Saka_larr

Jun 1
E. Amiral Cem Gürdeniz: Osmanlı dünya okyanuslarından bi haberdir. Akdeniz okyanusların sadece %1 idir. Buna rağmen Akdeniz'de bile hakimiyet kuramadılar.
Garp Ocakları Donanması olmasaydı 16. Yy da bile Osmanlı sıfırdır sıfır. Dizilerde anlatılanlar Osmanlı düzmecedir.

100 yıl Kadırga'dan Yelkene geçemedik. Eğer Osmanlı donanmaya önem verseydi, akıla, bilime, sanayiye, sanayi devrimlerine önem verseydi, saraydaki seks alemlerinden kafalarını kaldırıp donanmayı koruyacak tedbirler alabilseydi, İngilizler Çanakkale'ye hoyratça saldırıp gelemezdi. Atatürk de 57. Alaya 'ben size ölmeyi emrediyorum" demek zorunda kalmazdı.

Donanma bitince işgal edilirsin. Çeşme, Navarin ve Sinop donanmalarını bile koruyamadın. Ruslar hepsini yaktı. Bunlar ağzının içindeki, burnunun dibindeki donanmalardı. Bunları koruyamazsan ondan sonra varlığını tabiki sürdüremezsin.

Cia, Akp ve Fetö kumpasiyla bütün Deniz Kuvvetleri Subayları Silivri'ye tıkıldı ve ağzının içindeki, burnunun dibindeki adaların Yunan'ın oluverdi. Bu adaların içinde Büyükada'nın iki katı büyüklüğünde adalar var hemde çok stratejik.
Şu anda o adalarda onbinlerce Yunan yaşıyor ve askeri üs oldular. Gaflet ve delalet ve hatta hıyanet budur. ...
#deprem
Kaynak link
Ata YOLUNDA you tube kanalı
Cumhuriyetçi Birlik Platformu Zoom toplantısından.
Read 4 tweets
May 17
MALAZGİRT'TE KÜRTLER VE ARAPLAR VAR MIYDI?

Malazgirt Savaşı’yla Anadolu’nun kapılarının Türklere açıldığını öğretirler okullarda. Oysa tarih ve arkeoloji araştırmaları Türklerin binlerce yıldır Anadolu’da hatta İstanbul'da da yaşadığını gösteriyor. İşte Beşiktaş metro kazısında ortaya çıkan Türk kurganları, işte Fikirtepe yazıtı, işte Erenköy yazıtı, işte Anadolu'da binlercesi ortaya çıkan Taşbabalarımız, Balballarımız, Petrogliflerimiz, tümülüs-kurganlarımız, at ve koç başlı mezar taşlarımız...Anadolu bizimde yurdumuz diyenler de bir tane dikili taş göstersinler, kurgan ve mezar taşlarını göstersinler görelim!
***
Bizans’ın ordusunda bulunan ve 1071'de Anadolu'ya geri dönen İskitleri tanıyan paralı Türk askerleri(Kuman Kıpçak, Peçenek Uz-Oğuz) yani
Türkopoller, hiç birbirlerini görmeden bile birbirini anlamış, tanımış ve saf değiştirip belki de Anadolu'daki ilk Türkçü devrimi yaparak gelen soydaşlarını hoş bir sürpriz ile karşılamıştır.

***
MALAZGİRT’TEN BÜYÜK TAARRUZ’A

Hiç şüphesiz Türklerin, "Ermeni Tarihçi Genceli Kiragos'un söylemiyle, İskitlerin geri dönüşünü" simgeleyen Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun fethinde önemli bir adımdır.
Mustafa Kemal Atatürk bir tarih bilgini de olduğu için Malazgirt Savaşı’nın ve "Kutsal Ağustos Aylarının" önemini çok iyi biliyordu.. İşte o yüzden, 'Anadolu’nun kapılarını tekrar Türklere kapatmak isteyenlere karşı giriştiği Büyük Taarruz’u 26 Ağustos’ta başlatması belki de tesadüf değildir.

