Eş dost filmine toz kondurmayıp ama orası Hollywood eyyamcılığıyla gün geçiren fakat eline sosyetesi dışı iş geçirince de ezber bozmacılık ayağına yatanlara gani gani müjdeler...
Ooo Duvar ilgili haberin paylaşımında provokatif motiflerle olmaz-olsun-öyle-şey özel programı çağırmış. Bir yandan tarihçi girecek ne-nedir-ne-değildir "zaten Lenin" diye diğer taraftan sinemacı girecek PR'ı kim yönetmiş "zaten Hollywood" diye. gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2…
Şu da şurada durabilir mesela: "#Parasite’s class-based sympathies might be multi-generational, but it still cuts close to the bone for the “OK boomer” crowd" (Guy Lodge).
Görebildiğim #Parazit tartışmaları yetmez-ama-evet benzeri bir fayda ilerliyor. Filmi beğenmeyenler, filmi beğenenlerin ödül sonrası tartışmayı yeniden başlatmış olmasına şimdi de "Oscar'ı mı savunuyorsunuz?" diyerek set çekmeye çalışıyor. Niye buralara geldik hiç anlamadım.
Akıştan anladığım bu sabah da #Parazit karşıtlığının gerçekte #Joker partizanlığı olduğu gün gibi belirginleşmiş. Ödül meselesi üzerinden ve malumatfuruş sinefil kadronun da göreve çağrılmasıyla "Aslında siz bize yaklaştınız" hezeyanına savrulma momenti yakındır.
Hayır anlamıyorum ki nasıl oldu da tarihin başından bu yana süren aydınlık ve karanlık arasındaki mücadele şu garibim film üzerinden yeniden tezahür ediverdi. 🤖
Oturdum beşinci kez izledim. Mesele nedir anlamadım. (a) Oscar almaz diye ahkam kestik aldı, (b) 80'lerde aynı noktadan başladık bizi fersah fersah geçtiler, (c) memlekette orta-üst sınıf olmamıza rağmen Kore alt-sınıf stratejileriyle survive ediyoruz ayıptır kavgada denmez.
Sanırım filmin kimin gözünden izlendiğiyle alakalı herşey. "In an eye-opening exercise on how seemingly innocent actions are driven by ideology, the audience collectively realizes it might have been too quick judging who the parasites were in the story." theasiancinemablog.com/cinema-of-sout…
Bu arada #Joker konusunda konuşan Zizek #Parazit konusunda suskunluğunu koruyor [Ben göremedim]. Zannımca kitlelerin konumlanmasına göre hamle edecek fakat şu an neyin ne yana düşeceğini kestiremiyor. Bunun kendisi dahi bir hadisedir, mevzudur, vukuattır. filmloverss.com/slavoj-zizek-j…
"The film and its message have strongly resonated with American audiences, and last week’s best picture win means its stateside influence is only likely to grow. That’s probably not an accident."
Bu bahsi de şu güzel paylaşımla kapatmak isterim. Siteye saygılarımı sunarken gerçekten de dizinin en samimi ve gerçekçi sahnesi olduğunu belirtilemek isterim.
KK'nin adaylığının yanlışlığını beton bir alt metin olarak Aleviliği üzerinden açıklama hezeyanlarına bir de bu ışıkta bakmak lazım. Tabi bunu yazınca bazı şeyleri daha yazmak gerekiyor.
1. Eğer iddianız doğruysa ve KK'ya sadece Alevi olduğu için oy vermeyecek bir kümenin Alevi olmayan bir başka adaya oy verdiğinde gelecek iktidar değişikliğinden tam olarak ne bekliyordunuz?
2. Hangi diğer evrende Alevi olmayan diğer adayla seçim yapmış ve kazanmış olmalısınız ki sonuçtan bu kadar eminsiniz? Kamuoyu yoklaması kabilindeki araştırma sonuçlarına dayanarak bu keskinlikte konum almıyorsunuzdur diye düşündüğümden bunu merak ediyorum.
