teneffüs arası: malumunuz yıllardır burada türkiye ve bölge ile ilgili yazıyoruz. zannediyorum bizim kadar konu üzerine eğilmiş kalemler azdır. iki aktörü, "başkan" ve perinçek cuntasını detaylıca konu edindik. ilkinin şahsi çıkarları, ikincisinin ideolojik plan, motivasyonlarını
"başkan"ın şahsi çıkarı için ülkeyi savaşa süreceğini ve yakacağını, pcunta'nın da idareyi ele geçirmek (örtülü darbe), ülkeyi bölmek, despot doğu blokuna yamamak, vb sebeplerle savaş istediğini anlattık. bu ifadelerin her kelimesi için arşivde bir bilgiselimizi bulabilirsiniz..
yıllarca suriye'ye müdahalelerin pandora'nın kutusunu açacağını anlatıp uyardık. diğer taraftan, hadiselerin akışına bakıldığında müdahalenin kaçınılmaz olduğu öngörümüzü de en az dört yıl önce paylaşmıştık. neticede endişelerimiz haklı çıktı ve maalesef tahminlerimiz gerçekleşti
müdahaleden beş ay kadar önce finans sektöründe, tam da operasyon günü için yapılmış bazı ayarlamaların olduğu sorusuna "devlet aklının devrede olduğunu göstermesi açısından olumlu" bulduğum cevabını verdim. doğrusu o kadar hazırlıklı ve planlı olabileceklerini dahi beklemiyordum
"bak ne güzel akıllıca bir iş yapıyorlar" şeklinde anlaşılmış olacak ki kendimi alevli bir tartışmanın ortasında buluverdim. devlete bakışımı zaten yazmıştım. devlet aklı'na bakışımı da açıkladım. dahilde iktidar, hariçte devlet karar verir, iç ve dış dinamikler farklı olur dedik
devlet aklı mükemmel ve mukaddes değildir dedik.. kararları hatalı olabilir dedik.. akapeden çok önce k.ırak'a yapılan benzer operasyonları hatırlattık.. devletin on yıllara sari güvenlik konseptine değindik. konunun akape ile ilişkilendirilip hissi değerlendirilmemesini önerdik.
anlaşılması için bunlar yeterliydi aslında.. fakat bir kısım takipçilerin etnik taassubu ve bazılarında akape zulmü sebebiyle oluşmuş haklı kilitlenme bu objektif gerçeklikleri görmelerine engel oldu. müdahale, mesela, kıbrıs'a olsaydı, söylediklerimiz kolaylıkla anlaşılabilirdi.
hala akılsız devlet olduğunu iddia eden ve benim de bunu kabul etmemi bekliyenler var. bunu kabul edersem uzay-zamanda yol açacağı burkulma, büzüşme, ve tahribatı tahmin edebiliyor musunuz :) sizi bilmem ama "akılsız devlet" hafızamda tebessümlük bir anı olarak yerini aldı bile..
akıl vermek gibi olmasın da, madem devlet akılsız, ülkeyi bölünmeye götürdüğü konusunda mutabık olduğumuz bop başkanı mahvettin kırım'a çıkarma yapsa daha iyi değil mi? rusya sarayda bir krater açar, güneydoğu ayaklandırılır, al sana mis gibi bop! her şey iki dudağı arasında ya..
veya kıbrıs'ı ilhak etsin, nato'dan atsınlar, ab ile savaşalım. o da ülkeyi böler. hazır petrol aramalarında pürüz yaşanıyorken.. olmadı adaları alsın, zaten burnumuzun dibindeler.. zannediyorum akl-ı selim sahipleri devletin bunlara hayır diyeceğini görebilir. devlet aklı budur!
iyi niyetli hesaplar için konuyu kapatmadan önce bu son açıklamaları yapıyorum ki, kaldıysa akıllarındaki istifhamları izale etmiş olalım. onca uyarılardan sonra operasyonlar öngördüğümüz şekilde başlayınca, değerlendirmelerimize yeni bir boyut ve perspektif daha ekledik.
dedik ki, devletin operasyon için haklı sebepleri de var. orada birileri devlet kuracak diye milyonlarca müslüman suriyeli herşeyini kabetti. demografik yapıyı değiştirmek için korkutup kaçırttılar. şimdi sıkıntısını bu mazlum müslümanlar ve bizim sarhoş millet çekiyor. reva mı?
devlet "dur bakalım ne olacak" stratejiyle, ırak, suriye, iran'dan sonra mukadder sıranın kendisine gelmesini sabırla beklemektense müdahale etmeyi haklı ve meşru görebilir. zaten operasyonu isabetle öngörmemizin sebebi de devletin bunu kabullenemeyeceği yönündeki kanaatimizdi.