***
HAÇLI SEFERLERİNİ KİM BAŞLATTI?

Türklerin zaferiyle sonuçlanan Malazgirt Savaşı, Haçlı Seferleri’nin de gerekçesini oluşturmuştur...
Turgrul bey ile Çağrı Beyin 1015 yılında başlayan öncü akınlarından bunalan Ermeniler,
1021 tarihinde, Doğu Roma/Bizans ile toprak takası yaparak Ağrı, Van sınır bölgelerini Bizans'a bırakıp, Sivas'a 14 bin çadır olarak gelip, ilk defa Fırat Nehrinin Batısına geçmişlerdi.
Ancak Ermeni papazlarının, o yıllarda Vatikan'a , Bizans'a ve Avrupa başkentlerine yazdıkları mektuplarda, "Anadolu tekrar Türklerin-İskitlerin eline geçerse bu çok "Büyük Felaket" olur" diyerek bu konuda İncil'den muhtelif ayetleri örnek göstermişler ve akabinde zaten haçlı seferleri başlayacaktır (detay için bknz: Prof Dr İbrahim Tellioğlu-Fethedilenlerin Gözünden Anadolu'nun Fethi, Bilge Yay).

İşte bu yüzden de her 24 Nisan'da ABD başkanları soykırım demez ama ne derler: "Büyük Felaket gerçekleşti" derler. Soykırım zaten diyemezler çünkü Osmanlı başkenti Konstantinapolis'teki 149 bin Ermeni tehcire hiç gitmediği gibi Konstantinapolis'te akrabası olan 35 bin Ermeni de Konstantinapolis'e taşınmıştır. Tehcir zamanı bile boğazın iki yakasında ve Marmara Denizinin çevresindeki Yalılarda Köşklerde sefa içinde yaşadılar.

***
Osmanlı devrinde Katolik misyoner/Cizvit papazlarıyla, Anglo Amerikan sermayesi Anadolu'da hiç bir Amerikalının yaşamadığı şehirlerde kurdukları Amerikan Kolejleriyle şehirlerde yaşayan Ermeni gençleri manipüle edip Hınçak partisi adı altında kışkırtıcı faaliyetlere başlamışlardı. Maalesef bu kışkırtıcı faaliyetler sonrası Doğu Anadolu ve çevresinde yüzbinlerce müslüman Türk vatandaşı masum kadın çocuk demeden katlettirilmiştir. Tehcir bu yüzden yapılmıştı zaten.
Hınçak Taşnak Hoybun Cinayetleri için (bakınız; Rus Yarbay'ın Anıları ile
Dr Hans Barth, Türk Savun Kendini, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı Yay.)

***
TÜRK TARİH TEZİNİN ÖNEMİ BÜYÜKTÜR

Eski çağda Anadolu'nun sahibi Türkler bize unutturulduğu için, Hıristiyanlara göre Anadolu kutsal kiliselerle dolu kutsal haçlı toprağı ilan edildi.
Oysa Herodot Tarih bile, MÖ 625 yılına kadar bütün Anadolu'ya İskitler hakimdi der. Yani Alper Tunga yenilene kadar. Ama İskitler de unutturuldu, Turani değil İran'i ve Hintli yapıldığı için eski çağlarımızı önemsemedik! Tam bir mankurtluk örneğidir bu Batı'da emsali yoktur.+++Image
1-İşte Türk Tarih Tezinin önemi burada ortaya çıkmaktadır. Çünkü Bilge Atatürk, bize yıllarca giydirilen deli gömleğini yırtıp atmış ve yaptırdığı arkeolojik çalışmalarla Alacahöyükte, Hurriler dönemindeki kurgan buluntularıyla Anadolu'nun en az 7 bin yıllık Türk beşiği olduğunu ortaya koymuştur.

