Samet Aybaba'nın genel olarak tartışmaya açılması ve eleştirilmesi son derece normal ve beklenen bir şeydi ama ben yine aynı yerdeyim, bugün takımın başında Avrupanın en iyi direktörü de olsa sonuç değişmeyecekti. Fakat gözden kaçan bir hususu da anlatmak istiyorum+
Aybaba, geçen ay yaptığı basın toplantısında 2 konuda beni şüpheye düşürdü. Neydi o açıklamalar? "Beşiktaş, kontra atak oynamaz. Beşiktaş, sahayı yönetir. Yusuf Sarı, iyi bir oyuncu ama Beşiktaş'ın planlamasında kontra atak diye 1 oyun yok. Yusuf Sarı ile hiçbir görüşmem olmadı."
Hasan Arat'ın seçim dönemindeyken önemli kulüplerin başkanlarıyla yaptığı görüşmeler ve bahsettiği anlaşmalar hatırlatılarak transferler sorulduğunda şu cevabı verdi: "Chelsea ve PSG ile transfer için görüşmeler yaptık. Onlar isim verdi, biz isim verdik ancak anlaşamadık."
Bu maçı unutanlara, yaşı yetmediği için mevzuları bilmeden yazanlara çok ama çok kızıyorum. Bu maçtaki penaltı basit bir penaltı değildi. Bu karşılaşmaya iki takım hangi ruh haliyle girdi, neler oldu anımsatmak lazım. Şimdi en baştan yazalım. Bu sezon Beşiktaş'ın feda sezonudur.
Demirören sonrası Orman yönetiminin yüzlerce haciz dosyasıyla kulübü devraldığı bir dönem. Beşiktaş'ın öz çocuğu denilen nihat'ın bile kulübü icraya verdiği bir dönem. Yaz döneminde birçok hocanın başına geçmek istemediği bir takım. İsmail Er'in kulübün önüne dayanan haciz+
kamyonunun önünde selfie çektirip haber yaptığı dönem. Egemen'in kulübü alacaklarıyla tehdit edip ligin başlamasına bir hafta kala bonservisini bedelsiz alıp fenere imza attığı anlı şanlı bir dönem. Samet Aybaba'nın oyuncu darlığından yedek kulübesine üç kaleciyi yazdığı dönem.+
Sezon başında 21 takımlı ligi "kendimce" protesto etmek adına bir karar almıştım. Beşiktaş'ın lig maçlarını takip etmeyecek sadece avrupa maçlarını izleyecektim. Taraftarlık duygularımı törpüleyecektim. Avrupadan ışık hızında elenince ortada kaldık:) ama kararımdan dönmedim tabi.
Geçen süreçte, uzaktan takımı gördükçe ne kadar doğru bir karar aldığımı bir kez daha anladım. Şu transfer dönemi bile başlı başına bir kara film. Şimdi biraz geriye gidelim. Geçen sezon son maçın ardından Sergen hoca güzel bir konuşma yapmıştı. Herkes de konuşmayı beğenmişti.
Ne demişti hoca? Bizden yıldız transferler beklemeyin, yeniden yapılanıyoruz, kalanlarla mücadele ederiz, birlik olmalıyız...vs
Son derece ılımlı, camiayı kaynaştıran bir açıklama. Dediğim gibi camiadan da destek gördü. Beklentiler düşürüldü, yeniden yapılanmaya odaklanıldı.
Pandemiye kadar taraftarlık ile holiganlık arasında gidip gelen bir çizgim vardı. Salgından sonra hayatımla ilgili bazı radikal kararlar aldım. Evimi, yaşam tarzımı, beslenmemi, ilgi alanlarımı değiştirmeye başladım. Şu ana kadar öğrendiğim, tutkulu taraftarlıktan uzak durulmalı.
Mesela şu an İngiltere'de yaşasaydım ve bir Arsenal taraftarı olsaydım kesinlikle böyle düşünmezdim. Ülkedeki futbol iklim(sizliğ)inden tiksindim artık. İçinde yaşadığımız için belki farkına varmıyoruz ama gerçekten her açıdan boka batmış bir futbol düzenine sahibiz.
Bir tane elle tutulur, olumlu gelişme yok. Eyyamcı hakemi, amigo yorumcusu, taraflı medyası, bilinçsiz ve cahil taraftar kitlesi, kazanmak için her şeyi mübah gören hocası, paragöz oyuncusu, kişisel çıkarları için kulüpleri sömüren yöneticisi, yönetmekten bihaber federasyonu...
Arkadaşlar kanalıma hoşgeldiniz. Bu tivit zincirimde birçoğumuzun hayali olan bahçeli müstakil eve geçtiğinizde nelere dikkat etmeniz gerektiği hususunda yaşadığım tecrübeleri paylaşacağım.
En başta eviniz için ayıracağınız bütçeyi doğru belirleyin. Doğru bütçe = Tahmini bütçenizin en az iki katı
Öncelikle evin temel eksiklerini belirleyin. Evin su tesisatı düzgün mü? Elektrik düzeneği yeterli mi? Isınma ve yalıtım problemli mi? Taşınmadan önce inşaatı yapan şirketle mutlaka görüşün, bu işleri yapan adamları bulun. Dışarıdan alacağınız her hizmet daha pahalı ve sorunludur
Online alışveriş ile mağazadan alışveriş arasında seçim yaparken belirlediğimiz bazı kıstaslar var. Birçok ürünü doğrudan internetten alıyoruz. Ama bazı ürünleri mağazadan, gözlemle almak istiyoruz. Bu da normal. Ama artık benim için fiziksel alışveriş zulme dönüşmeye başladı.
Geçen ay ankastre seti almaya karar verdim. İnternetten fiyatları araştırdım, birkaç markanın mağazasını gezdim ve bir üründe karar verdim. Mağazadan gittim siparişimi verdim. Ürünün 10 gün sonra teslim edilip kurulacağı söylendi. 10 gün sonra arayıp özür dilediler.
Fırın hala elimize ulaşmadı. Davlumbaz ve ocağı kuralım fırını da geldiğinde göndeririz dediler eyvallah tamam dedim. Fırın ne zaman gelir dedim. Bir haftaya elimizde olur cevabını aldım ona da tamam dedim.