bu yeni perpektifin önemini de izah ettik, tekrar-tekrar altını çizdik: aksi takdirde tsk'nın orada bulunuşunun meşru bir dayanağı olmaz. kalan gazi, ölen şehit sayılmaz dedik. tsk'yı savunmak "ben tsk'yı çok seviyorum, askerimiz boylu boslu maşallah" demekle olmuyor herhalde?!.
deniyor ki "biz tsk'nın iyiliği için eleştiriyoruz." o zaman bize neden saldırıyorsun? kimseler yokken biz uyarıyorduk, şimdi de suriyeden çıkmasının daha iyi olacağını değerlendiriyoruz. muhtemel bir dünya savaşında türkiye içine kapanırsa zararı hafifler diyoruz. problem nedir?
harekatın meşru sebepleri olduğunu söylememiz neden bu kadar rahatsız ediyor. eleştirenler dahil tüm dünya türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarını anlarken, bazılarının anlama kapasitesi neden o kadar sınırlı? meşru gerekçe yok deyip hem de tsk'yı savunduğunu iddia etmek gülünçtür
işleri gerçekleri çarpıtma, yalan-dolan, iftira-hakaret! bir anlaşma oluyor, apaçık bir başarı. dilerim yürür. ülke adına bu olumlu sonuç onları rahatsız ediyor. cansiperane çarpıtmaya çabalıyorlar. arzularını fikir diye sunuyor, anlaşma ile ypg'nin tanındığı iddiasını yayıyorlar
yazdıklarımıza mukabele etmek yerine tahrif edip kendi uydurdukları lafları kınıyor, maksadımızı açıkladığımız halde bir kelimede takılıp istismar ediyor, bir latifeyi gönüllerince yorumlayıp suçluyorlar.. dürüst bir insan böyle hokkabazlıklara tevessül ve tenezzül eder mi?!.
takipçiler hareketle ilişkili kimsenin tavuğuna kış dememize rağmen gelen çirkin sataşmaları izliyordur. twitter'da hedefimiz cemaat düşmanları ile mücadele etmekti. tercihim değildi ama kader bir hikmete binaen önce evin çer-çöpünü önümüze yığdı. takdire rıza ile boyun eğiyoruz.
küfürler, hakaretler, beddualar.. düşmanlıktan ağızları köpürüyor! bir de güya hizmet mensubu imişler. sadece bana da değil, ülkeye, devlete, millete, orduya.. ne çirkin işler bunlar! yok etö ordusu, yok süfyan ordusu, vs.. bilakis belki süfyan ordusunu tsk yenilgiye uğratacaktır
bir fikir ayrılığı sebebiyle bunca çirkefliğin anlamı nedir? hakaretleri engelliyor, bedduaları iade ediyorum.. dualarımda hep zikrettiğim hizmet mensuplarını yakın zamanlarda sadece sadıklar olarak sınırlamıştım. şimdi artık devlet, millet, vatan düşmanlarını da duaya katmıyorum
en hafif hakaretleri mit, proje, başkan'ın, hulusi'nin adamı, vb. bunları güya insanlara nasıl iyi müslüman olunacağını nasihat eden, önde görünen isimlerden "yüksek yüzdelikle" paylaşanlar da varmış. bunlardan biri dahi bende varsa Allah beni, yoksa iftira sahiplerini kahretsin!
hulasa-i kelam, muhtemelen bundan sonra tüm bölgede savaş daha çok konuşulacak. bölgede askeri idarelerin ağırlığı artacaktır. büyük bir altüst oluş muhtemeldir. türkiye'nin varlığı ancak omurgası hükmündeki ordusuna dayanarak devam ettirebilir. peygamber ocağı tsk yıpratılmamalı
netice itibariyle hem etnik taassuptan hem de yanlış algı ve hissi tepkilerden ötürü yeni perspektifimiz bir kısım takipçilerde hüsn-ü kabul görmedi. bazıları bunu fırsata çevirip son derece çirkin bir saldırı ve karalama kampanyasına girişti. herkes karakterinin gereğini yapıyor
bu ikinci teneffüs aramız planladığımdan uzun sürdü. başka teneffüsümüz olur mu bilmiyorum. kendi hesabıma da bu konuyu kapatıyorum. hz. mevla sarhoş milleti ve ordusunu muhafaza buyursun, muvaffak etsin. içte ve dışta azgın ve azılı düşmanlarına da fırsat vermesin. esenlikler..