Prof Dr Ekrem Memiş hocanın Eski Çağda Türkler kitabı çivi yazılı metinleri kaynakça olarak kullanarak, Doğu Anadolu Bölgesinde MÖ 2 binlerde hakim süren Türk Kağanlığı, Türki krallığı ortaya koymaktadır.
Herodot Tarih'e göre Samsun İskitlerin başkenti idi ama unutturuldu oysa Türk Tarih Tezi, "İskit Türk İmparatorluğu" diyordu Avrupalı bilginlere dayanarak.
Yine Doğu Anadolu Bölgesiyle Kuzey Batı İran'da "Kara Hun Devleti" vardı ama bunu da müfredattan çıkartmıştı gizli eller, oysa bu devletimiz de 602 yıl Hüküm sürmüştür. MS 250- MS 852).
Bitlis ve çevresinde Armanşahlar, Hakkari ve çevresinde Kuman Kıpçak Devleti, Musul ve Kerkük Merkezli Turukku Devletlerinin kurganları, taşbabaları dimdik ayaktadır. O halde elbirliğiyle Türk Tarih Tezinin tekrar okullarda okutulmasını sağlamalıyız, bunun için çaba göstermeliyiz.

***
Son yıllarda, 1071 Malazgirt Zaferimize, "Mossad ve CIA türevi kürdistancıların" da Mervani beyliği üzerinden ortak çıkmaya çalıştıklarını görmekteyiz.
Oysa Mervaniler bir Arap ailedir. İçinde Türk ve Kürt az sayıda paralı asker olması Mervanileri Türk yapmadı, Kürt de yapmaz.

Mervanilerin kurucusu
Abdullah el-Hüseyin bin Dostuk el Baz, Emeviler zamanında Arabistan'dan gelerek, Ergani-Maden bölgeye yerleşen Humeydiye aşiretine mensuptur. Kürt değil Araptır (detay için bknz: Mehmet Fatih Bekirhan-Doğu ve Güneydoğu Anadolu Türkistan mı? Kürdistan mı? Töre-Devlet Yayınları).

İçinde Afşin, Savtegin, Aytegin, Sunduk gibi Anadolu ve Bizans’ı çok iyi tanıyan akıncı Türk beylerinin; Danişmend, Saltuk, Mengücük, Porsuk, Artuk gibi yıldız Türk emirlerinin bulunduğu 50 bin kişilik ordusuyla Halep’ten yola çıkan Alparslan’a çok küçük bir askeri güçle destek veren küçük bir kasaba beyligi olan Mervaniler, o dönem kendi içlerinde bir iç savaş yaşamış bölünmüşlerdi. Bu yüzden tamamı da destek vermemişti.

Bu sembolik destekten hareketle bölücü zihinler öyle ileri gittiler ki, bazı Roma kaynaklarında Alparslan’dan “Kürt ve Perslerin hükümdarı” diye bahsedildiğini bile yazdılar. Allah akıl fikir versin ne diyelim..

***
Kaynak eserler ⤵️Image
Image
Image
Image
2-PKK ile yıllardır gizli kapaklı, bazen de açıkça yapılan "pazarlık aktörleri" de aklını başına almazlarsa gidecekleri yer "siyasi tarihin çöplüğü olacaktır.."
Çünkü pkk, daha doğrusu ABD ve İsrail'in çıkarları için Türk Kürt kardeşliğini bozarsan altında kalırsın. ..

Osmanlı'da Yavuz Sultan Selim tarafından idrisi Bitlisi'nin Diyarbakır Kadıaskeri yapılmasıyla(1517-1520) ilk defa İran'dan getirilen Kürtler, Araplar ve Acemler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Akkoyunlu Türkmen topraklarında iskan edilip, askerlik ile vergi avantajları sağlandığı için ilerleyen süreçte başta Avşarlar, Halaclar, Mukri, Bayat, Beydili vb Horasan kökenli Türkmen Oğuz Aşiretleri aynı avantajlardan yararlanmak için kürtleşmiştir veya öyle görünmek istemiştir (Doğu'da kalanlar).

Yine 1924 yılından bugüne kadar 3.7 milyon Türk-Kürt evliliği yapılmış ve devam etmektedir, komşuluk ilişkileri ile iş ortaklıkları da devam etmektedir. Bülent Ecevit'in 1995 yılındaki söyleşisinde dediği gibi Kürt sorunu yoktur ABD'nin doğu ve güneydoğu sorunu vardır Kürt sorunu olsaydı Ankara Haymana'da olurdu, Bala'da olurdu, Konya'da Kulu'da da olurdu Cihanbeyli'de de olurdu...