Sabah bir kalktım site #BirBaşkadır konusunda yay-ler ve meh-ler arasında tam olarak ortadan ikiye ayrılmış. Bu noktadan sonra tartışmaya girilmez ama diziyi mutlaka izlerim. Her şeyden evvel Kuzey-Güney'in hatırı var. Teşekkürler ayrıca önerdiğiniz için.
Madem vakadır, ilgili tartışmalar açısından nasıl konuşulduğuna dair bir derlemeyi şurada biriktirmeye başlayalım. Katkıya açıktır elbette ki. Dönem sonunda güzel bir ödev çıkar burada birikecek malzemeden diye düşünüyorum:
YL-Doktora sonuçları açıklandıktan sonra sitede bir akış başladı. Ben de bir kaç email aldım sonuçlarla ilgili. Bu konuda bir kaç şeyi not etmek isterim:
1. Ortalama, ALES ve dil sınavları ağırlıkları nesnel bir kriter olarak notlamanın %75'ine tekabül ediyor benim bildiğim. Dolayısıyla sadece mülakat/kağıt üzerinde değerlendirme belirlemiyor sonuçları.
2. Doktoranın aksine YL başvurusunda genelde SoP (statement of purpose) ve RP (research proposal) tek bir dokuman olarak talep ediliyor - ki bu durumu biraz karmaşıklaştırıyor bence. Bu belge itinalı hazırlanmalı.
Mektup meselesine dair paylaşımla ilgili soruşturan başka mesajlar da aldım. Kibir konusunda bir savunma olarak değil ama tartışabilmek için şu iki düzlemi birbirinden ayırmak gerektiğini düşünüyorum:
(a) bir bildung olarak yüksek öğretim sürecinin "bizden" ve "sizden" kaynaklanan sorunları, (b) YL gibi oldukça prosedürel bir sürecin yönetilmesiyle ilgili [sizin hayrınıza] oldukça teknik hatalarına dair biraz farkındalık.
İşin (a) noktasını dilediğiniz gibi konuşalım ama (b) noktasına dair sizin kibir olarak algıladığınız bu gibi paylaşımlara dair not etmek gerekir ki: "siz" hayatınızın bir aşamasında bir aksiyon alıyorsunuz ama "biz" bulunduğumuz konumda onlarca aksiyonun toplamını görebiliyoruz.
Mevsiminde Kısa Hikaye: YL başvuruları için her işini son güne bırakan birey, referans mektubu meselesini de ciddiye almamıştır. Son gün arkadaş WA gruplarında "ACİLLLLL" diye mesaj atarak ne yapacağını, diğerlerinin ne yaptığını sorar.
Cevaplar umut verici, bilakis teşvik edicidir, "Aaa o zaten hep okulda," "hem herkese veriyor," "tabi tabi yaz hemen." Geç kalmış birey büyük bir şevkle bilgisayar başına geçer ve o WA grubunda dahi olmayan diğer geç kalmış birey kankisine de aynı gazı verir: "tabi tabi oluuum."
O kadar eminlerdir ki işin böyle döndüğünden attıkları e-postalar en son dört yıl önce tek dersini aldıkları hocayla daha geçen dönem seçmeli dersini almış yakınlıkta (lakayıtlıkta) haberleşir ve ertesi güne referans mektubu isterler.
Bizim alan için de son derece geçerli bir saptama/öneri. Ek olarak belirli bir konuda haber takip etme ve anlaşılır bir çerçeveden raporlama dilinde aktarma becerisini not ederim.
Britanya tarihinde ilk en çok satan antropoloji kitabı olan "Watching the English" kitabının yazarı Kate Fox yıllarca akademik yayınevleri için katalog özetleri yazmanın kitabın diline büyük katkısı olduğunu söylerdi.
Ben de yüksek lisansta yaptığım mülakatları kendim çözerken mülakat yapmayı [görüşmeciden daha az konuşmam gerektiğini] öğrendim diyebilirim. Ne kadar okursanız okuyun insanın kendi yaptığı bir görüşmeyi dinlemek de değil deşifre etmesi kadar değerli bir öğrenme yolu yok.