Thread by @alisukrucoruk

Bundan tam 100 yıl önce 16 Mart 1920'de İstanbul İngilizler tarafından işgal edildi.

Fotoğraf açıkta bekleyen gemilerden bando eşliğinde Tophane rıhtımına çıkan İngiliz askerlerini göstermektedir.

Az ileride Misak-ı Milli'nin kabul edildiği Meclis binası vardır.

#İstanbul

İstanbul'un işgal edildiği gün akılda kalan olaylardan birisi Şehzadebaşı'ndaki Letafet apartmanı karşısında yer alan Mızıka karakolunun basılması ve içeride bulunan askerlerin işgalci İngiliz askerleri tarafından şehit edilmesidir.

(Letafet apt. ve sözü edilen karakol)

Baskında şehit olan askerlerin fotoğrafları ancak zaferden sonra gazetelerde yayınlanabilecektir.

Yıllar önce yıkıldığı anlaşılan karakolun yerinde bugün metro istasyonu ve o günün anısına yakın zamanlarda dikilmiş bilgilendirme panosu yer almaktadır.

İstanbul'un Mondros'tan sonra yaşadığı bu ikinci işgalin amaçlarından birisi Anadolu'da başlayan Milli Mücadele'yi etkisiz hale getirmekti.

İşgal sonrasında İstanbul'da Anadolu hareketine destek verenler Malta'ya sürgün edildi. Bu yapılırken hakarete uğradılar, aşağılandılar. Milli Kongre'nin kurucularından, Darülfünun hocalarından Dr. Esat Paşa evinden pijamasıyla birlikte alınarak gemiye bindirildi.

16 Mart sonrası işgal edilen yerlerden birisi de şimdi İstanbul Üniversitesi olarak kullandığımız Harbiye Nezareti binası ve çevresindeki kışlalar idi.
İngiliz ordusu ana kapıdan giriş yaparken...

Harbiye Nezareti (İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü) önünde bekleyen işgalci askerler...

Aynı gün çekilmiş başka bir fotoğraf. Ana giriş kapısı önünde bekleyen İngiliz ordusuna bağlı Hintli askerler...

Beyazıt kulesinden çekilen bir fotoğrafta Harbiye Nezareti'nin Süleymaniye tarafında bulunan ve şimdi mevcut olmayan kışla ve binalara yerleşmiş olan işgal kuvvetleri.

Yukarıdaki fotoğrafta Süleymaniye tarafında yer alan ve 1870'lerde yapılan kışlaya Fransız işgal kuvvetleri komutanı ünlü Franchet d'Esperey'in adını vermişler. (Bugün bu kışla mevcut değildir ancak Süleymaniye'ye açılan kapı halen varlığını korumaktadır.)

Harbiye Nezareti bahçesinde Fransız askerleri...

Harbiye Nezareti bahçesinde çeşitli gösteriler yapan ve aralarında takım kurarak futbol maçı yapan Fransızlar...

Bugün Beyazıt Devlet Kütüphanesi olarak kullanılan yapının bir bölümüne de Fransız askerler yerleşmişti.

Binanın (şimdiki kütüphanenin) önünde Fransız askerleri.

Beyazıt meydanında halkın ilgiyle izlediği bir Fransız tankı.

Fransız FT-17 tanklarının İstanbul'a Mart-Nisan 1920'de geldiğine dair bir bilgi var (levantineheritage.com/troops.htm)

İşgal yıllarında Galata kulesinde İngiliz bayrağı...

Mondros sonrasında İstanbul'un yönetim yapısını güvenlik güçleri üzerinden gösteren ilginç bir fotoğraf.

İngiliz askerleri tersanede tarihi Osmanlı toplarını inceliyor.
Fotoğrafın altında maskot köpeğin kendisine yeni bir yuva bulmasından söz ediliyor.

Boğaz'ın Avrupa yakasında sahil yolunda yer alan bir hız sınırı tabelası şehrin işgalciler tarafından nasıl görüldüğünü açıklıyor.

Tabelada sıralama ilginç: En üstte İngilizce sonrasında Fransızca ve Yunanca en altta ise Türkçe.

Beyoğlu'nda İngiliz polisi tramvay trafiğini yönlendiriyor.

İstanbul halkının durumu ise -bir kısım hariç- içler acısı. Yokluklar, yangınlar, muhaceret şehirde hayatı felç etmiş.

Bir de bugünkü gibi dünyayı etkileyen İspanyol nezlesi salgını var.

İki yıl süren salgın pek çok insanın ölümüne sebep olmuş.

Kıtlıktan ve yokluktan her zamanki gibi savaş yüzünden İstanbul'a sığınmış kadınlar ve çocuklar etkileniyor.

İstanbul'dakibir kısım göçmenlere ve yardıma muhtaç kimselere Amerikan Kızılhaç Örgütü yardım ediyor.

Yaşlı bir kadın elinde kabıyla yemek sırasında...

Yemek sırasında çocuklar.

Üstte yok başta yok, umut da yok...

İşgal İstanbul'unda çocuk olmak, yoklukla eş anlamlı...

Süleymaniye Camii avlusunda öksüz ve yetim çocuklar Amerikan Kızılhaç görevlisi ile birlikte..

Sıkıntılı bir zamanda, iç açıcı olmayan bir zincir, sadece aklın bir köşesinde kalsın diye...