***
Bu sorun Ermeni diasporasının sorunudur. Halk arasında kimsenin bir sorunu yoktur.
Basit bir hesapla 1924 yılından sonra yapılan evliliklerden ikişer çocuk olsa 40 milyon civarında akrabalık bağı oluşmuştur.
PKK bu akrabaları temsil etmediğine göre kimi temsil ettiği ortadadır.
KCK çatı örgütünün İran, Irak ve Suriye'deki faaliyetlerine baktığımızda, bunların İspanya'daki ETA gibi, İngiltere'deki İRA gibi silah bırakıp gerçek manada özür dilemesi beklenmiyor bunların niyeti bambaşka.. Anayasa ile etnik ameliyata çanak tutanları da Türk milleti asla affetmeyecektir.

***
Son söz kurucu Başbuğ Atatürk'ündür:
"Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir."
" Türk Milleti" kavramına savaş ilan edenleri 2 yıl sonra siyasette göreceğimizi kim garanti edebilir?

"Ne Mutlu Türk'üm Diyene 🇹🇷
Mustafa Kemal'in ışığı yolumuzu aydınlatıyor."
Eski Çağ Tarihi Uzmanı
Bahtiyar Aydın
16 Mayıs 2025 Ataşehir-İstanbul

Okuyup beğenip paylaşan dostlara şükranlarımı sunuyorum 🌿 🌿 🌿 🧿

Konuya dair kaynak eserler⤵️Image
Image
Image
Image
Read 6 tweets
May 6
Ceren ile Alya! – ‘Sırrı Abi’ haklıymış! ‘Eşit yurttaşlık’ istiyorum ❗

Kabul ediyoruz.

Artık biz de ‘eşit yurttaşlık’ istiyoruz.

Yurttaşın ‘eşitlik’ içerdiğini falan reddediyorum. Biz barış, demokrasi, özgürlük istiyoruz.

Onurlu bir yaşam, bir hırka bir lokma…

Giderken de ‘önder’ gibi uğurlanalım arzusundayız.

Ne diyordu Ceren Hanım, babası Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreninde:

“Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kazağı almadan, kimseden bir şey istemeden, borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba.”

Biz de böyle gitmek istiyoruz.

Hastane masraflarımız devletimiz tarafından karşılansın, en iyi doktorlar tarafından ameliyat edilelim istiyoruz mesela.

Terörist Abdullah Öcalan’a ‘baba’ demek, ‘Ölene kadar Apocu’yum’ deyip kahraman sayılmak, Hendek teröründe talimatı getiren kişi olup da vicdanı sızlamayan biri olarak kalmak ve bunları yapmamıza rağmen Türk bayrağına sarılı bir şekilde bu dünyadan göçmek mesela…

Ama öncesinde neler yapmak istiyorum biliyor musunuz?

Tatile gitmek!

Şimdi size, sizin de unutamayacağınız bir tatil planımı anlatacağım.

Rüyamda gördüm…

***

Lütfen zinciri Okuyun
Sonra zaten paylaşacaksınız 🌿🌿🌿Image
1- Dedim ya, tatil yapma hevesindeyim.

Önce Alaçatı’ya gitmek istiyorum.

‘Ahali Alaçatı’da denize sıfır bir meyhanede Ege’nin en taze balıkları ve mezeleri eşliğinde rakımı içmeyi…

İskeledeyken kafam çakırkeyif olduğunda mis gibi deniz kokusu çarpmalı yüzüme…

Hissetmeliyim rüzgarın beni okşamasını…

Ahali Alaçatı
***Image
2- Sevdiklerimle kafaları bir güzel çektik ya… Artık uyku zamanı…

Hemen 5 bin 500 metrekarelik, denize sıfır, yemyeşil bir otelde ‘Alaçatı Beach Resort’a gitmek ve oranın kral dairesinde sızmak istiyorum.

Alaçatı Beach Resort
*** Image
Read 26 tweets
May 4
Prof Dr İbrahim Tellioğlu: Türk Tarih Tezinde "İskit Türk İmparatorluğu" deniyordu bugün ispatlandı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun Taşbabaları, Balbalları, Anadolu'daki Kurganlar, Türklerin Anadolu'da 5 bin yıldır var olduklarını gösteriyor. İZLE-ÖĞREN
1- Prof Dr İbrahim Tellioğlu'nun kitaplarından özetler :
@ProfDrTellioglu
@ProfDrTellioglu 2- Prof Dr İbrahim Tellioğlu kitapları harikadır.
@ProfDrTellioglu
Read 11 tweets
Apr 26
İBRETLİK

Sultan 2. Abdülhamid, Amerikan Elçisi A. W. Terrell ile yaptığı söyleşinde, Osmanlı'nın Türkleri savaşlara sürüp, Ermenileri nasıl baştacı ettiklerini anlatıyor.

Önce yazıdan bir bölüm:

6)Ermenilere Çok Önemli Makamlar Verdik

Batı kamuoyunda Ermenilere kötü muamele yapıldığı ve ırki sebeplerle cezalandırıldıkları iddialarına da Sultan Abdülhamid çok çarpıcı açıklamalar yaparak yanıt verdi.Devlet hizmetinde görev yapan çok sayıda Ermeni olduğunu belirtti ve uzun bir listeyi elçiye ileteceğini bildirdi. Sultan çok önemli ve kritik makamlardaki Ermenilerden birkaç isim saydı:
•Dadyan: Ermeni kökenli Dadyan’a babam Sultan Abdülmecid tarafından imparatorluk barut fabrikasının tüm kontrolü verildi. Çok zengin oldu.

Sultan burada Ermenilere ne kadar çok güvendiklerini vurgulamak için Dadyan’ın saraya danışmadan istediği büyüklükte top/barut yapabildiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Yani ordu onun insafına kalmıştı.”

•Kuetzroglou: Saray'ın her türlü mobilya, mücevher ve giyim eşyasını temin etmek için görevlendirildi. Büyük bir servet kazandı. Boğaz'ın Asya kıyısındaki Çengelköy’de çok sayıda evi ve muhteşem bir köşkü vardı. Babam her hafta dinlenmeye oraya giderdi.

•Agop Efendi: Darphane'nin bütün sorumluluğu Agop Efendi'nin elindeydi. Servet yapma fırsatları elbette çok fazlaydı ve kendisi de çok zengin oldu.

•Gümüşgerdan: Ermeni Gümüşgerdan ise Saray Harem'inin kadın kıyafetleri tasarımcısı ve yapımcısıydı. Hâlâ burada yaşıyor ve son derece zengindir.

•Balian (Ermeni) ailesi: Sultan Mahmud'un zamanından beri babadan oğula geçerek padişahlar için saraylar ve binalar için seçkin mimarlar olmuştur. Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi, Yıldız, Ihlamur Kasrı ve Asya kesimindeki Göksu ve Küçüksu vb. sarayları inşa ettiler ve biri hâlâ benim imparatorluk mimarımdır.

•Michael Portakal Paşa: Bir Ermenidir ve şu anda Hazine-i Hassa’dan sorumlu Bakanımdır. Padişaha ait tüm kamu arazileri ve tüm gayrimenkuller üzerinde münhasır kontrole sahiptir.

Sultan Abdülhamid’in elçiye sözünü ettiği Osmanlı hizmetinde Ermeniler listesine baktığımızda gerçekten de 106 Ermeni’nin çok önemli makamlarda çok iyi maaşlarla istihdam edildiği görülmektedir.

Ermeni olaylarının en kritik dönemlerinde bu kadar kişinin Osmanlı devletinde çeşitli kadrolarda görev yapması Osmanlı devletinin Ermenilere ikinci sınıf vatandaş muamelesi yaptığı iddialarını çürütecek boyuttadır. Ayrıca batıda eli kanlı bir diktatör olarak anılan Sultan’ın da Ermenilerle kişisel bir sorunu olmadığını göstermektedir.

7)Ermeniler Nankörlük Yaptı ve Hükümeti Yok Etmeye Kalkıştılar

Sultan Ermenilere karşı ırki veya dini nedenlerle bir nefret duymadıklarını bu örneklerle açıkladıktan sonra Ermeni olaylarının çıkış sebeplerine değindi. Sultan Abdülhamid’e göre Sarayın Ermeni ırkına yaptığı onca iyiliklere rağmen ihtilalci Ermeni komiteleri ve devletin zenginleştirdiği Ermeniler hükümeti yok etmeye kalkışmışlardı ve bu durumda işler değişmişti.

Sultan Ermenilerin onca iyilik yapılmasına karşılık nankörlük göstermelerine epey içerlemiş olmalıydı ki elçinin de iyi tanıdığı bir Ermeni cilt ustası ile ilgili şu anısını aktardı:
Bu (cilt ustası) adam, geçen yıl 26-27 Ağustos'taki karışıklıklardan sonra korkup Amerika’ya kaçmış. İngilizce konuşamadığı ve iş bulamadığı için geri dönmek istediğini söyleyerek Saray'a bir mektup yazdı ve Sultan’ın sağ salim dönmesine izin verilmesi için talimat vermesini istedi. Daha sonra doğrudan padişaha mektup yazarak parasının olmadığını bildirdi. (Elçi Terrell’in naklettiğine göre burada Sultan gülmeye başladı ve şunları söyledi): “Şimdi Amerika'nın Hıristiyan halkı buna pek inanmayacak, ama ben onun iyi bir adam olduğundan emin olarak adama evine dönmesi için 1000 frank gönderdim.”

Prof Dr Kemal Çiçek hocanın Türk Yurdu Dergisine (Nisan 2025) yazdığı yazıyı aynen paylaşıyorum. Geniş araştırma yapmak isteyenler ekteki kitabı edinebilirler.

Lütfen dikkatle okuyup
paylaşalım 🌿🌿🌿Image
Image
1- II. ABDÜLHAMİD’İN ERMENİ SORUNUNA BAKIŞI
Prof. Dr. Kemal Çiçek
Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi ANKARA

Bu makalemizde Ermeni Sorununun uluslararası bir sorun olmaya başlaması evresinde Sultan II. Abdülhamid’in Ermeniler ve Ermeni sorununa bakışını değerlendireceğiz.

Abdülhamid döneminde Ermeni sorunu hakkında çok sayıda kapsamlı çalışmalar yapılmasına rağmen Sultan’ın bakış açısı hakkında oldukça az araştırma yapılmıştır. Fikrettin Yavuz’un Abdülhamid döneminde Amerikan elçisi olan Alexander Watkings Terrell hakkındaki enfes eseri ve Baha Gürfırat’ın çok kısa bir makalesi dışında konu ele alınmamıştır. Ayrıca bu akademik çalışmalar da kamuya mal olmamış, başka bir deyişle Sultan Abdülhamid’in Ermeni sorununa kişisel yaklaşımı yeterince dikkat çekmemiştir. Halbuki Abdülhamid’in bu konudaki kişisel görüş ve tespitleri kanaatimizce son derece önemli ve değerlidir.

Zira Ermeni Sorununun uluslararası bir boyut kazanması da, ilk önemli Ermeni olayları da onun zamanında yaşanmıştır. İşte bu bakımdan Sultan’ın Ermeni sorununa kişisel yaklaşımı daha fazla ilgiyi hak etmektedir. Burada kişisel bakışı tespitimin altını çizmek isterim, çünkü onun fikirlerinin tam anlamıyla Osmanlı dış politikasına yön verdiğini de iddia etmek doğru değildir. Bununla birlikte özellikle Batılı devletler ve Osmanlı-Ermeni sorunu araştırmacıları Ermeni sorununun çıkışını Sultan Abdülhamid’in siyasetine bağlama eğilimindedirler ki bu doğru değildir.

Sultan Abdülhamid, Ermenilerin ayaklanmasını gerektirecek ve haklı çıkartacak hiçbir siyaset izlememiştir. İzlediği iddia edilen İslam birliği siyasetinin –ki ne kadar etkili olduğu tartışmalıdır- Ermenileri isyana yönelttiği tezleri dayanaksızdır. Bu konuyu detaylı tartışmak bu kısa makalenin kapsamını aşarsa da kısaca Ermeni sorunu ve uluslararasılaşma sürecini hatırlatmak Sultan’ın soruna yaklaşımının anlaşılmasına katkı yapacaktır.

Ermenilerin Uluslaşma Süreci Nasıl Başladı?

Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihçesi Ermeni sorununun temelinde, 19. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı toplumuna da sirayet eden uluslaşma ve milli devletlerin kurulma sürecinin hızlanmasının yattığını göstermektedir. Bununla birlikte Ermeni milli kimliğinin filizlenmesinde en büyük paya sahip olan Sultan Fatih Sultan Mehmet’tir. Sultan Mehmet adeta Ermenilerin siyasi, sosyal ve ekonomik bakımdan kaderlerinideğiştiriştir. Şöyle ki; Bizans tarafından Van ve civarında yaşadıkları topraklardan 11. yüzyıldan itibaren sürekli Orta ve Batı Anadolu’ya sürgün edilen ve hor görülen Ermeniler, Fatih Sultan Mehmet tarafından taltif edilmişlerdir. 1461 yılında,Fatih Ermeni ileri gelenlerinden altı aile ile birlikte Hovakim’i “Patrik unvanıyla” Bursa’dan İstanbul’agetirtmiştir. Ayrıca Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden çok sayıda Ermeni’yi İstanbul’a taşıyarak, burada altı cemaatlik bir Ermeni toplumu meydana getirmiştir. 1478 tahrir defterinde İstanbul’da yaklaşık 1000 hane Ermeni cemaati yaşadığı görünmektedir. Ermeni dini liderlerinin Patrik unvanını kullanması ise muhtemelen Kanuni Sultan Süleyman zamanında olmuştur. Aynı tarihte gerçekleşen ilginç bir tarihi olay da, Kozan’daki Ermeni Patrikliğinin Eçmiazin’e taşınmasıdır.

Bu tarihten sonra zımmi statüsündeki Osmanlı milletlerinden birisi olarak Ermeniler çok huzurlu bir dönem yaşamışlar vedevlete önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Orta Anadolu bölgesinden yeni getirilenlerle nüfusu sürekli artan Ermeniler, İstanbul’da ilk matbaalarını 1587 yılında kurmuşlardır. Devlete bağlılık ve hizmetlerinden dolayı “millet-i sadıka” olarak anılmışlardır. Nitekim 1835-1839 yılları arasında Türkiye’de bulunan Helmut von Moltke İstanbul’da Ermeni seraskeri Husrev Paşa’nın Ermeni tercümanı Mardiraki ve ailesinden “Hıristiyan Türkler”şeklinde söz etmiştir. Pek çok gözlemci ve seyyah da Ermenilerin Türkçeden başka dil bilmediklerini kaydetmişlerdir. Amerikan misyonerleri de aynı nedenle mezhep değiştirttikleri Ermenilere bile Türkçe olarak ayin yapmak zorunda kalmışlardır.Image
Image
2-İşte bu şekilde Türklerle iyi kaynaşmaları ve kurdukları dostluk sayesinde Ermeniler Osmanlı bürokrasisinde de önemli görevler üstlenmişlerdir.

Osmanlı arşiv belgeleri Ermenilerin tercüman, vergi toplayıcısı, mimar, zanaatkâr, hazinedar, meclis üyesi ve hatta bakan olarak her türlü göreve ön yargısız olarak tayin edildiklerini göstermektedir. Böylece amira olarak bilinen sınıflar arasında çok sayıda aristokrat Ermeni ailesi ortaya çıkmıştır.

Ermeniler arasından 17. yüzyılda GrigorDaranaghtsi ve 18. yüzyılda Eremia Çelebi Kömürciyan gibi ünlü tarihçi, şair ve edebiyatçılar yetişmiştir . 18. yüzyıl başlarında İstanbul’da sayıları dörde ulaşan Ermeni matbaalarında 40 cilt, çoğu dini içerikli kitap basılmıştır. Askerlik hizmetinden muaf oldukları için ticarete ve sanat hayatına atılan Ermeniler, bu alanda da çok başarılı aileler çıkarmışlardır. Kuyumcu olan Düzyan ailesi, mimar olan Balyan ailesi, tekstilci Bezciyan ailesi, ressam Manus ailesi, mühendis ve diplomat çıkaran Dadyan ailesi bunlar arasında akla ilk gelenlerdir. Ayrıca özellikle Tanzimat sonrasında pek çok Ermeni de bakanlık seviyesine kadar yükselerek Osmanlı İmparatorluğunu dış ülkelerde temsil etmişlerdir. Osmanlı sultanlarının özel hekimleri arasında Bogos (1744-1814), Manuel (1775-1858) ve Pavlaki (1806-1887) gibi pek çok Ermeni vardır.

Ne var ki bu dostluk ve iyi komşuluk havası Ermeniler arasına yabancı misyonerlerin yerleşmesi ile bozulmaya başlamıştır. Bir yandan 1816 yılında Moskova’da kurulan Ermeni Şark Dilleri Enstitüsünün ajanları diğer taraftan Batı kiliselerine mensup misyonerlerin çalışmaları Ermenilerle Türkler arasında ilişkileri yavaş yavaş kopma noktasına getirmiştir. Özelikle Katolik, Protestan ve Rusya kökenli misyonerlerin Ermeniler arasında yürüttüğü ayrılıkçı çalışmaların etkisi vurgulanmalıdır. Çünkü misyonerlerin farklı mezhepler adına yürüttükleri faaliyetlerin sonucunda sadece Türk-Ermeni ilişkileri zarar görmemiştir. Ermeniler de farklı mezheplere bölündüğü için birbirlerine yabancılaşmışlardır.

Osmanlı Millet Sisteminin Çöküşü ve Ermeni Milletinin Parçalanması
Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren Osmanlı devletinin Ermenileri bir millet çatısı altında toplama gayretlerine karşılık, özellikle Amerikan ve İngiliz Protestan misyonerleri 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren emellerine ulaşmışlardır. 1850’de İngiltere hükümetinin siyasi desteği sayesinde Ermeniler arasından bir Protestan Ermeni milleti çıkartmışlardır.

Sayı bakımından az olmakla beraber, Amerikan misyonerleri vasıtasıyla akan paralar sayesinde Protestan Ermeniler toplum içinde ağırlıklarını gitgide arttırmışlardır. Böylece büyük çoğunluğu Gregoryen Ortodoks ve az sayıda Katolik Ermeni cemaatlerine, Protestanlar da ayrı bir kilise ve cemaat olarak katılmışlardır.

Avusturya, İtalya ve Fransa’nın Katolik Ermenileri, Rusya’nın 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasından itibaren Ortodoks Ermenileri ve İngiltere, Almanya ve Amerika’nın Protestan Ermenilerini himaye altına almaları, Osmanlı millet sisteminin toplumda oluşturduğu hassas dengelerini bozmuştur. Kendi ülkelerinde etnik, kültürel ve dinsel ayrımcılık yaşayan misyonerler, Osmanlı coğrafyasına da “öteki” anlayışını taşımışlardır. Ermenilere aşılanan bu yeni bakış, dinsel ve etnik farklılıkların ilişkilerde belirleyici olmasına sebep olmuştur.
Şunu hatırlatalım ki Osmanlı Devleti’nin egemenliği altındaki uluslara tanıdığı, “millet statüsü”,onlara özerk yaşama hakkı veriyordu; bu hak, devletin güç kaybetmeye başladığı dönemlerde Batılı devletler ve Rusya tarafından istismar edilmiş; kapitülasyonlar sayesinde Batılı büyük devletler, Osmanlı gayrimüslim ahaliyi örgütleyerek Osmanlı Devleti’ni parçalama stratejisini uygulamaya başlamışlardır.

Nitekim İngiltere, Fransa ve Rusya, Berlin anlaşması sonrasında Osmanlı hükümetini iç işlerini reformlarla iyileştirmeye zorladı. Osmanlılar, birkaç askeri yenilgiden sonra isteksizce de olsa pes ettiler.Image
Read 19 tweets
Apr 23
Latin Alfabesi dediğimiz eski Türk alfabesidir. Etrüskler de kullanmıştır,
Atatürk bunu fark edip gününüze uyarladı ve Dünya'nın en güzel alfabesini ortaya çıkarttı, adına da Yeni Türk Alfabesi dedi.
Arapcı Zübüklerin kavranması boşunadır.
Ve böylece gizli hazineleri keşfedebiliyoruz.
Alkışlar @Caglas_Stories 🧿🧿🧿
@Caglas_Stories Prof Dr Necati Demir de şaşırdı bu işe...
Read 10 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(